Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/47 E. 2023/519 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/47 Esas
KARAR NO : 2023/519

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2023
KARAR TARİHİ : 10/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 23/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; 09/06/2022 tarihinde dört aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, …cın direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun solunda duraklama halinde bulunan sürücü …’ın kullandığı … plakalı araca çarptığını, …ç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin uğramış olduğu kazanç kaybından davalının sorumlu olduğunu, meydana gelen zarardan, davalı şirket sürücüsünün haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde araç işleten sıfatıyla davalı …Bankası A.Ş’nin sorumlu olduğunu ve müvekkili şirketin zararını karşılaması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla 09/06/2022 tarihinde davalı yanın kusuru sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sebebi ile müvekkilinin uğradığı kazanç kaybına ilişkin dava tarihi itibari ile alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesi ve bu durumun yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacak olması nedeniyle kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın taleplerinin yasa ve usule aykırı olduğundan kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafından alacağın tamamı tartışmasız ve açıkça belirli iken tamamı değil sadece bir kısmının dava edildiğini, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının olmadığını, bu durumda davanın usulden reddi gerektiğini, davacının hem tespit hem de eda davasını aynı anda açamayacağını, davacının iddia ettiği gibi bir zararının varsa bu zarardan sorumluluğun müvekkili şirketin değil dava dışı … A.Ş’nin olduğunu, davacının aracına çarptığını iddia ettiği araç yönünden rent-a car firması ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme gereğince tüm sorumluluğun…dolayısıyla müvekkili şirketin davacının talep ettiği alacaklardan kaynaklanan sorumluluğunun bulunmadığını, davacının taleplerinden sorumlu olmayan müvekkili şirket açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, trafik kazası neticesinde araçta meydana gelen kazanç kaybı tazminat talebine ilişkindir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun hükümlerine göre, trafik kaydı işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde “işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araçların malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalkması nedeniyle, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Yargıtay 4.HD’nin 2022/5468 Esas – 2022/15704 Karar sayılı ilamında da: “…Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı …A.Ş.’nin maliki olduğu kazaya neden olan …lakalı aracın finansal leasing sözleşmesi ile davalı …AŞ’ye 07.07.2008 tarihinden itibaren 4 yıl süre ile kiralandığı, sonrasında ise aracın davalı …AŞ tarafından ihbar olunan …Limited Şirketi’ne otomobil kiralama sözleşmesi ile 17.07.2008 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile kiralandığı, davalı …’ın ise ihbar olunan şirketin çalışanı olduğu ve olay günü şirkete ürün taşıdığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davalı finansal kiralama sözleşmesinde kiracı olan …AŞ ile ihbar olunan ….Limited Şirketi arasında 17.07.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığı, aracın fiilen ihbar olunan şirketin kullanımında olduğu, davalı …’ın ihbar olunan şirketin çalışanı olduğu durumları gözetildiğinde, kira sözleşmesinin 3.kişileri bağlayıcı etkide ve güçte olduğunun kabulü ile aracın işleten sıfatının ihbar olunan şirkette olduğu, davalı araç maliki… AŞ’nin ve davalı finansal kiralayandan aracı kiralayan …Aş’nin ayrı ayrı işleten sıfatlarının bulunmadığı anlaşılmakla, adı geçen davalılar yönünden davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş olmaları doğru görülmemiş…” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda; davaya konu trafik kazasına karışan … plakalı aracın tescil kaydında davalı şirket görülmekte ise de; 23/11/2021 tarihli finansal kiralama sözleşmesi ile ihbar olunan … Servis A.Ş’ye kiralandığı, ardından dava dışı …’e kiralandığı, 23/11/2021 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin uzun süreli kiralama olduğu, bu nedenle işleten sıfatının davalı yönünden ortadan kalktığı ve davalının pasif husumet ehliyetinin olmadığı anlaşıldığından bu davalıya yöneltilen davanın HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-)Alınması gereken 269,80TL harçtan peşin alınan 179,90TL harcın mahsubu ile bakiye 89,90TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-)Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-)Arabuluculuk ücreti olan 2.644,07TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-)Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 1.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/07/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır