Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/290 E. 2023/337 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/290 Esas
KARAR NO : 2023/337 Karar

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/01/2023
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 12/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı …Sigorta şirketine ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, 01/10/2015 tarihinde asli kusurlu olarak … plakalı araca çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan ve ağır şekilde yaralanarak ve tedavi görmek zorunda kalan …’ın bütün tedavi bakım ve sair giderlerinin(9.849,88 EURO) müvekkili şirket tarafından karşılandığını, müvekkili şirketini kazazede için yapılan tazminatların ödenmesi talebi ile Mapfre sigorta ve SGK’ya ayrı ayrı müracaat edildiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle; davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin sair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 9.849,88Euro bakım ve tedavi gideri tazminatlarının müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı SGK vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Kazalı …’ın acil müdahalesi kaza tarihi olan 01.10.2015 tarihinde, trafik kazasının hemen ardından acil girişi yapılarak… Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirildiğini, Acil tıp ve Yoğun Bakım Servisinde tedavi edilip acil hali sona erdikten sonra taburcu edilen kazalı, kendi isteği ile Almanya’ya gittiğini ve orada tedavisine devam ettiğini, kazalının trafik kazasına bağlı acil tedavilerinin anılan devlet hastanesi tarafından sağlandıktan sonra… Hastane sisteminden fatura edildiğini ve kurumları tarafından karşılandığının tespit edildiğini, müvekkili kurumun tacir olmadığından avans faiz istenmesi de yasal olmadığını, davacının talep ettiği tedavi gideri kalemlerinin nelerden ibaret olduğu açıklattırılması gerektiğini, bu nedenlerle; davanın, öncelikle görev ve dava şartı yokluğu, zamanaşımı süresi ile hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle usulden reddine, davacının sigortalısının yurtdışında yaşayan ve yaşadığı ülke mevzuatına göre sigortalı olması nedeniyle bu kişi için yurtdışında yapılan tedavi masrafları kurumlarınca karşılanmadığı, bunun dışında kalan bakıcı, tedavi masrafı ve yol giderlerinden de müvekkil Kurum sorumlu olmadığından esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, 2918 Sayılı kanunun 98 md. Uyarınca davacının dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu tedavi giderlerinin davalılarından tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında 08/05/2023 tarihli ön inceleme duruşmasının ara kararı gereğince davalı SGK yönünden tefrik kararı verilmiş olup, davalı SGK yönünden Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Bu açıklama ışığında dosyaya bakıldığında; tarafların her ikisinin de tacir sıfatını haiz olduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı bir kamu kurumu olsa da haksız fiillerinden dolayı tacir gibi sorumlu olacağı Yargıtay içtihatlarıyla da açık bir biçimde kabul edilmektedir. Ancak davanın niteliği itibariyle TTK 1472. Maddesine dayandığı, davacının sigortalısına halef olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı sigorta şirketi, sigortalısının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken huzurdaki dosyada davacı tarafın tacir olmadığı, bir ticari işletmesi bulunmadığı, dolayısı ile dava konusunun mahkememizin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirme şartının yerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6100 Sayılı Kanunun 2. Maddesinde bulunan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi ile Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme olarak belirlenmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı SGK arasında haksız fiil nedeni ile meydana geldiği iddia edilen bir zarara istinaden dava ikame edildiğine göre uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu değerlendirilip HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve dosya üzerinden yapılan incelemede aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı SGK yönünden, Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.10/05/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır