Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/263 E. 2023/85 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/263 Esas
KARAR NO : 2023/85
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 08/11/2021 tarihli dilekçesi ile; davalı şirkete değişik tarihlerde ürünler sattığını, davalının satın aldığı ürün bedellerinden bakiye borcu ödemediğini, davalıya gönderilen ihtar sonrası bir kısım borcu ödediğini ancak dava konusu olan bakiyeyi ödemediğini bunun üzerine davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun icra takibine itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, takibe itirazın iptaliyle %20 icra inkar tazminatına karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı vekili 17/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşme uyarınca kararlaştırılmış mahkemeler dışında yetkisiz mahkemede iş bu davayı açtığından mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, taraflar arasında imza altına alınan 25/02/2016 tarihli sözleşmenin son hükümleri başlığı altında sözleşme ile ilgili olsun veya olmasın taraflar arasında oluşacak her türlü ithilafın hallinde İstanbul merkez ( Çağlayan ) mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmıştır şeklinde olduğuna, sonuç olarak mahkememin yetkisizliğine , yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi olmadığından davanın usulden reddine , davalı şirketin ünvanının …. A.Ş. olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, bunlarla birlikte taraflar arasındaki sözleşmeye göre müvekkilinin ticari defterlerinin doğru ve geçerli delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde davacıya cari hesap borcunun bulunmadığının görüleceğini, davacı tarafça hukuka aykırı şekilde kesilen faturaların davacıya iade edildiğini, sonuç olarak davacının icra takibini yapmakta ve davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, davının reddini ve davacının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından başlatılan … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın İİK 67 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi isteminine ilişkindir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 10/02/2022 tarih 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı yetkisizlik nedeni ile usulden red kararının kesinleşerek dosyanın gönderilmesi üzerine yeniden tevzi işlemine tabi tutulan dava dosyası mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kayıtlanmıştır.
… İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilmiş ve incelenmesinde; alacaklısı … A.Ş. tarafından, borçlu … Anonim Şirketi aleyhine 57.588,81-TL’ üzerinden icra takibi başlatıldığı, takip öncesi işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletmek kaydıyla tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından süresi içinde icra takibine itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Davalı cevap dilekçesinde, icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı, buna göre usulüne uygun başlatılmış icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
İcra müdürlüğü dosyasına yapılan itirazın incelenmesinde, davacının itirazında yetkiye ilişkin bir itirazı bulunmadığı, buna göre icra takibinin yetkili yerde başlatılmış sayılacağı ve davalının buna itiraz edemeyeceği, ayrıca davacı yanca takibin ilk olarak Kemalpaşa İcra Müdürlüğü nezdinde başlatıldığı ve davalının yetkiye ilişkin itirazı üzerine davalının gösterdiği İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’ ne dosyanın gönderildiği, davalı itirazının bu yönden de haksız olduğu anlaşılmakla davalının davanın usulden reddi talebine mahkememizce itibar edilmemiştir.
Taraf delillerinin toplanmasına geçilmiş; davalı tarafça 25/02/2016 tarihli Siparişe İstinaden Ürün Alım Sözleşmesi, davacı ve davalı tarafça karşılıklı olarak keşide edilen ihtarnameler dosyaya sunulmuş, mahkememizin 22/09/2022 tarihli tensip tutanağı ile tarafların son 5 yıla ait karşılaştırmalı BA/BS formları istenmiş, dosyamız arasına alınmıştır.
Davalının ticari defterler ile ilgili yerinde inceleme talebi, mahkememizin 30/09/2022 ve 05/10/2022 tarihli ara kararları ile ayrıntılı olarak açıklanarak reddedildiğinden yeniden bu hususlarda gerekçe yazılmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi 26/10/2022 tarihli raporunda özetle; “…Dava konusunun; davacı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak cari hesap borcu nedeni ile davacı şirket tarafından davalı hakkında … İcra 2021/… E sayılı dosyası kapsamında takip başlatılmış olup; borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takip durmuş olduğu, davalının … İcra 2021/… E sayılı takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibine devamına kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesi isteminden ibaret olduğu, davalı şirketin 2018,2019,2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında, davacı tarafa kesmiş olduğu faturaları ticari defterlerine usulüne uygun olarak işlediği, davalının 2018,2019 ve 2020 yıllarındaki ticari defterler incelemesinde davacı şirket ile cari hesabına ait 0,00TL bakiye olduğu sayın mahkeme tarafından belirlenen tarafların ticari defter incelemesine; inceleme gün ve saatinde davacı tarafın incelemeye katılmamış olduğundan davacı tarafın ticari defter incelemesinin yapılamadığı…” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili 15.11.2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili ticari defterlerinin e-defter olarak dosya uygulaması ile tutulduğunu, bu nedenle görevlendirilecek bilirkişiye inceleme yapılmadan önce e defterlerin mail yoluyla gönderilmesi ya da flaş bellekte sunulmasını temin için iletişim numaralarını daha önce 23.09.2022 tarihli beyanları başlıklı dilekçe ile mahkememize sunmuş oldukları halde bilirkişinin müvekkili defterlerini incelemek için irtibat numaralarını aramadığını, sadece davalı taraf defterlerini incelediğini, 23.09.2022 tarihli dilekçeleri gereği dosyanın bilirkişiye tevdii ile ek rapor alınmasını talep etmiş, mahkememizce davacı defterleri incelenmeden eksik rapor tanzim edilmesi nedeni ile davacı ticari defterlerinin incelenerek rapor tanzim edilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi 15/11/2022 tarihli ek raporunda özetle; “…dava konusunun; davacı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak cari hesap borcu nedeni ile davacı şirket tarafından davalı hakkında … İcra 2021/… E sayılı dosyası kapsamında takip başlatılmış olup; borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takip durmuş olduğu, davalının … İcra 2021/… E sayılı takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibine devamına kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesi isteminden ibaret olduğu, davacı şirketin 2018,2019,2020,2021 ve 2022 yılı ticari defterlerinin lehine delil taşıdığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında, davalı tarafa kesmiş olduğu faturaları ticari defterlerine usulüne uygun olarak işlediği, davacının ticari defterlerinde davalı yandan 57.588,61 TL alacaklı olduğu, kök raporda belirtildiği üzere ; davalının 2018,2019 ve 2020 yıllarındaki ticari defterler incelemesinde davacı şirket ile cari hesabına ait 0.00TL bakiye olduğu, davacı ile davalı arasında yapılan karşılıklı ticari defter incelemesinde; davalının ticari defterlerine, davacı yana davalı tarafından kesilen iade faturaların kaydedilmiş olup, davacının kabul etmeyerek işbu faturaları iade etmesinden kaynaklı olarak farklılık oluştuğu, davacının faturalara itirazını noter vasıtası ile yapmış olduğu, taktir sayın mahkemenin olmakla birlikte; davalı tarafından davacı yana kesilen, iade faturalarının muhteviyatı yönünden sevkiyatsızlık, yükleme bedeli gibi açıklamaların ispatına dair dava dosyası kapsamında bilgi ve belgeye rastlanmadığı ancak sayın mahkeme tarafından kesilen iade faturalarının dikkate alınması halinde davalının davacı yana borcu olmadığı, davacı tarafından noter vasıtası ile itiraz edilen faturaların dikkate alınmaması halinde ise davacının davalı yandan 57.588,61-TL alacağı olduğu… şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı ve davalı vekilince ayrı ayrı bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanda bulunulmuştur.
Mahkememizin 08/12/2022 tarihli duruşması 2 nolu ara kararı gereğince kök raporu tanzim eden bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi 11/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;”…Davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve davacı kayıtlarında yer alamayan 40 adet 57.626,01 TL tutarlı faturaların içeriği incelendiğinde “Sevkiyatsızlık” açıklamasının yer aldığı, buna ilişkin dosya münderecatında açıklayıcı bir belge ve verinin yer almadığı görüldüğünden bu faturaların içeriğinin ve faturaların tesliminin davalının ispatına muhtaç olduğu, mahkemenize davacının davasında haklı olduğu yi de karar vermesi durumunda davacı incelenen kendi ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalı yandan 57.588,61-TL cari hesap bakiye alacaklı olacağı…” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı ve davalı vekilince ayrı ayrı bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanda bulunulmuştur.
Davalı daha sonra, davacının süresinde ticari defterlerini incelemeye ibraz etmediği, bu nedenle artık ticari defter deliline dayanamayacağı, kendi ticari defterlerine göre davacının alacağını ispat edemediği, mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi ile taraflı davranıldığı nedenleri ile reddi hakim talebinde bulunmuş ve yeniden rapor alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’ nın 145. Maddesi “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” düzenlemesine havidir.
Yine “Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması” başlıklı 222. Maddesinde ise ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemesine yer vermiştir.
Davalı beyanının ve iddiasının aksine taraflar için farklı uygulama getirilmemiş, davacı ticari defterleri de yerinde incelenmemiş, mahkemeye getirilmesi sağlanarak ticari defter incelemesi yapılmıştır. Davalının talepleri daha önce sadece bu noktada reddedilmiştir.
Özetle davacının ilk incelemede defterlerini sunamamasının yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı, ayrıca defterlerini inceleme için hazır edeceğini belirtmiş olması ve bu talebine ilişkin dosya bilirkişiye verilmeden önce olumlu yahut olumsuz bir ara karar tesis edilmemiş olması, bunlarla birlikte yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca uyuşmazlığın çözümünün ticari defterler ile çözüme kavuşturulabilecek olması halinde her iki tarafın da ticari defterlerinin incelenerek karar verilmesi gidilmesi gerektiği, dava konusu somut olayın aydınlatılabilmesinin de ancak iki tarafın ticari defterlerinin nicelenmesi ile olabileceği, ayrıca HMK’ nın 222. Maddesince ticari defter incelemesine resen de karar verilebileceği, salt davalı defterlerinin uyuşmazlığı çözmeye yeterli olmayacağı( buna rağmen davalı alacağı davalı defterlerinde kayıtlı tespit edilmiştir), tüm bunlara göre davacı defterleri incelenmeden karar verilmesinin eksik inceleme ile hüküm kurulması sonucunu doğuracağından davalının beyan ve itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Davalı her ne kadar reddi hakim talebinde de bulunmuşsa da talebin yasada sayılan nedenlerden olmadığı gibi, tahdidi olmasa da bu nedenler arasında sayılamayacağı değerlendirilmekle 6100 Sayılı HMK’ nın 41. Maddesi uyarınca yargılamayı uzatmaya matuf olduğu anlaşılan talebin de reddine karar verilmiştir.
Davalı talebinde ayrıca taraflar arasındaki sözleşmeye göre sadece kendi ticari defterlerinin delil olarak kabul edilebileceğini ve davacı ticari defterlerinin incelenemeyeceğini öne sürmüştür.
Usuli itirazların incelenip değerlendirilmesinden sonra davanın esasına geçilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında bir sureti dosyaya sunulan 25/02/2016 tarihli Siparişe İstinaden Ürün Alım Sözleşmesi’ nin bağıtlandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı, anılan sözleşme kapsamında davalıya satıp teslim ettiği ürünlerin bir kısmının bedelinin ödenmediği, davalı ise davalıya borcu olmadığını iddia etmiştir.
Bunun tespiti için taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi 15/11/2022 tarihli ek raporunda taraflar arasındaki ihtilafın davalı tarafça tanzim edilerek davacıya gönderilen iade faturalarının davalı defterlerinde olmasına karşın davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını, bu faturalara davacı tarafından dosyada mevcut noter ihtarnamesi marifeti ile itiraz edildiğini, ayrıca davalı yanca tanzim edilen bu iade faturalarına dayanak bir bilgi belgenin dava dosyasına sunulmadığı raporlanmıştır.
Davalının bilirkişi raporuna itirazları ile özellikle davalının davacıya düzenlediği faturaların tek tek hangileri olduğu, bunların toplam bedelinin ne kadar olduğu, bunlar dışlandığında davacı ve davalı kayıtlarının örtüşüp örtüşmediği, davacının kendi kayıtlarına göre 57 bin küsür alacaklı gözüktüğü faturalar için de (fiyat farkı) faturası olup olmadığı, davacının düzenlediği var ise bunun ne kadarlık tutara tekabül ettiği hususlarında alacağın varlığı hususunda tereddüt kalmaması için tekrar ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi ikinci ek raporunda ilk alınan ek raporda yer verilen görüşlerde bir değişikliğe gidilmemiş, iade konusu olana faturalar tafsilatlı şekilde gösterilmekle, bunların usulüne uygun olarak tanzim edilmediğinin kabul edilmesi halinde davacının talep kadar davalıdan alacaklı olduğunun gözüktüğü görüşüne yer verilmiştir.
Davalı ek raporlara özellikle cevap dilekçesinde yer verilen nedenlerle itiraz etmiş, itirazlarının raporda irdelenmediğini beyan etmiştir.
Bilirkişi raporunda itiraz konusu olan hususların zaten uzmanlık alanı olmadığı nedeni ile irdelenmediğini bildirmiş, mahkememizce de sözleşmeye yönelik itirazlar irdeleneceğinden bu hususlarda yeniden rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Davalı sözleşmenin 6. Maddesine göre gerekli görüldükçe ürünler üzerinde laboratuvar incelemesi yaptırabileceğini, bunun masrafının da davalıya ait olacağının kararlaştırıldığını, bir kısım faturanın buna istinaden düzenlendiğini belirtmesine karşın ne bilirkişi incelemesine ne dava dosyasına bu faturalara dayanak laboratuvar raporu sunmadığı gibi buna ilişkin masraf belgesi de sunmamıştır. Oysa ki sözleşmenin 6. Maddesine göre( sözleşme sayfa no:5) buna ilişkin laboratuvar raporu bulunması gerekmektedir.
Sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca “sevkiyat ve teslimlerin organize edilmesinden satıcının bizzat sorumlu olduğu, davacının sevkiyat ve teslimde gecikmesi üzerine bir kısım faturaların düzenlendiğini iddia eden davalı yine sevkiyat yahut teslimlerin süresinde yapılmadığına dair bilirkişi incelemesine yahut dava dosyasına herhangi bir ihbar, ihtar, tutanak, yazışma veya bilgi, belge sunamamıştır.
Bununla beraber sözleşmenin devam eden 7. Maddesinde( sayfa 7)siparişlerin, sevkiyatların, ürün teslimlerinin aksamamasının sözleşmenin asli unsuru olduğu, bu hususların gerçekleşmesi durumunda alıcının muadil olarak piyasadan temin etmek zorunda kaldığı ürünlere ilişkin toplam bedelin %50 sini cezai şart olarak satıcıya yansıtabileceği kararlaştırılmasına karşın piyasadan muadil mal temin edildiğine ilişkin kayıt, bilgi, belge de dosya kapsamında yer almamaktadır.
Yine davalı sözleşmenin 2. Maddesine göre fiyat farkı faturasının ancak tarafların karşılıklı mutabakatı halinde düzenlenebileceğini, davacının tek taraflı olarak fiyat artışına gitmesinin mümkün olmadığını, fiyat artışı yapılması nedeni ile iade faturası düzenlendiğini, bununla yetinmeyen davacının tek taraflı olarak fiyat farkı faturası düzenlendiğini ve bu nedenle de müvekkili tarafından iade faturası düzenlendiğini, bunların kabulünün mümkün olmadığını beyan etmişse de bu bilirkişi raporunda davacının fiyat farkı faturası düzenlediğine ilişkin bir tespit yapılmamıştır. Bununla birlikte bilirkişi raporunda davacının tanzim ettiği tüm faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre artık taraflar arasındaki sözleşme ve davalının da yer verdiği maddeye göre mutabık kalınmadığını ispat külfeti davalıdadır. Davalı yanca da buna ilişkin bir delil sunulmuş değildir. Bu davalı itirazının da kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Sonuç olarak taraflar arasındaki ihtilafın davalının tek taraflı olarak düzenlediği iade faturalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacının tanzim ettiği tüm faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına ve defterlerin birbirini doğrulmasına karşın davalı düzenlediği iade faturalarının yasal dayanaklarını dosyaya ibraz edememiştir. Davalının tek taraflı tanzim ettiği ve mesnedi bulunmayan fatura ve ticari işlemler ile davalıyı borçlandırması mümkün değildir. Davacı, davalının gönderdiği bu faturaları defterlerine kayıtlamamış ve süresinde noter marifeti ile itiraz etmiştir.
Davacı alacağını kendi ticari defterleri ve davalının ticari defterleri ile ispatlamıştır.
6100 Sayılı HMK’ nın 193. Maddesi ” Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.
(2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.
” düzenlemesine havidir.
Davalı kendi ticari defterlerinin münhasır delil kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de sözleşme maddesinin incelenmesinden ( sözleşme sayfa no:8 ) davalı alıcı ticari defterlerinin sadece ve tek ispat vasıtası olduğu değil sadece geçerli ve doğru delil olacağı kararlaştırılmıştır. Yani her iki tarafın kayıtlarının çelişmesi halinde davalı kayıtlarının dikkate alınacağı kararlaştırılmıştır. Zaten davacı kayıtları da davalı kayıtları ile alınan ve satılan mallar hususunda uyuşmakta, herhangi bir aykırılık teşkil etmemektedir. Aksinin kabulü halinde dahi yukarıda izah edilen hususlar salt davalı ticari defterleri ile de ortaya konulmuş durumdadır. Davalı ise iddialarına yönelik somut delil, bilgi veya belge getirememiştir. Açıklanan nedenlerle davalının icra müdürlüğü dosyasına yaptığı itirazın haksız olduğu ve davacının icra takibinde talep edilen kadar davalıdan alacaklı olduğu mahkememizce sabit görülmüştür.
Davalı, takip öncesi faiz talebinde de bulunmamıştır.
Alacak likit olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kabulü ile; davalının … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline; takibin takip talebindeki şartlar ile aynen devamına,
2-Hükmolunan alacağın %20’si nispetinde hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 3.933,83-TL harçtan peşin alınan 983,48-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.950,41-TL harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 983,48-TL peşin harç ile 59,30-TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ve sair giderler için sarfedilen toplam 2.546,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00-TL nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 9.214,21-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.09/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır