Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/577 E. 2023/806 K. 27.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/577 Esas
KARAR NO : 2023/806
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2022
KARAR TARİHİ : 27/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 22/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; 24/11/2020 tarihinde sürücü … … idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı davalı sigorta şirketinin sigortalısı arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … Plakalı aracın kusurlu, müvekkilinin ise kusuru bulunmadığını, Karayolları Trafık Kanunu madde 99 hükmüne göre sigortacıların hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olduklarını, müvekkilinin 26.11.2020 tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödememiş, müvekkilin haklarını (tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal etmiş, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürünceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gitmiş, tahsil etmeleri gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilememiş olduğunu, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, kazanın çift taraflı olduğu karşı yanın kusurlu olduğu dikkate alındığında açıkça sigortalısının kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı tarafa bildirimin hesaplanması amacıyla dosyaya bilirkişi atanmasına, haklı davanın kabulüne karar verilmesini belirterek, HMK 107. Maddesi uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 10/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; usule ve esas yönünden davaya itiraz ettiklerini, müvekkilinin sorumluluğunun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile sınırlı olduğunu, riziko tarihi 24.11.2020 olup huzurdaki davanın ise 22.09.2022 tarihinde ikame edilmiş olduğunu, Genel Şartların C.8. maddesi uyarınca davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu: Genel Şartlar’ın Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı A.5. Maddesinde sigorta teminatının kapsamı belirtilmiş olduğunu, davacının isteminin teminat dışı olduğunu, … Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin … numaralı ve 28.09.2022 tarihli kararında “Aşkın zarar talebine ilişkin talepler ZMS’nin teminat kapsamı İçerisinde yer almadığından dolaylı zarar olarak değerlendirilmiş olup Yargıtay kararları doğrultusunda başvuran tarafın 10,00 TL aşkın zarar talebinden davalı sigorta şirketinin sorumlu olmadığı kanaatine varılmış; başvuru sahibinin işbu talebinin reddine karar verilmiştir.” şeklinde belirtilerek munzam zarar, ilgi madde hükmünde tanımı yapıldığı üzere “zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talebi” niteliğinde olduğundan ve yine teminat kapsamında yer alan doğrudan bir zarar olmadığından, huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının somut bir munzam zararını ispat edemediğini, soyut iddiaya dayalı talepte bulunulamayacağını, somut olay için ikrar anlamına gelmemekle birlikte, her sözleşmenin beraberinde geç ifa riskini de taşıdığını, aksi durumun varlığında alacağın geç tahsiline sebep olan her borçluya karşı ayrıca aşkın zarar davası açılması durumu söz konusu olacağını, bu durumun ekonomik ilişkilerde belirsizliklere yol açabileceği gibi aşırı yargı yüküne de sebep olacağını, kanun koyucunun aşkın zararı düzenlemesinin nedeni, yürürlükte bulunan temerrüt faizi oranını enflasyon oranı seviyesine çıkarmak olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte başvuran tarafın iddia ettiği zararın temerrüt faizi ile giderilebilecek te olduğunu, TBK m. 120’de düzenlenen temerrüt faizi hususuna dair yasal düzenleme yapma yetkisinin Anayasa Uuyarınca yasama organına ait olup temerrüt faizinin ekonomik veriler değerlendirilerek belirlendiğinden başvurucu tarafın temerrüt faizini aşar nitelikte bir munzam zararı bulunmadığını, ayrıca başvurucu tarafın her ne kadar müvekkili şirketin, tazminat ifasında geciktiğini ve bu sebeple zarara uğradığını iddia etse de iddia edilen gecikme ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunan iddiasını ispatlayamamış olduğunu, davacı tarafın munzam zarar talebine dayanak olarak hasar tarihi ile tazminat ödeme tarihi arasındaki alım gücü farkını ve yüksek enflasyonu işaret etmekte, varsayımsal olarak afaki bir talep ileri sürmekte olduğunu, oysaki davacının munzam zararını somut deliller ile ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı zarara uğratmamak için yargılama sırasında kararı dahi beklemeksizin tazminat ödemesi yaptığını, yapılan ödemenin 27.664,37 TL olduğunu, dava dışı … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış olduğunu, 24.11.2020 tarihinde meydana gelen hasar sebebi ile müvekkiline hasar ihbarı yapılmış olup müvekkile usulüne uygun başvuru yapılmadığından yasal süre içinde değer kaybı ödemesi yapılamamış olduğunu, akabinde davacı tarafından … ‘na yapılan … numaralı başvuru esnasında Sigorta Hakemi tarafından aldırılan bilirkişi raporu uyarınca tespit edilen değer kaybı tutarının fer’ileri ile birlikte başvuru sahibine ödenmiş olduğunu, müvekkili şirketin değer kaybı ödemesi yapılabilmesi için dosyanın karara çıkmasını dahi beklemeksizin, bilirkişi raporunun tebliğini takiben asıl alacak ve feriler bakımından davacıya ödeme yapmış olduğunu, bu hususun davacının da kabulünde olduğunu, bu bakımdan müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, avans faizi talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddine yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacının munzam zarar sebebi ile tazminat talebine ilişkindir.
Davacı tarafça 03/07/2023 tarihli duruşmaya katılan olmamış, mahkememizce 6100 Sayılı HMK’ nın 150. Maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı, 21/07/2023 tarihli dilekçesi ile dosyanın yeniden işleme konulmasını talep etmiş ve mahkememizce 21/07/2023 tarihli yenileme tensip tutanağı ile dosya yeniden işleme alınmış, kaldığı yerden devamı sağlanmıştır.
Davacı vekilinin e-duruşma talebinde bulunduğu, duruşma günü mahkememizce e-duruşma sisteminden talep gönderildiği, aynı gün tarafları aynı olan Mahkememizin bir başka dosyasına davacı vekilince e-duruşma sistemi ile bağlanıldığı, ancak işbu dosyaya mazeret dilekçesi sunulduğu görülmekle, davacı vekilinin vekaletname ekli yetki belgeleri de değerlendirildiğinde birden fazla Avukatın yer aldığı anlaşıldığından davacı vekilinin gerekçelendirilmeyen ve davayı uzatmaya yönelik mazeretinin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 320. Maddesinin 4. Fıkrası uyarınca: “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” düzenlenmesi açıktır.
İşbu dava basit yargılama usulüne tâbidir. Davacı tarafça birinci kez işlemden kaldırılan dava dosyası yenilenmesinden sonra yeniden takipsiz bırakıldığından davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin gerekçelendirilmeyen ve davayı uzatmaya yönelik mazeretinin reddine,
2-Dosyanın 2. Kez davacı tarafça takipsiz bırakıldığı anlaşılmakla taraflarca takip edilmeyen DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Alınması gerekli 269,85TL harçtan başlangıçta alınan 80,70TL nin mahsubu ile bakiye 189,15TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK madde 333 uyarınca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan bakiyesinin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 7/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır