Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/257 E. 2018/142 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/112
KARAR NO : 2018/171

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/06/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkin davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin 2003 yılından buyana bir çok ülkede tescili “…” markasını ülkemizde kullandığını, davalıların “…” ibareli marka için 01, 02, 04, 06, 07, 09, 10, 11, 13, 14, 19, 27, 28, 34, 37, 40, 42, 43, 44, ve 45. sınıflara ek olarak 41. sınıfa dahil tüm alanlar için de tescil başvurusunda bulunduğunu, … sayılı başvurunun tescil edildiğini, müvekkilinin “…” ibareli uluslararası marka başvurusunun TPE tarafından … sayılı marka mesnet alınarak reddedildiğini, müvekkilince karara itiraz edilmesine rağmen reddedildiğini ileri sürerek, davalılar adına tescilli markanın 41. sınıf bakımından kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, 556 sayılı KHK 14. madde uyarınca açılmış marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davadır.
TPE’nin cevabi yazısında, davalı adına, … sayı ile tescilli/başvurulu markaya ilişkin, kullandıkları ürün ve hizmet listelerini ve tescil belgesindeki bilgilerin aynısını içerir onaylı renkli sicil kayıtları gönderilmiştir.
Mahkememizce, yapılan yargılama sonucunda, davalılar adına tescilli “…” ibareli markanın 41.sınıfta davalılarca davanın açılma tarihinden önce beş yıllık süre içerisinde ciddi kullanımlarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, … sayılı 41.hizmet sınıfında tescilli markanın 556 sayılı KHK m.14 uyarınca kısmen iptaline ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının Yargıtay 11.Hukuk Dairesince bozulması sonucu bozmaya uyularak yargılama yapılmış ve bitirilmiştir.
Dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasanın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153. maddesinin 6. bendinde belirtildiği üzere, geriye yürümez ise de; Hukuk Genel Kurulunun 31/03/2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen görüşe göre de, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş karar dosyalarında uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut olayımızda dava dosyasının henüz derdest olması sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Ülkemizin taraf olduğu TRİPS’in (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması) hükümleri üye ülkeler tarafından uygulanacağı birinci maddede açıkça belirtilmiştir. Sözleşmede hüküm altına alınan maddeler üye ülkelerde belirtilen uyuşmazlıklarda oluşan yasal boşluklarda uygulanabilecek ve boşluğu doldurabilecek nitelikte ve Anayasanın 90. maddesi çerçevesinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde hükümler Mahkememizce de uyuşmazlıklara uygulanabilir ise de, Paris Sözleşmesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluğu doldurur nitelikte olmadığı gibi, TRİPS’in markayı kullanma koşulu başlıklı 19. maddesinin 1. bendinde “Tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise, tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe, tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık bir süre geçtikten sonra iptal edilebilir. Marka ile korunan mal veya hizmetlere uygulanan ithalat kısıtlamaları veya hükümetçe uygulanan başka koşullar gibi markanın kullanılmasına engel oluşturan ve marka sahibinin iradesinden bağımsız olarak doğan koşullar, markanın kullanılmaması için geçerli nedenler olarak kabul edilecektir” şeklinde markanın iptali için yapılacak değerlendirmenin ve incelemenin sınırları ve şekli belirtilmiş, sürenin asgarisi ifade edilmiş olup, bu halde de belirtilen madde mahkemelerce doğrudan uygulanması gereken hüküm niteliğinde olmayıp, iptalle ilgili oluşturulacak ulusal yasalarda yapılması gereken uygulamaya ilişkin belirlemeyi yapar, sonuç olarak da tavsiye niteliğinde olduğundan, TRİP 19. maddenin de uygulanma koşulları mevcut değildir.
Tüm bu hususlar nazara alındığında, her ne kadar dava açıldığı tarihte 556 sayılı KHK’nın 14. kapsamında değerlendirmeye girilmiş ise de, dosya derdest iken KHK’nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptali sebebiyle davanın yasal dayanağı kalmamış olmakla, davanın niteliği itibariyle de yasal boşluğun Medeni Kanunun 1. maddesi kapsamında doldurulamaması sebebiyle, karar tarihinde yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve davanın açılış tarihi itibari ile toplanan deliller alının bilirkişi raporu ışığında davacının haklılığı göz önüne alınarak davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı .. tarafından davalılar aleyhine açılan dava Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas sayılı dosyasında 556 sayılı KHK 14.maddesinin iptal edilmesi nedeniyle dayanağı kalmayan davanın reddine,
2-Davanın açılış tarihi itibariyle davacı yanın haklılığı göz önüne alınarak davacı vekili lehine vekalet ücreti hükmolunmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 25,20 TL’nin mahsubu ile kalan 10,70 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 336,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.936,10 TL ve 50,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.986,50 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usülen anlatıldı. 12/06/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.