Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/668 E. 2023/556 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/668 Esas
KARAR NO : 2023/556
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2021
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … şirketinin Türkmenistan şubesi arasında ticari faaliyet olduğunu, müvekkili tarafından davalı tarafa bir çok ürün satışı gerçekleştiğini, ürünlerin faturaları müvekkili tarafından düzenlendiğini ve davalı tarafa gönderildiğini, müvekkilinin ticari ilişki nedeniyle üzerine düşen edimi yerine getirmiş ve ürünleri davalıya teslim ettiğini ancak davalının üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, icra takibine konu faturalara ilişkin ödemeleri yapmadığını, müvekkilinin faturalardan ve cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağını tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 221/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, söz konusu itiraz usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı taraf ile anlaşma sağlamak amacıyla arabuluculuk görüşmesi yapıldığını anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davalının …. İcra Müdürlüğnünü 2021/… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini ve %20 sinden az olmamak üzere icra inkar taziminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın icra dosyasına dayanak 6 adet fatura olduğunu, davacı tarafın aynı faturalar ile …. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, mükererer olarak …. İcra müdürlüğünün 2021/… esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davanın mükerrerlik nedeni ile reddi gerektiğini, …. İcradaki dosyaya da müvekkilinin itiraz ettiğini ve bu itirazın üzerinden 1 yıl geçtiğini, davacının …. İcra müdürlüğündeki itirazına itirazın iptali davası açma süresinin henüz dolmadığını, davacının mükerrer takibe dayanarak itirazın iptali davası açmasının kanuna, usule ve de hukuka aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ihtilafın davacıya mail ile 03/08/2017 ve 14/02/2018 tarihli maillerde ihbar edildiğini, davacının gecikmesi nedeniyle müvekkili şirketçe düzenlenen 07/12/2018 tarihli 61.161,68 USD bedelli sipariş gecikme cezası açıklamalı gönderdiklerini, dava konusu miktarın, bu faturanın davacı taraf ticari defter ve kayıtlarına işlenmemesinden kaynaklandığını, müvekkili şirketin davacı taraftan cezai şart talebinde bulunabileceğini, davacının HMK 188, hükmündeki ikrarları ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını beyanla, davanın reddine ve %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün 221/… esas sayılı dosyası incelenmiş, 55.033,56 USD asıl alacak ve 24.487,67 USD faizi, 7.420,22 EURO asıl alacak ve 3.301,71 EURO faizi üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının süresinde itirazı üzerine işbu davanın açıldığı, davanın süresinde olduğu ancak işlemiş faiz yönünden itirazın iptali davasının açılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf cevaba cevap dilekçesinde; davalının itirazi kayıtsız malı teslim aldığını, ilk takibin yanlış para cinsi yazıldığı için feragat edilip kapatıldığını, takibe konu faturalar dışındaki alacakların hesaba katılmaması gerektiğini bildirmiştir.
Mahkememizce atanan mali müşavir bilirkişi sunduğu kök raporda özetle; “cari hesap kayıtlarının incelendiğinde mutabık olmadığının görüldüğünü, davalının kesmiş olduğu 61.161,68 USD tutarlı gecikme bedelli faturasına davacının zamanında itiraz etmediğinin görüldüğünü, davalı kayıtlarında işlenen bu faturanın davacı defter kayıtlarında işlenmediğini, davacının kesmiş olduğu 8.000 USD hava kargı bedelli faturasının ve 30.000 USD vade farkı bedelli faturalarına davalının zamanında itiraz ettiğinin görlüdüğünü, davacının ve davalının defter kayılarında her iki fatura da görülmediğni, takip tarihi itibariyle davaya konu fatura bedellerinin ödenmediğinin görüldüğünü, malların teslim alındığı tarihlerin dosyada yer alan evraklar içinde görülmediğini, sevk edilen ürünlerle ilgili malın hareketini gösterir sevk irsaliyelerinin görülmediğini, teslim sürelerinin tam olarak belli olmadığı için hesaplama yapılamadığını, düzenlenen fatura ve evraklar üzerinde ihtirazı kayıt görülmediğini, davalının gecikmeden kaynaklı cezai şart talebinin 07/12/2018 tarihli mail davacıya ilettiğinin görüldüğünü,” bildirilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi ek raporunda özetle; “cezai şart faturalarının sözleşmeye bağlı düzenlenen faturalar olduğundan süreden bağımsız olarak düzenlenebileceğini, ayrıca ceza koşulunun, teslimde itirazi kayıt öne sürülmese dahi talep edilebilmesi sözleşmesi ile kararlaştırılabilecek olduğunu ve takdirin mahkemede olduğunu, gecikme ve cezai bedelin hesaplanabilmesi için termin süreleri ürün bazında belirlendiğini, her bir sipariş formu üzerinde ya da ekli listelerde termin tarihleri bir kısmında hafta olarak bir kısmında tarih olarak belirtildiğini, malların teslim alındığı tarih olarak fatura tarihi kabul edilmekte olduğunu, ürün bazında inceleme yapılması gerektiğini, her bir siparişe karşılık gelecek bir fatura olmadığını, ürün bazında fatura düzenlendiği için her bir sipariş için birden fazla fatura düzenlendiğini, ayrıca yapılan fatura ve sipariş formları karşılaştırmasında ürün isimleri farklı olduğu görüldüğünü, eşleştirme yapılamadığını, bu sebepten dolayı gecikme faizi ve cezai bedelin hesaplanabilmesi için ürün bazında inceleme yapılması gerektiğinden ürünlerin teknik konuda yeterli bir uzman tarafından yapılması gerektiği kanaatine varılmış olduğunu, dava dosyasına sunulan belgelerin incelendiğinde ilgili sipariş formları üzerinde yer alan satıcı onay kutucuğunda kaşe ve imza görülmediğini, TTK 21. Maddesine göre 8 gün içinde itiraz edimeyen faturaların kabul edilmiş sayılacağını, ” bildirmiştir.
İtirazlar doğrultusunda nitelikli hesaplama uzmanı, inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; “Dosyada mübrez uyuşmazlık konusu faturaların her bir tanesi için sipariş emirlerinde cezai şarta ilişkin hükümlerin düzenlenmiş olduğunu, söz konusu hükümlerin ifaya eklenen cezai şart olup olmadığı noktasındaki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğunu, sipariş emirlerinde düzenlenen ifanın gecikilmesi halinde her bir faturada ürünlerin teslimini içeren edimin ifası için kesin sürelerin belirlenmiş olduğunu ve gecikme halinde cezai şart yüzdelerini her bir sipariş emrinde farklı düzenlendiğinin tespit edildiğini, söz konusu cezai şart hükümlerine istinaden, davalı şirket tarafından gecikme cezası adı altında faturalar düzenlenmiş ise de davaya konu ürünlerin teslim edildiği tarihlere ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belgelerin mevcut olmaması neticesinde, davaya konu ürünlerin süresi içerisinde tesliminin gerçekleşip gerçekleşmediği ya da gecikilen sürenin ne kadar olmuş olabileceği tespit edilememiş olduğu, davacının geç itiraz ettiği gecikme cezasına ilişkin fatura kabul edildiği takdirde taraflar arasındaki hesabın sıfırlanmış olacağını, itiraz edilen faturanın davalı ticari defterlerine işlenmediğini ancak süresinde itiraz edilmedi” bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının davayı aydınlattığı anlaşılmış ve itirazlar red edilmiştir.
Davalının mükerrerlik savunması incelenmiş, davacının önceki icra takibinden vazgeçtiği görülmüş bu nedenle mükerrer takip olmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafça davalının yurt dışı şubesine yapılan satışlar nedeniyle fatura ve cari hesap alacağı istemli icra takibine yönelik itirazın iptaline istemine ilişkindir. Davalının cezai şart nedeniyle mahsup talebi olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme ile, siparişleri için teslim tarihi belirlenmiş ve gecikme halinde davalının gecikme cezası almaya hakkı olduğu düzenlenmiştir.
Davalı, davanın malları geç teslim ettiğini bu nedenle cezai şart alacağı olduğunu, buna ilişkin 61.161,68 USD bedelli faturayı kesip davalıya gönderdiğini ve davalının süresinde itiraz etmediğini savunmuş, bilirkişi de faturaya itirazın gecikmeli olduğunun doğruluğunu bildirmiştir.
Mahkememizce üç kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış ama davacı taraf, siparişleri süresinde teslim ettiğine dair bir belge sunmamıştır. Siparişleri süresinde teslim ettiğinin ıspat yükü davacıda olmasına rağmen, gecikme nedeniyle davalının kestiği faturaya da davacı süresinde itiraz etmemiştir. TTK’nın 21. Maddesine göre sekiz günlük itiraz süresini geçirdiğine göre, fatura içeriğini davalı kabul etmiş sayılmaktadır. Davacının gecikme cezasına ilişkin faturayı ticari defterlerine işlememiş olması sonucu değiştirmeyecektir.
Buna göre, süresinde teslim yükümlülüğünü yerine getirdiğini ıspatlayamayan davacının gecikme cezasına ilişkin 61.161,68 USD bedelli faturayı kabul ettiği sabit görülmüştür. 61.161,68 USD bedelli faturanın mahsubu sonrasında davacının bir alacağının kalmayacağı bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki hesap sıfırlandığına göre, davacının alacak talebinde hukuka uygunluk görülmemiş, iddiası ıspatlanamamıştır. Bu nedenle davanın reddine, davacının kötü niyetle takip yaptığı ıspatlanamadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının, sübuta ermediğinden REDDİNE,
2-Kötü niyet sabit görülmediğinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 269,85TL karar harcının, davacının peşin yatırdığı 5.570,02 TL harçtan mahsubu ile artan 5.300,17 TL nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 80.186,19 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/09/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır