Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/406 E. 2023/593 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/406 Esas
KARAR NO : 2023/593
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 27/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile, Davalıların daha önce iş sözleşmesi ile davacı nezdinde çalıştıklarını, iş sözleşmesi ile rekabet etmemek konusunda anlaşma yapıldığını, anlaşma uyarınca iş sözleşmesi süresince ve sözleşmenin feshinden sonraki 1 yıllık süre boyunca davalıların aynı konuda ve aynı işi yapan bir şirket nezdinde çalışmayacaklarını taahhüt ettiklerini ancak davalıların bu taahhüdüne uygun hareket etmediğini, davalıların iş akdinin sonlandırılmasından sonra davacının ürettiği teknoloji aletleri üreten … Tic. Ltd. Şti. kurduklarını ve aynı sektörde iş yaptıklarını, böylece haksız rekabet ettiklerini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 375.856,00 TL cezai şartın sorumluluk oranlarına göre davalılardan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tarafların sunduğu bilgi belgeler, sözleşme örnekleri dosyamız arasına alınmış incelenmiştir.
Davalılar vekili sunduğu cevap dilekçesinde, İş Mahkemesinin görevli olduğunu, sözleşmede tahkim şartı bulunduğunu ve HMK 413/1 maddesi uyarınca tahkime başvurulmadığından itiraz ettiklerini, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olmadığını, davalı … ve … yönünden İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, talebin zaman aşımına uğradığını, davacının kusuru bulunması nedeniyle haksız rekabet oluşmayacağını, haksız rekabete ilişkin coğrafi sınır, konu ve süre açısında sözleşmenin geçersiz olduğunu, haksız rekabet oluşturacak bir durum olmadığını, istenen cezai şartın faiş olduğunu, davacının karşı edimde bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalıların SGK kayıtları dosyamız arasına alınmış incelenmiştir.
İncelenen iş sözleşmeleri ve rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerde anlaşmazlıkların halli başlıklı maddede, “iş bu sözleşmenin icrası ile çıkabilecek anlaşmazlıklar tarafların karşılıklı iyi niyetleri ile çözülemediği takdirde, çözümde … Tahkim Kurulu, Bilahare İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” şeklinde düzenleme yapıldığı, bu düzenlemeye göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın dostane çözümle halledilmemesi halinde öncelikle … nezdinde Tahkim’e başvurulması ve Tahkim sonucu dava açılacak ise İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine dair anlaşma yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce 2019/… Esas üzerinden, ” Geçerli bir tahkim anlaşması olduğu, tahkim yoluna başvurulmadan dava açılması nedeni ile davalıların ilk itirazının yerinde olduğu ve bu nedenle davanın usulden reddine” ilişkin verilen karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından İstinaf edilmiş, … Hukuk Dairesi’nin 2020/… , 2020/… K. Sayılı ilamı ile ” davanın iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin rekabet yasağına aykırılık iddialarıyla açılmış olup, TTK’nın 4/1.c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olduğu da gözetildiğinde tahkim ilk itirazının reddine karar vermesi gerekirken, aksi yönde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur” gerekçesi ile hükmün kaldırılmasına karar verilmiş ve dosya makhememize gönderilerek 2021/… Esasına kayıt edilmiştir.
Mahkememizce 2021/… Esas üzerinden verilen karar ile; “… Mahkemesince mahkememizin önceki görevsizlik kararının kaldırılmasından sonra yapılan mevzuat ve içtihat değişikliği uyarınca, Yargıtay 9. H.D.’nin 01/06/2021 tarihli 2021/3076 E. – 9789 ilamı ile İstanbul BAM 13. H.D’nin 2021/1283 E. 1153 K. Sayılı ilamlarında belirtildiği gibi İş Mahkemelerinin görevli olduğu, mahkememizce emsal olarak alınan Yargıtay içtihatı uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli kazanılmış hak doğurmayacağı ve resen değerlendirilmesi gerektiği ” gerekçesiyle davanın usulden reddine dair hüküm kurulmuştur.
Mahkememizden verilen 27/10/2021 tarih ve 2021/8 Esas 2021/775 sayılı görevsizlik kararının da istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 02/06/2022 tarih 2022/290 E. – 2022/707 K. Sayılı ilamıyla ” Ticari davaları düzenleyen TTK’nın 4/1-c maddesi gereğince, işçinin rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 ilâ 447. maddelerinde düzenlenen uyuşmazlıklar mutlak ticari dava olup, bu tür dava ve uyuşmazlıklara ticaret mahkemelerince bakılması gerekir (Yargıtay 9. HD’nin 2015/33389 E- 2019/2979 K sayılı, 07.02.2019 tarihli kararı. Yargıtay 11. HD’nin yerleşik içtihadı da bu yöndedir: Yüksek 11. HD’nin 2014/19137 E- 2015/1379 K sayılı, 06.02.2015 tarihli kararı; aynı Dairenin 2015/4187 E- 2015/5893 K sayılı, 27.04.2015 tarihli kararı; aynı Dairenin 2016/11603 E- 2018/3697 K sayılı, 17.05.2018 tarihli kararı; Yargıtay HGK’nun 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 karar sayılı kararı). Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan düzenlemenin, TTK’nın 4/1.c maddesini ortadan kaldırdığından söz edilemez. O halde, Dairemizin yerleşik kararları ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin 03.12.2021 tarih ve 2021/1534 – 6811 E- K.sayılı ilamı gereğince mutlak ticari dava niteliğinde olan uyuşmazlığa ticaret mahkemesince bakılması gerekirken, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yargılama usulü ile mahkemenin oluşumuna ilişkin başvuru nedenleri, yeniden yapılacak yargılamada değerlendirileceğinden, kararımızın içeriğine göre inceleme konusu yapılmamıştır.” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmakla, dosya bu kez mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Bildirilen ve gelen tanıklar mahkememizce dinlenmiştir.
Davacı tanığı … beyanında: “Ben davacı şirkette teknik müdür olarak çalışırım, davalıları tanırım, davalılar şirketin faaliyet alanındaki ödeme sistemlerine ilişkin yazılımları geliştiren mühendisler olarak çalışıyorlardı, uzun yıllar beraber çalıştık, sürekli ürün geliştiriliyordu, bu ürünleri müşterilere satıyorduk, davalılar şirketten ayrıldıktan sonra aynı sektörde çalıştıklarını internet sitelerinden öğrendim, ancak nerede faaliyet gösterdiklerini bilmiyorum, davacı Kartek şirketi Türkiye’nin tamamına ve sekiz ülkeye hizmet veriyordu, davalıların bir yere ürün satıp satmadığını bilmiyorum, müşteriler ile ben iletişimde olmadığım için herhangi birşey duymadım. Davalı …’ın işten çıktığı dönemde kaç kişinin çıktığını veya çıkarıldığını bilmiyorum, davalıların ürettiği ürünü hiç kullanmadım. Davalıların sahip olduğu bilgiler içerisinde genel itibariyle uluslararası belgelerde geçen bilgiler yanında şirketin kendisinin geliştirdiği ve çip gibi ürünlere dönüştürdüğü bilgiler de vardır, şirketin ürettiği ürünlerin benzerini piyasada üreten başka rakipler de vardır, sonuçta hepsi aynı şeye hizmet ediyor, ancak ufak tefek farklılıkları vardır, davalıların ürettiği ürünlerin internet sitelerindeki verilerine göre birebir aynı olmasa da davacı şirketin ürettiği ürünler ile aynı işi görüyor,” şeklinde ifadede bulunmuştur.
Davalı Tanığı … beyanında; ” Ben davalıların kurduğu … Şirketinde yazılım ekibinde çalışırım. Davacı şirkette de daha önce çalıştım. 2018 yılı ortalarında ben … Şirketinde çalışmaya başladım. Davalılarla birlikte daha önce davacının farklı departmanlarında olmak üzere çalışmıştım. Davalılar ayrıldıktan 6 ay sonra … Şirketini kurdular. Bildiğim kadarıyla ilk başta davalı … ve … şirketi kurdular. Diğer davalı … daha sonra oraya geçtiğini biliyorum. İki şirket benzer işi yapar. … Şirketinin ilk müşterileri davacının müşterilerinden farklıydı. Ancak sonra müşteri geçmiş olabilir. Davacı şirkette daha önce … ve başka şirketlerden ayrılan kişilerce kuruldu. Sektör genelde bu şekilde kuruluyor ve işliyor. Ben de davacı şirkette çalışırken bir kısım belgeler imzaladım ama içeriğini tam bilmiyorum. Çıkışta herhangi bir sözleşme veya rekabet, gizlilik sözleşmesi gibi bir şey imzalamadım. Zaten davacıyla benim de aramda ihtilaf çıktı ve aramızda dava vardır,” şeklinde ifadede bulunmuştur.
Davalıların imza inkarı nedeniyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen adli belge inceleme uzmanı bilirkişi 26/01/2023 tarihli raporunda özetle ; “davalıların inkar ettiği rekabet sözleşmesindeki imzaların davalıların eli ürünü olduğuna kanaat edildiği” bildirmiştir.
İmza inkarından sonra imzaların davalılara ait olduğu tespit edildikten sonra, şekli açıdan hukuka uygunluk ve ceza miktarının tespiti için heyet bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir, bilgisayar mühendisi ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi heyeti raporunda özetle; “Yer bakımından sınırlama içermeyen rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, mahkemece sözleşmenin geçerli olduğu ve cezai şart istemi koşullarının oluştuğu sonucuna varılması durumunda, …’dan 68.525,60 TL, …’tan 167.335,70 TL, …’tan 135.100,03 TL talep edilebileceği, ancak davalı … ‘ın 4 nolu çıkış ile iş sözleşmesinin sona erdiği dikkate alındığında, sözleşmenin geçerli olduğu varsayımında da adı geçen davalıdan cezai şart talep edilemeyeceğine kanaat getirildiği” bildirmiştir.
Bilirkişi raporu ve dosyadaki belgeler itibarıyla olayın aydınlandığı anlaşılmış ve rapora itirazlar mahkememizce red edilmiştir.
Taraf vekillerinin son duruşmada beyanları alınmıştır.
Davacı vekili son beyanlarında: “önceki yazılı beyanlarımızı ve ıslah dilekçesine karşı beyanlarımızı tekrar ederiz. Davalı taraf şirketten ayrıldıktan sonra … ve … tarafından yeni firma İstanbulda kurulmuş Kürşat sonradan ortak olmuş, şirket merkezi sonradan Gebzeye taşınmış olsada rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesine aykırı eylem sonucu cezai şart alacağımızı doğmuştur. Bu nedenle her bir davalı yönünden ayrı ayrı davamızın kabulüne karar verilmesini talep ederiz. İş mahkemesi dosyasına yansımış ikale sözleşmesi ile ilgili bir husus yoktur. Süresinde ihtarlar çekilmiş ve akabinde dava açılmıştır. Zamanaşımıı süresi geçmemiştir. Diğer yönünden de sözleşme geçerlidir. İkale sözleşmeleri ile rekabet yasağı sözleşmesinin kaldırıldığına dair savunma kabul edilebilir değildir” dediği görülmüştür.
Davalı vekili son beyanlarında: “Rapora karşı yazılı beyanlarımızı tekrar ederiz, yer yönünden sınırlandırma içermeyen ve genel işlem koşulu mahiyetinde olan sözleşmeye dayanarak fesih tarihinden iki yıl sonra açılmış olan davanın reddini talep ederiz. İkale sözleşmesi ile iş sözleşmesi ve diğer tüm sözleşmeler fesh edildiğinden müvekkil … yönünden davanın reddini talep ederiz. Diğer müvekkiller yönünden de ikale sözleşmesi ve iş mahkemesindeki dosya kapsamında tüm sözleşmeler sona erdiğinden rekabet yasağı sözleşmesi de sona ermiştir. Bu nedenle davanın reddi gerekir. Müvekkiller tacir değildir. İstenen cezai şart fahiştir kabul etmiyoruz. Davanın reddini talep ederiz.” dediği görülmüştür.
Davalı taraf savunmasını ıslah ederek; önceki savunmalarına ek olarak, rekabet yasağı sözleşmelerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğu ve bağlayıcı olmadığı, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
Islah dilekçesi davacıya tebliğ edilmiş, cevapları alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, daha önce davacı nezdinde işçi olarak çalışan davalıların iş akdinin sona ermesinden sonra, haksız rekabet sözleşmesine aykırı davranıldığından bahisle cezai şart tahsili istemine ilişkindir.
Sunulan belgelerden, inkar edilen imzanın davalılara ait olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Alınan heyet bilirkişi raporu ile, davalıları son ücretleri üzerinden cezai şart bedeli tespit edilmiştir.
Davalıların zaman aşımı ve yetki itirazları mahkememizce yerinde görülmediğinden red edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ve dosyadaki belgelerden anlaşıldığı üzere, davalılara imzalatılan rekabet yasağının içeren sözleşmelerin yer yönünden sınırlandırılmadığı, davalılar … ve …’ın davacı tarafından işten çıkarıldığının kayıtlı olduğu, …’ın ise istifa ettiği ve işten ayrıldığı tespit edilmiştir.
TTK’ınn 444 ila 447. Maddelerinde haksız rekabet hususları düzenlenmiştir.
Buna göre; Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.
Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.
Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır. İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.
Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.
Bu hükümlerden anlaşıldığı üzere, işçi yönünden rekabet yasağının geçerli olması için sözleşmenin; yer, zaman ve konu yönünden sınırlandırılması, işverenin karşı bir edim yükümlenmiş olması, işçinin haklı nedenle içten çıkarılması veya işçinin haksız yere işten ayrılması gerekir.
Somut olayda ise, sözleşme yer yönünden sınırlandırılmadığı gibi, davacı işverenin karşı edimi de bulunmamaktadır. Ayrıca, davalılar … ve …’ın haklı bir neden gösterilmeden işten çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kanuni zorunluluğa uymayan sözleşmeye dayanılarak davalılardan cezai şart istenmesi hukuka aykırı olup, mahkememizce kabul edilmemiştir. Davacının talebinde haksız olduğu anlaşıldığına göre, davanın reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının, tüm davalılar yönünden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın, peşin alınan 6.418,69 TL harçtan mahsubu ile artan 6.148,84‬ TL’nin davacı tarafa karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
3-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5- Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT’ne göre, davalı … için 21.616,00 TL, davalı … için 26.773,71 TL, davalı … için 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine,
6- Davalı tarafın harç ve masraf olarak harcadığı toplan 600,90 TL’nin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/09/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır