Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/492 E. 2023/695 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/492 Esas
KARAR NO : 2023/695
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 14/08/2023
KARAR TARİHİ : 25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; … Ticaret Mahkemesinin 2022/… sayılı, 26/12/2022 tarihli, 2022/… düzenleme numaralı kararında, Davalılar … ve … ‘nın davacıya, çeklerin değeri olan 2.131.354,00 dirhem (iki milyon yüz otuz bir bin üç yüz elli dört), (işbu dava tarihi itibari ile merkez bankası kur karşılığı 15.787.152,1 TL) ve davanın açıldığı 23.06.2020 tarihinden itibaren harç ve masrafların tamamı ödenene kadar işleyecek %9 oranında kanuni faiz ve bin dirhem avukatlık ücreti ödenmesine ve kararın kefalet olmaksızın derhal kendiliğinden yürürlüğe girmesine hükmedildiğini, … Mahkeme kararında kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği bilgisinin mevcut olduğunu, bu mahkeme kararı ile Birleşik Arap Emirlerindeki tüm yetkili kurum ve kuruluşlarca uygulanır hale geldiğini, diğer ülkelerden ve ülkemizden verilen kararlar gibi kakakrın kesinleştiğine ilişkin ayrıca bir belge verilmediğini, bu sebeple kesinleşme şerhi alınmasının mümkün olmadığını, kararın kesinlik taşıdığı mahkeme kararından anlaşıldığını, müvekkili şirketin davalılar tarafından ödenmesine hükmedilen alacağına ilişkin birleşik arap emirliklerinde icra yoluna başvurumuş ised de davalıların türk vatandaşı olması, Türkiyede ikamet ediyor olması nedeni ile Birleşik Arap Emirliklerinde mal varlığı bulunmaması sebebiyle tahsilat yapılamadığını, bu miktardaki alacağına kavuşamamsı nedeniyle ticari işlerinin aksadığını, müvekkili şirketin son çare olarak davalılara karşı Türkiyede icra takip işlerine girişmek istediklerini, … Mahkemesince ve taraflarınca temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olan alacak kararının davalılara karşı Türkiye de icrasının mümkün olabilmesi için iş bu tanıma ve tenfiz davasını açmanın müvekkilinin hukuki yararının olduğunu, bu nedenlerle … Ticaret Mahkemesinin 2022/… sayılı, 26/12/2022 tarihli, 2022/… düzenleme numaralı kararının Türkiye’ de geçerli olabilmesi için mahkemece tanınması ve tenfizine karar verilmesini, davalılardan …’ ün belirtilen pasaport numasarınandan kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilerek davalı olarak taraf teşkil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı müvekilinin ikamet adresinin Kartal olduğunu, davaya bakmaya yer itibariyle ve görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelirinin olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında herhangi bir hukuki konularda adli yardımlaşma anlaşmasının mevcut olmadığını, davanın kabul edilmesi kanunlara göre mümkün olmadığını, bu yönden davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın Birleşik Arap Emirlikleri menşeli bir tüzel kişilik olduğunu, açtıkları davada yabancı mahkeme kararlarınnı tananması ve tenfizi olduğundan MÖHUK 48/3 maddeye göre Türkiye Cumhuriyetinde açtığı bu davada mahkemenin takdir edeceği teminatı göstermek zorunda olduğunu, davacı tarafın açtığı bu davanın konusu … Ticaret Mahkemesinin karırının bir yabancı mahkeme kaarı olmayıp sadece dava mektupları başlıklı bir karar olduğunu, bu belge ile konusu ifa ve ticari sözleşmelerin icrası hakkında görülen … sayılı davada ifa emri olan bir dava mektubu olduğunu, bu belgelerin davalı müvekkili usulüne uygun olarak tebliğ ve davet edilmediğin, bu mektupların mahkeme kararı olarak kabul edilse dahi yabancı mahkelerin hukuk davalarında verdikleri o devletin kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan mahkemee ilamlarının tanınması ve tenfizi hukukumuzda berlirli koşullara bağlandığını, bu koşulların 5718 sayılı Milletlerarası özel hukuk ve usul hukuku hakkında kanunun 50-59 maddelerinde düzenlendiğini, davaya konu olan dava mektupları ile herhangi bir Birleşik Arap Emirliği mahkemesinin herhangi bir kararı yargılmasa usulüne uygun olarak davalı müvekkiline bildirilmediğini, harhangi bir tebligatın söz konusu olmadığını, davalı müvekilinin yaklaşık 15 yıldan beri Birleşik Arap Emirliklerinde bulunamdığını,, söz konusu kararın nasıl ve ne şekilde alındığı ve karara bağlandığının bir muamma olduğunu, bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun tanıma ve tenfiz talebinin şartları oluşmadığından davanın reddini, davalı müvekkilinin adresinin İstanbul Anadolu yakasında olduğundan davanın yetkisizlik mahkemede açıldığını ve yetkili mahkemelerin Anadolu Adliyesi Mahkemeleri olduğundan yetki yönünden reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevabında; Mahkemece cevap süresinin bitiminden itibaren 2 (iki) hafta ek süre verildiğini ancak müvekkiline dava dilekçesinin hala tebliğ edilmediğini, bu nedenle usulüne göre dosyaya vekalet sunduğu 09.10.2023 tarihi itibariyle dosya içeriğine eriştiğinden bu tarihin tebellüğ tarihi sayılmasını, dolayısıyla daha önce verilen iki haftalık ek süre de dikkate alınarak 06.11.2023 tarihine kadar cevap dilekçesini sunmak için süresi bulunduğu dikkate alınarak ön inceleme duruşmasının ileri bir tarihe bırakılmasını, ek süre dolmamış olduğu için ön inceleme duruşmasının ileri bir tarihe ertelenmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı … vekili aynı tarihli ikinci dilekçesi ile; “Tanıma ve tenfizi istenen kararın, davacı tarafından sunulan belgelere göre istendiği, karar diye sunulan belgenin ilam niteliğinden ziyade bir dava mektubu niteliğinde olduğu, yargılamanın nasıl sürdürülmüş olduğuna ilişkin dosyada hiçbir belge bulunmadığı, müvekkilinin ve diğer davalının yargılamadan hiç haberi olmadığı, yargılamanın gıyaplarında yapıldığı, hiçbir savunma hakkı tanınmamış olduğu, mahkeme kararına konu borcun asıl sorumlusunun “… Müteahhitlik Şirketi” adlı şirket olduğu, müvekkilinin sadece şirket yetkilisi sıfatıyla çekte imzasının bulunduğu, borca müdahil sayılabilmesi için hiçbir hukuki sebep bulunmadığının tespit edildiğini, bu kadar yetersiz belgelere ve sadece davacı tarafından ibraz edilmiş belgelere dayalı olarak düzenlenmiş bir davaya sağlıklı bir cevap verebilmenin mümkün olmadığını, belgeler sunulduktan sonra cevap verebileceklerini ve belgelerin davacıdan istenmesini talep etttiğini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın, … Ticaret Mahkemesinden verildiği iddia olunan kararın tanıma ve tenfizi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya, dava dilekçesi ve ekleri incelendiğinde; tanınması ve tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı örneği ile onaylı tercümesinin bulunmadığı görülmüş, davacıya bunu sunması için iki haftalık kesin süre verilerek davacı vekili ihtar edilmiş, tebligat yapılmıştır.
Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu belgenin bir ilam olmadığı, mektup şeklinde yazılmış bir metin olduğu, tarafların açık kimlik ve adres bilgilerinin bulunmadığı, yargılama usulüne ilişkin bir açıklama olmadığı, bunun bir ilam olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafa verilen iki haftalık kesin süre içinde istenen karar aslı veya örnekleri sunulmadığı gibi, ön inceleme duruşmasına katılan davacı vekilinin duruşmada da bunu sunmadığı görülmüştür.
5718 sayılı yasanın Dilekçeye eklenecek belgeler başlıklı 53. maddesine göre; a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi. b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin tenfiz dilekçesine eklenmesi gerekir.
Mahkememizce 16/08/2023 tarihli tensip tutanağı ile davacı tarafa, yabancı mahkeme kararının aslını veya ilgili mahkemece onanmış örneği ile onanmış tercümesi ve kesinleşme şerhinin mahkememize sunulması için 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verilerek bu karar tebliğ edilmiş ise de, bir ilam sunulmadığı, yargılamanın sürüncemede kaldığı, bu durumda tenfizi istenen bir kararın sunulmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının, karar aslı veya onaylı örneği ve tercümesi sunulmadığından usulden reddine,
2-Yeteri kadar harç alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince her bir davalı için ayrı ayrı takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır