Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2011/229 E. 2020/120 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2011/229
KARAR NO:2020/120

DAVA:FSEK – Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Giderilmesi, Önlenmesi ve Haksız Rekabetten Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:26/12/2011
K.DAVA:FSEK-Tecavüzün Tespiti, Sözleşmeye Aykırı Eylemlerin Tespiti, Men’i, Haksız Rekabetin Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat
K.DAVA TARİHİ:24/01/2012
KARAR TARİHİ:18/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüzün, TTK kapsamında haksız rekabetin tespiti, durdurulması, giderilmesi, önlenmesi, maddi ve manevi tazminata ilişkin asıl dava ile yine FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüzün tespiti, sözleşmeye aykırı eylemlerin tespiti, men’i, haksız rekabetin durdurulması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin karşı davanın yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın moda dünyasında tanınmış isimlerden biri olduğunu, katılmış olduğu dünya çapında meşhur defilelerde ülkemizi temsil ettiğini ve birçok tasarım ödülü aldığını, yurt içi ve yurt dışında moda tasarımlarıyla markalaştığını, ünlü bir tasarımcı olduğunu, kendisinin sadece tasarım aşaması ile kalmadığını, bunları aynı zamanda üreterek pazarladığını, birçok sosyal projeye imza atan müvekkilinin ünlü isimlerle davetlere katıldığını, birçok moda dergisinin yanı sıra … dergisi tarafından da konuk edildiğini, birçok ünlü kişiye Türkiye’de ve dünyada giydiren müvekkili …’ın … markasıyla da hazır giyim alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili tarafından büyük bir emekle hazırlanan moda tasarımlarının davalılar tarafından haksız ve kötüniyetli olarak kullanıldığını, davalı şirketlerin … Giyim adı altında piyasaya sürecekleri 2011 ve 2012 sonbahar kış koleksiyonunda müvekkiline kendi tarzını yansıtan çalışmaları ile bu koleksiyon için 80 parça ürün tasarlamasını teklif ettiklerini, müvekkili tarafından bu teklifin kabul edildiğini, taraflar arasında şifahi olarak yapılan sözleşmeye göre, …’ın … Giyim 2011, 2012 sonbahar kış koleksiyonu için 80 parça ürün tasarlayarak, ürünleri hazır hale getireceğinin kararlaştırıldığını, davalıların ise tasarım ve numunelerin hazırlanması aşamasında müvekkilinin ve tasarım atölyesinin giderlerini karşılayacaklarının kararlaştırıldığını, numunelerin hazırlanmasından sonra taraflar arasında şifahi olarak kararlaştırılan esaslar dahilinde mali hakların devri, marka lisansı ve adın kullanılmasına ilişkin yazılı bir sözleşme imzalanacak ve devredilen hakların kullanılmasına karşılık olmak üzere davalılar tarafından müvekkiline belli bir komisyon ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, hazırlık aşamasında müvekkili tarafından yapılan giderlerin davalılar tarafından ödendiğini, kesilen faturaların da davalı şirketlere gönderildiğini, müvekkilinin de 80 parça tasarımı ve bunların numunelerini davalı tarafa teslim ettiğini ancak edimler yerine getirilmesine rağmen davalıların hükümleri üzerinde mukabil kaldıkları sözleşmeyi kötüniyetli olarak imzalamaktan kaçındıklarını ve sözleşmenin imzalanamadığını, müvekkili tarafından tasarım ve numunelerin basın toplantısı ile tanıtılması ve sözleşmenin imzalanması beklenirken, tasarımların kendisinden izin alınmaksızın haksız bir şekilde davalılar tarafından üretilip pazarlandığını, bunların üzerinde adının ve markasının kullanıldığını, yazılı ve görsel medyada çıkan ilan ve reklamlar ile reklam panolarından öğrendiğini, ihlal ve tecavüzlere son verilmesi amacıyla davalılara ihtarname çekilmesine rağmen ihlal ve tecavüzlere son verilmediğini, davalı kullanımlarının müvekkiline ait marka hakkını ihlal ettiğini, müvekkili şirket adına … no ile TPMK nezdinde tescilli bulunan … markasını izinsiz olarak kullandıklarını ve müvekkiline ait moda tasarımlarını üreterek pazarladıklarını, davalı eylemlerinin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu, … isminin izinsiz kullanılmasının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, TMK’nın 26.maddesine aykırılık teşkil ettiğini, eser sahibi olan müvekkili … ile davalı şirket arasında yazılı bir sözleşme olmaksızın davalı şirkete FSEK 21 ve devamı maddelerde düzenlenen mali hakların kullanılması ve istifadesinin hukuken mümkün olmadığını, sorumluluk gerektirdiğini, FSEK 52.maddesi gereği mali hakların devrinin yazılı şekil şartına bağlandığını, davalı kullanımlarının aynı zamanda müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkili … Tekstil ve Moda Evi adına tescilli bulunan “…” markasına ve yine müvekkili şirket adına … no ile tescilli bulunan “…” markalarının izinsiz kullanılmasının 556 sayılı KHK gereği hukuki sorumluluk gerektirdiğini, davalıların tecavüz teşkil eden eylemlerinin engellenmesi gerektiğini, davalı kullanımlarının markasının sahip olduğu itibarı yok etmeye yönelik işlemler olduğunu, davalıların markaya tecavüz teşkil eden eylemlerinin bilinçli bir şekilde gerçekleştirdiklerini, davalı şirketlerin eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu, davalıların müvekkilinin adını kullanarak haksız kazanç ve rant elde ettiklerini, basında müvekkilinin isminin kullanıldığını, bu kullanımların iyi niyetli ve dürüstlük kuralına uygun kullanımlar olmadığını belirtmiş, müvekkili şirkete ait tescilli markalardan doğan haklarını davalılar tarafından yapılan tecavüzün tespitini, durdurulmasını, giderilmesini, haksız rekabetin tespitini, men’ini, ortadan kaldırılmasını, müvekkili …’a moda tasarımlarından kaynaklanan eser üzerindeki davalılar tarafından gerçekleştirilen tecavüzün tespitini, durdurulmasını, giderilmesini, önlenmesini, hak ihlaline sebebiyet veren ürün araç, katalog vs.el konularak imhasına, kararın bir suretinin ilanına, müvekkillerine ait ad, eser, marka, tasarım hakkına yapılan tecavüz ve haksız rekabetten dolayı uğramış olduğu maddi zararların karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, haksız fiil sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığının tespitine, eser hakkının ihlali ile ilgili olarak mali hakların devrine ilişkin sözleşme yapılmış olması halinde, istenebilecek bedelin ve rayiç bedelin 3 kat fazlasını hükmolunmasını, marka hakkına ihlalden kaynaklı yoksun kalınan kazanç, marka itibarının zedelenmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle 300.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, ıslah dilekçesi ile belirsiz olarak açtıkları davaya ilişkin bilirkişi raporunda 37.894,00 TL olarak belirlendiğini ve bu bedel üzerinden alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Dış Tic. Ve Tekstil San.’nin … ibareli markalarının sahibi olduğunu, dünya çapında değişik ülkelerde tescilinin bulunduğunu, bahse konu markaların tanınmışlığa ulaşmasında ciddi yatırım ve harcamalar yaptığını, … markasını tanınmışlık seviyesine ulaştırdığını, tüketici nezdinde bilinen bir marka haline getirdiğini, müvekkillerinden …’in grup şirketlerden birisi olduğunu, … markalarını kullanım hakkına sahip olduğunu, yine grup şirketlerden … San.’nin … markalarının kullanım hakkına sahip ürünlerin satışının yapıldığı mağazacılık şirketi olduğunu, davacı-karşı davalı …’ın moda tasarımcısı olduğunu, diğer davacı şirketin ise davacının işlerini yürüttüğü moda tasarım şirketi olduğunu, …’ın bahse konu şirketin %95 pay sahibi, ortağı ve yetkilisi olduğunu, müvekkillerinden …’in … 2011, 2012 kış sezonu hazırlanmasında destek almak için moda tasarımcısı davacılar … ve … Tekstil şirketi ile sözlü bir anlaşma yaptıklarını, bu anlaşma neticesinde …’ın özel moda tasarımlarını hazırlayıp kalıp ve numunelerini müvekkiline teslim etmeyi, buna karşılık müvekkilinin de moda tasarımlarının bedelini ödemeyi, davacı şirket olan … Tekstil’in gider ve masraflarını karşılamayı, davacının bir kısım yurt dışı gezi harcamalarını karşılamayı, çalışma süreci için davacı-karşı davalı …’a premium bir araç tahsis etmeyi, ayrıca … markası adı altında piyasaya arzedilecek tasarımlarda … By … ibaresini kullanmayı taahhüt ettiğini, çalışma sürecinin başında ve ortalarında samimi bir çalışma ortamı oluştuğunu, davalı şirket yetkilisi ile davacının birçok kez yurtdışına seyahatler gerçekleştirdiğini, davacıya araç tahsisinin yapıldığını, tüm atölye giderlerinin karşılandığını, çalışacağı özel kumaşların satın alınarak kendisine teslim edildiğini, davacının teslim ettiği tasarımlar kapsamında 238.036,28 TL fatura bedellerinin davacıya ödendiğini, bunların tamamının tasarım bedeli olarak faturalarda gösterildiğini, müvekkilinin davacıya fazladan 90.000 TL tutarında bir ödeme yaptığını, projenin gerçekleştirilmesi için 300.000 TL’nin üzerinde bir ödemenin yapıldığını, taraflar arasındaki çalışmanın oluşan güven ortamı sebebiyle yazılı metin haline dönüştürülmediğini, bedelin fazlaca ödenmiş olmasından hem de …’ın teslim ettiği tasarımların ürün haline getirilmesi ve mağazalara konulması sürecine bizzat katılmasından dolayı müvekkilinin davacının kötü niyetli olarak hareket edebileceğini düşünmediğini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sır niteliğinde olmadığını, davacının müvekkili için çalıştığını kamuoyu tarafından bilindiğini, davacının iddiasının aksine müvekkilinin bu hususta reklam yapmak için ayrıca bir ücret ödemediğini, kalıpların müvekkiline teslimi ile söz konusu tasarımların maliki olduklarını, müvekkilinin mali haklarını iktisap ettiği bu moda tasarımlarını ticarileştirerek 2011, 2012 kış sezonu … Koleksiyonuna girmesi için derhal faaliyete başladığını, tasarım ticaretleştirilmesinin kapsamlı bir çalışmayı gerektirdiğini, ürün haline getirmek için 185.430,64 TL tutarında kumaş alımı yaparak nakliyesinin gerçekleştirdiğini, bu kumaşları ürüne çevirebilmek için 179.190,00 TL fason üretim harcaması yaptığını, bu kapsamda moda tasarımlarının seri üretimine geçildiğini, bir taraftan da reklam ve katalog faaliyetleri için profesyonel fotoğraf çekimlerine başlandığını, bu çekimler için yabancı mankenler ile ve fotoğraf sanaçısı ile çalışıldığını, bu kapsamda 141.600,00 TL fotoğrafların katalog haline getirilmesi için 231.271,00 TL ödeme yapıldığını, reklam çalışmaları için 750.000,00 TL harcandığını, 1.000.000,00 TL’nin üzerinde tasarımın ticaretleştirilmesi için harcama yapıldığını, tasarımlarının bedelini hatta fazlasını tahsil eden …’ın bu ticaretleştirme sürecine bizzat katıldığını, katalog çekimlerinde bizzat yer aldığını, ürünlerin üzerine … By … etiketi ile satışa sunulmasına bizzat kendisinin şahit olduğunu, bu ürünlerde KR kodunun kullanıldığını, özel bir katalog hazırlandığını, bu ibareyi kendisinin herhangi bir suretle itiraz etmediğini, hatta davacının bu tasarımlarda eser sayılmaları halinde adının bulundurulması hakkının değerlendirilerek davacıyı desteklemek ve katkıda bulunmak için bu öneriyi kabul ettiklerini, bu ibarenin kullanımını taraflar arasında yaşanan sürecin bir parçasını oluşturduğunu, ne şekilde kullanılacağı noktasında davacı ile de görüşüldüğünü, buna ilişkin mail yazışmalarının olduğunu, mutabakata dayalı olarak bu ibareyi içeren ürünlere ilişkin seri üretime ve dağıtıma başlandığını, bu aşamaya kadar tarafların sözleşmeye uygun bir biçimde hareket ettiklerini, müvekkilinin üstlendiği edimi fazlasıyla ifa ettiğini, …’ın ise tasarımların bir kısmını teslim etmekle kısmı ifa bulunduğunu, tasarımların ticaretleştirilmesi sürecinde bir kısım kalıpların seri üretime uygun olmadığının anlaşıldığını, bir kısmının ise bedeli ödenmesine rağmen teslim edilmediğini, güven ortamı sebebiyle bunların sorun olarak değerlendirilmediğini, … By … ibareli ürünlerin müşterilerden geri dönüşlerinin olumlu olmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide durgunluk yaşandığını, satışlara başlanmasından iki-üç … sonra davacının nedeni tam olarak anlaşılamayan bir biçimde müvekkilinin itibarına zarar verici, müvekkilini karalayıcı bir takım demeçler vermeye başladığını, yazılı ve görsel basında çeşitli televizyon programlarında karalamaya yönelik beyanlarda bulunulduğunu, …’ın …’de yayınlanan … programında arka planda müvekkiline ait katalog çekimlerindeki görseller kullanılmak suretiyle kendine ait tesettür giyim tasarımlarını mankenler üzerinde teşhir edilmesinin tesettür ile bağdaşmadığını, tesettürün mankenler üzerinde teşhir edilerek piyasaya ticari bir şekilde sunulmasına karşı olduğunu beyan ettiğini, bu beyanlar sırasında müvekkiline ait katalog görüntülerinin yayınlandığını, karalanan markanın … markası olduğunu, izleyicinin fark edebileceğinin açık olduğunu, … dergisinin Ekim 2011 sayısında yer alan … röportajında …’ın “böyle bir projeyle yola çıkıp ortaya güzel tasarımlar çıktı, bunların bazıları … mağazalarında yer alıyor ve reklam panolarında sokakları süslüyor, ancak … ilerleyen süreçte tamamını çıkartmak için alt yapılarının ve üretim kapasitelerinin ve planlamalarının yetersiz olduğunu fark etti, bu projeyi durdurma kararı aldı” şeklinde beyanda bulunduğunu, ikrar niteliğindeki bu beyanlarına karşılık davacının müvekkilinin hedef kitlesi olan tüketicinin takip ettiği bir platformda, müvekkilinin ticari itibarına zarar veren haksız ve kötü niyetli beyanlarda bulunduğunu, davacının bu beyanlarının inandırıcı olmadığı açık olmasına rağmen herhangi bir tekzipte bulunmaması bu beyanların arkasında durduğunu gösterdiğini, müvekkilinin 1992 senesinden bu yana moda koleksiyonunda tasarımcılarla çalışmasına rağmen hiçbir zaman böyle bir problem ile karşılaşmadığını, davacının taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandırılmasının ardından bir takım haksız fiil eylemleri gerçekleştirdiğini, bu beyanlarına rağmen noter kanalıyla ihtarname çekerek … markasının haksız kullanıldığından bahisle haksız rekabete dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğunu, kendilerince çekilen karşı ihtarnamede dava konusu moda tasarımlarının FSEK kapsamında eser sayılıp sayılmayacağının tartışmalı olduğunu, FSEK 52.maddesi kapsamında yazılı bir sözleşme yapılmadığından hak sahibi olmadıkları iddia olunmuş ise de, davacı tarafından müvekkili için yapılan moda tasarımlarının FSEK 4./4 maddesi uyarınca güzel sanat eseri oldukları kabul edilir ise, FSEK 57/2 uyarınca kalıpların teslimi ile çoğaltma hakkına haiz olan müvekkilinin bu eserler üzerinde hak sahibi olduğunu, davacının tasarım bedellerini tahsil ettiğini, eser üzerindeki haklarını tükettiğini, isim kullanımının tamamen davacının talebi ile gerçekleştiğini, ismin kaldırılması halinde manevi hak ihlalinde bulunulmayacağının bildirilmesi halinde bahse konu ibarenin ürünlerden çıkartılacağını ve 90.000 TL’nin iadesini talep ettiklerini, ihtar sonrası davacı tarafça herhangi bir bildirimde bulunulmadığını buna rağmen … By … ibaresini taşıyan ürünlerin teşhirden kaldırılarak depoya konulduğunu, davacı tarafça verilecek olan cevabın beklendiğini, ancak davacının müvekkili hakkında markaya tecavüzden kaynaklı şikayette bulunduğunu, müvekkili kullanımlarının marka kullanımı olmadığını, tasarımcının isminin kullanılmasından ibaret olduğunu, savunmaları alınmaksızın savcılık soruşturma dosyaları ve sulh ceza mahkemesi kararı ile müvekkillerine ait teşhirde olmayan ürünlere el konulduğunu, kasıtlı olarak bir takım bilgiler savcılık ve mahkemeden saklanarak kötü niyetli olarak, müvekkilinin en çok iş yaptığı Cumartesi ve Pazar günlerinde çalışmasına mani olunduğunu, belirtilen süreçte kollukta ifade vermek zorunda kalan müvekkilinin manevi olarak yıprandığını, davacının müvekkiline ait fotoğraf eserlerini izinsiz kullandığını, çoğaltma hakkının müvekkiline ait moda tasarımlarını hak sahibiymiş gibi müvekkilinin katalog görselleriyle kendi internet sitesinde teşhir ettiğini, davacının … ve … adresli internet alanlarında fotoğrafların izinsiz olarak kullanılarak FSEK’ten kaynaklanan telif haklarının ihlal edildiğini, bu yönden delil tespiti talebinde bulunduklarını, bahse konu fotoğraflar üzerinde mali hak devirlerinin müvekkiline ait olduğunu, yine fotoğraflarda yer alan tasarımların davacıya ait tasarımlar olmadığını, …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında haksız kullanımın tespit edildiğini, davacının haklarını tüketerek müvekkiline sattığı moda tasarımlarını kendi adına ticaretleştirme düşüncesinin hayata geçirmeye başladığını, kendi sitesine ve diğer internet sitelerine koyduğunu, bu paylaşımların altında yer alan ürünlerin geri çekildiğine ilişkin ifadelerin tüketici nezdinde kafa karışıklığına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin maddi ve manevi haklarına tecavüz teşkil ettiğini, açılan dava yönünden mahkememizin görevli olmadığını, haksız rekabet davalarında ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, kişilik haklarına tecavüz iddialarına dayalı davalar yönünden Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davalı … ile davacılar arasında sözleşmesel ya da fiili bir ilişkinin bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin … ve … arasında yapıldığını, savcılık tarafından …’a ait şubede el koyma işleminin uygulandığını, davalı … yönünden davanın husumetten reddinin gerektiğini, davacının taleplerini her bir davalı yönünden ayrıştırmadığını, maddi tazminat taleplerinin açık olmadığını, FSEK’ten kaynaklı taleplerin reddinin gerektiğini, davaya konu tasarımın eser mahiyetinde olduğunun ispata muhtaç olduğunu, davacının tasarım ve kalıp bedelini tahsil etmekle ve kalıpları teslim etmekle manevi haklar dışındaki haklarını tükettiğini, müvekkilinin eserler üzerindeki mali hakka sahip olduğunu, davacıların yazılı şekil şartına ilişkin iddialarının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacının tasarım tecavüzüne dayalı iddialarının FSEK kapsamındaki talepleri de dikkate alındığında mükerrer ve çelişkili olduğunu, tasarım tecavüzüne yönelik iddialarda bulunulmuş ise de TPMK nezdinde herhangi bir tasarım tescilinin bulunmadığını, ayrıca söz konusu tasarımların tescil edilebilirlik koşullarına sahip olmadığını, müvekkiline ait … ibareli markaların toplumda tanınmışlık düzeyine ulaştığını, müvekkilinin … yahut … ibareli markaları kullanmaya ihtiyacının bulunmadığını, davacıya ait markaların haksız kullanım ve ticari kazanç elde edilebilecek değerde markalar olmadığını, tam aksine davacının müvekkilinin tanınmışlığından faydalanacağının açık olduğunu, … markasına ilişkin herhangi bir kullanımın olmadığını, buna ilişkin dava dilekçesinde yeterli açıklama yapılmadığını, olayda davacının izin ve muvafakatinin olduğunu, markaya tecavüzden bahsedilemeyeceğini, davacının dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, kişilik haklarına saldırıya dayalı tazminat taleplerinin hem marka hakkına hem de kişilik haklarına aykırılığa yönelik ihlal teşkil ettiğini kabulünün mümkün olmadığını, ortada kişilik haklarına ihlal teşkil edecek kullanımın bulunmadığını, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, haksız rekabete dayalı tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini, bu iddiasına dayalı herhangi bir delilin bildirilmediğini, diğer taleplerinin de yerinde olmadığını, karşı dava yönünden ise, davacının gerek medyadaki beyanatları gerekse eksik bilgilendirme neticesinde yaptırdığı arama ve el koyma işlemleri neticesinde müvekkillerinin ciddi zarara uğradığını, müvekkili tarafından ticaretleştirilen ve kullanım hakkı müvekkiline ait olan ürünlere ait katalog görsellerinin eser sahipliğine tecavüz niteliğinde olduğunu, davalıların davacıdan devraldığı moda tasarımı üzerinde mali hak sahibi olduğunun ve davacının eylemlerinin sözleşme ile müvekkilinin FSEK’ten kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, yine müvekkilinin kataloglarında yer alan fotoğraf eserleri üzerinde hak sahibi olduğunu, davacının eylemlerinin eser sahipliğine tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, davacının sözleşmeye aykırı FSEK’e ve 556 sayılı KHK ile genel hükümlere aykırı eylemlerinin men’i ile haksız rekabetin durdurulmasına karar verilerek, davalı-karşı davacı … yönünden …’deki beyanları sebebiyle 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı-karşı davacı … yönünden ise, … By … ibareli ürünlerin piyasadan çekilmesi, markaya tecavüz teşkil eden eylemlerde bulunulduğunun lanse edilmesi, ürünlerin toplanmasından kaynaklı masraflar ve ürün kataloglarının kullanılamaz duruma gelmesi ile çoğaltma ve ticarileştirme hakkına sahip olduğu ürünleri satamamasından ve koleksiyonun eksik kalmasından kaynaklı olarak FSEK 70/2 maddesi uyarınca geri çekilen ürünlerden kaynaklı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 20.000 TL, çoğaltma hakkı kendisine ait olan tasarımlara ait katalog görsellerinin kendisine ait koleksiyonmuş gibi ticari faaliyetlere girişildiğinden eser sahipliğine tecavüz ile FSEK 70/2 ve 68/1 çerçevesinde oluşan maddi zararlarının 10.000 TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ürün toplatma eylemleri nedeniyle bu davalı-karşı davacıya verilen zarardan kaynaklı 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … yönünden, savcılığa eksik bilgi ve belge sunularak yanlış yönlendirme sonucunda müvekkiline ait beş mağazadaki ürünlere el konulması ve işlerin en yoğun olduğu Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri itibariyle mağazaların kapalı kalmasından kaynaklı ciro kaybı ve itibar kaybı oluştuğundan ve ürünlerin iade edilmiş olsa bile ticari değerini yitirecek olması nedeniyle mağazaların kapalı kalmasından kaynaklı 3.000 TL, el konulan mallardan kaynaklı uğranılan zarardan kaynaklı 20.000 TL, malların geri çekilmesi ticari değerini yitirmesi ve bundan kaynaklı zarar yönünden 20.000 TL ile haksız savcılık işlemlerine maruz kalınması ve ticari itibarının zedelenmesi sebebiyle 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilerek, hükmün ilanına ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının görev itirazının ve tefrik talebinin yerinde olmadığını, davalının … Dış Ticaret ve Tekstil San. Ltd. Şti’ne yönelik husumet itirazının yerinde olmadığını, söz konusu firmanın haklara tecavüz etmesi nedeniyle pasif husumetinin bulunduğunun açık olduğunu, dava konusu taleplerinin ayrıştırılması ya da açıklanması ve mükerrer talepte bulunulduğuna yönelik iddiaların kabul edilemez olduğunu, davalıların iddiasının aksine, davacı …’a ait tasarımların FSEK 4/4 anlamında eser niteliğine haiz olduğunu, bahse konu tasarımların sahibinin hususiyetini taşıdığını, müvekkili … tarafından kişisel özellikleri yönünden sadır olduğunu, bahse konu tasarımların orijinal nitelikte olduğunu, müvekkili tarafından tasarımların dünyaca kabul gördüğünü, davalı-karşı davacıların hem tasarımların eser olmadığını iddia etmekte hem de bahse konu tasarımlar üzerinde mali hak iddiasında bulunmakta olduğunu, yazılı şekil şartına ilişkin hakkın kötüye kullanılmasının mümkün olmadığını, yazılı şekil şartının kanunda açıkça belirtildiğini, Yargıtay’ca da sıhhat şartı olarak kabul edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin FSEK 52.maddesi kapsamında geçersiz olduğunu, diğer iki firmanın lisansla kullanım iddialarının yine yazılı muvafakat şartı gereği dinlenemeyeceğini, müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğinin kabulünün gerektiğini, davalıların FSEK 57/2 maddesi gereği mali hakları kazandığının kabulünün mümkün olmadığını, bahse konu maddenin mevcut uyuşmazlık açısından uygulanamayacağını, kalıpların devrini sözleşme yapılacağına olan inançtan kaynaklı olarak yapıldığını, bir an için uyuşmazlığa uygulanabileceği kabul olunsa dahi davacıların sadece çoğaltma hakkını elde ettiklerini, ancak kalıpları kullanmak suretiyle ürünleri piyasaya sunduklarını, çoğaltma hakkından maksadın eserin aynen kopyalanması olduğunu, çoğaltma hakkının söz konusu tasarımın uygulanarak ortaya yeni bir ürün çıkartılmasını kapsamadığını, davalıların bahse konu tasarımları işleyerek piyasaya sürmesinin müvekkillerinin yayma hakkını ihlal ettiğini, müvekkilinin kötü niyetli hareket ettiğine ilişkin iddiaların kabul edilemez olduğunu, müvekkili tarafından 238.036,28 TL ödeme alınmış ise de bahse konu ödeme ve faturalarda yer alan tasarım bedeli ibaresi söz konusu moda tasarımlarının oluşturulması için yapılan masraflara ilişkin olduğunu, tasarım devrini kapsamadığını, dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı olan müvekkilinin bahse konu meblağ ve tasarımlarının mali haklarını devretmeyeceğinin aşikar olduğunu, müvekkilinin katalog çekimlerine katıldığını ancak, davalıların kötü niyetli davranarak sözleşme aşamasında imzadan imtina ettiklerini, gönderilen ihtarname ile tecavüz ve haksız rekabet kapsamındaki eylemleri dikkate alındığında yerinde olduğunu, davalıların herhangi bir zararının oluşmadığını, dava dilekçesinde 554 sayılı KHK kapsamında talepte bulunulmadığını, taleplerinin telif ve marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete dayalı olduğunu, taleplerinin kümülatif koruma ilkesi gereği hem KHK’ya hem de FSEK’e dayalı olmasının mümkün olduğunu, 556 sayılı KHK’ya dayalı talepleri yönünden ise müvekkilinin tanınmış marka niteliğindeki isminin izin ya da lisans alınmaksızın kullanılmasının kazanç elde etme amacı güttüğünü, davalılar tarafından piyasaya sunulan ürünlerde müvekkili tarafından tasarlanmasının ürünlere ayrıca değer kazandırdığını, daha yüksek fiyatlara satıldığını, davalıların … sayılı … markasını kullanmadıklarını iddia ettiklerini, ancak 2011, 2012 sonbahar kış kataloğunda müvekkiline ait ürünlerin yan tarafından iltibas yaratacak şekilde bu markanın kullanıldığını, taraflar arasında sözleşme bulunmaması nedeniyle marka kullanımına muvafakat verildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, marka sahibinin diğer davacı olan … firması olduğunu, tescillerin bu firmaya ait olduğunu, müvekkili tarafından herhangi bir izin verilmediğini, kullanım noktasında ancak söz konusu firmanın muvafakat verebileceğini, buna ilişkin lisans anlaşmalarının yazılı şekilde olması gerektiğini, dolayısı ile davalıların kullanımlarının haksız kullanım niteliğinde olduğunu, bu kullanımların isim olarak belirtmekten ibaret olduğu iddia olunmuş ise de, kullanımlar incelendiğinde marka tescilinde yer aldığı şekliyle markanın kullanıldığını, kişilik haklarına saldırıya dayalı tecavüz taleplerinde tefrikin yararının bulunmadığını, bahse konu taleplerin ayrı ayrı dava edilebilir talepler olduğunu, yarışan talepler olmadığını, müvekkilinin isminin izinsiz kullanılmasının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, davalıların haksız rekabet yaratan eylemleri nedeniyle talepleri doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, davalıların açmış oldukları karşı dava yönünden haksız rekabet talebi bakımından davacı …’nin pasif husumetinin bulunmadığını, cevap dilekçesinde … Dış Ticaret’in pasif husumetinin bulunmadığı iddia edilmesine rağmen karşı dava da davacı olarak yer almasının pasif husumete yönelik davalı-karşı davacı iddialarının yerinde olmadığını gösterdiğini, davalıların karşı dava yönünden aktif husumetlerinin bulunmadığını, müvekkili …’ın …’de yayınlanan “…” isimli televizyon programında yayınlanan beyanları esnasında davalıların isminin zikredilmediğini, sadece konu ile ilgili dünya görüşünün paylaşıldığını, beyan esnasında davalılara ait katalogların yayınlanmasının müvekkili ile alakasının olmadığını, müvekkilinin söz konusu katalogların yayınlandığını görmediğini, program yayın akışına müdahalede bulunmasının mümkün olmadığını, bu sebepten kaynaklı davanın TV kanalına açılması gerektiğini, dergide yayınlanan beyanatlarla ilgili olarak, davalıyı kötüleyen herhangi bir beyanının bulunmadığını, “…” isimli web sitesindeki karalayıcı beyanlara ilişkin olarak bunların ne olduğunun açıklanmadığı gibi, bahse konu sitenin müvekkiline ait olmadığını, bu yayınlardan ötürü müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, site incelendiğinde haksız rekabet teşkil edecek hiçbir beyanın bulunmadığını, üçüncü kişilerin beyanatlarından kaynaklı olarak müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, gönderilen ihtarname ve savcılık başvurularına ilişkin olarak telif ve marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet eylemlerine karşılık yapılan işlemlerden kaynaklı haksız rekabet iddialarının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin davalıların hak sahibi olduğu iddia edilen katalogları yayınlaması nedeniyle telif hakkına tecavüz edildiği ve haksız rekabet yaratıldığı iddialarının doğru olmadığını, bahse konu fotoğraf görsellerinin “…” tarafından oluşturulduğunu, davalılardan … Dış Ticaret ile yapılan protokolde hangi hakların devredildiğinin belirtilmediğini, dolayısıyla mali hak devrine ilişkin iddiaların yerinde olmadığını, hak sahibinin fotoğrafçı olduğunu, bahse konu fotoğrafların eser niteliğinde olmadığını, davalıların tazminat taleplerinin de kabulünün mümkün olmadığını belirtmiş, açmış oldukları davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar-karşı davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan ikinci cevap ve karşı dava yönünden cevaba cevap dilekçesinde özetle, cevap ve karşı dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış davacılar-karşı davalılar tarafından dosyaya sunulan karşı davaya ilişkin cevaba cevap dilekçesine karşı cevaplarını içerir dilekçede dava ve cevap dilekçelerindeki iddialarını tekrarlamıştır.
Taraf delilleri toplanmış, marka tesciline ilişkin kayıtlar dosya içine alınmış, ilgili kurumlardan rayiç bedele ilişkin kayıtlar getirtilmiştir.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 09, 14, 18 ve 24.sınıf emtialarında 27/01/2009 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 03, 25, 35 ve 40.sınıf emtialarında 21/09/2007 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın …sınıf emtialarda 09/07/2010 tarihinde tescil edildiği ve … Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 19/02/2013 tarihli heyet raporunda özetle; asıl dava bakımından …’a ait dava konusu tasarımların FSEK kapsamında eser olduğu, tasarım kalıplarının davalı tarafa devredilmesi nedeniyle …’ın FSEK’te belirtilen mali haklardan çoğaltma hakkını devrettiğinin kabulünün gerektiğini, diğer mali hakların devrine ilişkin yazılı sözleşmenin taraflar arasında bulunmadığı, bu nedenle eserden kaynaklanan diğer mali hakların devredilmeyip …’da kaldığı, …’ın sahip olduğu mali haklardan olan satışa çıkarma hakkını ürünün satışını gerçekleştiren davalılardan … ve … tarafından ihlal edildiği, davacı … ve … firmasının tasarımlarının tekstil ürününe dönüştürülmesi aşamasında davalı taraf ile ortak hareket ettiği, bu süreçte … ibaresinin davalı tarafından ürünlerde kullanılmasına izin verildiği, davacıların iznin bulunması nedeniyle davalıların … ibaresini kullanmalarının davacıların isim ve marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, haksız rekabet oluşturmadığı, karşı dava bakımından …’ın …’de yayınlanan … adlı programda tesettür giyim konusundaki düşüncelerini açıklarken arka planda davalı katalogların görsellerinin sunulmasının haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, …’ın … dergisinin Ekim 2011 sayısındaki beyanlarının … markasının sahibi olan … … Ltd. Şti’ni kötülediği ve bu nedenle haksız rekabete neden olduğu, … tarafından çekilen fotoğrafların FSEK anlamında eser niteliğinde olduğu, bu fotoğraflardan kaynaklanan mali hakların taraflarca imzalanan protokol kapsamında … … Ltd. Şti’ne devredildiği, … adlı internet sitesinde kullanılan fotoğrafların … …Tic. Ltd. Şti’nin eser sahibi olmasından kaynaklanan mali haklarını ihlal ettiği, asıl dava açısından davacı tarafın … ibaresini kullanımına izin verdiği ve bu nedenle marka hakkına tecavüz oluşmadığı değerlendirilmeleri doğrultusunda, davacı-karşı davalının talebi ile marka hakkına dayalı olarak uygulanan savcılık tedbirleri sonucunda ürünleri toplanan, iş yeri belli bir süre kapalı kalan ve bu nedenle ticari itibarı zedelenen davalı tarafın tazminat talebinin yerinde olduğu yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların rapora yönelik itirazları üzerine dosya, itirazların değerlendirilmesi ve mali hesaplamanın yapılması yönünden bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 17/03/2014 tarihli ek raporda özetle; dava konusu tasarımlara ilişkin kök rapordaki değerlendirmelerin değiştirilmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, davalı tarafın ürettiği bir kısım ürünlerde … ibaresinin kullanılmasının davacının bilgisi dahilinde olduğu, yazılı bir izin bulunmamakla birlikte, davacının bu kullanıma onay verip rıza gösterdiği, dolayısıyla isim ve marka hakkına tecavüz olmadığından davalının eyleminin haksız rekabet teşkil etmediği, davacı şirketin işlem hacmi ve karlılığında rekabetten kaynaklanan olumsuz bir durum tespit edilemediğinden tazminat isteme hakkının bulunmadığını, taraflar arasında FSEK 52. maddesi gereğince yazılı bir sözleşme olmadığı halde davalılardan … ve …’ın yayma “satışa çıkarma” hakkını ihlal etmesinden dolayı tasarım bedeli faturalarını düzenleyen davacı … firmasının 37.894,00 TL alacağının bulunduğu, FSEK 68/1 kapsamında tazminatın arttırılıp arttırılmayacağı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, zararın ayrı ayrı tazminat taleplerine konu edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığı, davacı …’ın … dergisine yaptığı … markalı ürünlere ilişkin beyanları dolayısıyla marka itibarının zedelendiğinden bahisle … Dış Ticaret’in manevi tazminat talebi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, karşı davacılardan …’in malların geri çekilmesinden kaynaklı uğradığı zarara ilişkin iddialarını ispatlayamadığından tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, itibar kaybına yönelik tazminat taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu, … ve fotoğrafçı … ve …arasında imzalanan katalog haline getirilmiş fotoğraf eserlerine ait eser sahipliği sözleşmesinin 2011 yılı sonbahar kış sezonuna ait eserlere ilişkin olmadığı, 2012 yılı ilk bahar yaz sezonuna ilişkin olduğu, … Dış Ticaret’in tazminat hakkının bulunmadığı, savcılık talimatı gereğince karşı davacı …’ın 5 ayrı mağazasında 16/12/2011-17/12/2011 Cuma ve Cumartesi günleri uygulanan arama ve el koyma işlemleri nedeniyle, hem el konulan hem de satışa sunulan diğer ürünlerin satışının aksaması nedeniyle takdir mahkemeye ait olmak üzere 3.382,00 TL kar kaybının oluştuğu, …’ın beş ayrı satış mağazasında savcılık makamlarınca el konulup yeddi emine teslim edilen malların 17/12/2011 tarihi itibariyle değerinin 133.070,00 TL olduğu, bu ürünlerin geri verilip verilmeyeceği ya da ne zaman geri verileceği bilinmediğinden karşı davacının muhtemel zararının şimdiden tespitinin mümkün olmadığını, ancak modadaki hızlı değişmeler sebebiyle takdir mahkemeye ait olmak üzere %50 (66.535,00 TL) değer kaybının olabileceği, …- … etiketli olup, mağazalardan geri çekilen bayan giyim eşyalarının miktar ve değerinin kayıtlara dayalı olarak tespit edilemediğinden uğranılan muhtemel zarar konusunda görüş belirtilemediğini, şayet bu mallar halen stokta olarak bulunuyor ise, karşı davalının talebi ve mahkemenin uygun görmesi halinde fiziki sayım ve değer tespitinin yapılması gerektiği, davacı taraf tazminat tutarı için ticari faiz talep etmiş ise de, ticari faizden anlaşılması gerekenin yasal faiz olduğunu, davacı taraf için hükmedilecek tazminat giderinin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz, karşı taraf yönünden ise dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizinin uygulanabileceği yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı-karşı davacılar … Dış Ticaret ve … arasında dava sonrası düzenlenmiş olan 01/04/2014 tarihli, 2011- 2012 kış sezonu için çekilen fotoğraflarla ilgili mali hakların devrine ilişkin devir ve temlik sözleşmesinin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi yönünden moda tasarım uzmanı, tekstil sektör bilirkişisi ve akademisyen tekstil mühendisi bilirkişilerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, dosya bu heyete tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 25/07/2014 tarihli raporda, 33 adet kalıba ait 97 adet tasarım modelinin fotoğraflarının dosyada yer aldığı, 97 adet model içinde … … kataloğunda 73 adedidin mevcut olduğunun tespiti ile birlikte, 79 adet ürünün tamamını davacı firma tarafından davalı firmaya teslim edildiği ve bu modellerden 6 tanesinin kataloğa girmediği, 80 adet ürün üzerinden KR kodu ile tanımlı 28 adet modelin kalıbının da mevcut olduğu, tasarımların numunelerinin teslim edilmiş olması, kalıplar teslim edilmemiş olsa dahi üretime hazırlık bağlamında giriş için yeterli olacağı, mali inceleme sonucunda tasarımların kaç tanesinin üretime dahil olduğunun tespit olunabileceği, bu noktada ne kadarının seri üretime geçtiğine ilişkin net bir kanaatin oluşmadığı, kataloğun piyasaya sunulmasıyla birlikte katalogda yer alan tasarımların tamamen kamuoyuna görsel satışının yapılması anlamına geldiği, bu sebeple katalogda yer alan 73 adet tasarımın görsel bağlamda piyasaya çıktığı, gerek davacı tarafından üretime alındığı belirtilen ve katalogda yer almayan modeller dikkate alındığında 79-80 adet modelin tasarımından bahsedilebileceği, davalı tarafça dava dosyasına hiçbir şekilde tasarımı yapılan modeller ile teslim edilen modellerin listesinin sunulmadığı, davacı tarafça kesilen 7 adet faturanın teslimatı yapılmış tasarımlar için kesildiği, herhangi bir tasarım tescil başvurusunda bulunulmadığı, 80 adet tasarımın hukuki koruma altında olduğuna dair herhangi bir belgenin bulunmadığı, davacının bu noktada tedbirli davranmadığı, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, emsal olarak tanınmış tasarımcıların tasarım fiyatlarının örnek alınması gerektiği belirtilmiş ise de, bu konuda herhangi bir belge bulunmadığı, tasarımların birim fiyatları konusunda bir kanaatin oluşmadığı, koleksiyondaki tek bir tasarımın ya da koleksiyonun tamamının fiyatının yazılı bir anlaşma olmadan iki tarafın arasında sözel bir anlaşma şeklinde olabileceği, bu hususunda takdirinin mahkemeye ait olduğu yönünde kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi ve internet sitesindeki fotoğraflara ilişkin rayiç bedel tespiti yönünden resen fotoğrafçı bilirkişi heyete eklenerek dosya heyete tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 06/05/2015 tarihli raporda, … Dış Tic ve Tekstil San. Ltd Şti tarafından çekilen fotoğrafların sıradan, olması gereken gibi moda fotoğrafları olduğu, FSEK kapsamında güzel sanatlar eseri olmadığı, izinsiz çeşitli yerlerde kullanıldığı söylenen 30 adet ürünün bedelinin ise 53.100 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 02/07/2015 tarihli oturum 2 nolu ara karar uyarınca davalı-karşı davacı iş yerinde muhasip bilirkişiler vasıtasıyla yerinde inceleme yapılmasına karar verilmekle, 20/06/2016 tarihinde sunulan raporda bilirkişiler, davalılardan … Konfeksiyon San. Ltd. Şti. tarafından üretilen davaya konu 29.245 adet ürünün davalılardan … Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye (yeni unvan) satılmış olduğu, davalılardan … Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş. (yeni unvan) tarafından bu ürünlerden 2.445 adedinin çeşitli müşterilere 304.351,11 TL bedelle satılmış olduğu, 26.800 adedinin ise çeşitli yerlere ayni olarak bağış yapılmış olduğuna ilişkin görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 08/12/2016 tarihli oturum 1 ve 2 nolu ara kararı uyarınca dosyada alınan iki bilirkişi heyetinin raporlarının da değerlendirilmek suretiyle uzlaştırıcı rapor alınmasına karar verildiği, buna ilişkin heyetin iki moda tasarımcısı, bir FSEK uzmanı, bir muhasip ve bir tekstil sektör bilirkişisinden oluşturulmasına karar verildiği ve oluşturulan heyete dosyanın tevdi edildiği anlaşılmakla, bilirkişi heyetince sunulan 07/02/2017 havale tarihli raporda, tüm giysi modellerinin “tasarım” olarak belirlendiği, ancak FSEK çerçevesinde değerlendirilemiyeceği dava konusu fotoğrafların da “FSEK” çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, tasarım olarak kabul edilen modellerin rayiç değerinin 83.402,57 TL olduğuna ilişkin kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların itirazları ve 13/04/2017 tarihli oturum 1 nolu ara kararı uyarınca alınan raporda karşı davaya ilişkin hiçbir görüş bildirilmediği ve hesaplama yapılmadığının anlaşılması üzerine dosyanın muhasip bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmasına, ek rapor sonrasında mahkememizce alınan 16/06/2016 tarihli rapor ile son alınan rapor arasındaki çelişkilerin giderilmesi, davaya konu tasarımların eser olup olmadığı hususunda görüş alınması ve talep olunan tazminat miktarlarının hesaplanması yönünden, yeni bir heyet oluşturup tarafların itirazları da dikkate alınarak rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Muhasip bilirkişi tarafından sunulan 24/10/2017 tarihli ek raporda, davalılar-karşı davacıların dava konusu ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, ibraz edilen masraf faturalarının sektör bilirkişi incelemeleri sonucunda tam açıklığa kavuşacağı, dava dosyasında bulunan imalat ve satış listesi dökümlerine göre yapılan yoksun kalınan kar tutarının 54.332,36 TL olabileceğine ilişkin görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 18/01/2018 tarihli oturum 1 nolu ara karar ile alınan 19/02/2013 tarihli bilirkişi kök raporu ve sonrasında alınan ek rapor ile daha sonra tasarımcı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan raporlar arasındaki çelişki dikkate alınarak, dava konusu tasarımların ve davaya konu fotoğrafların eser niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda daha önce alınan bilirkişi raporlarını da değerlendirmek suretiyle mali ve manevi hak ihlallerinin bulunup bulunmadığı, marka hakkına tecavüzün haksız rekabetin kişilik hakkı ihlalinin ve talep olunan tazminatların da ayrı ayrı değerlendirilmesi yönünden mahkememizce yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak dosyanın tevdiine, davacı yanın talep ettiği marka hakkının ihlaline dayalı yoksun kalınan lisans bedeli, yoksun kalınan kazanç arttırımı, markanın itibar kaybı ve esere ilişkin FSEK kapsamında 68.madde kapsamındaki 3 katı bedel, İTO’nun %15 oranı göz önüne alınarak hesap edilecek lisans bedeli maddi tazminatlara ilişkin ve karşı davacının boşa giden harcamaları sebebiyle uğradığı zararlar ve ürettiği ancak satamadığı ürünler sebebiyle mahrum kaldığı karın bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmasına karar verilerek dosyanın yeni oluşturulan heyete tevdi edildiği anlaşılmıştır.
Alınan 10/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda, asıl dava yönünden; davaya konu olayda öncelikle davacının iddia ettiği üzere isminin izinsiz kullanımı ile ilgili kişilik hakkının ihlali gibi bir durumun söz konusu olmadığı, yine dosyada davacının markasının kullanımının ise yine davacının isminin kullanımına dair muvafakati çerçevesinde markasal bir kullanım olmadan tasarımların sahibinin davacı olduğunu vurgulamak olarak kullanıldığı dikkate alındığında davaya konu uyuşmazlıkta davanın açıldığı tarih itibariyle olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK anlamında bir ihlalinin bulunmadığı, davaya konu uyuşmazlıktaki davacı tasarımlarının FSEK çerçevesinde eser vasfını haiz olmadıkları, tasarımlar tescilsiz olmakla TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri çerçevesinde korunabileceği, davaya konu uyuşmazlıkta haksız rekabete dayalı bir ihlalden ziyade davacının teslim ettiği 80 adet tasarımın bedelinin tamamını alıp almadığı başka bir deyişle alacak talebi şeklinde değerlendirilmesinin gerektiği, davaya konu giyim tasarımlarının çizim, kalıp/prototip olarak teslim edilmesi ve bu tasarımların görünüm yönüyle niteliği, tasarımdaki materyal ve aksesuarlar, tasarımcının tanınır olup olmaması gibi kriterler birlikte değerlendirildiğinde her bir tasarım için tasarım bedelinin 3.000 TL olabileceği bu çerçevede teslim edilen 80 adet tasarım için 240.000 TL tasarım bedelinin söz konusu olabileceği, dosyadaki faturalar ödeme belgeleri ve daha önce mali bilirkişiler tarafından defter kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde davalının davacıya yaptığı ödeme miktan 202.106 TL olduğundan davacının 240.000 TL – 202.106 TL = 37.894 TL bakiye alacağının söz konusu olabileceği, karşı dava yönünden; … Dış Ticaret ve Tekstil San. Ltd. Şti açısından; davacının …’de yayınlanan “…” isimli programda kendisine ait giyim tasarımlarının mankenler üzerinde teşhir edilmesinin tesettüre bakışı ile bağdaşmadığını belirtmiş ve arka planda davacının … kataloğunda yer alan tasarım görsellerinin yer aldığı, bu şekilde bir beyan ve kullanımın takdirinin mahkemeye ait olmak üzere; kötülemeden ziyade tenkit mahiyetinde olduğu, … Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti açısından;a) davalı/karşı davacı davacının aradaki sözlü anlaşmayı fırsat bilip “…” ibaresini kendi markasına tecavüzmüş gibi lanse edip ürünleri vitrinden indirmesine sebep olması nedeniyle zarara uğradığı iddiası ile ilgili olarak, davacının taraflar arasındaki sözlü ilişki çerçevesinde tasarımına, ismine, markasına dayalı olarak iddialarda bulunması, hukuki başvurularda bulunması Anayasanın dilekçe hakkı kapsamında olmakla sırf bu nedenle davalının tasarımları vitrinden indirmesi için yeterli bir durum olmayıp davalının ürünleri satmaya devam etmesi de mümkün olabileceği, ayrıca sırf bu sebeple davalının zarara uğradığını ispat etmesi gerektiği, ancak dosyada davalının zarara uğradığını ispata yarar herhangi bir delil bulunmadığı, b) davalının kataloğundaki fotoğrafların güzel sanat eseri vasfını haiz olmadığı, FSEK 84 çerçevesinde alelade fotoğraflar olup TTK 54 vd.deki haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunabileceği, davacının … adli sitede veya kurumsal facebook hesabında bu fotoğrafları izinsiz kullanmasının haksız rekabet teşkil edeceği, … Konf. San. Ltd. Şti. açısından; davalı/karşı davacının, davacının “…” ibaresini izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle savcılığa başvurup arama kararı ile 5 mağazadaki bir çok ürüne el koydurtması nedeniyle zarara uğradığı hususundaki iddiasının; davacının taraflar arasındaki sözlü ilişki çerçevesinde tasarımına, ismine, markasına dayalı olarak iddialarda bulunması, hukuki başvurularda bulunması Anayasanın dilekçe hakkı kapsamında olmakla ve sunduğu deliller arama kararı veren mahkemece yeterli görülmekle bu şekilde bir arama söz konusu olduğundan bu çerçevede davacının vaki eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, bu çerçevede somut olaydaki ihlalin yoğunluğu, miktarı, kullanımın internet sitesi olması, fotoğrafların niteliği, özelliği, katalogda yer alan fotoğrafların siteye alınması, davacının taraflar arasındaki ilişki çerçevesinde kendi tasarımlarının yer aldığı fotoğrafları kullanmasındaki özel durum da göz önüne alındığında 80 adet fotoğrafın her biri için 400 TL bedelin uygun olabileceği ve davalı/karşı davacının 80 fotoğrafın izinsiz kullanımı için 80 adet x 400 TL= 32.000 TL bedel talep edebileceği, hususlarında kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasına davacılar-karşı davalılar vekilince 20/06/2019 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan …Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. … tarafından hazırlanan hukuki mütalaada; sözleşmenin kurulabilmesi için, tarafların tüm objektif ve sübjektif bakımdan esaslı unsurlar üzerinde anlaşması gerektiği, bu hususun ispatlanamadığı, bir an için sözleşme kurulmuş sayılsa dahi, sözleşmenin FSEK m.52 ve olaya tarih itibariyle uygulanacak (mülga) 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK m.15/2’de öngörülen şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olduğu, davacı-karşı davalı …’ın dava konusu tasarımların eser niteliği taşıdığı kabul edildiği takdirde eser sahibine tanınan mali haklardan FSEK m.23’de düzenlenen “yayma hakkının” ve manevi haklardan FSEK m.14’te düzenlenen “umuma arz hakkının” ihlal edildiği, bu nedenle FSEK m.48 ve 70’de eser sahibine tanınan ödence taleplerine sahip olduğu, davacı-karşı davalı …’ın tasarımlarının eser niteliği taşımadığı kabul edildiği takdirde, davacı-karşı davalının uyuşmazlığa uygulanacak (mülga) 6762 sayılı TTK m.56 vd’de düzenlenen haksız rekabet hükümlerine göre korunacağı ve haksız rekabete dayanan ödence taleplerine sahip olduğu, tarih itibariyle uyuşmazlığa uygulanacak (mülgü) 556 sayılı KHK m.15/2’ye göre tescilli bir marka üzerindeki sağlararası işlemlerin yazılı şekle tabi olduğu, somut olayda davacı-karşı davalı … Ltd. Şti adına 27/01/2009 tarih ve … tescil no ile…sınıflarda tescilli “…” markasının, ürün etiketlerinde yazılı izin olmaksızın kullanıldığı, …’ın marka üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığı, izni vermesi gerekenin … Ltd. Şti olduğu, bu kapsamda … Ltd. Şti’nin marka ihlaline dayanan ödence taleplerinde haklı olduğu, davalı-karşı davacı yanın gerekli izni almaksızın “…” markasını kullanırken, …’ın ismini de ürünler üzerinde, ilan ve reklamlarda kullandığı, ismin TTK m.24, 25 ve olaya uygulanacak 818 sayılı BK’nın m.49 kapsamında kişilik hakkı olarak korunduğu, davalı-karşı davacı yanın, kataloglarında kullanılan fotoğrafların çekilebilmesi için prensip olarak (FSEK’de sayılan istisnalar dışında) hak sahibinden izin alınması gerektiği, bir kimseye ait eser ya da meşru hak sahibi olduğu ürünlerin izinsiz fotoğraflanıp, piyasaya arz edilemeyeceği, fotoğraf sanatçısı, … Hizmetleri Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ile … Ltd. Şti arasındaki 01/08/2011 tarihli sözleşmede FSEK m.25’te düzenlenen “umuma iletim hakkının” devir edilmediği, bu kapsamda … Ltd. Şti’nin bu fotoğrafların internet üzerinden umuma iletimi konusunda hak sahibi olmadığı, diğer yandan … Ltd. Şti’nin fotoğrafın üzerindeki devir aldığı hakları … Ltd. Şti’ne 01/04/2014 tarihli sözleşme ile devir ettiği, oysa FSEK m.49’a göre eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimsenin, ancak bunların yazılı muvafakatiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebileceği, fotoğraf sanatçısı, … Hizmetleri San.ve Tic. Ltd. Şti ile … Ltd. Şti arasındaki 01/08/2011 tarihli sözleşmede bu şekilde “üçüncü kişilere devir yetkisi” verilmediği gibi, bu konuda başkaca yazılı bir muvafakat da bulunmadığı, buna göre … Ltd. Şti’nin 01/04/2014 tarihli sözleşme ile fotoğraflar üzerinde bir hak iktisap etmediği, sonuç olarak davalı-karşı davacı yanın fotoğraflar bakımından aktif husumet yetkisine sahip bulunmadığı, davacı-davalı davalı …’ın, … isimli TV programındaki ifadelerinin kendi dünya görüşüne ilişkin bir beyan olduğu, burada davalı-karşı davacıların ismini zikretmediği, …’ın konuştuğu esnada arkasından yayınlanan görüntüleri görmesi veya buna müdahale etmesinin mümkün olmadığı, davacı-karşı davalı …’ın … Dergisine verdiği röportajdaki beyan incelendiğinde, …’ın davalı-karşı davacının verdiği bir bilgiyi aktardığı izlenimi edinildiği, bu yönüyle beyanın …’a ait bir değerlendirme veya kötüleme içermediği, davalı-karşı davacı yanın, savcılık kararı ile yapılan arama ve el koyma işlemleri ve yapılan şikayet nedeniyle satılamayan mallarla ilgili olarak zarara uğradığını iddia ettiği, ancak davacı-karşı davalı yanın, Anayasal koruma altında bulunan (… m.36) hak arama hürriyetini kullandığı, davacı-karşı davalı yanın iddiasında da haklı olduğu, bir an için yapılacak yargılama ile haklı olmadığı sonucuna varılsa dahi, ciddi delil ve emarelere dayandığı ve zarar vermek kastıyla hareket etmediği için tazminat talep edilemeyeceği, yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava; FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüzün, TTK kapsamında haksız rekabetin tespiti, durdurulması, giderilmesi, önlenmesi, maddi ve manevi tazminata ilişkin asıl dava ile yine FSEK kapsamında eser sahipliğinin ve tecavüzün tespiti, sözleşmeye aykırı eylemlerin tespiti, men’i, haksız rekabetin durdurulması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin karşı davaya ilişkindir.
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
Talepler;
-Davacı … yönünden;1-markaya tecavüz ve haksız rekabete dayalı maddi – manevi tazminat
-Davacı … yönünden; 1-eser sahipliğine tecavüz 2- kişilik haklarına saldırı, 3- maddi ve manevi tazminat (FSEK 68, Haksız rekabet ve kişilik haklarına saldırıya dayalı)
KARŞI DAVA YÖNÜNDE;
Talepler;
-Davacı … yönünden; haksız fiilden kaynaklı (davalı …’ın beyanları sebebiyle) manevi tazminat
-Davacı … yönünden; 1-eser sahipliğine tecavüzden (eser niteliğindeki fotoğrafların sosyal medyada izinsiz kullanımına dayalı) kaynaklı maddi tazminat 2-ürünlerin toplatılması /geri çekilmesinden kaynaklı maddi tazminat 3-haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat
-Davacı … Giyim yönünden; 1-Haksız arama / el koyma sebebiyle maddi tazminat (3 gün süreyle işletmenin kapalı kalmasından kaynaklı) 2- Savcılık soruşturması sebebiyle haksız el koymadan kaynaklı maddi tazminat 3-ürünlerin geri çekilmesinden kaynaklı maddi tazminat 4-haksız fiile dayalı (itibar kaybına dayalı) manevi tazminat
UYGULANMASI GEREKLİ MEVZUAT;
Uygulanacak mevzuat
5846 sayılı FSEK: Madde 4 “Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan; …. 4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları, 5. Fotoğrafik eserler ve slaytlar,…”
Madde 8- (Değişik madde: 03/03/2001 – 4630/5. Md.) Bir eserin sahibi onu meydana getirendir.
(ESER SAHİPLİĞİ HAKKINDA KARİNELER: I- SAHİBİNİN ADI BELİRTİLEN ESERLERDE:) Madde 11- Yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. (Değişik fıkra: 07/06/1995 – 4110/5 md.) Umumi yerlerde veya radyotelevizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.
Madde 13- Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi menfaatleri bu kanun dairesinde himaye görür. Eser sahibine tanınan hak ve salahiyetler eserin bütününe ve parçalarına şamildir.
Madde 14 – Bir eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını munhasıran eser sahibi tayin eder. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan, yahut ana hatları her hangi bir suretle henüz umuma tanıtılmıyan bir eserin muhtevası hakkında ancak o eserin sahibi malümat verebilir….
MANEVİ HAKLAR: 1. umuma arz salahiyeti (madde 14), 2. adın belirtilmesi salahiyeti (Madde 15), 3. eserde değişiklik yapılmasını menetmek (Madde 16)
Madde 18 – (Değişik madde: 03/03/2001 – 4630/11. Md.) Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir.
MALİ HAKLAR: Madde 20- (Değişik madde: 01/11/1983 – 2936/3 md.) Henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekil ve tarzda olursa olsun faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Alenileşmiş bir eserden eser sahibine münhasiran tanınan faydalanma hakkı, bu Kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir. Mali haklar birbirine bağlı değildir. Bunlardan birinin tasarrufu ve kullanılması diğerine tesir etmez. A-işleme hakkı (Madde 21), B-çoğaltma hakkı (Madde 22) – (Değişik madde: 07/06/1995 – 4110/8 md.) (Değişik fıkra: 03/03/2001 – 4630/13. md.) Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır. Aynı kural, kabartma ve delikli kalıplar hakkında da geçerlidir. Çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar. C-yayma hakkı (Madde 23), Ç-temsil hakkı (Madde 24), D-işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı (Madde 25)
ŞEKİL; Madde 52- Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.
Madde 66 – Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir. Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir. Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir. (Ek fıkra: 07/06/1995 – 4110/19 md.) Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref’i ve men davası açabilir.
(MALİ HAKLARA TECAVÜZ HALİNDE) Madde 68- (Değişik madde: 07/06/1995 – 4110/21 md.;Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./137.mad) Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir… Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir. Madde 69 – Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vaki olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.
Madde 49 – Eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimse, ancak bunların yazılı muvafakatiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir. İşleme hakkının devrinde, devren iktisap eden kimse hakkında da eser sahibi veya mirasçılarının aynı suretle muvafakatı şarttır.
Madde 57 – Asıl veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mülkiyet hakkının devri, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, fikri hakların devrini ihtiva etmez. Bir güzel sanat eseri üzerinde çoğaltma hakkını haiz olan bir kimseden kalıp ve sair çoğaltma aletlerinin zilyedliğini iktisap eden kimse, aksi kararlaştırılmamışsa, çoğaltma hakkını da iktisap etmiş sayılır.
MARKA HUKUKU YÖNÜNDEN;
556 sayılı MarkKHK. 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanununun (SMK) 10.01.2017’de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla beraber yürürlükten kalkmıştır. Bu doğrultuda derdest davalara hangi mevzuatın uygulanacağının açıklanması zarureti doğmuştur.Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ileriye etkili olarak uygulanırlar ancak kanunun geçmişe etkili olarak uygulanacağına ilişkin bir hüküm ihdas edilmiş ise kanun geçmişe etkili olarak uygulanabilir. SMK bu açıdan incelendiğinde, kanunun yürürlüğü düzenleyen 192, maddesinde “a” ve “b” bendinde belirtilen ileri yürürlük hükümleri istisna olmak üzere, kanunun diğer hükümlerinin SMK’nın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Bu kapsamda SMK’nın geçmişe etkili olarak uygulanmasına ilişkin bir hükmün bulunmadığı, dolayısıyla yürürlüğe girdiği 10.01.2017’den itibaren ileriye etkili olarak uygulanacağı görülmüştür. Bu doğrultuda işbu kanunun/SMK’nın yürürlüğe girmesinden önce ikame edilen ve takiben anılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği sırada derdest olan ve söz konusu Kanun’un yürürlük tarihinden önce gerçekleşen olaylara yönelik davalara SMK değil. MarkKHK uygulanacaktır. Belirtelim ki bugün ve dolayısıyla karar tarihi itibariyla MarkKHK yürürlükten kaldırılmış olsa da; bu durum huzurdaki davanın çözümünde MarkKHK hükümlerinin uygulanmasına mani değildir. Hülâsa, huzurdaki davanın SMK yürürlüğe girdiği sırada derdest olduğu görüldüğünden, SMK değil, MarkKHK hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılacaktır.
556 sayılı MarkKHK;
Madde 15 – Tescilli bir marka, başkasına devir edilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin edilebilir. Rehin hakkı bakımından Medeni Kanunun rehin hakkına ilişkin hükümleri uygulanır. Tescilli bir marka üzerindeki sağlararası işlemler yazılı şekle tabidir.
Madde 9 – (Değişik madde: 21/01/2009-5833 S.K./1.mad) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir: a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması. Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması. b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması. c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması. d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması. Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.
Madde 61 – (Değişik madde: 21/01/2009-5833 S.K./2.mad) Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır: a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak. d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 62 – Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması, b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini, c) (Değişik bent: 03/11/1995 – 4128/5 md.) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi. d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.). e) (Değişik bent: 03/11/1995 – 4128/5 md.) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi. f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.
Madde 65 – Marka sahibi, markanın kendi izni olmaksızın taklit edilerek kullanılması sonucunda uğramış olduğu zarar miktarının belirlenmesi için tazminat yükümlüsünden markanın kullanılması ile ilgili belgeleri vermesini talep edebilir. Madde 66 – Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usulerinden birine göre hesap edilir: a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre, b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre, c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre, yoksun kalınan kazancın hasaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur. Madde 67 – Marka üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi, yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, 66 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) veya (b) veya (c) bendlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birini seçmişse; mahkeme, ürünün satışında markanın ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunduğu kanaatına vardığı takdirde, kazancın hesaplanmasında makul bir payın daha eklenmesine karar verir. Markanın ilgili ürüne ekonomik bakımdan önemli bir katkısının olduğunun kabul edilebilmesi için, ilgili ürüne olan talebin oluşmasında markanın belirleyici etken olduğunun anlaşılmış olması gerekir. Madde 68 – Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi, bu nedenle, ayrıca tazminat isteyebilir. Madde 70 – Marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, zamanaşımı süresi için, Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanır.
6102 SAYILI TTK: (TACİR OLMANIN HÜKÜMLERİ) Madde 18-…(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir…
Haksız Rekabet; Madde 54- (1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar… b)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek… c)Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma…d)Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur. e)İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. f)Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56- (1)Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir….
4721 SAYILI TMK: “Dürüst davranma” başlıklı 2. Maddesi; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Tarafların davaya konu eylemleri yönünden ve karar gerekçesi yönünden dürüstlük kuralı belirleyici nokta olmakla bu noktada üzerinde durulmasında fayda görülmüştür.
Buna göre; dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Genel olarak dürüstlük kuralı kişilerin tarafı oldukları hukuki ilişkilerde dürüst, namuslu, ahlâklı ve diğer kişilerde yaratılan güvenle tutarlı şekilde davranmalarını ifade eder. Buna göre belirli bir hukuki ilişkide dürüstlük kuralına uygun davranış; toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekâlı bir kişinin, genel ahlâk, doğruluk ve karşılıklı güven esaslarına uygun davranış biçimidir. Dürüstlük kuralına uygun bu davranışın belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kuralları, günün adet ve uygulamaları, davranışın söz konusu olduğu hukuki ilişkilerin içerik ve amaçları da dikkate alınacaktır (Dural, M. / Sarı, S.: Türk Özel Hukuku 6. Baskı İstanbul 2011, s.226-227). Diğer bir anlatımla dürüst davranma “bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekâlı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır.
TMK’nın 2. maddesinde, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki genel ilkeye yer verilmektedir: Bunlar dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağıdır. Hukuk düzeni, kişilere tanıdığı her bir hakkın kapsamı ile bunların kullanılmasının şartlarını ve şeklini ilgili hak yönünden özel olarak düzenlemiştir. Ancak, hayatın sonsuz ihtimallerinin önceden öngörülmesinin ve bunların en küçük ayrıntılara kadar düzenlenmesinin imkânsızlığı karşısında, bütün hakların kullanılmasında dikkate alınacak genel bir sınırlama koyma ihtiyacı duyulmuştur. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı, bu açıdan uyulması gerekecek genel kurallar olarak karşımıza çıkmaktadır (Dural/Sarı, s. 225).
TMK’nın 2. maddesinde, hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir. Bu ifade şeklinden yola çıkarak; bir hakkın kullanılmasında dürüstlük kuralına uyulmamasının müeyyidesinin, bu hakkın açıkça kötüye kullanılmış sayılması ve hukuken korunmaması olduğu kabul edilebilir (Dural/Sarı, s.225).
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nın 2. maddesinin 1. fıkrası herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Türk Medeni Kanununa göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil, hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.
Madde 24 – Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
Madde 26 – Adının kullanılması çekişmeli olan kişi, hakkının tespitini dava edebilir. Adı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini; haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddi zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Taraflar arasında şifahi olarak yapılan sözleşmeye göre davalı şirketlerin … Giyim adı altında piyasaya sürecekleri 2011 ve 2012 sonbahar kış koleksiyonunda davacı karşı davalının kendi tarzını yansıtan çalışmaları ile bu koleksiyon için 80 parça ürün tasarlaması, ürünleri hazır hale getirmesinin kararlaştırıldığı, davalıların ise tasarım ve numunelerin hazırlanması aşamasında davacı karşı davalının ve tasarım atölyesinin giderlerini karşılamasının kararlaştırıldığı, numunelerin hazırlanmasından sonra taraflar arasında şifahi olarak kararlaştırılan esaslar dahilinde mali hakların devri, marka lisansı ve adın kullanılmasına ilişkin yazılı bir sözleşme imzalanması ve devredilen hakların kullanılmasına karşılık olmak üzere belli bir komisyon / ücret ödenmesinin kararlaştırıldığı noktasında anlaşmazlık bulunmamaktadır.
…Cumhuriyet Başsavcılığının … numaralı soruşturması kapsammda “…” isimli mağazalarda elde edilen … adet “…” etiketli ürün ve yine … numaralı soruşturmada elde edilen “…” ibaresinin kullanıldığı 3 adet tanıtım katalogu da bu durumun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davacı iddiaları arasında bulunan, “…” markasının davalı tarafından kullanımına ve dolayısıyla bu marka açısından da marka hakkının ihlaline yönelik iddialara ilişkin dosya içerisinde bir bilgi veya belge bulunamamıştır.
Davacı taraf ile davalı arasındaki e-mail yazışmaları dikkate alındığında ve davacı …’ın tasarımlarının ürüne dönüşmesi sürecindeki katkısı göz önüne alındığında, davalının bu kullanımının davacı …’ın bilgisi ve onayı dahilinde olduğu kanaatine varılmaktadır. Zira davacı …, dosyaya bir örneği sunulan, … Dergisinin Ekim 2011 sayısında tasarımlarının … mağazalarında satışa çıktığını, beraber bir proje içerisinde olduklarını, ancak sürecin beklendiği gibi gitmediğini ifade etmektedir. Davacı ve davalı taraf arasındaki e-mail yazışmalarında da, “…” ibaresinin ne şekilde kullanılacağı görüşülmektedir. E-maillerin yazılma tarihi 09/09/2011 davacı … tarafından 09/12/2011 tarihinde davalı … Konfeksiyon San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ve dava dışı … şirketine ihtarname gönderilerek haksız tecavüzlere son verilmesi talep edilmiştir.
Davacı taraf ihtarnamenin gönderilmesinden 3 … önce … ibaresinin ne şekilde kullanılacağı konusunu davalı ile görüşmekte, 2 … önce yayınlanan bir dergide ise davalı ile ortak bir projenin olduğunu ancak projeyi durdurma kararı aldıklarını ifade etmektedir.
… Dış Ticaret şirketi ile dava dışı … arasında 01/12/2011 tarihinde imzalanan protokolün 5. maddesi “işbu fotoğraf eserleri üzerindeki çoğaltma, yayma, kamuya arzetme, işleme hakkını iş sahibi devrettiğini, yapılan bu devir ile ilgili bedeli fatura keserek tahsil ettiğini gayrıkabili rücu olarak kabul etmiş ve iş sahibini ibra etmiştir.” şeklindedir.
17/03/2014 tarihli bilirkişi raporunda 29.245 adet ürünün davalılardan … Konfeksiyon San. Ltd. Şti tarafından üretildiği, … Tic. San. ve Paz. Ltd. Şti’ne 1.242.279,97 TL bedelle satılmış olduğu, geriye kalan net satış yapılan 2445 adet mamulün bedelinin davalılardan …Konfeksiyon Tic. San. Paz. Ltd. Şti tarafından çeşitli müşterilere 304.351,11 TL bedelle satıldığı, geriye kalan 26.800 adet ürünün çeşitli yerlere ayni olarak bağışta bulunulduğu, davalı-karşı davalının satamayıp bağışta bulunduğu 26.800 adet ürünün gerçek fiyatları ile satılması halinde 3.374.680,05 TL gelirden yoksun kaldıklarını belirttikleri listede adetlerine göre hesaplandığı, kayıtlarda ise 26.800 adet ürünün 503.331,98 TL bedelle çeşitli derneklere bağış yapıldığının belirlendiği, dışarıdan alınan kumaş bedelleri, katalog çekimleri ile ilgili faturalar, fotoğraf çekimleri için ödenen bedellere ait banka dekontları ekte sunulmuştur. (yevmiye kayıt numaraları faturalar üzerinde belirtilmiştir.) 26.800 adet kalan ürünün davacı-karşı davalının yürüttüğü el koyma faaliyetleri sonucunda depolarda çürümekte iken daha sonra bedelsiz olarak verildiği belirtilmesine rağmen 503.331,98 TL makbuz kesilerek hesaplara giriş yapıldığı, adı geçen şirketin 2011 yılı Kurumlar vergisi beyannamesine göre yapılan yoksun kalınan kar hesaplamasına göre;771.328,31 / 47.653.174,58=0.0161 Kar Marjı, 3.374.680,35 x 0.0161 = 54.332,36 TL yoksun kalınan kar tutarı olarak hesaplanmıştır.
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Marka Hukuku Kapsamında Değerlendirme;
MarkaKHK 9. madde genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması, marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “bağlantı” olduğu ihtimali de “karıştırılma ihtimali” kavramına dâhil sayılmıştır. Karıştırılma ihtimalinde, halkın iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bağlantı kurması yeterlidir. Alıcıların aldıkları ürünlerin başka bir işletmeye ait olduğunu bilmelerine rağmen, iki işletme arasında ekonomik veya organik bir bağlantı olduğu yanılgısına düşmeleri halinde, karıştırılma ihtimali vardır ve işaretler arasında iltibasın mevcut olduğu kabul edilmektedir.
Bir kelimenin veya işaretin markasal olarak kullanılması, bu işaretin belirli bir işletme tarafından piyasaya sunulan mal veya hizmetlerle doğrudan ilişkili olarak, söz konusu mal veya hizmetleri, diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt edecek şekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Bir işaretin markasal olarak kullanımından söz edebilmek için, mal veya hizmetle doğrudan bağlantılı olarak, ilgili çevrenin ürün ile markayı ilişkilendirmesine olanacak verecek şekilde kullanılması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere bu maddeler uyarınca mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Tescilli markanın sahibi, üçüncü kişi tarafından markasının haksız ve usulsüz kullanılmasını önleme hak ve yetkisine sahip bulunmaktadır. Bu kapsamda marka hakkı sahibi, tecavüz oluşturacak nitelikte bir işaretin mal veya ambalajı üzerine konulmasını, bu malların piyasaya sürülmesini, stoklanmasını, ihraç ve ithalini, teşebbüsün iş evrakı veya reklâmlarında kullanılmasını önleme yetkisine sahiptir (KHK 9/ II).
Bu anlamda bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde; “…” ve “…” ibareli markaların davacı karşı davalı … Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır. Davacı adına tescilli markaların izinsiz kullanıldığını iddia etmiş markaya tecavüze dayalı maddi manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur. Bu noktada bu davacı yönünden husumet itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda da izah olunduğu üzere taraflar arasında taraflar arasında şifahi olarak yapılan sözleşmenin mevcut olduğu davacı … her ne kadar marka tescil sahibi değil ise de davacı şirket yetkilisi ve hakim ortak durumunda olduğu şu hale göre tasarımlarında davalı karşı davacılara ait marka ile birlikte ismini de içeren markalar dahil olmak üzere kullanıma rıza gösterdiği dolayısıyla şifahi sözleşme gereği çalışmalara katılan ve rıza gösteren davacının sonradan marka tescil sahibinin davacı şirket olduğu izinsiz kullanımın söz konusu olduğundan bahisle markaya tecavüz iddialarının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu hukuken korunmayacağı anlaşılmakla davacı … Ticaret Limited Şirketinin markaya tecavüze ve haksız rekabete dayalı açmış olduğu maddi manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Eser Niteliği ve Eser Sahipliğine Tecavüz Kapsamında Değerlendirme;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır”. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bîr deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat esefleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Dava konusu tasarımların sunulan raporlarda farklı değerlendirmeler bulunmakla birlikte davacı …’ın hususiyetini yansıttığı, davacının sektörde tanınan bir isim de olduğu dikkate alındığında FSEK m.4/bend 4 kapsamında estetik değere sahip Güzel sanat eserleri olduğu sonucuna ulaşılmış aksi yöndeki değerlendirmeler dikkate alınmamıştır.
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dava konusu tasarımların davacı karşı davalı …’a ait olduğu noktasında da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı dikkate alındığında davacı karşı davalı …’ın eser sahibi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Hak İhlali, Kişilik Haklarına Saldırı ve Haksız Rekabet Yönünden Değerlendirme,
Esasen davacı iddialarını tasarımların izinsiz kullanımına dayandırmış ve FSEK kapsamında mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini, davalı eylemlerinin TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğini, aynı zamanda isminin izinsiz kullanıldığını iddia etmiştir. Tarafların kabulünde olan şifahi sözleşme ilişkisi, kalıpların davalı karşı davacıya teslim edilmiş olması davacı karşı davalının çalışmalara bizzat katılmış olması hatta TV programlarında birlikte çalışma yürütüldüğüne yönelik ikrarları dikkate alındığında eserlerin izinsiz kullanımının söz konusu olmadığı, her ne kadar FSEK 52 anlamında şekil şartlarına uygun bir sözleşme mevcut değil ise de bunu ileri sürmenin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, hukuken korunmayacağı, kalıpların teslimi ile birlikte mali hakların özellikle çoğaltma hakkının davalılara geçtiği sonuç olarak davacı karşı davalının tasarım ücretinden bakiye kalanı talep edebileceği, izinsiz kullanım olmaması sebebiyle FSEK 68 in uygulanamayacağı gibi ismin tescilli marka kapsamında olduğu ve yine rızanın mevcut olduğu dikkate alındığında kişilik haklarına saldırının söz konusu olmayacağı, yine haksız rekabet iddialarının da tüm bu sebeplerle dinlenilemeyeceği anlaşılmakla davacı karşı davalının bu yöndeki tüm taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bakiye ücret alacağı yönünden ise alanında uzman bilirkişilerin dosyaya sunulan deliller kapsamında yapılan inceleme sonucundaki değerlendirmeleri göz önünde bulundurulduğunda her bir tasarım için tasarım bedelinin 3.000 TL olabileceği bu çerçevede teslim edilen 80 adet tasarım için 240.000 TL tasarım bedelinin söz konusu olabileceği, dosyadaki faturalar ödeme belgeleri ve daha önce mali bilirkişiler tarafından defter kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde davalının davacıya yaptığı ödeme miktan 202.106 TL olduğundan davacının 240.000 TL – 202.106 TL = 37.894 TL bakiye alacağının söz konusu olabileceği anlaşılmakla her ne kadar tarafların hesaplama yönünden itirazları mevcut ise de yargılamanın geçirmiş olduğu safahat zararın net bir şekilde tespitinin mümkün olmadığı dikkate alındığında TBK 50 maddesi de gözetilerek tespit olunan bakiye ücret üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Karşı davacı … yönünden; Davalı karşı davacı vekili davacı karşı davalı …’ın görsel yayında ve yazılı beyanatlarında şirketin aleyhinde beyanlarda bulunduğunu bu beyanların şirketin itibarına zarar verdiğinden bahisle 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Yine bu davacı yönünden husumet itirazlarının yerinde olmadığı zira … markasının tescil sahibi olduğu ürünlerin … markası ile piyasaya sunulduğu dikkate alındığında hasım sıfatının bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Manevi tazminat talebi yönünden her ne kadar bilirkişi raporlarında da tespit olunduğu üzere davacı karşı davalının …’de yayınlanan “…” isimli programda kendisine ait giyim tasarımlarının mankenler üzerinde teşhir edilmesinin tesettüre bakışı ile bağdaşmadığını beyan etmesi ve arka planda davacının … kataloğunda yer alan tasarım görsellerinin yer alması kötülemeden ziyade tenkit mahiyetinde değerlendirilebilir ise de davacı karşı davalı …’ın … dergisinin Ekim 2011 sayısında “Ancak …, ilerleyen süreçte böyle bir koleksiyonun tamamını çıkartmak için alt yapılarının üretim kapasitelerinin ve planlamalarının yetersiz olduğunu fark ettiklerini bildirdi.” şeklindeki beyanatların dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, ticari içerisindeki şirkete yönelik toplumda aleyhe algı oluşturabilecek değerlendirmelerde bulunulmasının bahse konu marka sahibi olan davalı karşı davacı şirketin itibarı zedeleyeceği kanaatine varılmış eylemin ağırlığı hak ve nesafet kuralları gözetilerek takdiren 10.000 TL üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiş fazlaya ilişkin talep reddolunmuştur.
2-Karşı davacı … Yönünden; Davalılar karşı davacılar vekili davaya konu tasarımlar üzerinde hak sahipliğinin tespiti davacıların bahse konu tasarımlara yönelik müdahalesinin menini ref ini ve durdurulmasını talep etmiştir.
a)Karşı davalı şirketlerin grup şirketler olduğu yargılama safahatinde birleşerek … Giyim Sanayi ve Tic A.Ş. Ye dönüştüğü noktasında çekişme bulunmamaktadır. Yine … markasının davanın açıldığı tarih itibarı ile Karşı davacı …’e ait olduğu, Karşı davacı …’in lisansa dayalı ürettiği ürünleri diğer karşı davacı … vasıtasıyla piyasaya sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu noktada davaya konu tasarımların üretimiyle ilgili görüşmelerin … üzerinden yürütüldüğü, kalıpların bu davalı karşı davacıya teslim edildiği üretilen ürünlerin ise toptan bir şekilde … Mağazacılığa satıldığı yine dosya kapsamı karşı davacının ikrarlarıyla sabittir. Bu noktada her ne kadar karşı davacılar sonradan birleşmesi gerçekleşmiş olan grup şirketler ise de dava tarihi itibarı ile talep değerlendirildiğinde karşı davacı …’in davacı karşı davalı ile görüşmeleri yürüten ve çoğaltma hakkının devri niteliğinde kalıpları teslim alan şirket oldu dikkate alındığında hak sahipliğinin bu şirkete ait olduğu yukarıda izahı yapıldığı üzere davacı karşı davalının şekle aykırılığa dayalı iddialarının TMK 2 ye aykırılık teşkil ettiği dikkate alınarak bu taleplerin … yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
b)Karşı davacı …’in katolog çekimlerine ait fotoğraflara yönelik eser sahipliğine dayalı talepleri yönünden bahse konu fotoğrafların FSEK 4/bent 5 kapsamında değerlendirilemeyeceği, bir an için eser vasıflarının bulunduğu kabul olunsa dahi dava tarihi itibarı ile söz konusu fotoğraflar üzerinde hak sahipliğinin diğer karşı davacı …’e ait olduğu, esasen raporlarda da tespit olunduğu üzere karşı davacı …’in usulünce mali hak devri sözleşmesinin bulunmadığı, yargılama safahatindeki devrin karşı davacı …’ı hak sahipliğine kavuşturmayacağı, bir an için kavuşturduğu kabul olunsa dahi davacı karşı davalının kendisine ait tasarımları paylaşmasının önlenemeyeceği, hak sahipliğine tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği anlaşılmakla bu yöndeki maddi manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
c)Karşı davacı …’in haksız alınan arama ve elkoyma kararları kapsamında (Davacı karşı davalıların savcılık müracaatlarının … hak kapsamında değerlendirilemeyeceği, oluşan zarardan sorumlu olduğu kanaatiyle) ürünlerin piyasadan çekilmesine yönelik talepleri yönünden yukarıda da belirtildiği üzere üretmiş olduğu ürünleri toptan diğer karşı davacı … Mağazacılığa satmış oldu dikkate alındığında zarar talebinin dinlenilemeyeceği anlaşılmakla bu kapsamdaki maddi tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
d)Yine karşı davacı …’in itibar tazminatına dayalı talepleri yönünden davacı karşı davalıların şifahi sözleşme ilişkisini ve karşı davacının hak sahipliğini dikkate almaksızın marka ve tasarım tecavüzüne dayalı müracaatlarla haksız bir şekilde üretimin durmasına ve itibar kaybına sebebiyet verdiği (Davacı karşı davalıların savcılık müracaatlarının … hak kapsamında değerlendirilemeyeceği, oluşan zarardan sorumlu olduğu kanaatiyle) yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda izahtan vareste olup bu yöndeki manevi tazminat talebinin eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek 10.000 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş fazlaya ilişkin talep reddolunmuştur.
3-Karşı davacı … Yönünden; Davacı karşı davalıların savcılık müracaatlarının … hak kapsamında değerlendirilemeyeceği, oluşan zarardan sorumlu olduğu kabulüyle ;
a)Karşı davacı … alınan arama ve elkoyma kararları kapsamında iş yerinin kapalı kalmasından kaynaklı zarar kalemine ilişkin olarak yapılan inceleme sonucunda karşı davacının (2) günlük kâr kaybı olabileceğinin tespit olunduğu, bu kapsamda talep edebileceği tazminat tutarının (1.691 x 2) = 3.382 TL olarak hesaplandığı karşı davacının talebinin hesaplananın altında kaldığı anlaşılmakla talep edilen miktar üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
b)Piyasadan çekilen ürünlere ilişkin olarak her ne kadar raporlarda bayan giyim eşyası olan pardesü, takım, etek, pantolon, kap, ceket vs. Yönünden hesap ve değerlendirmelerde bulunulmuş ise de (savcılık el koyması sonucunda 133070 TL mala el konulduğu %50 iskonta ile oluşan zararın 66535 TL olarak hesaplandığı gözetildiğinde) net bir zarar tespitinin mümkün olmadığı talebin TBK 50 gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak talebin tümden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
c)Yine karşı davacı … itibar tazminatına dayalı talepleri yönünden davacı karşı davalıların şifahi sözleşme ilişkisini ve karşı davacının hak sahipliğini dikkate almaksızın marka ve tasarım tecavüzüne dayalı müracaatlarla haksız bir şekilde üretimin durmasına ve itibar kaybına sebebiyet verdiği yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda izahtan vareste olup bu yöndeki manevi tazminat talebinin eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek 10.000 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş fazlaya ilişkin talep reddolunmuştur.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat bilirkişi raporları dikkate alınarak değerlendirildiğinde asıl ve karşı davaların kısmen kabul kısmen reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl davada,
A)Davacı …’ın açmış olduğu maddi tazminata yönelik davanın KISMEN KABULÜ ile, tasarım ücret alacağından bakiye kalan 37.894,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
B)Davacı …’ın kişilik haklarına saldırı Fsek 68 ve haksız rekabete dayalı açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davalarının REDDİNE,
C)Davacı … LTD. ŞTİ.’nin markaya tecavüze dayalı açmış olduğu maddi manevi tazminat davalarının REDDİNE,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 4.603,50 TL ve ıslah harcı olan 477,00 TL’den karar harcı olarak hesap olunan 2.588,53 TL’nin düşülmesine, kalanı 2.491,97 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tasarım ücret alacağına ilişkin maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.684,10 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen kişilik hakkına saldırı, FSEK 68, haksız rekabet’e dayalı manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen kişilik hakkına saldırı, FSEK 68, haksız rekabet’e dayalı maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan: 7.049,70 TL bilirkişi ücreti, 525,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 7.575,20 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 849,54 TL ve 2.606,93 TL harç (karar+başvuru) olmak üzere toplam 3.456,47 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalan giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
2-Karşı davada,
A)Davaya konu tasarımlar üzerinde davalı karşı davacı … San. ve Tic. LTD. ŞTİ.’nin hak sahibi olduğunun TESPİTİNE, davacıların bu tasarımlara yönelik müdahalesinin MEN’İNE, REF’İNE, ve DURDURULMASINA,
B)Davalı karşı davacı …nin açmış olduğu manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
C) Davalı karşı davacı …’in;
-fotoğrafların izinsiz kullanılmasına dayalı açmış olduğu maddi manevi tazminat davalarının REDDİNE,
-ürünlerin piyasadan çekilmesine dayalı açmış olduğu maddi tazminat davasının REDDİNE,
-İtibar tazminatına yönelik açmış olduğu manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacılar karşı davalılardan alınarak davalı karşı davacı …’e ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
D)Davalı karşı davacı …’ın;
-el koyma ve haksız tedbir konulmasından kaynaklı maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 3.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalılardan alınarak davalı karşı davacıya ödenmesine,
-el konulan, piyasadan çekilen mallar ve oluşan maddi zarara yönelik açmış olduğu maddi tazminat davasının KABULÜ ile, taleple bağlı kalınarak 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalılardan alınarak davalı karşı davacıya ödenmesine,
-itibar tazminatına yönelik açmış olduğu manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacılar karşı davalılardan alınarak davalı karşı davacı ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.620,43 TL karar harcından peşin yatırılan 2.866,05 TL ve 376,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile kalan 378,38 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
KARŞI DAVACI … YÖNÜNDEN;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen hak sahipliğinin tespiti vd taleplere ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti’ne verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen itibar tazminatına yönelik manevi tazminat talebine ilişkin hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılardan … San. ve Tic. Ltd. Şti’ne verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen itibar tazminatına yönelik manevi tazminat talebine ilişkin hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan … San. ve Tic. Ltd. Şti’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen fotoğrafların izinsiz kullanılması nedeniyle FSEK 68’e dayalı maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan … San. ve Tic. Ltd. Şti’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen fotoğrafların izinsiz kullanılması nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan … San. ve Tic. Ltd. Şti’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen ürünlerin piyasadan çekilmesine dayalı maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan … San. ve Tic. Ltd. Şti’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
KARŞI DAVACI … YÖNÜNDEN;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılardan … Dış Tic. ve Tekstil San. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
KARŞI DAVACI … YÖNÜNDEN;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen el koyma ve haksız tedbirden kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkin 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı … San. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen el koyulan ve piyasadan çekilen mallardan kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı … San. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen itibar tazminatına yönelik manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı … San. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen itibar tazminatına yönelik manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacı … San. Ltd. Şti den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
-Davacılar tarafından yapılan: 3.900,30 TL bilirkişi ücreti, 585,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.485,50 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.231,76 TL’si ve 3.263,20 TL harç (peşin+başvuru+tamamlama) olmak üzere toplam 4.494,96 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalan giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
3-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2020

Katip …

Hakim …