Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2014/135 E. 2019/186 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/135
KARAR NO : 2019/186

DAVA : FSEK-Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/06/2014
KARAR TARİHİ : 16/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin fotoğraf sanatçısı olduğunu, aynı zamanda klip yönetmenliği ve görüntü yönetmenliği de yapan müvekkilinin internet üzerinden alış yaparken … adlı alışveriş sitesinde koleksiyonerler tarafından satılmakta olan ve muhatap firmaya ait hazır kartlar üzerinde kendi çekmiş olduğu fotoğrafları gördüğünü, bu kartların müvekkilinin askerde olduğu 2007-2008 yıllarında basıldığını, bu kartlardan 2 seride “…” ve “…”ün müvekkili tarafından çekilmiş ve tüm hakları müvekkiline ait olan fotoğrafların basılı olduğunun tespit edildiğini, fotoğrafların maddi ve manevi tüm haklarının müvekkiline ait olduğunu, manevi hakların ihlali halinde müvekkilinin maddi zarara uğradığının açık olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalı firmadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin Türkiye’nin lider mobil iletişim şirketi olup reklam ve tanıtım faaliyetlerinde ajanslar ile çalıştığını, reklam ve tanıtımlarda kulanılmakta olan malzeme ve içerikleri genelde ajanslar üzerinde temin ettiğini veya doğrudan sanatçılarla sözleşmeler imzaladığını, dava konusu edilen … ve … ile de müzik içerikleri kapsamında sözleşmeler imzalandığını, bu sözleşmelerde sanatçıların isim ve görüntülerinin reklam ve tanıtımlarda kullanılmasına ilişkin düzenlemeler yapıldığını, dava konusu edilen fotoğraflarda resimleri bulunan sanatçılar tarafından müvekkili şirkete ulaşan herhangi bir talep veya iddia olmadığını, dava konusu fotoğrafların FSEK kapsamında eser olmadığından davaya konu edilemeyeceğini, davacı yan her ne kadar dava konusu fotoğrafların kullanılmasından bahisle hak sahibi olduğunu iddia etmiş ise de buna ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, aktif dava ehliyetinin olup olmadığının belli olmadığını belirterek, davacının davayı açmakta aktif dava ehliyetinin olmaması nedeniyle husumet yönünden reddine, davacının taleplerinin zamanaşımına uğraması nedeniyle zamanaşımı yönünden reddine, somut ve hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış mali hakların ihlali nedeniyle üç katı bedel talepli maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar ve ek raporlar alınmıştır.
Mahkememizce oluşturulan heyetten alınan raporda bilirkişiler, dava dosyasına sunulan CD içerisinde ek olarak bulunan … fotoğrafının FSEK kapsamında sanat eseri olmadığını, rayiç değerinin ortalama piyasa şartlarına göre 600 TL civarında olduğuna ilişkin görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, bilirkişiler her ne kadar dava konusu fotoğrafların eser niteliğinde olmadığını belirtmişseler de haksız rekabet hükümleri kapsamında talepte bulunulabileceğini ifade ettiklerini, ortada haksız bir kullanım olmadığını, faraza haksız rekabet hükümleri dahil herhangi bir talepte bulunmak içinde zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itirazında, raporda fotoğrafın JPEG formatında olduğuna ilişkin yanlış bir şekilde beyanda bulunulduğunu, dosyaya sunulan CD’de fotoğrafın ham halinin bulunduğunu ve fotoğrafın RAW uzantılı orijinal halinin mevcut olduğunu, bilirkişilerin bu tespitlerinin hatalı olduğunu, bilirkişilerin görevlerini aşarak sanatsal yorumlarda bulunduklarını, müvekkilinin Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf bölümü mezunu olduğunu, fotoğraf sanatçısı olduğunu ve bu işi hobi olarak değil meslek olarak yaptığını, bu nedenle de çektiği fotoğrafların eser niteliğinde olmasının doğal olduğunu, davaya konu fotoğrafın FSEK kapsamında bir güzel sanat eseri olduğunu, bilirkişilerin fotoğraf için belirledikleri değerin neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, ayrıca fotoğrafın değerinden çok davalıya sağladığı faydanın değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, eksik ve yetersiz olan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce oluşturulan 31/03/2015 tarihli oturumda bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler ek raporunda, kök raporda belirttikleri gibi adet sayısının belli olmadığını, söz konusu fotoğrafların kaç adet basıldığının belli olmadığını, dolayısı ile uluslararası fotoğraf ajansları bazında ortalama bedel belirtildiğini, CD’nin incelendiğini, itirazların dikkate alındığını ve kök raporda bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığına dair kanaatlerini bildirmişlerdir.
Mahkememizce düzenlenen 01/06/2017 tarihli oturum 1 nolu ara kararı uyarınca alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmaması nedeniyle yeniden üç kişilik heyet oluşturularak rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda bilirkişiler, dava konusu uyuşmazlıktaki davacıya ait dava konusu fotoğrafın FSEK m.4 anlamında güzel sanat eseri olduğunu, davacının FSEK m.11/f-1 gereğince dava konusu fotoğrafların eser sahibi olduğunu ve iş bu davayı açma ehliyetinin bulunduğunu, eser vasfını faiz fotoğrafların hazırkartlar üzerinde izinsiz kullanımı nedeniyle fotoğrafın özelliği, sektörel piyasa rayiçleri ve fotoğrafın değer ölçülerinin de dikkate alındığında davacının talep edebileceği maddi tazminatın 2.500 TL olabileceği ve davacının bu bedelin 3 katını FSEK 68.maddesi çerçevesinde talep hakkının olduğunu, ancak hükmedilen badelin ferileriyle birlikte fiilen ödenmesi halinde Yargıtay’ın yerleşik kararları uyarınca taraflar arasında FSEK m.68 f.4 kapsamında bir sözleşmenin oluştuğunun kabulünün paralelinde, dava konusu fotoğrafın kullanımının yasal hale geleceği ve davalı tarafından kullanılabileceğini, davaya konu fotoğrafın kullanımında davacının eser sahibi olarak ismine yer verilmediğinden davacının FSEK 15.maddesi çerçevesinde manevi hakkının ihlal edildiği davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğunu, manevi tazminat türü ve miktarının takdirinin mahkemede olduğuna ilişkin kanaat ve görüşlerini bildirmişlerdir.
Tarafların itirazları ve sunulan raporlar değerlendirildiğinde, iki rapor arasındaki çelişki nedeni ile dava konusu fotoğrafın eser olup olmadığı, eser ise mali ve manevi hak ihlalinin bulunup bulunmadığı, eser değilse dava konusu fotoğraf için istenebilecek bedel, eser ise FSEK 68.madde uyarınca tespit edilecek rayiç bedel veya elde edilen kazancın tespiti yönünden yeniden bilirkişi heyeti oluşturulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 06/092018 tarihli raporda; dava konusu uyuşmazlıktaki davacıya ait dava konusu fotoğrafın FSEK 4.madde kapsamında güzel sanat eseri olduğunu, davacının talep edebileceği maddi tazminatın 2.500 TL olabileceği ve davacının bu bedelin 3 katını FSEK 68.madde çerçevesinde talep hakkının olduğunu, davaya konu fotoğrafın kullanımında davacının eser sahibi olarak ismine yer verilmediğinden davacının FSEK 15.madde çerçevesinde manevi tazminat hakkının ihlal edildiği, davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğu takdirinin mahkemeye ait olduğunu belirtmişlerdir.
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürününün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/b maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürünüün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşencenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK 2/3 maddesine göre, bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleri ilim ve edebiyat eseri, FSEK m.4/b.5’te fotografik eserler ve slaytlar estetik niteliğe sahip olmaları ve hususiyet taşımaları şartıyla güzel sanat eseri olarak kabul edilmişlerdir. Fotoğraflarda estetik nitelik, konunun çıplak gözle görülenden başka türlü yansıtılması halinde ve fotoğrafçının fotoğrafı çekerken yaptığı hazırlık çalışmalarında ve fotoğraf üzerinde aksettirmiş olduğu hususlarda görülür. Yani bir kişinin poz verirken, ışık durumunu ayarlarken yapış olduğu hazılık çalışmaları ve fotoğrafa ait cam veya film üzerinde yapmış olduğu rötuşlar, o fotoğrafa güzel sanat eseri niteliğini kazandırır. Eğer bir fotoğraf, onu çekmiş olan kimsenin hususiyetini taşımıyorsa ve estetik bir niteliğe de sahip değilse, o fotoğraf güzel sanat eseri olarak korunmaz. Bununla birlekte, bilimsel ve teknik nitelikteki fotoğrafların her zaman bir ilim ve sanat eseri olarak korunması mümkündür.
Bilimsel ve teknik nitelikteki fotoğraf ve resimlerin eser sayılabilmesi için, bunların da sahiplerinin hususiyetini taşımaları gerekir. Burada da hususiyet muhtevada veya şekilde olabilir, ancak bu kategoride özellik daha çok muhtevada belirmektedir. Bir fotoğraf veya resim aynı zamanda hem estetik niteliğini haiz hem de bilimsel ve teknik nitelikte ise bu takdirde üstün olan niteliğe göre, eseri bilim veya edebiyat eserleri veya güzel sanat eserleri kategorisi kapsamında düşünmek gerekir. Eğer iki nitelikte aynı derecede ise, bu takdirde her iki eser kategorisine de dahil olduu kabul edilmek gerekir. Ne bilimsel veya teknik ne de estetik niteliğini haiz olmayan fotoğraf ve resimler, fikir v esanat eseri olarak kabul edilmezler, bu tür ürünler ancak mülkiyet hakkına ilişkin hükümlere göre veya kişinin fotoğraf veya resmi söz konusu ise, FSEK m.84 vd. çerçevesinde korunabilirler.
Dava konusu fotoğrafın 84 müzik grubunun tanıtımı amacıyla tasarlandığı görülmüş, bilirkişi tespitlerinde fotoğrafın teknik, estetik ve yapısal açıdan incelendiğinde fotoğraflardaki yeterlilik, doğru pozlandırma değreleri ile elde edildiği için detaylar, koyu ve parlak alanlar algınalabilir nitelikte olduğu, teknik olarak başarılı oldukları, fotoğraflardaki ışık, özellikle fotoğrafların içeriğini yansıtacak bir yönlendirme taşıyacak nitelikte tasarlanmış bir yapıya sahip olduğu, ışığın kompozisyonu destekler nitelikte ve merkeze doğru yönlendirici bir yapı oluşturduğu, fotoğraflardaki kompozisyonun, fotoğrafları çeken kişi tarafından bir tasarım çerçevesinde değerlendirildiği, fotoğrafında gözlemlenen kurgulama hem ışık bakımından hem de kompozisyon bakımından bir ön hazırlık yapıldığını gösterdiği, geri plan figür ilişkisi tasarlandığı, figürlerin beden dilleri ve gruptaki kişilerin objektife bakmaları istenerek yönlendirildiği, fotoğraflarda yer alan figürlerin fonla (geri planla) olan ilişkileri ışık kullanımı neticesinde pekiştirildiği ve fotoğrafçının ışığı yönlendirmesi ile kompozisyonda merkezi bir yapılanma görüldüğü, fotoğraflardaki kurgu, fotoğrafçının yönlendirmesi ile fotoğraflarda yer alan figürler fotoğrafların estetik değer taşıyabilmesi niteliğini sağlayacak şekilde konumlandığı tüm aktif etkenler ışığında fotoğrafta fotoğrafçısının öznel katkısı görüldüğü, bununla birlikte fotoğraf, fotoğrafçının değerlendirilmesi ve katkısı ile estetik bir yapıya kavuştuğu belirtilmiştir. Ayrıca fotoğraf tanıtım işlevi taşıyabileceği gibi aynı zamanda bir sanat eseri yapılanması da sergileyebilecek bir göründü üretim aracı olduğu, ülkemizde ve dünyada birçok örneği bulunan tanıtım fotoğrafçılarının eserleri de mevcut olduğu bu nedenle reklam amaçlı kullanılan birçok fotoğraf sadece tanıtım amacını taşır gibi görünse de aynı zamanda sahibinin öznel tavrını içeren eserler olduğu bu kapsamda davaya konu davacı tarafından çekilen fotoğrafının FSEK m.4/5 çerçevesinde güzel sanat eseri olduğu tespit olunmuştur.
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği, “hak sahipliği” sıfatının da resen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” sıfatının resen irdelenmesi gerekmektedir.
FSEK m.11 hükmüne göre “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.” FSEK m.12 hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır.”
Dosyada bulunan davacının sunduğu fotoğrafın ham haline ilişkin CD ile davaya konu fotoğraflarla aynı anda çekilen fotoğrafların yayınlandığı dergilerde davacının fotoğrafların sahibi olduğuna ilişkin belirleme de dikkate alındığında davaya konu fotoğrafın sahibinin karineten davacı olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu fotoğrafın davalıya ait hazır kartlar üzerinde kullanıldığı taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu değildir. Dosyada mübrez delillerde davaya konu fotoğrafların kullanıldığı hazır kartlar bulunmaktadır.
Davalı taraf davaya konu fotoğrafı çekilen sanatçılardan görüntülerinin kullanılmasına ilişkin izin alındığını belirtmiştir. Ancak burada izin alınması gereken iki ayrı süje söz konusudur. Birincisi fotoğrafı çekilen sanatçılardan görüntülerinin kullanılmasına ilişkin izin, ikincisi ise fotoğrafı çeken ikşiden alınması gereken izin. Bu ikinci iznin alındığına ilişkin davalı tarafından dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Davacının sahibi olduğu fotoğrafın kendisinden izin alınmaksızın hazır kartlarda kullanılması FSEK 22 çerçevesinde çoğaltma hakkı, FSEK 23 çerçevesinde ise yayma hakkının ihlali olduğu anlaşılmıştır.
FSEK m.68/1 hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” FSEK m.68 kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yine Yargıtay’a göre “…eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68.madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındeki sözleşme, teklif vs.ile tespit edilecektir.
Dosyada tazminat hesabına ya da emsal bedele ilişkin herhangi bir belge mevcut değildir. Dolayısıyla somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedelinin tespiti gerekmektedir. Bu noktada dosyaya sunulan son 2 heyet raporunda rayiç bedelin 2.500,00 TL olabileceği değerlendirilmiştir.
Davacı taraf aynı zamanda manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Bilindiği üzere eser sahibini mali haklardan bağımsız olarak devredilemeyen manevi haklarından birisi de FSEK 15.maddesinde düzenlenen eser sahibi olarak belirtilme hakkıdır. FSEK 15.hükmüne göre; “Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususuna karar vermek salahiyeti münhasıran eser sahibine aittir. Bir güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyalarla bir işlenmenin aslı veya çoğaltılmış nüslahaları üzerinde asıl eser sahibinin ad veya alametinin, kararlaştırılan veya adet olan şekilde belirtilmesi ve vücuda getirilen eserin bir kopya veya işlenme oldğuunun açıkça gösterilmesi şarttır. Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut herhangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tespitini mahkemeden isteyebilir. Eser niteliğindeki mimari yapılarda, yazılı istem üzerine eserin görülen bir yerine, eser sahibinin uygun göreceği malzeme ile silinmeyecek biçimde eser sahibinin adı yazılır.” Manevi haklara ilişkin koruma sınırsızdır. Manevi haklar ölüme bağlı tasarruflara konu olamadıkları gibi sağlararası işlemlerle de devredilemezler, zira bu haklar eser sahipliğinden doğan mutlak ve inhisari haklardır. Ancak bu hakların kullanılma yetkisi devredilebilir. Manevi haklardan feragatte mümkün değildir. Bu çerçevede davacının fotoğrafının kullanımında davacının eser sahibi olarak ismine yer verilmediğinden davacının FSEK 15.maddesi çerçevesinde manevi hakkının ihlal edildiği davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 30/01/2019 tarihli dilekçesinde, 06/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkilinin maddi tazminat miktarının 2.500 TL olarak belirlendiğini ve bunun FSEK 68.madde kapsamında üç katını talep edebileceğinin ifade edildiğini, dava dilekçesi ile 1.000 TL olarak talep edilen maddi tazminat miktarının 6.500 TL arttırılarak 7.500 TL ve faizleri olarak ıslahını talep ettiklerini belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporları ile bir arada değerlendirildiğinde; dava konusu fotoğrafın 84 müzik grubunun tanıtımı amacıyla davacı tarafından çekildiği, bilirkişi raporlarındaki tespitler dikkate alındığında çekilen fotoğrafının FSEK m.4/5 çerçevesinde güzel sanat eseri olduğu, davalı tarafından eser niteliğine haiz davaya konu fotoğrafların eser sahibi olan davacıdan izin alınmaksızın hazır kartlar üzerinde kullanıldığı, gerek 2. Heyet raporunda gerekse çelişkinin giderilmesine yönelik 3. Heyet raporunda davacının bahse konu kullanımlar için talep edebileceği rayiç bedelin 2.500,00 TL olarak tespit olunduğu, mahkememizce de tespit olunan bedelin yerinde olduğuna kanaat getirilmekle davacının maddi tazminat davasının kabulü ile, bu miktar üzerinden FSEK 68 gereği 3 kat tazminat hesabıyla 7.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yine davalı kullanımları sebebiyle yukarıda izahı yapıldığı üzere eser sahibi olan davacının FSEK 15. Maddesinde yer alan manevi haklarının ihlal edildiği anlaşılmakla kullanım durumu, eylemin ağırlığı gözetilerek takdiren 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ İLE 7.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE 3.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 683,10 TL karar harcından peşin yatırılan 187,90 TL ve ıslah harcı olan 115,00 TL’nin mahsubu ile kalan 380,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-a)Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
b)Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden AAÜT’si 13/2 maddesine göre tespit olunan 3.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen manevi tazminat yönünden AAÜT’si 10/2 maddesine göre tespit olunan 3.000,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 5.700,00 TL bilirkişi ücreti, 520,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 6.220,50 TL’nin -ret ve kabul oranına göre hesaplanan- 3.732,30 ve 328,10 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 4.060,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL posta giderinin -ret ve kabul oranına göre hesaplanan- 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır