Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/465 E. 2022/819 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/465 Esas
KARAR NO : 2022/819

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/07/2022
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 27/07/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili şirketler ile davalı … A.Ş arasında, 03/04/2020-24/11/2022 vade tarihli, … poliçe numaralı, 24/11/2021-23/03/2022 vade tarihli … poliçe numaralı ve 10/08/2021-23/03/2032 vade tarihli …poliçe numaralı İnşaat … Sigorta Poliçeleri asıl ve zeyil olmak üzere tanzim edildiğini, poliçelere göre sigortacı, sigorta ettirenin Kütahya ili Tavşanlı İlçesi Moymul Mahallesi… Etap … Adet İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi’ndeki her türlü rizikoyu İnşaat … Sigorta Poliçeleri ile güvence altına aldığını, projenin şantiye sahasında 14.12.2021 tarihinde bir hırsızlık olduğunu ve müvekkili şirketin zarara uğradığını, zararların tazmini ve ihbarı için sigorta şirketine ihbarda bulunulduğunu ve davalı nezdinde …dosya numaralı hasar dosyası oluşturulduğunu, tazminatın ve maddi zararın tazmin edilebilmesi amacıyla dava şartı arabuluculuk yoluna başvuru yapılmış ise de netice alınamadığını, iş bu davanın açıldığını beyanla; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile şimdilik 100,00-TL’nin davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek ticari kredilere uygulanan avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 12/08/2022 tarihli cevap dilekçesi ile, davaya usul ve esas yönünden itiraz ettiklerini, usul yönünden iş davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, Yeni TTK düzenlemesinde ise özel sigortalar için düzenlenmiş olan zamanaşımı süreleri de alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 2 yıl ve her halde 6 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı belirtildiğini, esas yönünden ise mezkur olayın poliçe özel şartlarına aykılırık teşkil etmesi sebebiyle teminat kapsamı dışında olduğunu, söz konusu hırsızlık olayının 09.12.2021 tarihinde fark edilmiş olduğunu gerçekleştiği tarihte sigortalanan iş yerinde yapılan incelemelerde şantiye etrafının tam olarak kapalı olmadığını çevre duvar imalatlarının devam ettiği duvar üstü korkuluk/panel/tel çit montajının yapılmadığı ve gece aydınlatmasının yetersiz olduğu tespit edildiğini, poliçe hırsızlık şartı gereği hırsızlık teminatın geçerliliği bu hususlara bağlı kılındığını ve bu olayda gerekli şartlar sağlanmadığından riziko teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla varsa hasar miktarının tespiti ve güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin faiz ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, davacının yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin reddi gerektiğini, poliçe özel şartı sağlanmadığından ve hasar teminat dışı olduğundan davanın reddini mahkeme aksi kanaatte ise bilirkişi heyetine dosyanın tevdii edilerek sigorta bilirkişisi tarafından inceleme yaptırılmasını ve vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, sigorta poliçesine dayanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin toplanmasına geçilmiş; davalı… A.Ş.’ne müzekkere yazılarak dava konusu zarara ilişkin hasar dosyası celb edilmiş dosyamız arasına alınmıştır.
…Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı dosyası celb edilmiştir.
Davacı tarafça 3 adet poliçe, jandarma ifade tutanakları, jandarma olay yeri inceleme raporu, fatura suretleri, bir kısım mail yazışması dosyamıza sunulmuştur.
Yargılama esasına geçmeden önce davacı itirazında geçen davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı yönündeki beyan ve itirazı doğrultusunda öncelikle bu dava şartının incelemesine geçilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının iş yerinde hırsızlık olayının meydana geldiği, iş yerinin davalı tarafından sigortalandığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının var ise zararının miktarı, davalının bundan sorumlu olup olmadığı ile bu talebin belirsiz alacak davasına konu edilip edilemeyeceği hususlarındadır.
“6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklindedir. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. 6100 sayılı Kanun ile birlikte, yukarıda belirtilen çerçevede belirsiz alacak davası açma imkanı tanınmış ve kısmi dava açma imkanı sınırlandırılmıştır. Aynı kanunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 109/2. fıkrasında ise talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte ikinci fıkra 11.04.2015 tarih ve 6644 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yürürlükten kaldırılarak alacağın taraflar arasında tartışmasız ve belirli olup olmadığına bakılmaksızın kısmi dava açılması olanağı sağlanmıştır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, … davacının alacağın miktar veya değerini tam ve kesin olarak belirleyebilme imkanı var iken davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmiş olması doğru görülmememiş kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30.09.2019 tarih, 2018/4627 E., 2019/5930 K.,)
Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.03.2020 tarih, 2019/4065 E., 2020/2331 K., sayılı kararı da aynı yöndedir.
Dosya kapsamı ve ilgili Yargıtay İçtihatları uyarınca somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde davacının iş yerinde meydana gelen hırsızlık nedeni ile sigorta kapsamındaki zararını davalıdan talep ettiği, hırsızlığın davacı iş yerinde meydana geldiğinin ayrıca çalınan malların davacıya ait olduğunun sabit olduğu, davacının hangi emtiadan ne miktarda çalındığını ve bunların değerinin ne kadar olduğunu bildiği ve bilmesi gerektiği, buna göre davacı tarafça davanın en başında bilinen zarar için belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, davanın kısmi dava olarak açılması mümkün ise de belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği anlaşıldığından davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00-TL’nin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK 341 maddesi uyarınca miktar itibari ile KESİN olmak üzere karar verildi. Verilen karar usulen okundu anlatıldı.
08/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır