Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/743 E. 2022/205 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/743 Esas
KARAR NO : 2022/205

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacının davalı kooperatifin üyesi iken davalı şirketin yönetim kurulunun 03/10/2019 tarih ve 42 sayılı kararı ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, karara dayanak alınan Kooperatif Ana Sözleşmenin 10. Maddesinin 20/06/1993 tarihinde yapılmış gösterilen usulsüz genel kurul kararı ile eklendiğini, anılan genel kurul toplantısının davacı ve birçok ortağın yokluğunda ve yeterli çoğunluk sağlanmadan yapıldığını, dolayısıyla alınan kararların da yok hükmünde olduğunu, zira alınan sözleşme değişikliği kararının yine ana sözleşmenin 33. Maddesi uyarınca 2/3 çoğunlukla alınması gerektiğini, bu çoğunluğun sağlanmadan ana sözleşmenin değiştirildiğini, yapılan değişiklik ile kooperatife üye olmak için sitede konut sahibi olma şartının getirildiğini, oysa daha önce ordu mensuplarına konut edindirme amacıyla kurulan kooperatifin bu amacını gerçekleştirdikten sonra yapı işletme kooperatifine döndüğünü, ortaklıktan çıkarma kararının dayanağı genel kurul ve ana sözleşme değişikliği yok hükmünde olduğundan ihraç kararının da dayanaksız olduğunu beyanla anılan yönetim kurulunun ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; Ana sözleşmenin 14 ve 10. Maddelerine uygun ortaklıktan çıkarma kararı verildiğini, davacının sahibi olduğu bağımsız bölümü başkasına sattığı için ortaklık hakkını kaybettiğini, alınan kararların yerinde olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu bilgi ve belgeler, dayanılan karar örnekleri, ana sözleşme dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan raporda; kararın haklı olduğu, 1993 yılındaki genel kurul kararının bu gün iptalinin talep edilmesinin iyi niyetle bağdaşmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 2020/42 Esas sayılı dosyasında takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararının istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 17/11/2021 tarih, 2021/1514 E. – 2021/1161 K. Sayılı ilamı ile; … “dava kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkin olup davacı vekilinin mazeret sunarak davayı uzatma amacı olduğundan söz edilemeyeceği, emsal ilamda da belirtildiği gibi sunulan mazeret dilekçesinin, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması biçiminde açıklanan temel ilkeye aykırı ve kötüniyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.5 maddesi uyarınca kaldırılmasına” dair karar verilerek dosya mahkememize geri gönderilmiş, açık yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflara yeniden duruşma günü tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili duruşmada: başka açtıkları davalardan davanın kabulü yönünde iptal kararları verildiğini beyanla bu davanın da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili duruşmada: Açılan davalardan hem kabul hem redde ilişkin çelişkili kararlar olduğunu, henüz yüksek yargı kararı olmadığını, gerekirse verilen kararların bekletici mesele yapılmasını istediğini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptaline ilişkindir.
Davaya konu ihraç kararının dayanağı, kooperatif anasözleşmesinin 1993 yılında yapılan genel kurul kararı ile değiştirilen 10. Maddesindeki ” kooperatifin işlettiği sitede taşınmaz maliki olma” şartı olduğu anlaşılmıştır.
Anasözleşme değişikliği için yasal çoğunluk sağlanmadığı ticaret sicil kaydından yapılan incelemede anlaşılmış ise de, karar ile dava tarihi arasında 27 yıl gibi bir süre geçmiştir. Bu kadar süre sonra yapılan genel kurul toplantısında yeterli çoğunluk sağlanmadığını ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gibi dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir durum değildir.
Genel kurulun batıl kararlarının butlanını ileri sürmek kanuni bir süreye tabi tutulmamış ise de, hakkın kullanımı zamanında hak sahibinin dürüst olması ilkesi ile sınırlı tutulmalıdır. Somut olayımızda 27 yıl sonra butlan davası açılmasının dürüstlük kuralına uygun bir yanı olduğu söylenemez. Bunca yıldır işleyen ve aktif bir kooperatifin kararının bu aşamada ileri sürülmesi dinlenebilir değildir. Bu nedenle davacının anasözleşmenin 10. Maddesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararının batıl olduğu savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalının ve onun gibi taşınmazını satanların, kooperatif ana sözleşmesinin 10. Maddesine dayanarak ihraç edilmiş olmalarında hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır. Zira, ihraç kararı vermeye yetkili kurul olan kooperatif yönetim kurulu olup, yetki kapsamında ve anasözleşmeye uygun işlem yapılmış, tebliğ de edilmiştir. Bu durumda alınan ihraç kararının kanun, anasözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu söylenemez. Hal böyle iken kararın iptali için geçerli bir neden bulunmamış ve davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde vicdani kanaat oluşmuştur.
Yargılama aşamasında, bir kısım yargı kararları ile benzer durumdaki kişilerin ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline karar verildiği davacı tarafça ileri sürülmüş ve davalı tarafça da bekletici mesele yapılması hususunun değerlendirilmesi istenmiş ise de, verilmiş ihraç kararlarının bağlayıcı olmadığı, bekletici mesele yapılmasının mahkememizin kanaatini değiştirmeyeceği, bu nedenle yargılamaya devamla hüküm kurmak gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının sübuta ermediğinden REDDİNE,
2-Yeteri kadar harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır