Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2014/27 E. 2019/543 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2014/27 Esas – 2019/543

ESAS NO : 2014/27
KARAR NO : 2019/543

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 15/01/2014
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 15/01/2014 havale tarihli dava dilekçesinde müvekkili …TİC. LTD. ŞTİ.”nin faaliyet konusunun müşteri iletişimi yönetimi sistemleri ve ekstre ile her çeşit kurum dokümanının pazarlama dokümanına dönüştürülmesi, saklanması ve sunulması uygulamalarını kapsayan alanlarda yazılım ve bilgisayar programı geliştirilmesi olup şirket kazancının anılan alanlarda geliştirilen yazılım ve bilgisayar programlarının banka, …, …, … ve benzeri sektörlerde faaliyet gösteren firmalara satışı ve satış sonrası destek hizmetleri sunumuna dayandığını, müvekkili şirketin bilişim ve teknoloji sektöründe 10 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösterdiğini, sektöründe Türkiye’nin önde gelen şirketleri arasında yer aldığını, ayrıca yurtdışına yazılım ihracatı da yaptığını, müvekkili şirketin … teknoloji geliştirme bölgesinde yer alan teknoparkta yerleşik bir Ar-Ge (araştırma- geliştirme) şirketi olup, yaptığı arge çalışmalarının … tarafından desteklendiğini, geliştirdiği teknolojilerle 2011 Türkiye Teknoloji Ödüllerinde birinci olduğunu, davalılardan … SAN. A.Ş.’nin müvekkil şirket gibi bilişim sektöründe faaliyet gösterdiğini, …. İdaresi ile akdetmiş olduğu sözleşme uyarınca, “… (…) Sistemi Projesi” kapsamında sözleşmede belirlenen işlerin yapımını ve hizmet ifasını üstlendiğini, … ile imzalanan iş bu sözleşmeye istinaden 1 no.lu davalı … ve müvekkili şirket arasında, Alt Yüklenicilik Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşme gereğince, müvekkili şirketin, … için … tarafından gerçekleştirilecek olan “…. (….) Sistemi Projesi” kapsamında, … tarafından elektronik ortamda müşteriden alınan çok sayıda gönderi içeriğinin [fatura, banka ekstresi vb.] basımı, katlanması, gerektiğinde insert eklenip, zarflanarak fiziksel posta gönderisi haline dönüştürülmesi işlemlerini kapsayan … Mail Sisteminin yazılımlarının analizi, tasarımı, geliştirilmesi, özelleştirilmesi, implementasyonu, kurulumlarının yapılması, lisanslanması, entegrasyon testi yapılarak … kabul testlerine hazır hale getirilmesi, kabul testi ve işletim için gerekli eğitimlerin verilmesi ve sözleşme süresi boyunca garantili destek hizmetinin verilmesi işlerini yüklendiğini, davalılardan “…” ile akdedilen “Alt Yüklencilik Sözleşmesi” kapsamında müvekkili şirketin, edimlerini tam ve mükemmel bir biçimde yerine getirerek sözleşme konusu “…” yazılımlarını oluşturmak ve devreye almak sureti ile …’nin ve davalının yazılı onayına sunduğunu, …’nin yazılı onayı ile birlikte yazılımların geçici kabulünün yapıldığını ve yazılımlara ilişkin … tarih ve … Ref No.lu Lisans Teslim Tutanağı ve… tarih ve … Ref no’lu Ürün Sahiplik Yazısı ile ekindeki Distribütörlük Belgesinin (Ürün Sahiplik Yazısı, Distribütörlük Belgesi ve … Marka Tescil Belgesi) davalı …’e ve …’ye teslim edildiğini, … ve müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmenin 5.1. Maddesine göre, müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilecek işin toplam bedelinin KDV hariç 2.800.000-€ olduğunu, bu bedelin 1.000.000-€’luk kısmının yukarıda anılan faturanın düzenlenmesi ve yazılımların İDARE tarafından geçici kabulünün yapılması akabinde davalı “…” tarafından ödendiğini, bakiye kalan bedelin ise aylık taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını ancak davalı …’in sözleşme gereğince aylık taksitler halinde ödemesi gereken bedelleri HAKSIZ bir şekilde ödemediğini, edimlerini gereği gibi ifa etmediğini ve sözleşmeyi ihlal ederek edimini ifada temerrüde düştüğünü, buna rağmen müvekkil şirketin, sürekli olarak güncelleyerek yeni versiyonlarını ürettiği yazılımları, taksit bedeli faturalarının ödenmemesine rağmen, davalı …’in kullanımına sunduğunu, süreçte müvekkili şirketin oldukça iyiniyetle hareket ederek davalı şirkete süre tanımak kaydıyla, davalı şirkete hizmet vermeyi sürdürdüğünü, tüm bu iyiniyetli yaklaşımlara karşılık müvekkili şirketin alacağını tahsil edemediği gibi davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden eylemlerine maruz kaldığını, akabinde davalının haksız eylemleri nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğini, davalılardan …’nın 2007, …’ın 2005 ve …’in 2007 senesinde müvekkili şirkette yazılım mühendisi olarak çalışmaya başladıklarını ve bahsedilen … iş süreci içerisinde de aktif bir şekilde yer aldıklarını, bu çalışmaları sebebi ile lisanslı yazılımlara ilişkin tüm kaynak kodları bilgisine ve ayrıca sistemin işleyişine dair her türlü bilgi ve donanıma sahip olduklarını, bu davalıların iş sürecinin devamı sırasında haksız bir şekilde müvekkil ile aralarında mevcut olan hizmet akitlerini feshederek işten ayrıldıklarını, feshin akabinde müvekkili şirketin müşterileri ile irtibata geçerek müvekkili şirket nezdinde çalıştıkları dönemde şahsi bilgisayarlarına aktardıkları yazılımları ticari amaçla kullanıma açtıklarını, davalılar …, … ve …’ın müvekkili şirket nezdinde çalışırken, davalı … Sistem ve Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti’ni kurduklarını, bahse konu hukuka aykırı eylemlerini bu şirket üzerinden gerçekleştirdiklerini, bunun üzerine müvekkili şirketin eski çalışanı olan davalılar aleyhine … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyası üzerinden şikâyette bulunduğunu, müvekkilinin davalı … firmasına karşı keşide etmiş olduğu … 17. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; müvekkili şirket eski çalışanlarının hukuka aykırı eylemlerine itibar edilmemesini, her türlü fikri mülkiyet hakkı müvekkil şirkete ait olan yazılımların hukuka aykırı kullanımı sureti ile müvekkil şirket haklarının ihlal edilmemesini ihtar ettiğini, müvekkili şirket tarafından …’ye özel olarak geliştirilen “… (…) Sistemi Yazılımı”nın üretilmesi esnasında tüm lisans ve mali hakları müvekkili şirkete ait olan, “1- ….Yönetim Sistemi, 2- …Yönetim Sistemi, 3- …, 4- …, …, …,…” yazılımlarının bileşen olarak kullanıldığını, müvekkil şirket tarafından davalı … ile akdedilen Alt Yüklenicilik Sözleşmesi kapsamında … İdaresine özel olarak geliştirilen … Mail Yazılımının alt bileşeni olarak kullanılan bu 7 adet yazılımın tamamının “FSEK” uyarınca tüm mali fikri hakları yani yazılımların değiştirilmesi, çoğaltması vb. mali hakları müvekkili şirkete ait olduğunu, … ve müvekkil şirket arasında imzalanan “Alt Yüklenicilik Sözleşmesi”nin 4.4. maddesinin, “… tarafından bu proje boyunca İDARE’YE ÖZEL OLARAK GELİŞTİRİLEN uygulama yazılımları ve geliştirilen yazılım ürünlerinin tüm lisans hakları İDARE’ye ait olacaktır.” hükmünün düzenlendiğini, Alt Yüklenicilik Sözleşmesi kapsamında geliştirilen …Sistem Yazılımının alt bileşeni niteliğindeki 7 kalemden oluşan … ailesi yazılımlarının … için geliştirilmiş olmayıp; ….Sistem Yazılım projesinden çok önce bir tarihte üretildiğini, bir başka deyişle … ailesi yazılımlarının kesinlikle İDARE’ye özel olarak geliştirilmediğini, yedi kalemden oluşan … ailesi yazılımlarının büyük kısmının müvekkilinin tescilli lisanslı ürünleri olup bir kısmının ise (… doküman tasarım ve … Üretim Sistemi) müvekkili şirketin temsilcisi ve lisansörü olduğu yabancı çözümler olduğunu, nasıl ki sistem yazılımına dâhil yabancı paketler … için geliştirilmemiş genel çözümlerse, …Sistem Projesinden önce üretilen … ‘unda aynı şekilde ticari bir ürün olduğunu ve bu sebeple de hiçbir ticari ürün için mali hakların devredilmediğini ve kaynak kodlarının da verilmediğini, sonuç olarak müvekkili şirketin …’u … için özel olarak geliştirmediğini, … için geliştirilen sistemin çok öncesinde müvekkili şirketin lisanslı ürünü olması sebebi … ilişkin kaynak kodlarının … veya … verilmediğini, müvekkili şirket ile davalı … arasında akdedilmiş sözleşme uyarınca, “… (…) Sisteminde …’ye özel olarak geliştirilen yazılımların mali hakları ve kaynak kodlarının hukuka uygun bir şekilde … devredildiğini, buna karşılık … yazılımlarının mali haklarının ve kaynak kodlarının hiçbir şekilde …’e ve …’ye devredilmediğini, belirtilen yedi kalem … yazılımına ait mali hakların hiçbir şekilde devredilmediği hususunun 28.12.2009 tarihli lisans teslim tutanağında da açık bir şekilde yazıldığını, … yazılımlarının mali hakları ve dolayısı ile de kaynak kodlarının hiçbir şekilde davalı …’e ve …’ye devredilmediğini, bu durumun gerek …’in ve gerekse de …’nin bilgisi dahilinde olduğunu, yazılımların davalılar tarafından işletildiği ve değiştirildiği hususunun … 4.Fikri ve Sınai HAKLAR Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davalıların müvekkili şirkete ait “…” alt bileşeni olarak kullanılan “…” yazılımlarına hukuka aykırı şekilde elde ettikleri kaynak kodları ile eriştikleri ve bu yazılımlar üzerinde izinsiz değişiklik yaptığına dair delillerin … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan incelemeler neticesinde ortaya çıkan en önemli hususun dava dilekçesi ekinde sundukları c.d’de yer alan .dll uzantılı dosyaların, …’den alınan kayıtlarda bulunan ve dosyaya sunulan c.d’deki verilerle birebir aynı olması gereken .dll uzantılı dosyaların, birbirlerinden farklı oluşu olduğunu, müvekkilinin … idaresinden kendisine özel olarak geliştirilen yazılımların mali haklarına ilişkin hiçbir talebi bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından geliştirilen hybrid mail sistemi yazılımının, …’ye sözleşmede belirtilen tüm teknik özelliklere haiz bir şekilde kaynak kodları ile birlikte devredilmiş olup bu haliyle …’nin kullanımına sunulduğunu, yazılımın kullanılabilmesi için gerekli olan …sisteminin yazılımına ilişkin tüm kaynak kodlarının … idaresine teslim edildiğini, … idaresi çalışanlarının … sistem yazılımını başka herhangi bir teknik koda ihtiyaç duymadan kullanabildiklerini, … ile müvekkili şirket arasındaki sözleşmenin feshedilmesinden sonra … idaresinin kendileri için müvekkili tarafından geliştirilen yazılımın son versiyonunu kullanmaya devam ettiklerini, esasen iş bu kullanımın gerek sözleşmede sistem için taahhüt edilen tüm özellikleri içermesi ve hatta aşması, gerekse de tekniğin en son halinden yararlanmaya elverişli bulunması açısından …’ye oldukça rahat bir kullanım sunduğunu, bu anlamda iş bu kullanıma konu … sistem yazılımının, müvekkili şirketin sözleşme ile taahhüt ettiği tüm özellikleri karşıladığından, müvekkilinin sözleşmesel yükümlülüğünü eksiksiz ve tam olarak ifa ettiği konusunda hiçbir tereddüt olmadığını, Alt yüklenicilik sözleşmesinin feshi sonrasında, … tarafından hybrid mail yazılımının kullanımı devam ederken, tüm fikri hakları müvekkiline ait olan … yazılımlarında değişiklik yapıldığı hususunun müvekkil şirket tarafından istihbar olunduğunu, … yazılımlarında değişiklik yapılmasının, ancak yazılıma ait kaynak kodlarının sisteme girilmesi ile mümkün olabileceğinden, yazılıma ait kaynak kodlarını bilen kişiler tarafından yazılımlarda değişiklik yapıldığının müvekkili şirket tarafından anlaşıldığını, davalı … ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmenin feshinden sonra da …idaresinin, müvekkilinin kendilerine sunduğu (ve muhtemelen de davalı Dateknik ile akdettiği sözleşme uyarınca …’in sunmayı …ye taahhüt ettiği) güncelleme hizmetinin devam etmesini 1 no.lu davalı …’ten talep ettiğini, bunun neticesi olarak da, …’ye olan yükümlülüklerine yerine getirebilmek için davalı …’in, anılan güncelleme hizmetini, … yazılımlarını en iyi bilen ve daha da önemlisi kaynak kodları bilgisine sahip müvekkil şirketin eski çalışanlarına yaptırtarak, …’ye olan taahhütlerini yerine getirme yoluna gitmeyi tercih ettiğini, davalı …’in tercih etmiş olduğu bu yolun hukuka aykırı olup müvekkili şirketin fikri haklarına tecavüz niteliğinde olduğunu, davalılar tarafından işbu … idaresine özel olarak geliştirilen yazılımın alt bileşeni olarak kullanılan “…” yazılımlarının kaynak kodları hukuka aykırı ele geçirilmek suretiyle … nezdinde bulunan “… (…) SİSTEMİ YAZILIMI” projesi kapsamında usul ve yasaya aykırı ve müvekkili şirketin rızası ve izni olmadan kullanıldığını ve müvekkili şirkete ait “…” yazılımları üzerinde izinsiz değişiklikler yapıldığını, davalı …’in, müvekkili şirkete borçlu olduğu aylık taksit ödemelerinden kaçınmak amacıyla, diğer davalı şirket ile hukuka aykırı bir şekilde işbirliği içerisine girdiğini ve işi, yazılım ve programlara hakim olan aynı zamanda hukuka aykırı şekilde “…” yazılımlarının kaynak kodlarını elinde bulunduran müvekkili şirketin eski çalışanları olan davalıların kurduğu davalı şirkete yaptırtma yoluna gittiğini, davalı …’in bu şekilde müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapmaksızın, … nezdinde yüklendiği edimini ifa edebilmek için, tüm hakları müvekkile ait olan “…” yazılımlarını izinsiz şekilde kullandığını ve “…” yazılımlarını değiştirip hukuksuz kullanıma devam ettiğini, müvekkili şirketin geliştirdiği teknolojilerle 2011 Türkiye Teknoloji Ödüllerinde birinci olduğunu, Türkiyede özgün yazılımlar üreten üretken bir teknoloji şirketi olduğunu, sırf bu sebeple dahi gerek ülke ekonomisine katkısı ve gerekse bilgi toplumu olma hedefindeki rolleri sebebi ile emeklerinin korunmaya değer olduğunu, davalı …’in tüm fikri hakları müvekkile ait olan … yazılımlarına ait kaynak kodlarını müvekkilin rızası hilafına diğer davalılardan temin ettiği kodları kullanarak … Sistemine müdahale ettiğini, bunu yapmasındaki amacın müvekkili şirkete olan borçlarını ödemekten imtina etmek için, sisteme müvekkili şirketi aradan çıkararak destek verdiğini, bu şekilde hem müvekkili şirkete ücret ödemediğini hem de yazılımlara dilediği şekilde müdahale ettiğini, davalıların müvekkili şirketin izni olmadan davaya konu … yazılımlarını işlemek suretiyle yazılımlardan yararlandıklarını beyanla FSEK. 68. maddesi uyarınca tespit edilecek bedelin 3 kat fazlası tazminat tutarından, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL. (OnBin Türk Lirası) maddi tazminata hükmedilmesini, manevi haklara yapılan saldırıdan kaynaklanan müvekkili şirketin manevi zararlarının tazminine yönelik olarak 10.000,00-TL. (Onbin Türk Lirası) değerinde manevi tazminata hükmedilmesini, davalıların kötüniyetli ve hukuksuz eylemleri sebebiyle müvekkili şirketin ziyadesiyle zarara uğradığını, bu zararın daha da artmasına ve geri dönülemez kayıplara uğranılmasma engel olmak adına, davalıların, müvekkili şirketin telif haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava ettiği, 05.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava dilekçesinde talep edelin alacakların 23.759,260 TL artırdıklarını, toplam 23.779,260 TL’nin davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … San. A.Ş vekilinin 28.02.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin genel olarak, savunma, sanayii, güvenlik, IT ve telekomünikasyon sektörlerinde bilişim alanında (özellikle kamu) sistem entegrasyonu taahhüdü işleri ile iştigal ettiğini, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … gibi üreticilerin Türkiye’deki önde gelen sertifikalı iş ortaklarından olup bu firmaların ürettiği güncel teknolojiyi, yetkinlikleri ile birleştirerek müşterilerine anahtar teslim çözümler sunduğunu, müvekkil 25 yıla yakın bir süredir faaliyet gösterdiğini, Türkiye’nin en önde gelen şirketleri arasında yer aldığını, davacının, taşeron bulunduğu … projesinde; tüm uyarılara rağmen sözleşme ve şartnamelerine uygun şekilde hizmet sağlanmadığını, projenin aksamasına mahal verildiğini, yükümlülüklere riayet edilmediğinin tespit edildiğini, bu durumun birçok kere ihtar edilmesine rağmen ikmalin gerçekleşmediğini ve müvekkili tarafından sözleşmenin haklı nedenle tek taraflı olarak feshedildiğini, akabinde devam eden projede hizmetin zorunlu hale geldiğini ve müvekkilinin bir çok firmadan aldığı teklifleri değerlendirerek en makul firma ile çalışmaya başladığını, davacının sözleşmenin haklı nedenle feshi sonrası umduğu kazanımları elde edemediğinden, asılsız iddialar ile sayısız şikayet, icra takibi, iflas takibi, alacak davası, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerine her gün bir yenisini daha eklediğini, davacının davasını … yazılımlarının izinsiz şekilde kullanılması ve izinsiz olarak değiştirilmiş olması iddiasına dayandırdığını, davalılarıh … yazılımlarının kaynak kodlarının hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve dava konusu … yazılımlarını işlemek suretiyle yazılımlardan yararlandığı iddiasında bulunduğunu, haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık iddialarının bulunduğunu, dava konusunun esasen sözleşme temelli olduğunu, … Mail Sistemi bakımından davacının borç ve yükümlülüklerini kabul ettiği, talebinin bu sözleşmeye dayandığı ve haksız rekabet iddiaları da olduğu nazara alındığında fikri ve sınai haklar mahkemelerinin görev alanına girmediğini, uyuşmazlığın ve tarafların niteliği nazara alındığında Ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, öncelikle görevsizlik kararı verilerek dosyanın uyuşmazlığa bakmakla görevli ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca aynı içerik öne sürülerek … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi ….E sayılı dosyası ile tazminat vs. taleplerde bulunulduğunu ve davanın halen derdest olduğunu, bu nedenle HMK m.114 uyarınca davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının haksız fiilden kaynaklı taleplerinin eski Borçlar Kanunu zamanında meydana geldiği için 1 yıllık zamanaşımına tâbi olduğunu, sözde hukuk dışı çalışmalar üzerinden 1 yıllık süreden fazla zaman geçtiğini, EBK m.60 uyarınca tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı defi ile usulden reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki altyüklenici sözleşmesi gereğince davacının taşeron olarak bazı işleri üstlendiğini, ancak davacının işin ifasında gecikmeye başlayınca, alakasız isnatlarla muaraza çıkarmaya çalıştığını ve … nezdinde müvekkilinin itibarını sarstığını, ayrıca davacının bazı edimlerini yerine getirirken de kötüniyetli davranışlarla projeyi sabote ettiğini, davacının süresiz tedarik etmesi gereken lisansları müvekkiline teslim edemediğini, davacının menşe firmasından lisansları süresiz tedarik etmiş olmasına rağmen önceleri süreli ve sınırlı kullandırarak ve 2011 yılından itibaren de değişik bahanelerle hiç kullandırmayarak, müvekkilini adeta kendine gebe bıraktığını, müvekkili sürekli tedirgin ettiğini, teslim edilen mevcut lisansların süresi dolunca da üretimin durduğunu, sözleşmeye açıkça aykırı işlem sebebiyle sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesinin ihtar edildiğini, süresiz lisansla sorunsuz hizmet almak mümkünken; süreli lisansların yenilenmesi, sistemin güncelleme kisvesi altında sisteme bomba tabir edilen virüsler enjekte ettiğini, planladığı bu sorunlarla müvekkilini sürekli kendine bağımlı hale getirerek haksız kazançlar elde ettiğini, davacının tüm uyarılara rağmen sözleşmeden doğan yükümlülüklerine riayet etmediğinden eksik iş detay listesini kendisine ihtarname ile bildirdiğini, ancak tüm uyarılara ve müteaddit ihtarlara rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyince sözleşmenin feshi zorunda kalındığını, müvekkili ile davacı arasında sözleşme temelli ilişki olduğunu, sözleşmenin açıklanan nedenlerle sona erdirildiğini, müvekkili şirketin iştigal alanı olan kamu ihalelerinin sektör itibariyle sürekli yenilendiğinden tüm kamu kuruluşlarının teknolojik gelişmelere endeksle, sistemleri sürekli elden geçirmekte, entegre etmekte, güncellemekte olduğunu, sektörün en önemli bir başka özelliğinin de profesyonel çalışmanın sekteye uğramasına tahammülsüz olması olduğunu, işlerin biran için dahi durması, hata vermesi, lisans ve diğer ekipmanlardaki geçici dahi olsa kayba uğramasının hiçbir şekilde tolere edilmediğini, bu sebeple davacı ile sözleşmenin feshi akabinde projenin devamı için müvekkilinin bir çok firmadan aldığı teklifleri değerlendirerek kendince en makul firma ile çalıştığını, bu nedenle davacının müvekkilinin suçlamasının anlamsız olduğunu, dava dilekçesinde hangi davalının neyden sorumlu olduğunun açıkça gösterilmediğini, dolayısıyla davacı idiasına göre davacının eski çalışanlarının davalı …’te çalışmasının, davaya konu müsnet fiillerin (… kaynak kodlarının ele geçirilmesi ve kullanılması) … çalışnalarınca yapılmasının gerçek dışı olduğunu, doğru olsa bile asla müvekkille ilgili bir konu olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin niçin sorumlu tutulduğunun anlaşılamadığını, davacının iddialarının da doğru olmadığını, davacının aslen sözleşme gereği yazılımı sağlamak zorunda olduğunu, nitekim davacının … Mail Sistemi bakımından bir talebinin olmadığını dava dilekçesinde birkaç kez tekrar ettiğini, yapılan işlemlerin sözleşmeye konu sistemle ilgili olduğunu, bu durumda davacının … Sistemini oluştururken … yazılımlarını alt bileşen olarak kullandığını kabul ettiği sabitken … yazılımlarının da alt bileşen olarak kullanılması hakkının sözleşme ile verilmiş olduğunun kabulünün zorunlu olduğunu, sözleşmeye istinaden temin edilen yazılım ve bileşenlerin kaynak kodları kullanılmadığından ve değiştirilmediğinden, davacının ilk kullandığı kodlar dahi ispata muhtaç olduğundan davanın reddinin gerektiğini, davaya dayanak kaynak kodların münhasıran davacının hakimiyetinde olduğundan, bunları değiştirip, başkalarına izafe etmesinın de her daim mümkün olduğunu, sistemde kaynak kodlarda bir virgül dahi değiştirilerek, yazılımın tamamen farklı bir hale dahi getirilebileceğini, bunu yapabilecek yegane kişinin davacı olduğunu, dolayısıyla davacının sadece kendisinin yapabileceği eylemler için atfı curumda bulunması hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, ayrıca dava dosyasından ve eki delillerden … kaynak kodlarının kullanıldığı iddialarını destekler hiçbir somut delil bulunmadığını, dayanak gösterilen tespit raporundan da asla davacı iddiası yönünde bir sonuç çıkmadığını, tespit raporunda varılan sonuçlardan sadece tespit yapılan … Müdürlüğü’nde … yazılımı kullanıldığı cümlesinin davayla ilgili olup diğer sonuçların davayla ilgisi dahi bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar … Tic. Ltd. Şti. , …, …,… vekilinin 03.03.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ortaklarının davacı şirket nezdinde uzun yıllar boyunca yazılım mühendisi olarak çalıştıklarını, ancak çalışmalarının son dönemlerinde davacı şirket yönetimi ile anlaşmazlığa düşüldüğünü, davacı şirket yönetimi tarafından ücretlerinin süresinde ödenmemesi sebebiyle yasal haklarını kullanarak iş akitlerini feshettiklerini, çalışmış oldukları döneme ilişkin yasal haklarını alamayan müvekkillerinin işveren şirket aleyhinde … 28. İş Mahkemesi’nde açmış oldukları davalarda … tarihinde iş sözleşmelerini haklı nedenle feshettiklerine karar verildiğini, işveren şirketten haklı sebeple ayrılan müvekkili şirket yöneticilerinin, meslek hayatlarına kendilerine ait şirket ile devam etme kararı aldıklarını ve halen … Tic. Ltd. Ştı. nezdinde meslek hayatlarına devam ettiklerini, davacı şirketin, müvekkillerinin iş akdini feshetmesinden sonra, müvekkillerini kendine ticari yönden rakip gördüğünden; gerçek dışı iddia ve beyanlarla, bir çok hukuka aykırı şikayet ve dava ile müvekkillerinin ticari hayatlarını engellemeye çalışmaya başladığını, ilk olarak, işbu davada olduğu gibi, gerçek dışı beyanlarla, 18.10.2012 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek müvekkillerinin işten ayrılırken yazılım programlarına ilişkin kod ve şifreleri kendi bilgisayarlarına yükleyerek ticari amaçla kullandıklarını belirterek 5846 sayılı Yasaya muhalefet nedeniyle müvekkilleri hakkında şikayette bulunduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Sor. dosyası üzerinden yürütülen soruşturmada, “…Şüphelilerin geçmişte müşteki şirkette herhangi bir ortaklıkları bulunmadığı da dikkate alındığında. Müşteki firmanın eski çalışanı olan şüphelilerin müşteki şirketten ayrıldıktan sonra aynı iş kolunda rakip olacak bir firma kurup aynı iş kotunda iştigal etmeleri eyleminde, çalışma hürriyetinden kaynaklanan bir hakkın kullanımı niteliğinde olup haksız rekabet suçunun unsurlarının bulunmadığı, müşteki firmanın yazılımlarının lisansız sürümlerinin şüpheliferce ticari amaçla kullanıldığına dair herhangi somut bir delil ibraz edilemediği, yine şüphelilerse satışa arz edilen … isimli bilgisayar programının tüm dünyada bilinen lisanslı bir ürün olması nedeniyle, bu haliyle soyut iddia dışında, şüphelilerin yüklenen suçu İşlediklerini gösterir, dava açmaya yeter kanıt ve emare bulunmadığı anlaşıldığından…” 15.05.2013 tarihinde müvekkilleri hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini, davacının anılan soruşturmada verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karara karşı … 6. Ağır Ceza Mahkemesi … D.İş dosyası üzerinden yaptığı İtirazın da reddine karar verildiğini, davacı tarafın anılan soruşturma dosyasında verilen takipsizlik kararının kesinleşmesine rağmen, dava dilekçesinde bu hususu ifade etmemesi ve müvekkiller hakkında devam eden bir soruşturmanın var olduğu İzlenimini yaratmaya çalışması; gerçek dışı beyanlardan oluşan kötüniyetli yaklaşım olduğunu, ayrıca davacı şirketin soruşturma sürecinde, gerçek dışı beyanlar ve ithamlarla müvekkili şirketin müşterilerine ve potansiyel müşterileri olduğunu düşündüğü firmalara da ihtarname keşide ederek, müvekkillerinin ticari faaliyetlerini engellemeye çalıştığını, belirtilen ihtarnamelerle ilgili olarak … 33. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı dosyasında davacı şirket aleyhine haksız rekabet davası açtıklarını ve davanın devam ettiğini, bu davanın yanında, davacı şirket yetkilileri aleyhine şikayette bulunulduğunu, şikayetlerinin … Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma sayılı dosyası ile devam ettiğini, gerçek dışı iddialara dayalı şikayetinden sonuç alamayan davacını yanın bu kere, yine gerçek dışı iddia ve beyanlarla, müvekkillerimiz aleyhine “haksız rekabet” ve “ticari sırrın açıklanması” suçlamalarıyla … Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, bu şikayetine ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığımın … Sor. sayılı dosyasında, bir kez daha müvekkilleri hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiğini, bu şikayetinden sonuç alamayan davacının bu kez de “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçundan müvekkiller aleyhine şikayette bulunduğunu, şikayetine ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığı … Sor. dosyasında, bir kez daha Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiğini, davacı yanın yaptığı tüm şikayetlerinden sonuç alamadığını, dava dilekçesinin 8. Maddesinde, “yazılımların davalılar tarafından işletildiği ve değiştirildiği hususu … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … D.lş dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş bulunmaktadır.” şeklinde bir beyan bulunduğunu ancak davacı tarafın delilleri arasında da böyle bir dosyadan alınmış bilirkişi raporuna rastlanılmadığını, bu şekilde bir dosya var ise de müvekkillerinin anılan dosya ile ilgilerinin bulunmadığını, davacı yanın iddia ettiği bilirkişi raporu ile ilgili yorumlarının kötüniyetli ifadeler olduğunu, müvekkilleri ile dava konusu edilen eylemler arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, müvekkillerinin ne …’ye ne de diğer davalı yana davacının belirttiği şekilde bir hizmet vermediklerini, davacının kendisine ait olduğunu ve keza … bünyesinde kullanıldığını iddia ettiği yazılımın kodlarında değişiklik yapıldığına dair bir delilinin bulunmadığını davacı tarafın karşılaştırma yaptığını iddia ettiği yazılımın, daha evvel…’ye verilen yazılım olduğuna dair ortada hiçbir delil bulunmadığını, bu hususun ispat edilmeden, yapılan karşılaştırmanın bir hukuki kıymetinin olmayacağını, bilirkişi raporu ekindeki kayıtlardan anlaşıldığı üzere, …deki program dosyaları üzerindeki değişikliklerin, 2009,2010,2011 ve 2012 tarihli olduğunu, bu tarihlerin davacı yani le diğer davalı … San. A.Ş arasındaki hukuki ilişkinin devam ettiği ve davacı tarafın sistemle ilgili çalıştığı tarihler olduğunu, dolayısıyla davacı yanın, anlamsız bir şekilde, kendi sözleşme süresinde yapıldığını iddia ettiği değişiklikler ile ilgili olarak, iş bu davada taleplerde bulunmaya çalıştığını, dosyada bulunan bilirkişi raporlarında davacının iddialarının aksinin tespit edildiğini, müvekkili şirketin diğer davalı şirkete, yetkili satıcısı olduğu … firmasına ait yazılım sistemi ürünleri sağladığını ve ayrıca süreç danışmanlığı yaptığını, bu çerçevede, davacı tarafın iddia ettiği eylemlerle hiçbir ilgisi ve alakasının bulunmadığını, dava dilekçesinde iddia olunan olaylarla hiçbir ilgisinin de bulunmadığını ve esasen dava dilekçesinde herhangi bir ihlal olduğuna dair delil de bulunmadığını, ayrıca davacının yanın dilekçesinde talep ettiği ihtiyati tedbirin konusunun da belirtilmediğini, davanın tazminat talebi için yasal şartların oluşmadığını, zararının ne olduğunun belirtilmediğini, maddi ya da manevi tazminat talebinde bulunamayacağını, müvekkillerinin dava dışı … bünyesinde, davacı tarafından gerçeğe aykırı şekilde iddia edildiği gibi; davacıya ait kodları kullanarak ya da bu kodlara müdahale ederek, hiçbir işlem yapmadıklarını, dolayısıyla ne mevcut ve ne de muhtemel bir tecavüzün bulunmadığını, beyanla asılsız iddialar sebebiyle her türlü talep, dava ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, FSEK kapsamında eser olarak korunan bilgisayar programına ait mali haklara yönelik tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporları alınmıştır.
Dosyaya sunulan 01.07.2016 kayıt tarihli bilirkişi raporu;
26.08.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda: 20.08.2013 tarihinde … Müdürlüğünde tespit incelemesi yapıldığı ve tespit edilen … programına ait dosyaların CD’ye sunulduğu görülmüştür. Davacı vekilinin dilekçesinde belirttiği şekilde dava dilekçesi EK-13’te 113 adet dosyanın … yöntemiyle karşılaştırıldığı ve 31 adet dosyanın değiştirilmiş olduğu görülmüştür.
Bilgisayar Mühendisi Bilirkişi … tarafından 17.03.2015 günü … 1. Sulh Hukuk Mahkemesine sunulan bilirkişi raporunda özetle;
… keşif incelemesi yapıldığı, 1. Kat 125 numaralı odada bahse konu yazılımların kurulu olduğu, …. Sisteminin 7 modülünün kurulu olduğu ve tablo halinde sunulduğu, windows tabanlı bilgisayar ortamında bir programın çalışması için exe ve/veya .dll uzantılarına sahip kütüphane dosyalarına ihtiyaç duyulduğu, yazılım değişikliğinden bahsetmek için bu kütüphanelerin değişmiş olması gerektiği belirtilmiş ve 5 adet … dosyası ile 1 adet … dosyasının davacı tarafından verilen dosyalarla karşılaştırılması yapılmıştır. Buna göre …. isimli dosyanın değiştiğini tespit etmiştir.
Sisteme uzaktan erişim yetkisinin tanımlandığını, …, …, …, …, … ve … adlarının tanımlanmış olduğu bu hesaplar kullanılarak … ve … sistemi yazılım ve programlarının kurulu olduğu sunucuya … yerel ağa bağlı herhangi bir bilgisayardan erişilebileceği,
… yazılımına ait kütüphane dosyaları üzerinde yapılan … karşılaştırmasında yazılımın değiştirilmemiş olduğu,
… yazılımı haricindeki diğer … Sistem yazılımlarına ait asıl kütüphane dosyaları ve bu dosyalara ait … bilgileri bulunmadığından karşılaştırmanın yapılamadığı belirtilmiştir. (Veritabanı ile ilgili yaşanan problem konunun dışında olduğu düşünülmektedir)
Bilirkişi raporunun değerlendirmeler ve kanaatimiz bölümünde özetle :.
“Taraflar arasında yapılan alt yüklenici anlaşmasında yazılımın üretici firma tarafından daha önceden geliştirilmiş ve diğer müşterilere de satılacak ana bir yazılım ve bunun yanında İDARE için özel olarak yapılacak ek geliştirmelerin hangileri olduğu net olarak belirtilmemiştir. Kurumsal boyutlarda hazırlanan projelerin bazıları tamamen yeni olarak geliştirilebileceği gibi, bazılarında ise mevcut bir yazılımın üzerine müşteri (davada İDARE) istekleri doğrultusunda değişiklik yapılarak üretilmesi mümkündür. Bu durumda yazılımı sağlayan firma teklifinde ve yazılım sözleşmesinde paket halinde kullanılan yazılımın ne olduğunu, bunun mevcut özelliklerini listemeli ve müşteri firma için yapılacak ek geliştirmelerin de neler olduğunu ayrı bir şekilde belirtmelidir. Bu durumda müşterinin neyi hazır olarak aldığı ve nerelerde kendi isteklerine göre değişiklik yapıldığı konusunda net bir fikri olmaktadır. Bu tür paket yazılımlar üzerinde yapılan geliştirmelerde kurumlar arasındaki sözleşmelerde hazır olan yazılımın (paket program) lisans bedeli ve bu yazılım üzerinde yapılacak değişikliklerin de hizmet (ve/veya lisans) bedeli ayrı olarak belirtilmelidir. Taraflar arasında yapılan sözleşmede teknik olarak hazır olan ve müşteri için ek olarak hazırlanacak olan işlerin ayrımı tam olarak yapılmamıştır. Bu durumda sözleşme ortada hazır bir paket yazılım olmadığı, tüm geliştirmenin müşteri istekleri doğrultusunda analiz, tasarım, geliştirme, uyarlama gibi hizmetlerle yoktan var edildiği izlenimi edinilmektedir.
İDARE için hazırlanan yazılımın toplam maliyetine bakıldığında kapsamı ve müşteri boyutları da göz önüne alındığında yazılımın üretici firma tarafından herhangi hazır bir paket program kullanılmadan oluşturulabilmesi için gerekli bir maliyet gibi gözükmektedir. Yazılımın proje olarak hazırlanmış olması düşünüldüğünde maliyeti teknik açıdan makul gözükmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yazılımın tüm işlevlerinin İDARE gereksinimleri doğrultusunda, İDARE’nin kullanımı için davacı tarafından oluşturulmuş olduğu düşünülmektedir. Davacmm imzalamış olduğu Alt Yüklenici Sözleşmesi’nin Madde 4.4’üne göre de oluşturulan yazılımın geliştirme hakkı da dahil olmak üzere tüm haklarının İDARE’ye devredildiği görülmektedir. Bu durumda yazılımın kaynak kodlarında veya kaynak kodlarından derleme (compile veya interpret) yöntemiyle oluşturulan çalıştırılabilir programlarında değişiklik yapma hakkı İDARE’de bulunmaktadır. Daha önce yapılan bilirkişi incelemelerinde program dosyalarının checksum değerlerinin değişmiş olması, programda değişiklik yapıldığının bir belirtisidir. Ancak, müşteri olan kurumun bu değişikliği yapma hakkı sözleşmeyle zaten devredilmiş olduğu için teknik açıdan herhangi bir sorun bulunmamaktadır.
Davacının özel olarak … için hazırladığı programa ilişkin olarak lisans verildiği açıktır. Üstelik davacı ile davalı arasındaki sözleşmede, sözleşmenin feshi halinde dahi …’nin lisanslarını dilediği gibi kullanmaya devam edeceği düzenlenmiştir (m. 12.1.4.) Esasen bu durumun taraflar arasındaki yapının, programın önce davalı 1’e ondan da …’ye gitmesi şeklinde düşünülmesi halinde lisansın süresiz olduğu da dikkate alındığında tükenme ilkesine dayandırılması da mümkündür.
… açısından programa dair kullanma taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sona ermiş olsa bile kural olarak hukuki temele dayalı olarak yürümektedir. Bu nedenle örneğin…’nin söz konusu sözleşme çerçevesinde (kendisi ile davalı 1 arasındaki) programı kullanması halinde veya programda değişiklik yapması halinde, davacının davasının hukuki temelden yoksun olacağı söylenebilir. Gerçekten de …’nin bu şekilde kullanmaya ve üst programda çıkan sorunları halletmek üzere alt bileşenlere ulaşması ve bunları kullanarak değişiklik yapmaya yasal olarak ya da lisans çerçevesinde izinli olması halinde, bunu davalılara yaptırması halinde davalıların eyleminin hukuka aykırı olmayacağı açıktır. Duruma göre kendisi ile olan sözleşmeye aykırı davranmış olması ihtimali ayrı bir sorundur. Ancak …’nin bu işi yapmaya izinli olmadığı durumlarda davalılardan yardım almış olması ihtimalinde davalıların eyleminin … ile birlikte hak ihlali oluşturacağı açıktır. Bu çerçevede ifade etmek gerekir ki, davacmm bütün faillere dava açmamış olması (somut olay itibariyle …’ye) açıdan önem arz etmez. Failler bu eylemden müteselsilen sorumlu olacaklarından bunlardan birine ya da istediğine dava açabilir.
Hak ihlalinin değerlendirilmesi açısından davacı ile davalı arasındaki sözleşmede yer alan şu hüküm önem arzetmektedir (m. 4.4.) … tarafından bu proje boyunca İDARE’ye özel olarak geliştirilen uygulama yazılımları ve geliştirilen yazılım ürünlerinin, tüm lisans hakları (sahip olma, değiştirme, çoğaltma, kullanma v.b.) İDARE’ye ait olacaktır. Geliştirilen ve sözleşme süresince değiştirilen bu uygulamalara ait tüm kaynak ve çalıştırma kodları İDARE’ye sistem devreye alındığında ve değişiklik ya­pıldıkça verilecektir”.
Şu halde davacmm belirtiği alt bileşenler uygulama programının kullanılması, bunda değişiklik yapılması, çoğaltılması açısından zorunlu olarak kullanılmak ve işlenmek zorunda iseler, zaten bu lisansın kapsamında kalırlar. Bu durumda herhangi bir hak ihlali oluşmaz. Ancak teknik olarak böyle bir zorunluluk yok ise (ki dava dosyası verilerine göre davacı taraf alt bileşenlere dair kaynak kodlarını vermemiştir ve davalıların da bu yönde bir iddiası yoktur) bu durumda yapılan değişiklikler ve kullanma hak ihlali teşkil edebilir. Ne var ki gerek taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinden ve gerekse yukarıdaki teknik değerlendirmelerden anlaşıldığı kadarıyla bu tür değişikliklerin yapılması sorunlu değildir. Bir diğer ifade ile müşteri olan kurumun bu değişikliği yapma hakkı sözleşmeyle zaten devredilmiş olduğu için teknik açıdan herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Bu açıdan bakıldığından program kullanıldığı şeklinde bir değerlendirme yapıldığında bunun bir sorun teşkil etmediği sonucuna varmak gerekecektir. Böylece bir hak ihlali olmadığı değerlendirmesi yapılmaktadır.
Takdir Sayın Mahkemenin olmak üzere yukarıda yapılan ayrıntılı değerlendirmeler neticesinde, davacı tarafın iddia ettiği gibi bir hak ihlalinin bulunmadığı, bizatihi davacının dava dışı kuruma program üzerindeki hakları bıraktığı, bu nedenle yapılan değişiklik ve kullanımların bu sözleşme kapsamında kaldığı, bu arada kurumun davalılardan bu açıdan yardım almasının bir hak ihlali teşkil etmediğ sonucuna varılmıştır. Hak ihlali tespiti söz konusu olmadığından, rayiç bedel açısından bir belirlemede yapılmamıştır”. Şeklinde belirlemelerin yapıldığı görülmüştür.
Davacı vekili 20.07.2016 tarihli itiraz dilekçesinde özetle, teknik bilirkişinin yapmış olduğu hatalı ve eksik inceleme neticesinde raporun bu şekilde oluştuğunu, … için özel üretilen yazılımın … portal yönetimi olduğunu, bu kısmın idare için özel geliştirildiğini ve bu kısımda …’nin değişiklik yapmaya hakkı olduğunu, ancak asıl … sistemini meydana getiren … kısmının projeden çok önceki bir tarihte üretildiğini ve kesinlikle … için özel olarak geliştirilmediğini, bu yazılımların … destekli, ödüllü ve yurtdışına ihraç edilen yazılımlar olduğunu, bu yazılımın bütün haklarının müvekkiline ait olduğunu ve kodlarının asla devredilmediğini, bu hususta idarenin de mutabakatının bulunduğunu ve bu konuda aksi bir tasarrufunun olmadığını, hal böyle iken teknik bilirkişinin altyüklenicilik sözleşmesini kasıtlı olarak yanlış yorumlayarak diğer bilirkişilerin yanlış rapor vermesine sebep olduğunu, lisans ve mali hakların idareye(…) devredilmediği hususunun dosyada mübrez 28.12.2009 tarihli lisans teslim tutanağı ve 30.12.2009 tarihli ürün sahiplik yazısında açıkça belirtildiğini, kodların devredilmediği hususunun … ve …’nin bilgisi dahilinde olduğunu, davalı tarafından …’ye sunulan teknik destek hizmetlerinin kaynak kodlarına sahip olmadan imkansız olduğunu, yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilleri davacının itiraz dilekçesine karşı beyanlarında özetle , müvekkili şirketin yalnızca_distribütörü olduğu … ürünleri için süreç danışmanlığı yaptığını, gerek dosya kapsamında, gerekse davacı tarafından çeşitli mahkemelerden alınmış bilirkişi raporlarında müvekkileri aleyhinde bir tespitin yer almadığını, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin… D.lş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ekindeki kayıtlardan anlaşıldığı kadanyla …’deki program dosyaları üzerindeki değişikliklerin 2009-2012 tarihli olduğunu, bu tarihlerin davacı yan ile diğer davalı firma arasındaki hukuki ilişkinin devam ettiği dönemde olduğunu, dosya kapsamında müvekkili şirket ve ortakları aleyhinde davacının soyut afaki beyanları dışında somut tek bir delilin bulunmadığını, davacı tarafından sunulan Doc. Dr. …’ya ait raporun hukuken geçerli olmadığını, uzman görüşü altında dosyaya sunulan raporda teknik bir bulguya dayanmadan hukuki yorumlar yapıldığını, HMK m.293 gereği uzman görüşü olarak kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın yeni delil sunmasına muvafakatlarının bulunmadığını, … tarafından hazırlanan 17.02.2015 tarihli raporda üzerinde değişiklik yapıldığı tespit edilen chillkatdonet2.dll dosyasının “…” tarafından geliştirilmiş 3. parti bir kütüphane olduğunun belirtildiğini, bu dosyanın davacı tarafa ait olmayan ve internetten satın alıp indirilebilir bir yazılım olmasına rağmen davacının anılan yazılıma dayanarak kendi kodlarının değiştiğini iddia ettiğini, yazılımın kullanımına ilişkin kullanıcıya verilen ve kullanıcıların yetkilerini düzenleyen klavuzların alınamadığını ve incelenmediğini, günlük operasyonel işlemler ile ilgili yazılım kodunda değişiklik gerektirebilecek değişikliklerin var olup olmadığının tespiti için … tarafından … ve diğer davalı …’e teslim edilen tüm yazılımların kullanım şekli ve yöntemlerini açıkça ve detaylıca anlatan analiz ve tasarım dökümanlar haricinde hazırlanmış olan kullanışı kılavuzlarının … ve yüklenici firmadan temin edilmesi gerektiğini, ayrıca alttaki maddelerde belirtilen hususların ek raporda somut verilere dayalı olarak,
1…. yazılımında, uygulama tabanlı güncellemelerin kesin tespiti için, … yazılım ve bileşenlerinin uygulama dosyaları değiştirme tarihlerinin ve HASH değerlerinin, dikkate alınması, … tarafından 17.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen tek dosya haşh farkı olan, … değişikliğinin de, sahipliği dava dışı 3. Nesil, yabancı bir firmaya ait bir … dosyası olup olmadığının tespit edilmesi,
2….’dan indirilen programın … yazılımına kaynak kodları içerisinde olup olmadığının tespit edilmesi, yine bu değişikliğin … yazılımı ile ilgili olup olmadığını, internetten indirilebilir bir güncelleme olup olmadığının tespit edilmesini ve ayrıntılı şekilde bu hususların teknik gerekçelerle açıklanmasını,
3. … kaynak kodlarını gerektiren bir güncellemenin, fesih tarihinden sonra, hak sahibi … tarafından talep edilip edilmediğinin tespit edilmesini,
4. Bilirkişi heyetinin inceleme sırasında veri tabanı değişikliği ile ilgili incelemelerinde ise; … veritabanı kullanımı tespiti içinde, piyasadaki birçok yazılımın veritabanı kullanılıp kullanılmadığı, veritabanı içerisindeki bilgilerin günlük kullanımda zaten değişip değişmediğini, ayrıca veritabanı üzerindeki bu içerik değişikliğinin, uygulama kodlarını elde bulundurma anlamına gelip gelmediğinin tespit edilmesini,
5.Veritabanın herkese açık olup olmadığını, … tabanlı bir sistem olup olmadığını, veri tabanı üzerinde (yazılımın kodlarını değiştirmeye gerek bulunmadan) … personeli tarafından da yazılımlar geliştirilip geliştirilmediğini,
6.Konuyu daha da netleştirmek adına, … analiz dokümanları içerisinde, RAPOR modüllerinin kullanımı bölümlerinin ve … Kullanıcı Kılavuzunun ilgili bölümleri incelenerek, Veritabanı SQL kullanımının, günlük operasyonel ihtiyaçlar dahilinde, kullanıcılara verilmiş bir özellik olup olmadığının tespiti,
7.İnceleme sırasında örnek alınan emailler konusunda da, email konularının tamamıyla operasyonel olup olmadığını, mailde geçen konuların herhangi bir yazılımsal müdahale gerektirip gerekmediği, aksine … … sisteminde kullanılan, müvekkillerin distribütörü olduğu, … yazılımının çıktıları üzerindeki ayarlar ile ilgili olup olmadığının özenle incelenerek hukuki ve teknik gerekçelerle tespit edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 04.08.2016 tarihinde verilen ara kararın 1. maddesinde, dosyaya sunulan bilirkişi mütalaası ve taraf vekillerinin itiraz dilekçeleri değerlendirilmek üzere dosyanın ek bilirkişi incelemesi yapılması için bilirkişilere tevdine karar verilmiştir.
15.06.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle:
Yazılım Kodlarının Karşılaştırılması
“… Öncelikle, kod üzerinde hukuka aykırı değişiklik yapan bir tarafın bunu gönüllü bir şekilde vermesini beklemek pek gerçekçi olmayacaktır. Elde kodun derlenmiş hali yani çalıştırılabilir yazılımı bulunduğunda, tersine mühendislik yöntemleri kullanılarak kodlara ulaşılmaya çalışılır ise, elde edilecek kod kesinlikle orijinalden farklı olacaktır. Bu durumda aslında değiştirilmemiş bir kod dahi değişmiş gibi görünebilecektir.
Zaten günümüzde yazılımın bazı parçalarının kopyalandığı hususundaki araştırmalarda kod incelemesi ağırlıkla yapılmaktadır. Çünkü burada içerisinde önceki bir yazılımın kodlarından yararlanarak hazırlandığı iddia edilen ve satışa sunulan bir başka yazılım söz konusudur. Bu yazılımı hazırlayan firmanın kodlara sahip olmaması düşünülemez ve Mahkeme’ye sunmak durumunda kalacaklardır.
Dosyamızda olduğu gibi yazılım koduna müdahale iddialarının aydınlatılması için tüm dünyada forensic incelemelerinin büyük kısmı kod incelemesi ile değil, derlenmiş çalışan yazılımın değişen kısımları üzerinden yapılmaktadır, Örneğin, lisanslama ve aktivasyon kısmındaki kodlar değiştirilerek bir yazılımın cracklenmiş hali piyasaya sürülmüş ise burada kod incelemesine gerek yoktur. Yine bir yazılıma parametrik ayarlar ile yapılamayan ek fonksiyonlar eklenmiş veya mevcut bazı fonksiyonlar değiştirilmiş ise burada kod incelemesi yapılması gerekmez, yapılan değişikliğin tespiti yeterlidir.
Dosyamızdaki somut olayda karşılaştırılması gerekenler:
1- Davacı tarafından sözleşme iptal edilmeden önce, son olarak kurulan yazılımın kodları
2- …’de mevcut çalışan yazılımın kodlarıdır.
Yukarıda sayılan iki yazılıma ait kodlar elimizde bulunmamaktadır. Dosyamızdaki davalıların davacı firmanın daha eski yazılım bölümü çalışanları olduğu göz önüne alındığında uyuşmazlık konusu yazılım kodlarının birçok zamandaki halini elde bulunduruyor olabilecekleri göz ardı edilmemelidir.
Şu halde, davacı değişiklik iddiasının sahibi olduğu için, eğer davacı tarafından kötü niyetli olarak farklı bir kod verilmiş olsa ve gerçekten kodlar değiştirilmemiş olsa dahi, inceleme sonucu hatalı çıkacaktır. Benzer şekilde, davalı da bu iddialara cevap veren, bir bakıma kendini savunan taraftır. Eğer davalı kötü niyetli olsa ve mevcut yazılım yerine, davacının eski tarihli olan yazılımların kodunu incelemeye sunması halinde, yine inceleme sonucu hatalı olacaktır.
…’ye Teslim Edilen Kodlar ve Lisanslar
…’ye kendilerine teslim edilen kodların niteliği sorulduğunda, normalde ihale kapsamında bir taleplerinin olmadığını, ancak yüklenici tarafından kendilerine sonradan ekran tasarımında değişiklik yapılabilmesi bir kod CD’si verildiğini, bu CD içerisinde … yazılımının kurum için özel olarak hazırlanmış ekran tasarımı olduğu, kendilerinin bu kodları kullanmadıkları ve kimseye de vermedikleri belirtildi. Ayrıca, yazılımların kendilerine teslim edildiği orijinal CD teslim alınma zamanında tutulan tutanağı ile birlikte getirilerek, bir kopyası (keşfe katılan H. Emre Özsevimli’ye) verildi.
CD içerisindeki dosyalar incelendiğinde, “Birleşik Posta Kaynak Kodlar” klasörü altında “…” ve “…” isimli iki sıkıştırılmış … dosyasının olduğu görüldü. Bu dosyalar açılmak istendiğinde, şifrelenmiş olduğu, yalnızca klasör içerisindeki dosyaların listesinin görülebildiği ancak dosyaların açılamadığı tespit edildi. Şifre kırma programları vasıtasıyla şifreler temin edilmeye çalışılsa da 5 karakterden büyük olması nedeniyle şifrelere ulaşmamız mümkün olmadı. Altta şifreli klasörün içerisindeki dosyaların listesi görülmekte olup yanlarında işareti bulunması şifreli olduğu anlamına gelmektedir.
Yalnızca buradaki dosya isimlerine bakarak kodlar hakkında bir değerlendirme yapmamız mümkün olmamıştır. Ancak, …’ye verilen tek kaynak kodu CD’sinin şifreli olması, ihaleyi yapan kurumun 5 yıl gibi uzun bir süredir bu konuda bir talebinin veya şikâyetinin bulunmaması göz önüne alındığında … tarafından kaynak kodlarının davalılar dahil kimseye verilmediği sonucuna ulaşılmaktadır,
… bünyesinde yapılacak geliştirmelerin davacının fikri haklarını ihlal edip etmediğinin tespit edilebilmesi için ihale sözleşmesi kapsamında verileceği kabul edilen yazılımın tanımlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kuruma verilen yazılım kodları şifreli olduğu için ihale ve sonrasındaki teslim dokümanlarına bakılması gerekmiştir.
… Genel Müdürlüğü tarafından Ocak 2009 tarihli “… Sistemi Teknik Şartnamesi” içerisinde 6. bölümde … Yazılımları başlığı altında 6.4. Maddede, “… için özel olarak geliştirilen uygulama yazılımları ve geliştirilen yazılım ürünlerinin tüm lisans hakları(sahip olma, çoğaltma, kullanma v.b.) …’ye ait olacaktır. Geliştirilen ve sözleşme süresince değiştirilen uygulamalara ait tüm kaynak ve çalıştırma kodları …’ye sistem devreye alındığında ve değişiklik yapıldıkça verilecektir.”
6.5. maddede ise,‘Tüm yazılımların sözleşme süresince güncellemeleri yapılacak olup bunun için yükleniciye ayrıca ücret ödenmeyecektir. Güncellemeler operasyon merkezinden baskı merkezlerine otomatik olarak aktarılacaktır.” hükümleri ile …’ye özel olarak geliştirilmiş yazılımlar üzerinde … tarafından bir değişiklik yapılması halinde, bunun yazılımın fikri haklarını elinde bulunduranın haklarına tecavüz oluşturmayacağı belirtilmektedir. Bu maddede …’ye özel olarak geliştirilmiş denerek ihale kapsamındaki tüm yazılımların değil, yalnızca Özel olarak geliştirilenlerin kastedildiğinde duraksama yoktur. Bu özel olarak geliştirilen kısman belirlenmesi için yazılımın tasarım detaylarına, yazılımın üreticisinin önceki yazılım tescillerine ve en son olarak CD teslim tutanağına bakmak gerekmektedir.
09.10.2009 tarihli … Yazılımı Tasarım Raporu’nun 9. sayfasındaki genel tasarım şeması incelendiğinde, … Operasyon Yönetim Sistemi, … Operasyon Merkezi, … ve …’a bağlandığı, Portaldan raporlama, Log, Yetki ve İş Kuralları işlemlerinin yapıldığı görülmektedir. Sistemde veritabanlarına giriş yapan veya diğer muhasebe ve posta sistemleri ile entegrasyonu sağlayan kısmın ise … Operasyon Yönetim Sistemi olduğu anlaşılmaktadır.
… Tasanm Raporu’nun 11. sayfasındaki Yazılım Bileşen ve Modül Listesi raporun 15. sayfasından itibaren anlatılan ekran tasarımları ile beraber incelendiğinde, ana bileşenlerden …, …, Log Sistemi, Raporlama Aracı, … Servis’in paket yazılımlar şeklinde olduğu, Portal, Muhasebe ara yüz bileşeni, kayıtlı posta sistemi ara yüz bileşeni ve stok sistemi ara yüz bileşenlerinin ise projeye özel yazılması gerektiği anlaşılmaktadır. Raporun 16. sayfasında verilen Css kodları yine portal ara yüzü ile ilgilidir. 19. sayfadaki … mesaj editörünün, 20. sayfadaki kullanıcı ekranı ve 21. sayfadaki müşteri ekranlarının arayüzleri haricinde …’ye özel bir geliştirmeye rastlanmamıştır. Sonrasında belirtilen akış parçacıktan ve gösterimlerinde ekran tasarımlarının …’ye özgü değiştirilmiş olabileceği, ancak fonksiyonalite bakımından özel bir geliştirme olmadığı değerlendirilmiştir. … ve veri format ekranları sayfalarında hiçbir detay verilmemesinden bunların dışarıdan alınan veya daha önceden hazırlanmış paket yazılımlar olduğu anlaşılmaktadır. Buradan hareketle tasarım raporunda Portal isimli web arayüzü üzerinde … için özel olarak tasarlanması gereken ekranlar dışında özel geliştirileceğinin belirtildiği, bunun dışındaki modüllerin hazır paket yazılımların entegre edilmesi şeklinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
… tarafından keşif esnasında tarafımıza verilen CD’ye ilişkin 31.05.2011 tarihli teslim tutanağı incelendiğinde,
‘Bu sistemde kullanılan lisanslı yazılımlar: … Yazılım Sistemi içinde tasarım, üretim, arşiv, mesaj gönderim sistemi ve Adres bileşeni isimli paketlerdir. … için proje kapsamında portal entegrasyonu yapılacaktır. Bu doğrultuda kurum için hazırlanmış olan portal entegrasyonuna ait güncellenmiş yazılım kodları ayrıca geçiş sonrası kurum talebi doğrultusunda … için özel olarak hazırlanan … iade sistemine ait kaynak kodlarda ekte tarafınıza ayrıca teslim edilmiştir. … için özel olarak gerçekleştirilen Posta Çeki vb. doküman tasarımlarına ait kaynaklar zaten kurum sistemlerinde yerleşik durumdadır…
Görülen lüzum üzerine tekrar belirtmek gerekirse … ve diğer proje kapsamında LİSANSLI yazılımlar tescilli markalardır ve sahipliği başka firmalara aittir. Tüm bu çözümler uzun yıllardır önde gelen kurumlarda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ürünler paket programlar olduğu için dünyada ve Türkiye’de benzeri tüm projelerde olduğu gibi her projede müşteriye göre uyarlama, güncelleme, özelleştirme çalışmaları yapılır ve pakete dahil edilir. Pakete dahil olmayan uygulamalar ise özel uygulamalara girer ve paket haricinde müşteriye özel olarak teslim edilir. Bu projede de aynı şekilde davranılmış ve dökümante edilmiştir…” açıklamalarının yapılmış olduğu ve … tarafından bunun kabul edildiği görülmektedir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün Bilgisayar Programları ve Veritabanlarına ilişkin Kayıt-Tescil Belgeleri incelendiğinde, Netgateway yazılımının üretim tarihinin 15.07.2007, … yazılımının 01.01.2008, …’un 01.03.2009, Netinvoice’un 01.01.2008 olduğu, bu tarihlerin …’nin … İhalesinden öncesine dayandığı görülmektedir.
Tüm bu incelemeler ışığında, … sisteminde yer alan yazılımların … için özel üretilen kısmının yalnızca portal entegrasyonü(… web arayüzü) ve … iade sistemine(Retum Mail) ait kodlar olduğu, bu kısımlarda …’nin şartnamenin 6.4.’üncü maddesi uyarında değişiklik hakkının bulunduğu, bunun dışında kalan tüm modül ve yazılımların ise paket yazılımlar olduğu, bunların ise yalnızca süresiz kullanım lisanslarının verilmiş olduğu, …’nin bunlar üzerinde şartnamenin 6.4’üncü maddesindeki sahip olma ve değiştirme hakkının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Dosya kapsamında yapmış olduğumuz incelemeler neticesinde,
… sisteminde yer alan yazılımların … için özel üretilen kısmının yalnızca portal entegrasyonu (… web arayüzü) ve … iade sistemine(… Mail) ait kodlar olduğu, bunun dışında kalan tüm modül ve yazılımların ise paket yazılımlar olduğu, bunların ise yalnızca süresiz kullanım lisanslarının verilmiş olduğu, …’nin bunlar üzerinde şartnamenin 6.4’üncü maddesindeki sahip olma ve değiştirme hakkının bulunmadığı, davalı …, … ve …’ın davacı şirketin iş ürünlerini kendi ürünleriymiş gibi internet sitelerinde yayınladıkları, internet sitesinde davacının müşterilerini kendi müşterileri içerisinde gösterdikleri, dava dışı yüklenici firma operasyon sorumlusu …’dan davalı …’ya gönderilmiş elektronik postalar incelendiğinde, maillerin yalnızca 15 gün gibi kısa bir süreyi kapsamasına rağmen birçok teknik destek talebinin iletildiği, yapılan taleplerin tamamında … arayüzünün kullanılmakta olduğu, iletilen isteklerin GMC yazılımı değil, davacıya ait … yazılımına ilişkin olduğu, … sisteminde farklı müşterilerden gelen taleplerde, sistemin bazen hatalı hesaplamalar yaptığının belirtildiği, bunlara ilişkin hesaplamayı yapan fonksiyonların güncellenerek değiştirilmesinin istendiği, bazı güncellemelerden sonra fonksiyonun yine hatalı çalıştığının ve düzeltilmesi gerektiğinin belirtildiği, ayrıca raporlama ve barkod oluşturma sisteminde de çeşitli yazılımsal taleplerin iletildiği, talep edilen güncellemelerin yapılabilmesi için yazılımın fonksiyonlarına yani kodlarına ulaşılması gerektiği, yazılımın parametrik ayarlarından veya veritabanına eklenen içerikler vasıtasıyla yapılması teknik olarak mümkün olmadığı, …’nin elinde web arayüzü ve return mail ile ilgili de herhangi bir kod bulunmadığından dolayı, yapılan güncelleme ve değişikliklerin ancak davalıların davacı şirkette çalışırken edinmiş olduğu kodlar vasıtasıyla yapılmış olabileceği, davalının yazılım üzerinde yapmış olduğu değişikliklerin davacının FSEK kapsamında haklarına tecavüz olarak nitelenebileceği, taraflar arasında sözleşme yapılmış olsaydı varsayımından hareketle değerlendirme yapıldığında ve dava dosyasında …’nin projesi kapsamında ödenen yazılım bedeli dikkate alındığında, … için özel olarak yapılmış kısım dışarıda bırakıldığında ve ödenmiş olan tutar da düşüldüğünde 1.700.000 Euro’nun söz konusu işin rayiç bedeli olarak belirlenmesi mümkün olduğu, FSEK m. 68 çerçevesinde bu bedelin üç katına kadar tazminata hükmetme hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu, tespit ve kanaatlerine ulaşılmıştır. şeklinde belirlemelerin yapıldığı görülmüştür.
15.06.2017 tarihli rapora ilişkin olarak sunulan 14.07.2017 tarihli ayrık rapor (Doç. Dr. Ali Paslı) özetle:
“…
1.Dosyada yer alan bilirkişi raporlarında kesin bir teknik değerlendirme yapılamadığı, teknik bilirkişilerin kanaatlerin farklılaşması ile varılacak hukuki sonuçların da farklılaşabileceği, bu durumun ayrı rapor hazırlanması zaruretini doğurduğu,
2.Davaya konu “…” yazılımının eser sahibinin davacı şirket bünyesinde çalışarak bu programı hazırlayan kimseler olduğu, davacının ise FSEK m. 18/2 hükmü doğrultusunda bu eserden doğan mali hakları kullanma yetkisini haiz olduğu, davacı tarafın eser sahibi olmadığı için manevi haklara ya da bunları kullanım yelkisine sahip olmadığı ve bunlara yönelik tazminat talep hakkının bulunmadığı,
3.Dosyada yer alan Bilirkişi Raporları’nda kaynak kodların karşılaştırılamadığı ve dosyadaki diğer bilgiler ile hayatın olağan akışından yola çıkarak kanaat oluştuğu, ancak bu tür delilin, ihlalin varlığı ve bunun sorumlusunun kim olduğu noktasında yeterli olup olmadığının takdirinin Mahkeme’de olduğu,
4.Davaya konu yazılımlar üzerinde FSEK m. 38’de belirten sınırı aşan bir değişikliğin bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, takdirin Mahkeme’de olduğu,
5. Mahkeme, davacı yazılımları üzerinde FSEK m. 38’de belirten sınırı aşan değişikliğin var olduğuna ve bu değişikliğin davalılar tarafından gerçekleştirildiğine kanaat getirir ise, davalı tarafın bu programları işleme ve değiştirme yetkisini haiz olmadığı tespit edildiği için davalının bu fiillerinin davacı tarafın eserden kaynaklanan mali haklarına tecavüz teşkil ettiği,
6. Mahkeme’nin davacı yazılımları üzerinde değişikliğin bulunmadığına, değişikliğin FSEK m. 38’de belirten sınırı aşmadığına veya değişiklik bulunmaktaysa da bu değişikliğin davalılara isnat edilemeyeceğine kanaat getirmesi halinde, eserden kaynaklanan mali, haklara tecavüzün bulunmadığı,
7.Taraflar arasındaki alt yüklenicilik sözleşmesinin yazılım geliştirilmesi ve paket program lisansından ibaret olmadığı, uzun süreli teknik destek ve diğer paket yazılım lisansları gibi farklı unsurları da içerdiği, ihlale konu bilgisayar programlarının anılan sözleşmedeki esas program niteliğinde olmadığı, bu nedenle rayiç bedelin taraflar arasındaki altyüklenicilik sözleşmesi esas alınarak hesaplanmasının isabetli olmadığı; rayiç bedel hesaplamasının davaya konu “…”, “…”, “…” programlarının işlevleri ve piyasa değerler üzerinden yapılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde belirlemelerin yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce kök ve ek raporlar arasında çelişki olduğu sonucuna varıldığından çelişkileri giderecek yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş ve bu amaçla bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Bu heyetin üyelerinin de birbirinden farklı sonuçlara ulaştığı ve yapılan tespitler aşağıda özet olarak gösterilmiştir.
24.06.2019 tarihli Dr. Öğr. Üyesi … – Prof. Dr. … bilirkişi raporunda özetle:
Davacının 31.12.2009 tarihinde teslim ettiği ve 01.03.2013 tarihinde (sözleşmedeki 53 aylık süre dolmadan), davalı … tarafından aralarındaki yüklenici-alt-yüklenici iş akdinin fesih edilmiş olduğu, dava dosyasında yer alan ve …’den alınan yazışmaların tarihinin 2016 yılına ait olduğu görülmüştür. Bu tarihte davalı …, … ve …’nın … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı oldukları ve firmanın … yazılımlarını geliştirdikleri anlaşılmıştır. Dolayısı ile yazışmalardaki sorunların büyük çoğunluğunun … için yeni geliştirilen … yazılımları ile alakalı olduğu düşünülmektedir.
…’ye yerinde keşif yapıldığında alınan delillerin bulunduğu CD incelendiğinde;
-Kaynak kodlarda değişiklik yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı,
-Davalı ile yapılmış yazışmalardan … yazılımlarının kaynak kodlarına müdahale edilerek değişiklik yapıldığına dair kat’i delil bulunmadığı,
Davacı vekili tarafından Ek-3 olarak dosyaya konan listede; büyüklüğü ve tarihi değiştiği için “kaynak kodları değişmiştir” diye iddia edilen dosyaların (Örneğin: “Arşiv.aspx, Ayarlar.aspx, Default.aspx, DosyaDetay.aspx vesaire” isimli dosyalar) aslında “…” yolu ile paketlenmiş…’den alınan kaynak kodlar içindeki yazılımlar olduğu anlaşılmıştır. Bu kaynak kodların davacıyla davalılardan … arasında imzalanmış olan yüklenici-alt yüklenici anlaşması gereği; kaynak kodlarını tüm kullanım hakları ile (değiştirme-çoğaltma dahil olmak üzere) … için geliştirilmiş olan kaynak kodlar olduğu düşünülmektedir.(Bu kodlar eğer … için geliştirilen kaynak kodlar değilse, hangi kaynak kodların … için geliştirilmiş ve teslim edilmiş olduğu açıkça belirtilerek dava dosyasına konmalıdır. Teknik şartnamede belirtilen dosya isimleri ile teslim edilen dosya isimleri uyuşmamaktadır) Bu durumda kaynak dosyalarda değişikliğin normal olduğu (kaldı ki dosyalarda değişiklik yapıldıysa bunun davacının imzalamış olduğu teknik şartname gereği; programlar üzerinde yaptığı her değişikliği teslim edeceğini kabul ettiği 6.4. maddesi sebebiyle kendi firma çalışanları tarafından yapılmış olma ihtimali de yüksektir. Bu durumda dosyaların davacının bedeli karşılığı teslim ettiği kaynak kodlar olma olasılığı sebebiyle davacı firmanın talep ettiği gibi sahibi olduğu … yazılımlarının kaynak kodlarına müdahale edilerek değişiklik yapıldığına, yazılımın ihlal edildiğine dair dosyada kat’i delil bulunmadığı,
– Teknik Şartname 6.4. maddesi: “… için özel olarak geliştirilen uygulama yazılımları ve geliştirilen ürünlerinin, tüm lisans hakları (sahip olma, değiştirme, çoğaltma, kullanma vb) …’ye ait olacaktır. Geliştirilen ve sözleşme süresince değiştirilen uygulamalara ait tüm kaynak ve çalıştırma kodları …’ye sistem devreye alındığında ve değişiklik yapıldıkça verilecektir”.
(Davacının tescilli kaynak kodlar üstünde değişiklik yapılmış ise bu değişikliklerin ancak davacı tarafından kendisindeki orijinal kodlarla karşılaştınp, farklılıkları gösteren komut satırlarını dava dosyasına delil olarak sunmuş olması gerekirdi.)
-Tescilli yazılımların kaynak kodları değiştirilmiştir iddiası ispatlanamadığı için ayrıca bir rayiç bedel belirlenmesine/ödenmesine gerek olmadığı ancak; davacının, kod ihlalini komut satırları ile gösterebilmesi ve dava dosyasına sunması durumunda kararın buna uygun olarak değiştirilmesi ve gerek duyulursa rayiç bedel tespitinin bu sonuca göre hesaplanması gerçekleştirilebileceği tespit ve kanaatine ulaşılmıştır. Şeklinde sonuçlara ulaşıldığı anlaşılmıştır.
27.06.2019 tarihli bilirkişiler … ve … imzalı bilirkişi raporunda özetle
“…
1.Dosyada yer alan ve operasyon yöneticisinden yapılan destek taleplerinin birkaç mail dışında Davalı’lara ait … yazılımı değil, davacıya ait … yazılımına ilişkin olduğu,
2.Yapılan değişikliklerin bazılannın(özellikle hesaplama fonksiyonlannm değiştirilmesi gereken) yazılımın kaynak kodlarına müdahale edilmesini gerektirdiği, dosyaya sunulan kullanım kılavuzunda da bu hesaplamaların değiştirilmesine olanak verecek bir parametrik değişkenin ve nasıl yapılacağının açıklamasının bulunmadığı,
3.Gelen güncelleme taleplerinin, …’ye kodları teslim edilen web arayüzü ve return mail ile ilgili olmayıp paket program niteliğindeki yazılımları ilgilendirdiği, … sisteminde …’nin elindeki kodların şifreli olduğu ve kurumda başka herhangi bir kodun bulunmadığından dolayı, yapılan güncelleme ve değişikliklerin ancak davalıların davacı şirkette çalışırken edinmiş olduğu kodlar vasıtasıyla yapılmış olabileceği,
4.Uyuşmazlık sonrasında gerek işletim sistemi gerekse güvenlik bakımından büyük teknolojik değişikliklerin gerçekleştiği ve bir yazılımın bu değişiklikler karşısında güncellenmeden ayakta kalmasının mümkün olmadığı, …’un halen …’de … Projesinde kullanılan ana yazılım konumunda olduğu, bu yazılımının çalışır halde kalması için gerekli güncellenmeleri davalılar dışında yapabilecek başka bir kaynağın bulunmadığı,
5.Yukarıdaki tespit ve değerlendirmeler sonucunda dava dışı … kurumunda çalışan davacıya ait … yazılımının davalılar tarafından işlendiği hususu açık olup teknik anlamda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır.
6.Davalı’ya ait … alan internet sitesinin arşiv kayıtları incelendiğinde, 29 Mayıs 2012 tarihinde (Davalıların 08.05.2012 tarihinde Davacı şirketten ayrılmasından sadece 21 gün sonra) Kariyerleri boyunca, yakın zamanda …, …, …, …, …, … gibi önde gelen telekom ve finans şirketleri ile büyük projeler başardıkları, Kültür Bakanlığı nezdinde davacının tescillenmiş yazılımlarını da içeren … ve daha birçok projede yer aldıkları belirtilmektedir. Sitedeki bu yazıları okuyan bir kişinin, tüm bu projelerin davalı şirketçe gerçekleştirildiği şeklinde algı oluşacağı,
7.Tazminatın belirlenmesinde, FSEK md. 68’e uygun olarak, eğer davacı ile bu aşamada bir sözleşme yapılacak olsa davacının en azından kazandığı ihaledeki gelir kaybını talep edeceği öngörülerek hesap yapılırsa davalıların ödemesi gereken rayiç bedelin 1.700.000 EURO olduğu, davacıya ait davaya konu 3 yazılımdan … konusunda destek ve müdahalelerin yapıldığı, … ve … yazılımlarına hangi oranda davalılar tarafından müdahale edildiğinin tespit edilemediği, Fikri hakları davacıya ait olan 3 yazılımdan en az bir yazılımın tamamına davalılar tarafından müdahale edildiği varsayımı ile davalıların ödemesi gereken rayiç bedelin 566.667,00 EURO olarak belirlenmesinin mümkün olduğu; hangi hesaplama yönteminin kabul edilmesi ve FSEK m. 68 çerçevesinde bu bedelin üç katına kadar tazminata hükmetme hususu Mahkemenin takdirinde olduğu, tespit ve kanaatlerine ulaşılmıştır.” şeklinde belirlemelerin yapıldığı görülmüştür.
25.06.2019 tarihli Prof.Dr…. imzalı bilirkişi ayrık raporunda özetle:
“1)Dava dosyasında karşılaştırılabilir kaynak kodları bulunmadığından, kaynak kodları itibariyle bir değerlendirme yapılamamıştır.
2)Kaynak kodlarının karşılaştırılması hak ihlalinin tespiti açısından temel yollardan biri olmakla birlikte, bunun tek ispat yolu olmadığı açıktır. Dosyada bulunan bütün bilgi, belge ve verilerin değerlendirilmesi neticesinde bu hususta bir tespit yapılması ve bir sonunca varılması mümkündür. Ayrıca kaynak kodları karşılaştırmasının (bunların manipüle edilmemiş şekilde tespit edilmiş olmaları ihtiyacını da vurgulayarak) her zaman sonuç vereceği de söylenemez.
3)Heyetimizin teknik bilirkişileri dosya açısından temel mahiyetteki hususlarda farklı görüş beyan etmişlerdir.
4)…’in yaklaşımına göre hak ihlali iddiasına dayanak olacak yeterli veri bulunmamaktadır. Yazışmalardaki yardım taleplerinin davacı programına müdahale şeklinde kesin olarak anlaşılması mümkün değildir. Tam tersine bunların … için davalılarda geliştirilen program ve bu program üzerinde yasal şekilde kullanılan program ve /veya veri bankası datalarına ilişkin olması muhtemeldir.
5)…’in teknik değerlendirmelerinden hareket edildiğinde hak ihlali değerlendirmesi sonucuna varmak mümkün değildir.
6)Sevimli ise, bu şekilde bir programa uzun süre müdahale edilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olması, yazışmalardaki sunucu verilerinin davacı programına ilişkin olması, yani bunların … üzerinden çalıştırıldığı şeklinde bir değerlendirme yapmaya yeterli dayanak olmaması; yazışmalardaki ibarelerin müdahaleyi doğrular nitelikte olması, ayrıca müdahalenin niteliği itibariyle yazılımın işlevinin matematiğine yönelik olması nedeniyle, burada kaynak kodlarına müdahale edilmesi gerektiği sonucuna varmaktadır.
7)…’nin yaklaşımı temel alındığında ise hak ihlali sonucuna varmak gerekecektir.
8)Kanaatimce davalı tarafın, davacının kendisine üzerinde haklarını devrettiği programı …’nin bir modülü olarak kullandığı hususu dava dosyasından net olarak anlaşılamamaktadır. Bu durum …’in bu açıdan yaptığı teknik değerlendirmeyi zayıflatan bir husustur.
9)Mail yazışmalarının önemli bir kısmının … ilişkin olması, bunların bazılarında yer alan ibarelerin olağan anlamının müdahale edildiği şeklinde değerlendirmeye uygun olması, davalıların daha önce davacı ile birlikte çalışmaları ve programa muhtemelen hakim olmaları, programa uzun süre müdahale edilmemesinin (yani yaptığı işin kapsamı ve niteliği itibariyle) ve yeni ihtiyaçlara göre uyarlama yapılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olması gibi hususlar dikkate alındığında, kanaatimce ikinci teknik yaklaşım yönünde değerlendirme yapılması daha ağırlıklı durmaktadır. İfade etmek gerekir ki, kök raporda ve daha önceki ek rapordaki teknik değerlendirmelerin bu yönde olması da bu yöndeki değerlendirme diğer bir dayanaktır.
10)İfade etmek gerekir ki, söz konusu yazışmaların ve diğer hususların bu şekilde nitelenebilecek değişiklikler yapıldığının ispatı açısından kayda değer, ciddi dayanaklar olarak görülmesi mümkün olduğundan, söz konusu değişikliklerin …’nin hak sahibi olduğu programlara ilişkin olduğu ve/veya bunların yasada öngörülen istisnalar (FSEK m. 38) çerçevesinde kaldığını iddia edenin bunu ispatlaması, yani bu durumda bu hususların davalı tarafça ortaya konulması gerektiği yönünde bir değerlendirme yapılması mümkündür.
10)Rayiç bedel belirlemesinde de ilk yaklaşımın benimsenmesi durumunda, hak ihlali bulunmadığından buna gerek bulunmamaktadır.
11)Buna karşılık, daha ağırlıklı olduğu kanaatinde bulunduğum diğer yaklaşım benimsendiğinde ise, farklı bir sonuca varmak gerekecektir. Bu çerçevede şu anki heyetin (benim dışımdaki) eski iki üyesinin yaklaşımına göre iki seçenekli bir değerlendirme yapılmıştır. Buna göre bir ihtimalde, davacının kazandığı ihaledeki (1.700.000 EURO) gelir kaybı esas alınmıştır. Diğer ihtimalde ise davacının … için hazırladığı sistemin temelindeki üç yazılımdan (…; … ve …) birini oluşturan … ilişkin olarak hak ihlali bulunduğundan, söz konusu ihale bedelinin üçte biri (566.667,00 EURO) esas alınmıştır.” şeklinde belirlemelere varıldığı görülmüştür.
MAHKEMEMİZCE YAPILAN DEĞERLENDİRME
Dava, FSEK kapsamında eser olarak korunan bilgisayar programına ait mali haklara yönelik tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin davadır.
Alınan bilirkişi raporlarındaki teknik değerlendirmeler mahkememizin teknik yöndeki bilgi eksikliğini yeterince gidermiş olup, teknik yönden eldeki verilere göre daha ileri inceleme yaptırılması amaçsız görülmüştür. Bir kısım davalılarla, davacı arasındaki önceki iş ilişkisini sorgulayan, diğer iş ürünlerinin benzerliğini tespit etmeye çalışan ve haksız rekabet hükümlerine temas eden bölümler, iş bu dava açısından gereksiz addedilmiş ve hukuki değerlendirmeler mahkememizce yapılmıştır.
Dava dışı … kurumunun işlerinde kullanacağı … sistemi programı için davalı … şirketinin davacı … ile programın üretimi için anlaştığı , program ve bileşenlerini hazırlamak için sözleşmede 2.800.000 Euro bedel öngörüldüğü, söz konusu programın davalı … ve …’ye teslim edildiği, sözleşme bedelinin 1.000.00 Euro’luk kısmının ödendiği, kalan kısmın ödenmesi konusunda ihtilafa düşüldüğü , bu konunun iş bu davadan ayrı olduğu tespit olunmuştur.
Davacı tarafın sorumluluğunda üretilen programın bileşenlerinden … isimli programın teknik şartnamede belirtilen , … için özel geliştirilmiş bir program olmadığı, daha önce üretilmiş bir paket program olduğu özellikle alınan 15.06.2017 tarihli bilirkişi raporunun teknik inceleme kısımlarından anlaşılmıştır. … için özel geliştirilen programın portal arayüzü ve return mail sistemi olduğu tespiti karşısında teknik şartnamedeki bu kaydın çok anlamlı olmadığı, sözleşme bedeliyle orantısız olduğu , sözleşme bedelinin yüksekliği karşısında uyumsuz kaldığı kanaatine ulaşılmıştır.
Sözleşmenin feshinden sonra …’nin kullandığı … programında değişiklik yapıldığı şeklinde bilgiler edindiği gerekçesiyle davacı dava yoluna gitmiştir.
… isimli bilgisayar programı ve bileşenlerine davalılarca izinsiz olarak müdahalede edilerek kaynak kodlarının değiştirildiği iddia edilmektedir.
Davalıların , dava dışı …T kurumunun bilgisayar programlarının bakımı ve teknik işler için anlaştığı kişiler olduğu, … kurumu adına teknik işleri yürüttükleri, yetkisiz , izinsiz hareket etmedikleri anlaşılmıştır.
5846 sy. FSEK m. 2/1’de sayılan eser niteliğindeki bilgisayar programından doğan haklara tecavüz edilip edilmediği , olayda hukuka uygunluk nedeni bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Dava konusu bilgisayar programının fikri bir çaba ürünü olduğu, bir biçim altında ifade edildiği ve yaratıcısının hususiyetini taşıdığı , dolayısıyla eser niteliğine sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Bilgisayar programına hususiyetini veren ise kaynak kodu olarak anılan ve bir insanın anlayacağı şekilde yazılı olarak ifade edilen kısmıdır. Ayrıca bu ifadelerin makine diline çevrilmesi gerektiği ve bunun da nesne kodu ile adlandırıldığı ve kaynak kodu ile aynı kaderi paylaşacağı kabul edilmiştir. (Ayşe Saadet Arıkan, Bilgisayar Programlarının Korunması AB ve Türkiye , Türkiye Barolar Birliği Dergisi , cilt 8 sayı 3, Temmuz 1996) Gerek kaynak kodu gerek nesne kodu, bir kitabın kelimeleri ve diyalogları ya da bir müzik eserinin notaları hükmündedir. Bu aşamada fikirler detaylı bir şekilde ifadelere dönüştürüldüğü için hem kaynak kodu hem de nesne kodu fikrî hukuk tarafından korunmaktadır.
FSEK m.8/1 uyarınca bir eserin sahibi onu meydana getirendir, ancak FSEK 18/2 hükmüne göre de “aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça , memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki hakları bunları çalıştıranlar veya tayin edenlerce kullanılır.” Bu hakların mali haklar olduğu, manevi hakların işverence kullanılamayacağı doktrin ve uygulamada yaygın olarak kabul edilmektedir. ( Tekinalp , 2012, &12 N 8a ; Erel 2009 s. 192; Tosun 2009 s. 398-401; Yavuz/Alıca/Merdivan 2013 s. 575) Bu bakımdan davacı … şirketinin işveren olarak manevi hakları kullanma yetkisi olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Davacının yalnızca mali haklarının tecavüze uğradığı iddiası dinlenebilir. Bilgisayar programına müdahale edilerek kaynak kodlarının değiştirildiği iddiasının kanıtlanabilmesi için, öncelikle programın davalı … ve davadışı … kurumuna teslim edilip kurulduğu andaki kaynak kodlarının tespit edilmesi , ardından programın güncel haline ilişkin kaynak kodlarının tespit edilerek karşılaştırılmasının yapılması , bir değişiklik varsa hangi kısımlarda ve neye yönelik olduğunun da açıklığa kavuşturulduktan sonra, varsa değişikliğin hukuka uygun mu hukuka aykırı mı olacağının değerlendirilmesi gerekir.
Bu bakımdan programın ilk kurulduğu andaki kaynak kodları ile sonraki haline ilişkin kaynak kodlarının dosyada mevcut olmadığı, kaynak kodlarının başka programlarca düzenlenip değiştirilebileceği ve kuşkulardan arınmış bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim alınan bilirkişi raporlarında özellikle bu hususun kesin olmadığı görüşü belirtilip, hayatın olağan akışına göre bir sonuca varılmaya çalışıldığı görülmüştür.
Bu hususta davalılardan … ile … isimli şahıs arasındaki e-mail yazışmalarına dayanıldığı, bu yazışmalar çevresinde akıl yürütmelerin yapıldığı anlaşılmıştır. Dikkat edilmesi gereken bu e-mail yazışmalarının 31.10.2016 – 01.12.2016 tarihleri arasında gerçekleşmiş olduğudur, oysaki dava tarihi 15.01.2014 ‘tür. Bu sebeple bu mail yazışmalarının ancak dava tarihinden önceki olaylara ilişkin olması halinde bir delil olarak kabul edilmesi olanaklı olabilir. Zira açılmış bir davada ileride gerçekleşecek muhtemel olgulara yönelik yine ileride tespit edilebilecek bir delil sunulabilmesi, toplanabilmesi mantıken olanaksızdır. Ancak yazışmalar incelendiğinde yazışmalarda tümüyle anlık sorunların paylaşıldığı ve bunların içinde bulunulan zaman dilimini aşarak geçmişe yönelik olduğunu gösteren bir bulguya rastlanmamıştır. 01.12.2016 tarihli yazışmadaki “geçen sefer yaptın” ibaresindeki “geçen sefer” in hangi zamana işaret ettiği belirsiz olduğu gibi dava tarihinden önceyi kastettiği ise daha büyük bir belirsizlik içindedir. Bu hususun bilirkişi raporlarında değerlendirilmemesi eksiklik olarak görülmüştür ancak mahkememiz HMK m.33 gereği hukuku re’sen uyguladığından bu sonuca ulaşmıştır.
Mahkememizce ispat konusunda yapılan değerlendirmeye göre bir olgunun gerçekleşip gerçekleşmediğine dair hukuki her türlü delil göz önüne alınabilir olup, bu delilerin geçerli bir mantıksal çıkarım sürecinde yer alma olanağı varsa , geçerli mantıksal çıkarımların yapılarak bir sonuca ulaşılması ve değerlendirmeye alınabilmesi mümkündür. Buna göre izleyeceğimiz mantıksal çıkarım yolu şu şekilde ifade edilebilir:
1…. programının ve bileşenlerinin bir kaynak kodu ve nesne kodu vardır.
2.Programın kaynak kodu değiştirilmiş olabilir.
2.1.Değiştirilme ya önceki ve sonraki kaynak kodları karşılaştırılarak yapılır
2.2. Ya da davacının dayandığı başka deliller ile yapılabilir
2.3. Başka deliller ile yapılan e-mail yazışmaları ve yapılan keşifte programın yüklü ve çalışıyor olması gösterilmiştir.
2.3.1. E-mail yazışmalarından ve programın halen çalışır durumda olmasından, hayatın olağan akışına göre yapılacak bir çıkarım mantıkta Geri Çıkarım olarak adlandırılır .
2.3.2. Geri Çıkarım veya en iyi açıklamaya giden çıkarım, bir şeyi tanımlayan verilerden yola çıkarak verileri en iyi açıklayan hipoteze giden çıkarım şeklidir. (Nazlı İnönü , Yeni Bir Çıkarım Türü: Geri Çıkarım, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, 2006 ) Sonuç olarak olasılığa göre bir doğruluğa sahiptir.
3. Programın çalışır durumda olması üzerinde değişiklik yapıldığı anlamına gelmez
3.1. Çünkü programlar zaten çalışabilir olarak tasarlanırlar. Çalışmaya devam etmeleri olağandır. Güncellenmesi o programın tamamen değişmesine neden olmaz, çoğu güncelleme ayrıntılardadır ve program güncellenmeden de işlevini yapabilir.
4. E-mail yazışmaları … programına müdahale edilip kaynak kodlarının değiştirildiğini göstermemiştir.
4.1. Yazışmalarda sistemde karşılaşılan hatalardan bahsedilmekte, girilen verilerle birebir uyuşan çıktılar elde edilemediği , çoğu zaman eksik yada fazla çıktı elde edildiği, bu hatayla sıkça karşılaşıldığı anlatılmaktadır.
4.2. Sistemde yüklü olan ve çalışan başka programlar da vardır.( GMC programları)
4.3.Farklı programların birlikte bir fonksiyon göstermesi araişlerliğin gerçekleşmesi ile mümkündür. ( Tuğba Akdemir Kamalı, Fikri Hukuk Kapsamında Bilgisayar Programlarındaki Değişikliklerin Sonuçları, s. 83)
4.4. Hatanın kaynağı tespit edilebilmiş değildir. Hangi programdan kaynaklandığı belirsizdir. Deneme yanılma yöntemi kullanılarak sonuçlar uyumlu hale getirilmeye çalışılmıştır.
4.4.1. Ayrık bilirkişi raporunda (27.06.2019 tarihli) hatanın kaynağı olarak en kuvvetli olasılık … gösterilmiştir. Dolayısıyla yapılan işlemlerin …’ta yapıldığı varsayılmıştır.
4.4.2. Diğer ayrık bilirkişi raporunda (24.06.2019 tarihli) hatanın kaynağının ve yapılan işlemlerin … programında gerçekleştirildiği hususunda yeterli bulgu olmadığı belirtilmiştir.
4.4.3. E-posta yazışmalarında davalı … dışındaki programlara müdahale etmeyeceğini açıklamıştır.
4.4.4. Diğer kişi daha önce müdahale ettiğini söylemiştir.
4.4.5. Öyleyse, en azından e-mail yazışmalarının ait olduğu zaman diliminde o ana kadar müdahale edilmediği sonucu ortaya çıkmaktadır.
4.4.6. Çünkü müdahale edilmiş olsaydı böyle bir istek gelmezdi.
5. E-mail yazışmalarının dava tarihinden yaklaşık iki yıl sonrasına ait olması nedeniyle dava tarihinden sonraki bir olguya dayanılarak delil gösterilmesi hukuken geçersizdir.
6. Kaynak kodlarının karşılaştırması yapılamamıştır.
7. Bu sonuçlardan davalılar aleyhine olarak , davalılarca programa müdahale edilerek değiştirildiğine dair bir çıkarıma gidilemez. Çünkü asıl olan iyiniyetin varlığı ve dürüstlük kuralına uygun davranıldığıdır ( TMK 3 ).
Diğer taraftan olayda hukuka uygunluk sebebi bulunup bulunmadığı irdelenecek olursa mahkememizce şu değerlendirmeler yapılmıştır:
Olayda temelde eser sahipliğinden kaynaklanan mali haklardan işleme hakkının ( 5846 sy.FSEK m.21) ihlal edildiği iddiası vardır. Haklara sınırlama getiren hükümler arasındaki özel yarar düşüncesiyle şahsen kullanma hükümleri uygulama alanı bulabilir. Gerçekten de FSEK m. 38/2, 3, 4, 5 , 6 , 7, 8 fıkraları hükümleri buna yöneliktir. FSEK m. 38/3’e göre bilgisayar programını yasal yoldan edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi sözleşme ile önlenemez, kullanım için gerekliyse kullanma hakkına sahip kişinin bir adet yedekleme kopyası yapması sözleşme ile önlenemez. Fsek 38/2’ye göre programın düşünüldüğü amaca uygun kullanımı için hata düzeltme dahil, hukuki yollardan edinen kişinin programı çoğaltması ve işlemesi , sözleşmede belirleyici hükümlerin bulunmaması halinde, serbesttir.
… kurumun dava konusu programı kullandığı ve bu kullanımının yasal, sözleşmeye dayanan bir kullanım olduğu sabittir. Program için sözleşme bedeli 2.800.000 Euro’dur. Sözleşmeye göre … için özel hazırlanan ve mülkiyetinin …’ye ait olacağı öngörülen programlar portal arayüzü- ki FSEK kapsamında korunmazlar- ve Return Mail sistemi- ki bunun sistem için önemi belirsizdir- olarak iki adettir. Yedi adet bileşenden oluşan … programları ise davacının önceden geliştirdiği veya yurt dışından lisans yoluyla sağladığı paket program tabir edilen hazır programlardır. … programlarının tüm hakları …’ye ait olmamıştır. Ödenen bedelin karşılığında … kaynak kodları verilmemiştir. Bu programların yüksek bedelinin karşılığı olacak mahiyetinin ne olabileceği mahkememize açık görülmemiştir. Sözleşmede programın bakımının ve güncellenmesinin ücretsiz olarak davacı tarafından yapılacağının dışında kullanımın nasıl olacağına ilişkin belirleyici bir hüküm bulunmamaktadır. Sözleşme feshedildikten sonra davacı tarafından güncelleme yapılmamıştır.
… kurumu başka programları da sistemi içinde kullanmaya başlamıştır, bu arada sistemde … programları da yüklü ve çalışır durumdadır. Sistemde hatalı çıktılar alınmaya başlamıştır, ancak ne zaman bu hataların baş gösterdiği tam olarak belli değildir. Hataların kaynağı , hangi programdan olduğu belli değildir. Başka programlardan, yani burada … programlarından ise sorun yoktur, …’tan ise hataların ne mahiyette olduğuna bakılabilir. Programın düşünüldüğü amaca uygun kullanımı niteliğinde özellikle çalışan diğer program olan … ile bir bağlantı içinde ara işlerlik içinde gerçekleşen hatalar olabilir. Her durumda göz önünde bulundurulması gereken, yapılan incelemelerde kaynak kodun çoğaltıldığının , ayrıştırıldığının yada çevirisinin yapıldığının tespit edilemediğidir. Varsayımsal olarak kabul edildiğinde, e-mail yazışmalarında , deneme yanılma yöntemiyle yapılmaya çalışılan fiillerin sözleşmeyle engellenemeyecek hata düzeltme niteliğinde olduğu, kodun bir çevirisi, ayrıştırılması, çoğaltılması mahiyetinde işleme olmadığı, FSEK m. 38/3 kapsamında hukuka uygunluk nedeni olduğu, ayrıca yapıldığı varsayılsa dahi bu müdahalenin normal yararlanma içinde kaldığı ve sözleşme bedeli dikkate alındığında hak sahibinin meşru yararlarına dokunmadığı, yani dürüst kullanım sınırları içinde kalacağı sonucu mahkememizce kabul edilmiştir.
Tüm bunlara göre kaynak kodların değiştirildiğinin tespit edilememesi, programa müdahale edildiğine dair yeterli ve kuşkulardan uzak kanıt elde edilememesi, yapıldığı varsayılsa dahi bu müdahalenin hukuka uygunluk sınırları içinde kalmasından dolayı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin yatırılan 406.090.35 TL’den (peşin+tamamlama ) mahsubu ile, bakiye 406.045,95 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendilerine vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 302.992,6 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı ve bir kısım davalılar vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2019

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır