Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/608 E. 2023/798 K. 27.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/608 Esas
KARAR NO : 2023/798 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2022
KARAR TARİHİ : 27/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 05/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; 16.10.2018 tarihinde taraflarına ait … plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, taraflarca davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketinin Karayolları Trafik Kanunu m. 99 hükmü uyarınca 8 iş günü içerisinde ödemek zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, davalı tarafça sigortalanan aracın %100 kusurlu bulunduğunu, taraflarının 30/11/2020 — 2020.E… sayılı dosyası ile Değer Kaybı bedeli tazminatı talep edilmiş dosya 18/04/2021 — K-2021/ … numarasıyla karar verildiğini, iş bu kararda; “başvurunun konusuz kalması nedeni ile karar vermeye yer olmadığına, başvuru sahibi tarafından yapılan yargılama giderinin konusuz kalması nedeni ile karar vermeye yer olmadığına, vekâlet ücreti konusuz kaldığından karar vermeye yer olmadığına,” şeklinde karar verildiğini, davalı … sigortanın sorumluluğuna karşı hüküm kurulduğunu, taraflarının borcu tahsil etmek amacıyla 16.10.2019 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü ancak borcunu 21.10.2021 tarihinde icra kanalıyla tahsil edebilmiş olduklarını, taraflarınca talep edilen değer kaybı tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmadığını taraflarının zarara uğradığını, dosyada tahsil edilen faiz oranı ile taraflarının zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, TBK 122/1. maddesinde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı gidermekle yükümlüdür” şeklinde bir hüküm yer aldığını, bu nedenlerle; müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00TL ‘sinin davalıdan avans faizi ile tahsiline karar verilerek, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 27/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davacıya ödeme yapılmış olduğundan herhangi bir sorumlulukları bulunmadığını, davacı tarafın talebinin teminat dışı olduğunu, yargılamanın uzun sürmesinden dolayı müvekkili şirkete kusur atfedilemeyeceğini, değer kaybı istemine ilişkin olarak 30/11/2020 tarihinde 2020.E… sayılı komisyon başvurusu ikame edildiğini, 2.500,00TL üzerinden kesin hüküm kurulduğunu, 28/01/2020 tarihinde … Sigorta A.Ş.’ne rücuen 2.518,37 TL ödeme gerçekleştirildiğini, hasar dosyası kapsamında gerçekleştirilen başvurunun eksiksiz olarak yerine getirilmediğini, karar karşı davacı tarafından icra takibine konu edilmiş icra dosyasına dosyaya 20/10/2021 tarihinde ilam bakınından sorumlu olunan tutar kadar ödeme yapıldığını, bu ödeme ile birlikte müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davacının faizi aşan zararını inanılır, kesin ve net bir şekilde ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini ve dava konusu olayın meydana gelmesinden herhangi bir kusurunun da bulunmadığını, müvekkilinin yargılama süreçleri devam ederken savunma hakkını kullandığını, kararda çıkan miktarı tazminat sorumlusuna ödediğini, bu nedenlerle; husumet yokluğu, zamanaşımı, hak düşürücü süre hukuki yarar, dava şartı olmaması nedeniyle haksız ve hukuku aykırı davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-… İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası aslı,
– …nun 2020.E… sayılı dosyası aslı,
-Nitelikli Hesap Uzmanı … ‘ün sunduğu 16/05/2023 tarihli bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, Davacının munzam zarar sebebi ile tazminat talebine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/11-938 Esas – 2022/401 Karar sayılı ilamında: “… (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir…davacı tarafından, ülkemizdeki belirli dönemlerdeki ekonomik koşullarda mevcut olumsuzluklardan hareketle, kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi bu yönde ispata yeter herhangi bir delil de sunulmamıştır. Açılan davada sadece, ekonomik koşullardaki olumsuzluklardan hareketle davacının durumunda olan bir bireyin elindeki varlığını koruma amacıyla belirli yatırımlara yönlendireceğine dair faraziyeye dayalı olarak aşkın (munzam) zararın ortaya çıktığı ileri sürülmüştür…TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez..” şeklinde belirtilmiştir.
Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Bu anlamda TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir.
Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ikinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. Ancak alacaklının zararının temerrüt faizinden az yahut temerrüt faizine eşit olması durumunda, zararın temerrüt faiziyle karşılanacak olması sebebiyle aşkın (munzam) zararın varlığından söz edilemez.
Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Zira aşkın (munzam) zarar sorumluluğu, temerrüt faizinden sorumluluktan farklı olarak kusur sorumluluğuna dayanmakta olup burada aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur.
Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken son koşul ise; borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın (munzam) zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir. Bu çerçevede alacaklı, borçlunun temerrüde düşmesi ile ileri sürdüğü aşkın (munzam) zarar olgusu arasındaki illiyet bağını ispatla yükümlüdür. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır.
Her ne kadar Mahkememizce re’sen görevlendirilen Nitelikli Hesap Uzmanı … ‘ün sunduğu 16/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davalının 05.05.2020 – 20.10.2020 arasındaki dönem için aşkın zarar talep edebileceği, davacının aşkın zarar hesabının uzmanlık alanım dışında olduğu, Yargı kararları gereği bu hesabın mali müşavir bilirkişi tarafından yapılabileceği, hesaplanacak aşkın zarar alacağına dava tarihinden itibaren avans faizi oranında temerrüt faizi yürütülebileceği sonucuna varıldığı,…” yönünde kanaat bildirilmiş ise de; somut olayda; davacı tarafından içtihat ve yasada belirtildiği üzere alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazanç kalemlerinin ne olduğu somutlaştırılmadığından bilirkişi raporunun aksine davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gerekli 269,85TL red harcından, peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır