Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/15 E. 2023/253 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/15 Esas
KARAR NO : 2023/253
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2023
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirketin 12.10.2009 tarihinde tescil edilmiş olduğunu, bu tarihten itibaren Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren bir şirket olduğunu, şirketin kuruluşunun ardından 2010 yılında müvekkili şirketin … isimli bir online ticaret sitesini bünyesinde hayata geçirdiğini, davalının, 16.11.2022 tarihinde … internet gazetesi bünyesinde yayımlanan “ … ” başlıklı yazısının içeriğindeki, haksız rekabet kapsamına giren hukuka aykırı,
gerçek dışı, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici beyanları nedeniyle, davacının yıllardır
gerçekleştirdiği pazarlama faaliyetleri, hizmet kalitesine verdiği önem, aldığı ödüllerle kanıtladığı
müşteri memnuniyeti ile yaratmış olduğu … markasının değeri ve müşteri nezdindeki itibarı
zedelenmiş olduğunu, köşe yazısında yer verdiği müvekkili şirket hakkında yanlış, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici beyanları ile haksız rekabet fiilini gerçekleştirdiğini, davalının iddialarının aksine ne müvekkili şirket ne de başka bir pazar yeri tarafından tekelleşme ya da gatekeeper olma durumu söz konusu olduğunu, hem satıcılar hem de tüketiciler açısından oldukça fazla seçenek bulunduğunu, davalının 7416 Sayılı Kanun’un reklamlarının rekabete aykırı kullanımı önlediği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davalının tüccarların ödemelerini daha hızlı alacağına yönelik iddialarının yanlış olduğunu, davalının sektör raporuna ilişkin beyanlarının mesnetsiz olduğunu, davalının müvekkili şirketin diğer e pazar yerlerini piyasadan sileceğine ilişkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu, davalının köşe yazısında dile getirdiği payların …’un payını yansıtmadığı ve online perakende içinde …’un çok daha küçük bir paya sahip olduğu, davalının pazar payına ilişkin varsayımlarının doğruluğunu asla kabul anlamına gelememek ile birlikte bir an için doğru olduğu düşünüldüğünde dahi işbu argümanların yerinde bir temele sahip olmadığının görüleceğini, öncelikle TTK m. 61/1 hükmü kapsamında dava süresince davalının müvekkili şirkete karşı haksız rekabet oluşturan ve müvekkili şirketin ticari itibarının zedelenmesine yol açan fiillerinin durdurulması ile internet adresindeki yayın içeriğine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyaten tedbir verilmesini, haksız rekabetin tespitini, davalının tespit edilen haksız rekabete yol açan iddia ve eylemlerinin sona erdirilmesini, gerçeğe ve hukuka aykırı yayın yapmak suretiyle müvekkili şirketin kişilik haklarına saldırıda bulunan davalıdan 1.000,000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 16.11.2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini, mahkemece verilecek kararın kesinleşmesini müteakip ulusal gazetede TTK m. 59 hükmü uyarınca ilan edilmesini, ayrıca davalının köşe yazılarına yer veren https:….com.tr sayfasında da mahkeme kararına atıf yapılarak müvekkili şirkete yönelik iddiaların hatalı olduğuna dair düzeltme yazısının yayınlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davaya konu yazısının tamamen maddi gerçeklere dayanan ve mevcut bir kanunun yorumlanması üzerine kurulu basın ve ifade özgürlüğü kapsamında yazıldığını, davacının hiçbir şekilde marka değerine, ticari itibarına ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığını, müvekkilinin davaya konu yazısında davacı şirkete ve markası hakkında tekel olduğuna yönelik hiçbir beyan ve ifade yer almadığını, sektörel ve şirketsel büyümenin tekelleşme tehlikesi doğurduğu maddi gerçeklerle örtüşür şekilde açıklandığını, dava dilekçesinde müvekkilinin yazısında kobilere dair yanlış ve yanıltıcı beyanlarda bulunduğu iddia ve isnadına yer verilmişse de müvekkilinin yazısında ekonomik verilerden ve kanunun getirdiği yeniliklerden sektörel bir yorum yapıldığını, dava dilekçesinde müvekkilinin yazısında yer alan sektörel yorumların gerçek dışı ve mesnetsiz olduğu iddiası ile başlıklar altında incelenen çoğu husus müvekkilinin yazısını değil, direkt olarak kanunu, kanun ile gelen değişiklikleri ve uygulamalarını eleştirir, reddeder nitelikte olduğunu, kanuna muhalefet saiki ile kanunun uygulamalarını yerinde görerek yorum yapan bir yazara dava açmanın tamamen hukukilikten yoksun olduğunu, dava dilekçesinde tekellerin, tüccarların ve tüketicinin fiyatlarının yönettiği hususunun mesnetsiz olduğu ileri sürülmüşse de rekabet kurumu tarafından hazırlanan sektörel raporun e-pazar yerlerinin davranışlarından kaynaklı rekabet sorunları başlıklı 5. bölümün tamamı bu uygulamaların tespitine ayrıldığını, müvekkilinin yalnızca sektörel bir gerçekliğe vurgu yaptığını, dava dilekçesinde müvekkilinin davacı şirketin ortaklık yapısı hakkında kamuoyunu bilgilendirme yaptığı kısımları gereksiz incitici olarak nitelendirmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, söz konusu yayında kullanılan ifadelerin saldırı teşkil etmediği gibi tüm kamuoyunun malumu olan bir konunun resmi gazetede aleni olarak yayımlanmış bir kanunun ifade ve basın özgürlüğü kapsamında ele alınmasından ibaret olduğunu, davacı şirket hakkında kişilik ve marka haklarına saldırı olmadığı hem somut olay gerçekleri hem de hukuki çerçevede açıklandıktan sonra bir haksız rekabet fiilinin varlığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, talep edilen 1.000.000,00 TL tazminat miktarının görülmemiş derecede fahiş olduğunu ve dayanağı belli olmadığını, yıldırma ve basın özgürlüğünü baltalama niyetinin açık olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak nitelikte olduğunu, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce duruşma açılarak taraflar dinlenmiş, bilirkişi incelemesini gerektiren bir konu olmadığından bu konudaki talepler red edilmiştir.
Aynı gün mahkememizce ön inceleme tamamlanarak tahkikata geçilmiş, taraflara davanın tümü hakkında söz hakkı verilmiş ve sözlü yargılayama geçilmiştir.
Taraf vekillerinin sözlü yargılama için süre talepleri bulunmadığından, son sözleri sorularak yargılamaya aynı gün son verilmiş, delilleri değerlendirilerek aşağıdaki gerekçe ile yine aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce davaya konu yazının dosyaya sunulan çıktısı ve ayrıca https://….com.tr/… uzantılı internet sitesinden okunup incelenmiştir.
İncelenen 16/11/2022 tarihli yazının; ” … ” şeklinde olduğu görülmüştür.
Haksız rekabete ilişkin hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 57. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK’nın 57. Maddesinde; “Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
” hükmü bulunmaktadır.
TTK’deki hükümlere göre; Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Davacı, kanunda düzenlenmiş olan ve aşağıda sayılan hâllere dayanarak haksız rekabet iddiasında bulunmaktadır:
– Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
– Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek.
Davacı bu nedenlere dayanarak tespit, önleme, tazminat, yayın yasağı taleplerinde bulunmuştur.
Gerçekten de TTK’nın 56. Maddesinde, haksız rekabet nedeniyle açılacak davalar arasında davacının talepleri de düzenlenmiş bulunmaktadır. Ancak bu davaların açılabilmesi için öncelikle haksız rekabet oluşturan bir durumun bulunması gerekir.
Davalının 16/11/2022 tarihli yazısı mahkememizce incelendiğinde, elektronik ticaretin düzenlenmesine dair yürürlüğe giren 6563 sayılı yasanın değerlendirmesi kapsamında sektörün ele alındığı ve sektördeki aktörlerin incelendiği, davacı dışında başka e ticaret hizmeti sunan şirketlerin de ele alındığı ve piyasaya eleştirel yaklaşıldığı, davacının faaliyet tarzının piyasa hakimiyeti kapsamında eleştirildiği ve sermaye sahiplerine ilişkin yapısının ele alındığı görülmüştür. Gerçek olmayan bir haberin yapılması, aldatıcı, davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklama olarak değerlendirilecek bir haksız saldırı görülmemiştir.
Davacı, dava dilekçesinde de sermaye yapısı konusunda davalının açıklamalarına benzer bir durumu ortaya koymuş, gerçekten de sektöründe hakim bir aktör görüntüsü vermektedir.
Rekabetin sağlanması, piyasa aktörleri arasında haksız rekabeti engellemeye yönelik yapılan kanuni düzenlemelerin getirilmesi devletin ve piyasa gözcülerinin aynı zamanda görevidir. Davalı da, piyasada olan biteni ortaya koymaya çalışmış ve buna eleştirel yaklaşmıştır. Ele alınan dava konusu yazı içeriğinde, davacı aleyhinde haksız rekabet oluşturacak derecede yanlış ve yanıltıcı bir anlatım görülmemiştir.
Davaya konu yazı, tarihi itibarıyla güncel, konunun özü ve ele alınış şekli uyumlu, kamunun ilgisini çeken bir biçimde ele alınmış olup, yetkililerin ve tüketicilerin dikkatini çekecek olmasında, hukuka aykırı bir yön görülmemiştir. Dolayısıyla, kanunun amacı olan “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması”na da hizmet etmektedir. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkilese de, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı olduğu söylenemez. Bu nedenle hukuka aykırı da değildir. Bu nedenlerle, davalının ele aldığı yazı nedeniyle haksız rekabet oluşmadığı ve davanın yersiz olduğu, bu nedenle tüm taleplerin reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının, sübuta ermeyen davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,30 TL harcın başlangıçta alınan 17.077,50 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 16.898,20 TL’nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabulucu ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır