Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/54 E. 2023/354 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/54 Esas
KARAR NO : 2023/354
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2023
KARAR TARİHİ : 16/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 26/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Alacaklı davalı tarafından başlatılan takibe konu senet üzerinde bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkili böyle bir senetti de imzalamadığını, Müvekkilinin 27.06.2016 yılında tanzim edilen ve vade tarihi 05.01.2020 olan senede dayalı herhangi bir borcu olmadığın, Müvekkili ile söz konusu şirket arasında bu senedin imzalanmasını gerektirecek herhangi bir borç ilişkisinin de olmadığını, Müvekkil söz konusu şirketten kendi adına bir araç kiralamadığını, Davalı şirketten, bağlı olarak çalıştığı şirket için araç kiraladığını, Senedin düzenlendiği tarihte müvekkilin bağlı çalıştığı şirket adına kiralama sözleşmesi düzenlendiğini, Ancak herhangi bir bağımsız bono imzalanmadığını, Kiralama işlemi müvekkil adına değil şirket adına yapıldığını, Söz konusu bono sonradan müvekkil adına doldurularak takibe başlanıldığını, Söz konusu bononun müvekkile fark ettirmeden hile ile sözleşmenin devamı olarak imzalattırılmış ve daha sonrasında altı ve üstü kesilerek, üzerinde değişiklikler yapılarak takibe konulduğunu, Bilindiği üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 190 gereğince ispat yükü kural olarak vakıadan kendisi lehine hak çıkaran, hakkının varlığını ileri süren tarafa yani alacaklıya aittir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa ispat yükü alacaklıya düşer. Bu noktada alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraf mahkemeye söz konusu senedin imzalanmasını gerektirecek herhangi bir belge, herhangi bir döküman getirmelidir. Oysa mevcut olayda davalı şirketin alacaklı olduğunu ispatlayabilecek hiçbir bulgunun olmadığını, Bu senet müvekkile hile ile imzalatılmış olsa dahi bu haliyle imzalanmadığını, 27.06. 2016 tanzim tarihli senede 05.01.2020 tarihli vade konulmuştur. Vade tarihi ile tanzim tarihi yazıları da birbirinden farklı olduğunu, kaldı ki ticaret hayatında hiçbir şirket dört yıl vadeli bir senet imzalamaz, bu ticari hayatın akışına uygun değildir, Ticari hayatta hız ve nakit akışı birlikte düşünüldüğünde bu durum olağan akışa aykırı olduğunu, Senet imzalanmış olsa dahi sonradan değiştirilmiş, tahrif edilerek takibe koyulduğunu belirterek, icra takibinin tedbir kararı ile dava sonuna kadar durdurulmasını, … icra dairesi tarafından konulan hacizlerin kaldırılmasına, davamızın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 15/03/2023 tarihli cevap dilekçesini özetle; Davacı taraf, müvekkil şirketten 27.06.2016 tarihinde … marka model araç kiralamış ve kiraladığı aracı hasarlı olarak müvekkile teslim ettiğini, ancak müvekkil nezdinde doğan zararı nakden tazmin etmediğini, , müvekkil lehine bono düzenleyerek müvekkile teslim ettiğini, ancak vade tarihi itibariyle davacı tarafından düzenlenen bono ödenmemiş olup, işbu davaya konu icra takibinin başlatıldığını, ancak davacı takibe konu borcu inkar ettiğini, Davacı taraf müvekkil şirketten şahsı adına araç kiralama işleminde bulunmuş olup, kiraladığı aracı hasarlı olarak müvekkil şirkete teslim etmiş ve araca verdiği hasarı, aracın serviste kaldığı süre boyunca oluşan kazanç kaybı ve araçta oluşan değer kaybını tazmin etmek adına davacı tarafından davaya konu bono düzenlenmiş ve müvekkil şirkete verildiğini, taraflar arasındaki ihtilafın kaynağı araç kiralama sözleşmesi olduğu için bu ihtilafın çözümünde görevli mahkemeler HMK’nin ilgili maddeleri gereği Sulh HukuK Mahkemesi olduğunu, müvekkil şirket 2017-2018-2019 yıllarında 100’ün üzerinde araç ile rent a car faaliyeti yürütmüş bir şirket olduğunu, bu durum, müvekkil şirketin ilgili döneme ait kabis kayıtları ile sabit olduğunu, Günde yüzlerce müşterisine araç kiralayan müvekkil firmanın bir çok müşterisi ile olan araç kiralama ilişkisinden kaynaklanan birçok alacakları (trafik cezası bedeli, hasar bedeli, geç teslimden kaynaklanan kazanç kaybı bedeli vs) bulunduğunu, Davacının iddialarını kabul etmediklerini, müvekkil şirketin kötü niyetli olarak elinde bono bulundurduğu ve bu bonoların tamamını haksız kazanç için icra takibine konu etme çabası içine girdi ihtimali değerlendirildiğinde, müvekkil şirketin ticari kapasitesi gereği binlerce icra takibi olması gerekirken sadece sınırlı sayıda icra takibi başlatıldığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği gibi aynı önemde birçok icra takibinin başlatılmasının haksız kazanç edinmeye yönelik faaliyeti olarak değerlendirilmesi açıkça mahkemeyi etkilemeye yönelik ucuz manipülatif iddialar olduğunu, Davacı taraf müvekkil şirketten 27.06.2016 tarihinde … marka model aracı kiralamış olup (bu durum emniyet genel müdürlüğüne müzekkere yazılarak kabis sistemi üzerinden sorgulanabilir), kiraladığı aracı hasarlı bir şekilde teslim ettiğini, Hasarın nasıl oluştuğu, kaza yapılıp yapılmadığı konusu ile ilgili müvekkil şirkete bilgi verilmemiş ve kaza tespit tutanağı davacı tarafından düzenlenmemiş ve müvekkile teslim edilmediğini, Bu sebepten dolayı müvekkil sigorta aracılığı ile zararını gideremediğini, maddi zarar olarak hasar bedeli, kazanç kaybı (aracın serviste kaldığı süre boyunca) ve değer kaybı bedelini tazmin etmek için müvekkil şirkete davacı tarafından imzalanan bono teslim edilmiştir. davacı takibe konu bononun üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiş ancak bu bononun sözleşme evraklarının arasında hile ile imzalatıldığını iddia etmiştir. ancak bu iddialar gerçeğe aykırı olduğunu, ayrıca ekte sunulan davacının imzasını içeren prokol ile davacı taraf hasar bedeli, kazanç kaybı ve değer kaybına ilişkin zararı gidermek için 25.000,00 tl bedelli senet düzenlendiğini kabul etmekte olduğunu, dava konusu bonoya ilişkin temel borç ilişkisinin varlığı ispatlanmış olup, bono davacı tarafından imzalandığını, Bu bakımdan davacının borcunun tespitinde dava konusu bono üzerinde yer alan bedelin esas alınması gerekmekte ve huzurdaki davanın reddi gerekmekte olduğunu, davacı senedin boş olarak teminaten imzalandığını iddia etmekte olduğunu, Ancak davacı bu iddialarını yazılı bir şekilde kanıtlamak mecburiyetinde olduğunu, bononun boş halini yahut teminat senedini olduğunu kanıtlar bir yazılı delili dosyaya sunamadığını, Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senett olduğunu, bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa ait olduğunu belirterek, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İşbu davanın görevsizlik nedeniyle usul yönünden reddini, İşbu talepleri uygun görülmez ise sunmuş olduğu deliller ve ispat vasıtaları neticesinde esasa girilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddini, İşbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve İ.İ.K. md 72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMI BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE;
Dava; İstanbul 28. İcra Dairesi’nin 2022/32422 esas sayılı dosyasında yürütülen takip sebebiyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin davadır. Tarafalar arasındaki uyuşmalık; takibe konu senedin araç kiralama ilişkisi sebebiyle davacının rızası dahilinde alınıp alınmadığı, senetteki yazıların davacı eli ürünü olup olmadığı, senet sebebiyle davacının borçlu bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Bu nedenle de yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. HMK 4/1-a maddesi uyarınca, “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın, a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, …. , sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmü amirdir. İlgili hüküm uyarınca; kira ilişkisinden kaynaklanan davalara bakmakla görevli mahkemeler Sulh Hukuk Mahkemeleridir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; Dava ve icra takibine konu senet, kambiyo senedi olmasına karşın işbu davada taraflar arasındaki temel ilişkinin araç kiralama ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle eldeki davada Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek mahkememizce görevsizlik kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer yönde;Y. 6. H.D., 5.05.2015 T., 2015/4140 E.-2015/5016 K.”
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-)HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-)HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 16/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır