Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/160 E. 2022/189 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/160 Esas
KARAR NO : 2022/189
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi elektrik işleri yaptığı dönemde iş yerinin aboneliğini de mal sahiplerinin istemiyle kısa süreliğine … abone numarası ile kendi üzerine aldığını, iş yerinin o tarihlerde yazıhane olarak kullanıldığını, burayı kullanan şahısların elektrik borcunu düzenli olarak ödediğini, müvekkilinin de bir süre sonra kullanan şahısların adına geçtiği düşüncesiyle elektrik abonesi olduğunu unuttuğunu, müvekkillerinin murisi bir sonra İstanbul’dan ayrılarak Çanakkale’ ye yerleştiğini, ancak İstanbul bağlantısının devam ettiğini, müvekkillerinin muris hakkında bir icra takibi başlatıldığını öğrendiklerini, borcu araştırıldığında 2009 yılının 11. Ayına ait elektrik kullanıma ilişkin olduğunu öğrendiklerini, borcun doğumu tarihinde abonelik kurulan adreste davalı şirketin bulunduğunu, icra takibine süresi geçtiği için itiraz edilemediğini, daha önce açılan davada murisin elektriği kullanmamış olsa da kendisinin sorumluluğunda olduğuna karar verilmiş ve bu miktarın elektrik idaresine ödendiğini, müvekkili tarafından ödenen ve kullanımı davalıya ait olan borcun tahsili için icra takibi başlattıklarını ancak borçlunun itiraz ettiğini, bu nedenlerle arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davanın görevsiz mahkemede açıldığını, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davanın rücu davası olduğunu ve dava konusunun mal varlığına ilişkin olduğunu, ortada ticari bir ilişkinin bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafların ileri sürdüğü alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı sebebiyle davanın rededilmesi gerektiğini, davacının iddialarının tamamen soyut olduğunu dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, davacının dayanaksız şekilde para tahsil edilmeye çalışıldığını, davacının elektrik şirketine yaptığı ödemenin kendi borcu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Davanın itirazın iptali davası olarak ikame edilmiş olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 01.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dosya kapsamında abone detay bilgilerinde … Mah … Sk. N … Kağıthane adresindeki … abone numarasıyla … ın adına tanımlanmış aboneliğin 17.09.2010 tarhinde sonlandırıldığını, 01.12.2009 son ödeme tarihli toplam bedeli 14.643,00TL olan faturanın … adına düzenlediğini, dosya kapsamında sayaç muayene talep ve sonuç formunda abone adının yine … olduğunu, dosya kapsamında davalı adına düzenlenmiş bir faturanın bulunmadığını..” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf sunduğu 04/09/2020 tarihli dilekçeyle davacının alacak iddiasını ispat edemediğini, dava konusu elektriğin davacı tarafça kullanıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddinin gerektiğini ifade etmiştir. Davacı 02/09/2020 tarihli dilekçesinde raporda yazılan tespitlerin doğru olduğunu, raporda da davalının adresinin dava konusu adres olduğunun belirlendiğini, ancak raporda kullanımın kim tarafından gerçekleştiğinin tespit edilmediğini, bu nedenle ek raporun mahkemenin takdirinde olduğunu ifade etmiştir.
Mahkememizce tarafların itirazları üzerine yeniden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi hazırladığı 13.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalı şirketin … Mah … Sk. N. … adlı yerde tescilli olduğu, … adresindeki … abone numarasıyla …’ın adına tanımlanmış aboneliğin 17.09.2010 tarhinde sonlandırıldığını, 01.12.2009 son ödeme tarihli toplam bedeli 14.643,00TL olan faturanın … adına düzenlediğini, dosya kapsamında sayaç muayene talep ve sonuç formunda abone adının yine İsmail Kemal Kongurtay olduğunu..” ifade etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf sunduğu 16/10/2020 tarihli dilekçeyle davacının alacak iddiasını ispat edemediğini, iddia edilen telefon numarasının davalı tarafça kullanıldığına dair herhangi bir ıspat aracı bulunmadığını, davacının kendi borcunu ödemiş olduğunu, dava konusu elektriğin davacı tarafça kullanıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddinin gerektiğini ifade etmiştir. Davacı 02/11/2020 tarihli dilekçesinde kullanımların davalı tarafa ait olduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada davalı şirket yetkilisinin kullanımları kabul ettiğini, davayı ıslah ettiğini, 19.668,00 TL talep ettiğini ifade etmiştir.
Davacının dilekçesinde davasını ıslah etmesi nedeniyle ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili 09/11/2020 tarihli dilekçesiyle dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, mahkememizin görevli olmadığını, ticari bir iş bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davanın itirazın iptali olarak ikame edilmesi, ıslah dilekçesinde ise alacak istenmesi karşısında davacıya dava türünü ıslah edip etmediği hususunda HMK 31 kapsamında açıklama yapması istenmiş, davacı vekili sunduğu 04/12/2020 tarihli dilekçesinde davaya alacak davası olarak devam ettiğini ifade etmiştir.
Huzurdaki davada uyuşmazlık davacının abonelik sözleşmesi nedeni ile ödemek zorunda kaldığı bedelin davalıdan rücuen tahsilinin şartlarının oluşup oluşmadığı, dava konusu kullanımın kim tarafından gerçekleştirildiğine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Kanunumuzun 4. Maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan davalar doktrinde mutlak ticari dava olarak isimlendirilir. Kanunda belirtilen mutlak ticari davalar ile bir ticari işletme ile ilgili olması şartıyla havale vedia ve telif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki bir uyuzmazlığın ticari dava sayılabilmesi için ; her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda da uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gereklidir.
Bu açıklama ışığında dosyaya bakıldığında; davalının birinin ticari şirket, davacısının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dava Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri maddelerine göre çözümlenecektir. Haksız fiile dayanan iş bu davanın mutlak ticari dava olmadığı açıktır.
Mutlak ticari dava olmadığı anlaşılan davanın her iki tarafının ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Davalı şirketin tacir olduğuna şüphe yoktur. Ancak davacının İTO bilgi sistemi ve ticaret sicil gazetesinden yapılan sorgusundan tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle iken huzurdaki dosyada davacı tarafın esnaf olduğu dolayısıyla tacir olmadığı, bir ticari işletmesi bulunmadığı, dolayısı ile dava konusunun mahkememizin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirme şartının yerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6100 Sayılı Kanunun 2. Maddesinde bulunan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi ile Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme olarak belirlenmiştir. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu değerlendirilip HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda mahkememizin 2019/… Es sayılı dosyasında verilen 2021/… K sayılı kararın … Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2021/… Es ve 2022/… K sayılı kararı ile kaldırılıp görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olarak belirlenmiş olması sebbeiyle göreve ilişkin istinaf kararları kesin olduğundan HMK 353/1-a kapsamında İstinaf kanun yolu kapalı olarak karar verildi.16/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır