Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/116 E. 2022/304 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/82 Esas
KARAR NO : 2022/353
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2022
KARAR TARİHİ : 10/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 08/02/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin dava konusu aracın maliki olduğunu, müvekkilince maliki olduğu aracın satışı için İnternet sitelerine vermiş olduğu ilanların sonucunda aracı satın almak işteyen kişilerce aracın plakası ile yapılan hasar kaydı sorgulamasında 30.594,00-TL’ lik hasar kaydı olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin 08/03/2018 tarihinde trafik kazası geçirdiğini, aracının ilgili hasarlarının ödenmesi için davalıya müracaat edildiğini, davalı sigorta şirketince müvekkilinin bu talebinin reddedildiğini, müvekkili aracında oluşan tüm masrafları kendisi karşılamak suretiyle aracının onarımının sağlandığını, sehven işlenen hasar kaydınm silinmesi için müvekkilince çeşitli tarihlerde davalıya müracat edildiğini, söz konusu kaydın halen sistemlerden silinmediğini, müvekkili aracının üzerinden halen ilgii hatalı kaydın bulunduğunu, … Noterliğinin ihtarnamesi ile de söz konusu hasar kaydının silinmesi gerektiğinin belirtildiğini ancak silinmediğini belirterek müvekkilinin geçirmiş olduğu trafik kazasına ilişkin Tamer kayıtlarındaki 30.594,00-TL’lik hasar kaydının silinmesini, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL’nin Tamer kaydının işlendiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 16/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tramer kayıtlarını silmede yetkisinin bulunmadığını, davacının kaydın silinmesini istemesi halinde tramer e başvurmasının gerektiğini, davacının neye istinaden tazmnat alacağı istediğinin açık olmadığını, sigortalıca doğru beyan yükümlülüğünün ihlal edildiğini, ispat yükünün sigortalıda olduğunu belirterek davanın esastan reddini, müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faize karar verilmemesini, yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava, davacının maliki olduğu araç ile davalıya sigortalı araç arasında meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı aracında meydana gelen değer kaybına ilişkin tazminat davasıdır. Uyuşmazlık davacının maliki olduğu araçta meydana gelen zarardan davalının sorumlu olup olmadığı, kusur oranı, yetki ve görevli mahkeme, faiz şartlarının, muacceliyet tarihinin, meydana gelen zararın hesabına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat talebinde bulunduğu
HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Somut olayda davacı ile davalı arasında kasko sigorta sözleşmesi olduğu, 26/12/2017 başlangıç 26/12/2018 bitiş tarihli … poliçe ile davacı tarafın nissan marka, … model, … plakalı otomobil niteliğindeki aracının sigortalandığı görülmektedir.
Davacı gerçek kişi olup, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan araç, kullanım amacı hususi olan bir otomobildir… Bu durumda, davacı gerçek kişi tüketici konumunda olup, davalı sigorta şirketi ile aralarında aktedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/18198 esas ve 2018/3955 karar sayılı emsal içtihadı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 25/02/2021 tarih 2019/262 E., 2021/348 K. Sayılı kararı. )
Bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya mutlak ticari dava olması ya da her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır