Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/100 E. 2022/459 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/100 Esas
KARAR NO : 2022/459
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 16/02/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile, Müvekkili … …’in … sicil numaralı … Sigorta Acenteliği A.Ş’nin (eski unvanı … … Sigorta Acenteliği A.Ş) hem hissedarı hem de yönetim kurulu üyesi iken 04/11/2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketteki hissesini devrederek, yönetim kurulundan istifa ettiğini, bununla ilgili şirketin 04/11/2009 tarihli 181 ve 182 nolu kararları aldığını, 2021 yılı Aralık ayı içinde, şirket aleyhine açılan davalardan kaynaklı bakiye harçlar nedeniyle müvekkilinin banka hesaplarına vergi daireleri tarafından e-haciz uygulandığını öğrendiklerini, müvekkilinin her ne kadar elinde olan yönetim kurulu kararları ve istifa dilekçelerini gösterse de vergi dairesinin bu kayıtların şirket tarafından ticaret sicilde yayınlatılmadığı gerekçesiyle kabul etmediğini, bunun üzerine müvekkilinin 28/12/2021 tarihli dilekçe ile …ne başvurarak, ilgili kararların ilan edilmesini talep ettiğini, ancak ticaret sicil müdürlüğü tarafından, … sicil numaralı … Sigorta Acenteliği A.Ş’nin TTK’nun geçici 7. Maddesi uyarınca 09/10/2014 tarihinde resen terkin edildiğinin kendilerine bildirildiğini, şirketin, yeni yönetim kurulu üyesi değişikliğinin gazetede yayınlaması gerekirken bu işlemi yapmayarak, müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenle banka hesaplarına haciz uygulandığını belirterek, … sicil numaralı … Sigorta Acenteliği Anonim Şirketinin yönetim kurulunun almış olduğu 181 nolu kararı ilanı, 182 nolu kararın da tescil ve ilanı ile sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; … nün davacının talebine ilişkin TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Müvekkili … nün resen terkin işleminin, 6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, …nün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği Yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin çok sayıda ilamı ve yerleşik uygulamanın da bu yönde olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, resen terkin edilen şirketin yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmiş olan davacının istifasının tescil ve ilan edilmediğinden bahisle bu işlemlerin yapılması amacıyla sınırlı ihyası istemine ilişkindir.
Davacının istifa ettiği şirketin kalan Yönetim kurulu toplanmadığı için tescil ve ilanının yapılmadığı, bu nedenle davacının hukuki yararının olduğu, istifanın tescili ve ilanı için şirketin ihyası gerektiği, hisse devir tarihinin ve istifanın 04/11/2010 tarihli 181 ve 182 nolu yönetim kurulu kararları ile karara bağlanmasına rağmen yönetim kurulu toplanmadığından işlemin yapılamadığı, istifa ve hisse devrine ilişkin yönetim kurulu kararlarının … Noterliğinin 2010 tarihli ve … ve … yevmiyeli işlemleriyle de tasdik edildiği ancak şirketin 09/10/2014 tarihinde resen terkin edilmiş olduğu, davacının öncesinde yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar TTK’nın geçici 7. Maddesinde düzenlenen 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise de, resen terkinin usulüne uygun yapıldığına dair davalı tarafça şirkete ve temsile yetkili olanlara ihtarname gönderdiğine dair bir belge sunulmadığı, bu nedenle hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, ancak işbu davanın açılmasında davalının kusuru olmadığı, bu kadar zaman sonra dava açan davacının da kusurlu olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne ve davacının tasfiye memuru olarak atanmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜNE,
… nün … sicil numarasında kayıtlı iken resen terkin edilen … A.Ş’nin 04/11/2009 tarihli yönetim kurulu 181-182 nolu kararlarının tescil ve ilanı amacıyla TTK’nun 547/2 maddesi uyarınca sınırlı olarak ihyasına, tasfiye memuru olarak … T.C kimlik nolu davacı … …’in münferiden atanmasına, ücret takdirine davanın niteliği gereği yer olmadığına,
2-Yeterince harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır