Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/4 E. 2023/218 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/4 Esas
KARAR NO : 2023/218

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2023
KARAR TARİHİ : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile: Müvekkili ile dava dışı … ve …’in 2013 yılında üç ortaklı ‘… Şirketi’ isimli şirketi kurduğunu, daha sonra şirketin esas sermayesinin artırılması için yeni ortak olarak dava dışı … ile …’ın şirkete ortak yapılıp akabinde şirket tür olarak Anonim Şirket haline dönüştürüldüğünü, şirket ortakları arasında yaşanan sorunlar nedeniyle yeni ortaklar … ve … ortaklıktan ayrılmak istediğini ve bu talepleri kabul edilerek anlaşmak suretiyle adı geçenlerin 19.06.2014 tarihinde imzalanan borç tasfiye sözleşmesi ile ortaklıktan ayrıldığını, borç tasfiye sözleşmesi uyarınca toplam 330.000 USD değerinde 27 adet senetin …’a, 330.000 USD değerinde 27 senetin de …’ye verildiğini, borç tasfiye sözleşmesinde de yazıldığı gibi müvekkilinin toplam 18 senet için kefil sıfatıyla borç altına girdiğini ve 18 senet için imza attığını, asıl borçlu …Tic. A.Ş.’nin ödememesi halinde 9 senet …’a, 9 senet de …’ye olmak üzere toplam 18 senet için kefil sıfatıyla borç altına girdiğini, asıl borçlu … A.Ş’nin, verilen ilk üç senedi ödemiş ancak sonraki senedi ödemeyince alacaklı … tarafından … 2. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, alacaklı …’nün cirantacısı-alacaklı… A.Ş. tarafından ise … 30. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkili ve diğer borçlular …Tic. A.Ş., … ve … aleyhlerine icra takibi başlatıldığını, 19.06.2014 tarihli Borç Tasfiye Protokolü aslının … 30. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında ve kendisinde bulunduğunu, Borç Tasfiye Protokolünün II- Geri Ödeme Şekli maddesinin 5 numaralı bendinin son cümlesinde “müvekkilinin ilk 18 senedin şirket tarafından ödenmesine müteakip kalan diğer senetlere …tarafından kefil olunacaktır.” hükmü yer aldığını, yani müvekkilinin icra ve davanın dayanağını oluşturan borç tasfiye protokolü hükümlerine göre borcu ve sorumluluğunun, 19. ve sonraki sıralarda yer alan senetlerle sınırlı olduğunu, bu nedenle müvekkili ile takip alacaklısı davalı … San. A.Ş. ile ödeme hususunda 05/11/2016 tarihinde protokol ve devamında 10.11.2018 tarihinde protokoller ve ödeme planları yapmış ve tüm ödemelerin banka havaleleri ile gerçekleştirildiğini, bu nedenle alacaklı şirket yetkilileri ve şirket vekilinin ibranameler düzenleyip müvekkiline verdiğini, müvekkilinin icra dosyasında borcu kalmadığını, buna rağmen alacaklı …San. A.Ş’nin, müvekkilini ibra ettikten yıllar sonra … 31. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı alacağın devri sözleşmesi ile … 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki 5.197.000,00 TL asıl alacağı ve faiz alacağının tamamını davalı …’a devrettiğini, takip borçlusu …’ya ait İstanbul İlinde bulunan taşınmazı muvazaalı olarak iktisap eden … aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının … aleyhine sonuçlanması üzerine …’ın hem tasarrufun iptaline karar verilen taşınmaz bedelini ödeyerek hem de icra dosyasında tüm borcu olarak 5.197.000,00 TL’yi nakden ödemek suretiyle … 31. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı alacağın devri sözleşmesi ile alacağı devralmış bulunduğunu, taşınmaz bedelini aşan miktarda ödeme yapılmasının davalılar arasında muvazaa olduğunu gösterdiğini, bu temlik üzeri davalı … tarafından davacı aleyhinde kötü niyetle takibe devam edildiğini, müvekkiline ait taşınmazlara, maaşına, banka hesaplarına ve adına kayıtlı … plaka sayılı araç üzerelerine haciz kararları verildiğini, …’de pilot olan davacının itibarının zedelendiğini, iki davalının da kötüniyetli olduklarını, alacağın temliki tarihinde davacının bir borcunun bulunmadığını, TBK’ nun 188. maddesine göre, borçlu devri öğrendiği sırada devreden alacaklıya karşı sahip olduğu savunmaları, devralan alacaklıya karşı da ileri sürebileceğini, alacağı devralan … aleyhine açtığı itfa ve zamanaşımı nedeniyle takibin iptali ve icranın geri bırakılması davası sonunda, … 30. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve… sayılı ilamı ile “Davanın kabulü ile, … 30. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacı borçlu … yönünden İİK’ nın 71/2 ve 33/a maddeleri uyarınca icranın geri bırakılmasına,” karar verildiğini ve istinafta olduğunu, buna rağmen hacizlerin devam etmesi nedeniyle davacının mağdur olduğunu ve icranın geri bırakılmasına karar verilmesini istediğini, alacağın TTK md. 749’da öngörülen 3 yıllık zaman aşımına da uğradığını, alacağı devreden alacaklının, borçlulardan …’ndan haricen tahsil ettikleri ödemeleri icra dosyasına bildirmesine rağmen müvekkilinin borcu kapatmasına ve müvekkiline ibranameler vermelerine karşın, söz konusu ödemeleri ve ibranameleri icra dosyasına ibraz etmemek ve yıllarca müvekkili aleyhine hiçbir icra işlemi yapılmazken durup dururken borcu bulunmadığı halde hacizler gerçekleştiren alacağı devralan davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, mevcut hacizlerin tatbiki halinde telafisi imkansız zararları doğacağından tensiben ve tedbiren takibin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini beyanla; dava sonuçlanıncaya kadar icranın geri bırakılmasına, davanın kabulü ile müvekkilinin … 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu senetlerden dolayı davalılara her hangi bir borcunun bulunmadığına, müvekkili aleyhine icra takibene devam edilmesinin kötüniyetli olduğuna ve müvekkili bakımından takibin iptali ile dava süresince icranın geri bırakılmasına, yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Dava dilekçesi muhtevasından da görüldüğü üzere davacının mahkemeye sunduğu ibra olduğunu iddia ettiği sözleşmeler ve dava konusu icra takip dosyası üzerinden haciz yazıları ile mamelekine konulan hacizler ve maaşından yapılan haciz işlemleri nedeniyle artık bu davanın menfi tespit davası olarak açılması mümkün olmadığını, ancak istirdat davası şeklinde açılması gerektiğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının dayandığı protokolün tarihinin 23 Aralık 2014 olduğunu, rakam içermeyen ibranamelerin düzenlenme tarihlerinin ise 2018 olduğunu, bu durumda geçerli bir ibraname olmadığını, şekil şartına uyulmadığını, sunulan ibranamenin borç ilişkisini sona erdirmediğini, harici ödemelere ilişkin davaya konu edilen hususlarda kendilerine ve icra dosyasına bir bilgi verilmediğini, Türk Borçlar Kanunu 420. Maddesinde kanun koyucu “Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.” hükmünü vaz ettiğini, somut olayda ise; icra takip dosyası içeriğine ve dosya totaline göz atıldığında banka üzerinden yapılmayan bu miktarlı bir ödeme iddiasının ve buna ilişkin sunulan belge, suret ve ibranamelerin kabul edilmesi mümkün olmadığını, icra dosyasında olmayan bu ibranamelerin sonradan düzenlenmiş olabileceğini, … 30.icra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 23.Aralık.2014 tarih ile sunulan BORÇ TASFİYE SÖZLEŞMESİ’nde davacının ‘Kefil Ortak’ olarak imza attığını ve bu sözleşme ile kefil ortaklardan … dosyaya ve senetlere kefil olduğunu, bu halde; davacının imzası olan senetleri ödeyerek icra dosyası borcundan kurtulması söz konusu olamayacağını, davaya konu ödemeler ve ibraname kendilerin ve bilmediği ve icra dosyasına bildirilmediği, bu konuda bilgi sahibi olmadığı için takibe devam etmekte kötü niyetli olmadıklarını, icra dosyasına bildirim yapmayan ve mahsup yapmayarak davacının temlik almada hataya düşürülmesi nedeniyle davacının kötü niyetli olduğunu beyanla, davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… şirketi vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirket imza yetkilisi …’nun, aynı alanda faaliyet gösteren … A.Ş.’ ne 2013 yılında 330.000,00 USD karşılığı tutarında bedel ödeyerek ortak olduğunu ve daha sonra protokolle ortaklıktan ayrıldığını, protokol uyarınca verilen senetlerin davalı şirkete ciro edildiğini, senetlerin ödenmemesi üzerine davaya konu icra takibine geçildiğini, dava dilekçesinin birinci sayfasında bahse konu edilen olayın başlangıç noktasına ilişkin açıklamaların doğru ve belgeli olduğunu, davacının, tasfiye protokolüne uyulmadığı için icra takibine konu olan ve kendisinin kefil olduğu senetlerle ilgili olarak diğer alacaklı … ile anlaşma cihetine gittiğini ve bir kısım ödemeler yapmaya başladığını, bu ödemelere ilişkin sunulmuş olan banka dekontları incelendiğinde esasen yapılan ödemelerin icra dosyasındaki borç tutarının altında kaldığı görüleceğini, ancak bu aşamada davacı borçlunun, takibe konu kambiyo senetlerine ilişkin tüm borçlarını tamamlayamadığından dolayı … Bloklarından bir daireyi … ‘a devretmiş ise de burada müteaahhit şirketten kaynaklanan sebeplerle satış yapılmamamış ve daha sonra kendisine bu gayrimenkul iade edildiğini, müvekkili … A.Ş. yetkilisinin talimatı ile dosyaya sunulan ibralarda bedel yazmıyor olmasının, esasen devredilen işbu gayrimenkulün satış bedelinin bilinmiyor olmasından kaynaklandığını, ancak gayrimenkulün … şirketinin mali sıkıntıları nedeniyle satılamamış olması nedeniyle ve borçlu davacıya iade edilmesi karşısında borçlu davacının borcunun tamamını ödemediğine karine teşkil ettiğini, eğer davacı borçlu, borcunun tamamını ödedi ise kendine ait tahsil harcını ödeyerek icra dosyasını kapatması gerektiğini, yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde esasen davacı borçlunun kendisine ait kısmın da tamamını ödememiş olduğunu ortaya çıkartabileceğini, davacının elindeki ibranamelerin, maddi anlamda ne kadar ödendiği konusunda tutar yazılmadan ve sadece davacının yoğun talepleri ile müvekkilinin diğer borçludan tahsilat yapabilme ihtimalini göz önüne alarak kendisine verildiğini. 30. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki borçlu …’na ait …’ta mukim evinin satışına muvafakat ederek bu dosyada toplu ödemeler yaptığını, dosya borcu kapanmadan esasen taraflara ödedikleri rakamları gösterir bir ibraname bu sebeple verilemediğini, diğer borçlu …’nun maliki iken icra takibinden önce mülkünü diğer davalı …’a sattığının tespit edilmesi neticesinde bu mülkün mal kaçırma kastı ile yapıldığı anlaşıldığından tapu iptali davası açılmış ve tapu iptal davası alacaklı lehine sonuçlandığını, davalı …’ın, bizzat ödeme yaparak satın aldığı mülkün tapusunun iptal edileceği hakkında mahkeme kararından haberdar olması nedeniyle, müvekkili ile anlaşmak istediğini beyan etmiş ve mevcut borcu temlik aldığını, davacı vekilinin iş bu temliknameyi de dosyaya sunduğunu, bu nedenle dava konusu alacak- borç ilişkisinde müvekkilinin taraf olmadığını, müvekkilinin temlikname ile iş bu icra dosyasından el çektiğini, dolayısıyla müvekkili bakımınından iş bu davaya dahil edilmek ve müvekkiline husumet yöneltilmesi mümkün olmadığını beyanla, husumet yokluğundan davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise yapılacak bilirkişi incelemesi ile bulunacak tutar üzerinden davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İcra dosya örneği, protokol ve ibranamelerin örnekleri ile ibraname asılları dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçelerinde, davalıların cevap dilekçelerinin süresinde olmadığından dikkate alınmaması gerektiğini, savunmaların yersiz olduğunu bildirmiştir.
Davalı … vekili ikinci cevabında; cevaplarının süresinde ve yerinde olduğunu bildirmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, dava dilekçesinin davalı şirkete 16/01/2023 tarihinde, davalı … ise 14/01/2023 tarihinde tebliğ edildiği, … vekilinin 30/01/2023 tarihinde ve hafta sonu nedeniyle süresinde cevap verdiği, davalı şirketin talebi üzerine mahkememizce cevap süresinin iki hafta uzatıldığı, cevap süresi 13/02/2023 tarihine uzamasına rağmen 28/02/2023 tarihinde ve süresinden sonra cevap verdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı şirketin savunma dilekçesi dikkate alınmayıp münkir kabul edilmiştir.
Davanın niteliği itibarıyla bilirkişi incelemesini gerektirir bir durum olmadığı anlaşılmış ve mahkememizce, tarafların dosyaya sunduğu ve dayandığı belgeler üzerinden inceleme yapılmıştır.
Davacının, icranın geri bırakılmasına ilişkin talebi, icra hukuk mahkemesinin görev alanında olan bir talep olması ve İİK’nın 72/3. Maddesine dayalı bir talep olmadığından, tedbir talebi red edilmiştir.
Mahkememizce ön inceleme duruşmasına taraflar davet edilmiş, taraflar sulh olmak veya arabulucuya başvurmak istemediklerini, başka bir delilleri olmadığın taraflar beyan etmiş, mahkememizce ön inceleme duruşması tamamlanarak aynı gün tahkikata geçilmiş, tarafların beyanları alınıp tahkikatı sona erdirileceği ve sözlü yargılamaya geçileceği ihtar edilmiş, tarafların süre talepleri bulunmadığından aynı gün sözlü yargılamaya geçilmiş ve son sözleri alınarak karar verilmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının temlik eden davalı şirketten aldığı ibranamelere rağmen, temlik alan davalı … tarafından, davacı hakkında takibe devam edilmesi nedeni ile menfi tespit ve kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı, protokole göre borçlanılan bonoların denk geldiği miktarın ödenmesi nedeniyle alınan ibranameler olup, bu yönde bir ihtilaf bulunmamaktadır.
İhtilaf, ibranamelerin geçerli olup olmadığı, geçerli ise temlik alan davalıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğine ilişkindir.
İbranamelerin geçerli olması halinde bilirkişi incelemesine gerek kalmayacağından, mahkememizce öncelikle geçerlilik ve iddia delili olarak kullanılması nedeniyle inceleme yapılmak durumunda kalınmıştır.
Protokol ve ibranameler incelendiğinde;
…A.Ş. vekili … tarafından imza edilen 16.11.2018 tarihli ibranamede; “Müvekkilim …A.Ş.’nin borçlusu … A.Ş.’nin ortaklarından …, … 30. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında, takibe konulmuş kambiyo senetlerine ilişkin olarak borçlarını ödemiş bulunduğundan, müvekkilim nam ve hesabına …’den müvekkilim şirketin her hangi bir hak ve alacağı kalmadığını beyan ederim. Müvekkilim şirket yetkilisi Bekir Metin Demirsü’nun talimatına istinaden …’i gayrikabilirücu olarak ibra ettiğimizi beyan ederim.” şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davalı …San. A.Ş. tarafından tanzim edilip davacıya verilen 19.11.2018 tarihli ibranamede; “Şirketimizin alacaklısı olduğu … 30. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, borçlu şirket ortaklarından …, takibe konulmuş kambiyo senetlerinden kendi imzası olan senet tutarlarını ödemiş bulunmaktadır. Dosya borçlularından sadece …’in şirketimize karşı ödemekle mükellef olduğu her hangi bir borcu kalmamıştır. Bu nedenle dosya borçlularından …’i kayıtsız, şartsız ibra ettiğimizi beyan ederiz.” şeklinde beyan bulunduğu,
Davalı ile dava dışı kişiler arasında imzalanan 19.06.2014 tarihli borç tasfiye sözleşmesinden, davacının toplam 18 adet bonoda kefil olarak sorumlu olduğu, incelenen bono örneklerinden davacının imzasının bulunduğu, davalı … şirketi ortağı olan dava dışı …’nün lehtar olduğu senetlerin davalı … şirketine ciro edildiği ve şirket tarafından … 30. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konulduğu, davacının bu senetlerle ilgili haricen ödeme yapması nedeniyle şirket avukatı ve daha sonra şirketin kendisi tarafından üç gün arayla ibra edildiği anlaşılmıştır.
İbranın geçerli olduğu, tarafları bağladığı, ibranın konusunun açık olduğu, buna göre davacının … 30. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki sorumlu olduğu borcun tamamı ödendiğinden ibra edildiğinin yazıldığı, davacının sorumlu olduğu borç miktarının icra dosyasından belli olduğu, dolayısıyla davalıların ibranamelerin geçerliliğine ilişkin itirazlarının yersiz olduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 183. Ve devamı maddelerinde belirtildiği gibi; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyiniyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur. Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir. Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır. Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur. Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.
İbradan sonra, diğer borçlular aleyhinde aynı borç miktarı üzerinden takibe devam edilmesi ve borcun tamamının temlik edilmesi, davalı … şirketinin kötü niyetini ortaya koymakta ise de, alacağını temlik ile borç ilişkisinin tarafı olmaktan çıkmış olup, icra takibinde alacaklı sıfatı kalmadığından husumet de düşmemektedir. Bu nedenle davalı şirket yönünden husumet itirazı yerinde olup, davanın bu davalı yönünden reddi gerekmektedir.
İbraname geçerli olup, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçerli ve asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayıldığına göre, elinde geçerli bir ibraname olan davacının temlik alana karşı da savunma hakkına sahiptir. Temliknamenin ve harici tahsilat harçlarının icra dosyasına bildirilmemiş olması temlik eden davalının sorumluluğunda olup, icra dosyasıyla ilgili davacının bir sorumluluğu kalmamıştır. Temlik alanın bunu bilmemesi ise, kendisine temlik eden ile olan iç ilişkisinde tartışılacak bir konu olup, davacının temlik alana veya icra dosyasına bildirim yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
İbranamelerin temlikten önce verildiği ortada olup, davalı …’ın geçmiş tarihli düzenlendiği iddiasının bir kıymeti bulunmamaktadır. Böyle bir iddianın muhatabı temlik eden olup, davacının bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İcra dosyasının tamamından sorumlu olmayan davacının kendi sorumluluğuna dair kısmı ödeyip ibra edildiğine göre, davacının davalı temlik alana karşı borçlu olmadığının tespiti talebi sübuta ermiştir. Bu nedenle davanın davalı … yönünden kabulü gerekmektedir. Ancak, temliknamelerin davalı …’a bildirildiğine dair bir delil sunulmadığından, kötü niyetli olduğu ortaya konulamamıştır. Diğer taraftan, davalı şirket yönünden de davacının kötü niyeti ve tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, davanı şirket yönünden usulden reddine, … yönünden kabulüne, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; Davacının … 30. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası nedeni ile davalı … Kayalar’a borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı …’ ın kötü niyeti sabit olmadığından tazminata yer olmadığına,
3-Davanın davalı … şirketi yönünden husumet yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
4-Alınması gereken 413.095,53 TL harçtan peşin alınan 103.273,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 309.821,64 TL harcın davalı …’tan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 103.479,39 TL harç ve toplam 315,00 TL yargılama giderinden 297,00TL’sinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalı yönünden yapılan tebligat giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 298.473,65 TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine,
7-6-Davalı Şirket yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … şirketine ödenmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır