Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/560 E. 2023/124 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/560 Esas
KARAR NO : 2023/124
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık
yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 30/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkili … A.Ş. tarafından davalı işletmeye tedarik edilen ürünler karşılığında 18.09.2019 tarihli toplam 39524,10 TL bedelli … nolu faturalar düzenlendiğini, borçlu şirketin bu fatura borcuna ilişkin olarak herhangi bir itiraz öne sürmediğini, peşin ödemesi gereken fatura borcunun bir kısmını gecikmeli olarak 01.09.2020 tarihinde 7.500,00 TL ve
22.10.2020 tarihinde 3.750,00 TL olmak üzere toplam 11.250,00 TL’lik kredi kartı ödemesi ile yaptığını, bakiye fatura bedeli olan 28.274,10 TL’nin ödenmemesi üzerine ise
davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. Sayılı dosyası ile başlatılan
icra takibine davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davaya konu alacağın ticari bir alacak olduğunu, davalı şirketin borca itirazı üzerine ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuğa başvurulduğunu, sonuç alınamadığını, müvekkilinin alacağının varlığı ve muaccel ol
duğu noktasında herhangi bir şüphe
olmadığını, borçlunun mal kaçırma ihtimalinin de yüksek olduğundan ihtiyati haciz talep etme zaruretinin hasıl olduğunu
belirterek ihtiyati haciz talebinin kabulünü, huzurdaki davanın kabulü ile … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. numaralı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın
iptaline ve takibin devamını, söz konusu itirazın haksız ve kötü niyetli olması sebebi ile borç
tutarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına
hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 14.12.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete teslim etmemiş olduğu mallar hakkında düzenlemiş olduğu faturalara istinaden … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını ve müvekkilinin işbu başlatılan takibin dayanağı
olan faturalardan kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle borca ve tüm ferilerine itiraz ederek icra takibinin durdurulduğunu, icra takibinin durdurulması üzerine borcu olmayan müvekkilinden kazanç sağlamak amacıyla kötü niyetli olarak huzurdaki işbu dava ile itirazın iptali davası açtığını, davacının açmış olduğu davanın kötü niyetli ve soyut beyanlara dayalı olarak müvekkilini borçlu hale getirme amacı ile açılmış olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği üzere müvekkili adına düzenlenmiş olan faturanın konusu bulunmadığını, hukuka aykırı şekilde müvekkilini zor duruma düşürmek için herhangi bir karşılığı olmadan düzenlenmiş bir faturadan ibaret olduğunu, müvekkili şirketin kendi alanında başarılı, borçlarına sadık ve çevresi tarafından saygı
duyulan bir şirket olduğunu, 2016 yılından bu yana restoran işletmeciliği yapan
müvekkilinin küçük bir bedel sebebiyle borçlu hale getirilmeye çalışılmasının kötü niyet göstergesi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında bazı malzemelerin alımına ilişkin anlaşmaya varıldığını ancak bu malların, davacının faturaya konu etmiş olduğu mallar olmayıp sadece bir
kısmına ilişkin olduğunu, bu sebeple de davacıya gerekli ödemenin yapıldığını, davacının
da zamanında bu duruma itiraz etmeyip daha sonradan işbu davaya konu icra takibi ile
kötü niyetli olarak müvekkilinden kazanç elde etmeye çalıştığını, taraflar arasında
imzalanmış bir sözleşmenin dahi bulunmadığını, salt fatura düzenleyerek de alacak
ispatlanamayacağından davacının haksız zenginleşme durumunun da söz konusu
Olmayacağını, faturanın taraflar arasında yapılmış bir sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili bir belge olduğunu,
bu nedenle faturayı tanzim edenle adına tanzim olunan muteber bir borç ilişkisi olması ve faturanın da bu ilişkinin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmiş olması gerektiğini, faturayı tanzim edenle adına tanzim olunan arasında temel bir borç ilişkisinin
Bulunmaması durumunda faturanın hukuki bir sonuç doğurmayacağını, bu durumda düzenlenen belgenin fatura niteliğinde olmayıp icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir
belge olduğunu ve bu belgeye de itiraz edilmemiş olmasının TTK m.21/f.2’deki sonucu doğurmayacağını, Davacının tanık dinletme talebine muvafakat etmediklerini, dava değerinin de göz önüne alındığında davacının alacağının ispatının yazılı delillerle yapılmasının gerektiğini, davacının, müvekkili şirkete faturaya konu malları teslim ettiğine ilişkin iddialarının yazılı
delillerle, özellikle de her basiretli tacirin kullanmakta olduğu teslim makbuzu ya da sevk
irsaliyesi ile ispatlaması gerekeceğini, teslim edilmeyen malların kötü niyetli olarak dava
değerinin de göz önüne alındığında salt tanık beyanlarıyla ispatının mümkün olmadığını, işbu nedenlerle davacının alacağının varlığına ilişkin iddialarının tanık ile ispat etmeye
çalışmasına muvafakatleri bulunmadığını belirterek huzurdaki davanın reddi ile davacı aleyhine alacağın %20 si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkinin niteliği, davacının takip tarihi itibari ile muaccel ve talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı, alacak var ise miktarı, faiz, icra inkar tazminatı şartları ile icra takibine yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarına dayanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Dairesinin 2021/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir.
Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi Mustafa kınacı hazırladığı 17.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı tarafça incelemeye ibraz edilen 2019 yılı yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterlerinin açılış ve yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin kanuni sürelerinde
Yaptırıldığını, davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2019 yılı yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı ancak yevmiye defterinin
kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, davacı ve davalı vergi dairelerinden gelen BA-BS formları incelendiğinde her iki
tarafında dava konusu faturayı BA-BS formlarında bildirmediğini, dava konusu faturanın her iki tarafın da yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının yasal defterlerinde davacı tarafın söz konusu faturayı davacıyı alacaklandıracak şekilde değil ortaklara borçlar hesabı altında … hesap kodlu … …
hesabına kaydedildiğini, bu nedenle davacıya herhangi bir borcun görünmediğini, davalı tarafça davacıya kredi kartı yoluyla 01.09.2020 tarihinde 7.500,00 TL ve
22.10.2020 tarihinde 3.750,00 TL olmak üzere toplamda 11.250.00TL tutarında ödeme
Yapıldığını, davacı tarafın takip talebinde davalı tarafça yapılan ödemeleri ana para borcundan tenzil ettiği ve takip talebinde 28.274,10 ana para + 80.43,78 işlemiş faiz olmak üzere
toplamda 36.317,88 TL tutarında alacak talep ettiğini, davalı tarafın dava konusu alacak dayanağı fatura muhteviyatı malların eksik teslim
edildiğini iddia ettiğini, ancak hangi malların eksik teslim edildiği bilgisine yer
verilmediğini, davalı tarafın eksik teslim iddiası ile ilgili olarak davacıya iade faturası,
ihtarname, bildirim vb. gönderdiğine ilişkin olarak dosyada herhangi bir belgeye
rastlanılmadığını ayrıca davacının da malları davalıya teslim ettiğine ilişkin bir belgeye dosyada rastlanılmadığını, davacı tarafın takip talebinde TTK 1530/7. Maddesi çerçevesinde işlemiş faiz
talebinde bulunduğunu, davacının talep edebileceği asıl alacak +
işlemiş faiz tutarı toplamının 28.274,00 + 8.043,78 = 36.317,78 TL olarak
Hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen ve ticari defterlere de işlenen faturadaki alacakla illgili olarak sonradan iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/3890 Esas ve 2018/368 Karar )
Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini ve iade edilmediğini bildirmiş ve tebliğ belgeleri sunmuştur. Davalı tarafın beyanları ise faturaların tebliğ edildiğini ortaya koymakta ancak teslim edilmeyen malların faturalarının iade edildiğini savunmaktadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, tebliğ edildiği anlaşılan faturalara itiraz edildiği veya süresi içinde iade edildiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu nedenle davanın kabulü gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde belirtildiği üzere, itiraz edilmeksizin ticari defterlere kaydedilen faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar )
Yukarıda yapılan açıklama, sözü edilen kuralla, tarafların ticari defter kayıtları ile bunlara ilişkin yapılan bilirkişi incelemesi bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davalı tarafça takibe dayanak cari hesap ve faturalara ilişkin olarak davacıdan bir hizmet alınmadığı savunulmuş ise de, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan Mali Müşavir bilirkişi incelemesine göre, ” dava konusu faturanın her iki tarafın da yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının yasal defterlerinde davacı tarafın söz konusu faturayı davacıyı alacaklandıracak
şekilde değil ortaklara borçlar hesabı altında … hesap kodlu … … hesabına kaydedildiğini, bu nedenle davacıya herhangi bir borcun görünmediğini, davalı tarafça davacıya kredi kartı yoluyla 01.09.2020 tarihinde 7.500,00 TL ve 22.10.2020 tarihinde 3.750,00 TL olmak üzere toplamda 11.250.00TL tutarında ödeme
Yapıldığını, davacı tarafın takip talebinde davalı tarafça yapılan ödemeleri ana para borcundan tenzil ettiği ve takip talebinde 28.274,10 ana para + 80.43,78 işlemiş faiz olmak üzere
toplamda 36.317,88 TL tutarında alacak talep ettiğini, davalı tarafın dava konusu alacak dayanağı fatura muhteviyatı malların eksik teslim edildiğini iddia ettiğini, ancak hangi malların eksik teslim edildiği bilgisine yer verilmediğini, davalı tarafın eksik teslim iddiası ile ilgili olarak davacıya iade faturası, ihtarname, bildirim vb. gönderdiğine ilişkin olarak dosyada herhangi bir belgeye
rastlanılmadığını ayrıca davacının da malları davalıya teslim ettiğine ilişkin bir belgeye dosyada rastlanılmadığını, davacı tarafın takip talebinde TTK 1530/7. Maddesi çerçevesinde işlemiş faiz
talebinde bulunduğunu, davacının talep edebileceği asıl alacak +işlemiş faiz tutarı toplamının 28.274,00 + 8.043,78 = 36.317,78 TL ” olduğu anlaışmış; ticari defterlerin sahibi aleyhine kesin delil teşkil etmesinden dolayı, bu borç miktarı davalı bakımından bağlayıcılık arz etmektedir. Bu nedenle davalı yan her ne kadar takip konusu fatura sebebiyle borçlu bulunmadığını, faturaya konu malları tam olarak telim almadığını iddia etse de ticari defterlerin kesin delil niteliği bulunması, davacı yanca kesilen faturayı ticari defterlerine işlemiş olması sebebiyle iddiasını ispatlayamamıştır.
Davacı yanın takip talebi ve davalı yana tebliğ olunan ödeme emri incelendiğinde davacının 28.274,10TL asıl alacak yanı sıra 8.043,78 TL işlemiş faiz talepleri olduğu anlaşılmış, davalı yanın borca ve ferilerine itiraz ettiği görülerek faiz bakımından itirazları değerlendirilmiş; davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir belgeyi mahkememize ibraz etmediği görülerek faiz talepleri bakımından davacının davasını ispatlayamadığı değerlendirilmiş takibin yalnızca asıl alacak bakımından devamına, faiz talepleri bakımından ise iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; ….İcra Dairesinin 2021/… esas sayılı dosyasında yürütülmekte olan takibe 28.274,00 TL asıl alacak bakımından yapılan itirazın iptali ile, takibin 28.274,00 TL asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.931,39 TL harçtan peşin alınan 620,22 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.311,17 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 620,22 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 679,52‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 123,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 873,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 681,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 8.043,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 290,40 TL sinin davacıdan, 1.029,60 TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, … Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır