Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/745 E. 2022/531 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/745 Esas
KARAR NO : 2022/531

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalının susuzlaştırma ve geri kazanım içi ekip kiralama hizmet alımı işi davalı idare ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme kapsamında 01.07.2011 – 31.12.2011 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından yapıldığını, hizmet sözleşmesi kapsamında müvekkili şirket tarafından 12 personel istihdam edildiğini, bu sayı ihale dönemi içerisinde davalı idarenin isteğine göre zaman zaman değişiklik göstermiş olsa da her aya göre çalıştırılan personel sayısı davalı idareden istenilecek idari işlem ve ihale dosyasının aylık hak ediş dosyalarından tespit edilebileceğini, müvekkili şirketin teklif fiyatını oluştururken ihaleye girdiği tarihte geçerli olan asgari ücret üzerinden hesaplama yaparak teklif fiyatı oluşturduğunu, bununla birlikte akdedilen hizmet sözleşmesi uyarınca asgari ücrette meydana artıştan kaynaklı yapılan tek düzenleme de bu olmadığını, başta 5510 sayılı kanun 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren Hizmet Alımı Fiyat Farkına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı başlıklı 8. Maddesi ve diğer alt düzenlemeler de asgari ücrette meydana gelecek farkın ödenmesi yönünde düzenlemeler içerdiğini, müvekkili şirketin ihaleye teklif verdiği tarihteki asgari ücret üzerinden % bazlı hesaplamalar yapılarak personel bazında teklif fiyat oluşturulduğunu, davalı idare personel bazında oluşturulan bu hesaplamalara, yalnızca asgari ücrete yapılan artışı dahil ederek hak ediş ödemesi yapıldığını, başka bir müvekkili şirket adına Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtıkları… E. Sayılı davanın bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda kabulüne karar verildiğini ve söz konusu kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla kısmi dava olarak şimdilik 6.682,50 ₺’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını ve tahsil kabiliyetini yitirdiğini, şöyle ki mahkemenin malumları olduğu üzere huzurdaki davanın konusunun taraflar arasında akdedilen susuzlaştırma işlemi takibi için kontrol ekibi kiralama işine ait sözleşmesinden kaynaklı ticari alacak bulunduğunu, TBK’nun 146. Maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, davacı tarafın da dava dilekçesinde belirttiği üzere söz konusu sözleşmenin 01.07.2011 – 31.12.2011 tarihleri arasındaki iş için imzalanmış olduğunu, hak edişlerin de davacı şirkete aylık olarak ödendiğini, davacının kendi iradesi ile davaya konu ihaleye teklif verdiğini, oldukça yakın fiyatlı teklifler arasında en uygun fiyatlı teklifi verdiği için ihalenin davacı üzerinde bırakıldığını, davacı ile işbu sözleşme imzalandığını, kesinlikle aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının da defaten belirttiği üzere ihale davacı üzerinde bırakıldıktan ve sözleşme imzalandıktan sonra taban ücretlerde değişiklik yapılması idare’yi bağlamadığını, aksinin kabulü halinde ihale kurumu ile ahde vefa ilkesini zedeleyecek birim fiyatlı ihale kurumu ile buna dayalı olarak imzalanan sözleşmenin hiçbir anlam ifade etmeyeceğini, dava dilekçesinde bir takım yerel mahkeme ve Yargıtay kararlarından bahsedildiğini, alıntılanan kısımlarından ilgili kararların somut olaya benzer olup olmadığının dahi anlaşılamadığını, işbu huzurdaki haksız ve hukuka aykırı davanın zaman aşımı nedeniyle öncelikle usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise hukuka aykırı, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ticari nitelikli hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin toplanmasına geçilmiş; davalı birden fazla mahkeme dosyasını emsal mahiyette mahkememize bildirmiş, davalı yanca 30/06/2011 tarihli ” Susuzlaştırma ve Geri Kazanım İşleri İçin Ekip Kiralama Hizmet Alımı Sözleşmesi”, 31/12/2011 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki teknik şartname dosyaya sunulmuş, yine eksik olduğunun anlaşılması karşısında hak ediş rapor ve icmalleri ile metraj sayfaları , tanzim edilen faturalar ve yapılan ödemelere dair kayıtlar dosyamıza getirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arısında bir sureti dosyaya da kazandırılan ” Susuzlaştırma ve Geri Kazanım İşleri İçin Ekip Kiralama Hizmet Alımı Sözleşmesi” nin imzalandığı, davalının sözleşme gereği üzerine düşen işi yerine getirdiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu kapsamda davacının iddia ettiği gibi davalının, davacının hak ediş ödemelerini hatalı ve eksik hesaplayıp hesaplamadığı, buna göre davacının davalıdan bakiye alacağı bulunup bulunmadığı ve var ise bunun süresi içinde talep edilip edilmediği hususlarındadır.
Davalı, davacı talebine ilişkin olarak süresi içinde alacağın zamaşımına uğradığı defini ileri sürmüştür.
Davacı talebi ve davalı definin incelenmesine geçildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin 2011 yılında bağıtlandığı, işin bu tarihte yerine getirildiği, yine yapılan ödemelerin 2011 yılı içinde gerçekleştiği dosyaya sunulan hak ediş rapor ve icmalleri ile metraj sayfaları , tanzim edilen faturalar ve yapılan ödeme kayıtlarından anlaşılmaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 146. Maddesi uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Tüm bunlara göre; hak ediş raporlarının incelenmesinden son hak edişin 30/11/2011 tarihli olduğu, bahsi geçen hak ediş raporunda davacının da imzasının bulunduğu, bu tarihte kesin olarak alacağını bildiği, buna karşın son hak edişinin üzerinden geçen 10 yıllık zamanaşımı süresinin sonu olan 30/11/2021 tarihine değin huzurdaki davanın açılmadığı, alacağın zamanaşımına uğradığı, davalı yanca da süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın başlangıçta alınan 114,13 TL den mahsubu ile artan 33,43 TL nin kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 5.100,00 ₺ vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabulucu ücreti olan 1320,00 TL’nin davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Dosyada artan gider avansının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK 341 maddesi uyarınca miktar itibrariyle KESİN olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.20/07/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”