Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/397 E. 2023/173 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/397 Esas
KARAR NO : 2023/173 karar

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2022
KARAR TARİHİ : 13/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 23/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, Türkiye’nin en önemli ve büyük medya kuruluşlarından biri olan …’na bağlı olan … kanalının yayın hakkına sahibi olduğunu, … kanalı kamuoyu tarafından bilinen, sevilen, ilgiyle takip edilen, göz önünde olan önemli ve başarılı bir haber kanalı olduğunu, davalı şirketin … logosuyla ulusal yayın yapmakta olduğunu, diğer davalı …, … televizyon kanalında yayınlanan ‘…’ isimli programın sunucusu olan kişi olduğunu, … ise sorumlu müdür olarak görev yaptığını, … televizyon kanalında 06.03.2022 tarihinde canlı olarak yayınlanan, davalı …’ın hazırlayıp sunduğu, ”…” isimli programda müvekkili şirket hakkında sarf edilen gerçek dışı, asılsız, haksız, mesnetsiz, basın ilke ve ahlakına tamamen aykırı nitelikteki beyanlar ve iddialarla müvekkilinin kişilik haklarına ve ticari itibarına saldırıda bulunulduğunu, müvekkilinin kamuoyu nezdinde adeta hedef gösterildiğini, dava konusu yayına esas teşkil eden süreçten kısaca bahsetmek gerekirse, müvekkili şirketin yayın hakkı sahibi olduğu … logolu televizyon kanalında 17.03.2020 tarihinde yayınlanan ‘…’ programında motorin fiyatlarına yapılan indirimin haberleştirildiğini, ekrana getirilen …’de (Kırmızı zeminli Alt ve Yan yazı) ‘…’ bilgisi verildiğini, dava konusu 06.03.2022 tarihli ‘…’ isimli programda program sunucusu … ülkemizdeki akaryakıt fiyatlarını yorumladıktan sonra ekrana -orijinal halini üst resimde paylaştığımız- gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan, sahte olarak üretildiği ve montaj olduğu ilk bakışta belli olan görüntüyü getirmek suretiyle yorumlar yaptığını, dava konusu yayında davalıların, ekrana getirdikleri montaj görüntü ile haksız ve hukuka aykırı iddialar, iftiralar ve ağır ithamlar ile kamuoyu nezdinde bütünüyle gerçeğe aykırı bir algı oluşturmaya çalışarak müvekkillerinin kişilik hakları ve toplumdaki saygınlığı kasten ve ağır biçimde haleldar etmiş olup müvekkilimiz manevi zarara uğrattığını, bu nedenlerle hukuka aykırı ve Müvekkilinin manevi haklarına tecavüz teşkil eden dava konusu yayın nedeniyle; davalılardan toplam 100.000,00TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile yargılama giderleri ve ücret-i vekâletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin 06/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın …’e yöneltilemeyeceğini, müvekkili …’in … televizyonunun sorumlu müdürü olduğu gerekçesi ile davanın kendisine yöneltildiğini, ancak davaya konu yayın tarihinde müvekkili …’in böyle bir sorumluluğu bulunmadığını, söz konusu tarihte Davalı … A.Ş.’de çalışmadığını, bu nedenlerle, öncelikle, müvekkili … yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu yayına ilişkin görüntülerin müvekkillerince oluşturulmadığını, bu anlamı ile, bir an için davacı tarafın iddia ettiği gibi “montaj” söz konusu ise de, bu hususun davalılarla hiçbir ilgisi bulunmadığını, söz konusu yayına ilişkin görüntüler sosyal medyanın yanında bir çok internet sitesi ve basın yayın kuruluşu tarafından da kullanıldığını, dava konusu olayın tamamı ile aydınlatılabilmesi için, RTÜK tarafından gönderilecek kaydın çözümü gerektiğini, yalnızca davacı tarafça sunulan kayda dayanılarak hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, haber metninde hakaret, küfür, iftira atma, suç yükleme doğrultusunda ifadeler yer almadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu nedenlerle; öncelikle, davalı … yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilerek, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-Bilgisayar Mühendisi …’in 20/01/20232 tarihli Bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, TV yayınından kaynaklı davacının kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır.
Mahkememizce resen görevlendirilen Bilgisayar Mühendisi …’in 20/01/20232 tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “… programları inceleme bölümünde detaylıca görüntülenmiş ve video kaydı metin haline dönüştürüldüğü, …’ın sunduğu … programında gösterilen haber başlığının orijinal … yayınındaki haber başlığı ile aynı olmadığı inceleme bölümünde detaylıca anlatıldığı, davalının, davacı …’nın daha önce yayınlanan … programında değişiklik yaptığı tespit edildiği,…” yönünde kanaat bildirilmiştir.
Somut olayda; davalıya ait “…” televizyon kanalında 06/03/2022 tarihinde yayınlanan “…” programının yayını ile ilgili bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, dava konusu yayının Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı hususunda oluşmaktadır. Yapılan haber; gerçeklik, kamu yararı, toplumsal ilgi, güncellik ve objektif sınırlar içinde kalması halinde basın özgürlüğü içerisinde kalacaktır. Alınan bilirkişi raporu ile davalının yaptığı yayında, davacı yayını üzerinde montaj yapmak suretiyle haberin gerçeklik olgusunu ortadan kalmıştır. Bu nedenle yapılan haberin gerçeklikten ve objektiflikten uzak olduğu kanaatine varılarak davacının TMK’nın 24 ve 25 maddeleri uyarınca manevi hakları zedelenmesi nedeniyle ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere 20.000,00TL manevi tazminatına hükmedilmiştir.
5187 sayılı Basın Kanunu’nun 13. maddesinde: “Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hüküm, süreli veya süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya tüzel kişiler hakkında da uygulanır. Tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. ” şeklinde ifade edilmiştir.
Yargıtay 4.HD’nin 2020/3392 Esas- 2022/10371 Karar sayılı ilamında: “…dava konusu haberin yer aldığı gazetenin künyesine göre, davalı İzzet Doğan’ın sorumlu müdür sıfatını taşımakta olup; 5187 sayılı Kanun’un 13. maddesi kapsamında hukuki sorumluluğu bulunmadığı, mahkemece, anılan davalıya yönelik istemin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekmekte…” belirtildiği üzere davalı kanalın sorumlu müdürü olana … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a)20.000,00TL manevi tazminatının yayın tarihi olan 17/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı … A.Ş. Ve …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)Davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine,
2-)Alınması gereken 1.366,20TL harçtan peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile artan 341,55TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan 1.366,20TL peşin harcı, 80,70TL başvurma harcı, 1.500,00TL bilirkişi ücreti, 422,75TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.369,65TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 673,93TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul-red oranına göre 1.056,00TL sinin davacıdan, 264,00TL sinin davalı … A.Ş. Ve …’dan müteselsilen tahsili ile, Hazineye irat kaydına,
5-)Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre manevi tazminat talebi yönünden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan (ancak davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden fazla olamayacağından) 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak mezkur davalılara verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK.nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/03/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır