Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/555 E. 2023/118 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/555 Esas
KARAR NO : 2023/118

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında, davalıya ait “Denizli İli Tavas ilçesi Samanlık Mahallesi …Ada …Parsel” sayılı taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonun müvekkili şirketin kurumsal kimliği altında bayi olarak çalıştırılması için 22.09.2015 tarihli Bayilik Anlaşması, Akaryakıt İstasyonları İçin Bayilik Anlaşmasına Ek Ariyet Anlaşması, 03.06.2015 tarihli Protokol ve Fiyat Anlaşması ve 04.06.2015 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi imzalandığını, davalı taraf ile müvekkili arasında imzalanan Bayilik Anlaşmasının 22.09.2020 tarihinde sona erdiğini, davalının EPDK bayilik lisansının 28.09.2020 tarihinde sona erdiğini, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sonlanmasına ve ihtarlarına rağmen davalı tarafın müvekkili şirkete olan borçlarını ödemediğini, müvekkili şirkete ait olan ve kendisine kullanım ödüncü olarak bırakılan eşyaları iade etmediğini, davalı taraf ile müvekkili arasında 22.09.2015 tarihinde “Akaryakıt İstasyonları İçin Bayilik Anlaşmasına Ek Ariyet Anlaşması” imzalandığını, bu anlaşma çerçevesinde davalı tarafa bedelleri açıkça belirtilen 82 parça eşya teslim edildiği, davalı tarafa Beyoğlu … Noterliği’nin 26.11.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek, Akaryakıt İstasyonları İçin Bayilik Anlaşmasına Ek Ariyet Anlaşması çerçevesinde kendisine teslim edilen 82 parça eşyayı en geç 7 gün içerisinde iade etmesi gerektiği bildirildiğini, müvekkili şirketin kanuna ve Yargıtay içtihatlarına uygun olarak her cari dönem sonunda kestiği ilk faturada, cezai şart alacağından vazgeçmemiş olduğunu açıkça karşı tarafa belirttiğini, 04.06.2015 tarihli “Asgari Mal Alım Taahhütnamesinin 4. maddesinde; “İş bu taahhütname gereğince… lehine doğacak herhangi bir hakkın, … tarafından uzun süre kullanılmamış olmasının o hak ve alacaktan… tarafından vazgeçildiği anlamına gelmeyeceğini peşinen gayri kabili rücu olarak beyan, kabul ve taahhüt ederim.” yolundaki hükmü uyarınca müvekkili şirketin şerh koyma ya da ihtar çekme yükümlülüğü dahi olmadığını, müvekkilinin bu hususta da sözleşme süresi boyunca gerekli özeni gösterdiğini, davalı tarafı cari dönem sonunda düzenlediği faturalarda yer alan şerhler ile uyardığını, bu çerçevede “Asgari Mal Alım Taahhütnamesi” gereği davalı tarafın toplam 56.362,5 USD cezai şart borcu bulunduğunu, davalı tarafça müvekkili şirkete verilen 50.000 TL tutarlı teminat mektubunun 04.11.2020 tarihinde nakde çevrildiğini, o günkü kur karşılığı olan 5.946,01 USD davalı tarafın cezai şart borcundan mahsup edildiğini, 50.416,49 USD cezai şarttan kaynaklanan alacakları kaldığını belirterek, asgari alım taahhüdünün ihlali nedeniyle 50.416,49USD’nin şimdilik Eylül 2015 – Eylül 2016 arası için 2.000,00 USD’ nin şerh içeren fatura tarihi olan 26.09.2016 tarihinden itibaren, Eylül 2016 – Eylül 2017 tarihleri arası için 2.000,00 USD’nin şerh içeren fatura tarihi olan 22.09.2017 tarihinden itibaren, Eylül 2017 – Eylül 2018 tarihleri arası için 2.000,00 USD’nin şerh içeren fatura tarihi olan 12.10.2018 tarihinden itibaren, Eylül 2018 – Eylül 2019 tarihleri arası için 2.000,00 USD’nin şerh içeren fatura tarihi olan 01.10.2019 tarihinden itibaren ve Eylül 2019 – Eylül tarihleri arası için 2.000,00 USD’nin ihtarname tebliği tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesini, davalı tarafça iade edilmeyen ariyet eşyalar için 43.081,07TL’den şimdilik 5.000,00 USD’nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine, ariyet bedeline Protokol’ün 3.b maddesi uyarınca ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren aylık %2 faiz uygulanmasına, ile birlikte Müvekkili Şirkete ödenmesine ve Asgari Mal Alım Taahhütnamesi uyarınca tahakkuk eden toplamı 10.000,00 USD olan cezai şart bedelinin tafsilatı değişik tarihlerden itibaren işlemeye başlayacak 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesinde belirlenen faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Gerek dava dilekçesinde gerekse tevzi bürosunca sehven taraf kaydının yanlış yapılması nedeniyle dava dışı tarafa başlatılan bu yargılamanın devamı nedeni ile müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, müvekkili tarafından sözleşmenin usule ve sözleşmeye uygun olarak feshedildiğini, uzun süreli akaryakıt sözleşmelerinde taahhüde aykırı davranış sebebiyle her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi için takip eden yılda henüz ifaya başlamadan önce ihtirazi kayıt bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlı olduğunu, bunların yapılmaksızın müteakip yılın ifası gerçekleşmiş ise bir önceki yıla dair cezai şart talep edilemeyeceğini, davacı yanın bu zamana kadar herhangi bir yazılı bildirimde bulunmadığı gibi basiretli bir tacirin sorumluluklarını da yerine getirmeyerek istasyona herhangi bir ekip göndermediğini ve herhangi bir yazılı bildirimde de bulunmadığını, ariyet olarak bırakılan eşyaların iade edileceği davacıya bildirilmiş ise de, davacı tarafından ariyet malzemelerinin demontajını yapacak herhangi bir teknik personelin görevlendirilmediğini, 11/10/2018 tarihli ek sözleşme ile TL cinsi paraya dönüldüğünü, ariyete konu malların bir kısmının davacıya iade edilmiş olduğunu belirterek, davanın öncelikle usulden, aksi halde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu belgeler dosyamız arasına alınmıştır.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süre sonunda sona erdiği anlaşılmıştır.
Döviz cinsinin TL’ye çevrildiğine dair davalı tarafça ileri sürülen 11/10/2018 tarihli sözleşme dosyaya sunulamamış ve bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Taraflar arasında ön koşulları düzenleyen Porotokol’ün 03/06/2015 tarihinde yapıldığı, Bayilik Sözleşmesinin ise 22/09/2015 tarihinde 5 yıllığına yapıldığı, asgari alım taahhütnamesi uyarınca davalının her yıl 550 metreküp akaryakıt ve 1 ton madeni yağ almayı taahhüt ettiği, taraflar arasında Ek Ariyet sözleşmesinin de 22/09/2015 tarihinde yapıldığı ve 82 kalemden oluşan 43.081,07USD değer biçilmiş eşyalar olduğu anlaşılmıştır.
Davacının davalıya gönderdiği Beyoğlu … Noterliğinin 26/11/2020 tarihli … yevmiyeli ihtarname ile 43.081,07USD ariyete konu mallar bedeli ile, teminat miktarı olan 5.946,01USD mahsubu sonrası kalan 62.917,84 USD eksik alım taahhüdü nedeniyle cezai şart alacağının talep edildiği, ihtarnamenin davalıya 30/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, tanınan 7 günlük süre sonunda temerrüdün 07/12/2020 tarihinde oluştuğu anlaşılmıştır.
Tarafların sunduğu belgeler dosya kapsamına alınıp incelenmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporunda; “Davacı… tarafından, davalının akaryakıt istasyonuna teknik personel/ekip gönderilmeden, “Kurumsal Kimlik, EPDK Pompa ve Tank Otomasyon Sistemi ve hava su ünitesini” demontaj yapıp teslim almak için herhangi bir girişimde bulunmadan, tüm bu ariyet bedellerinin talep edilmesinin sektörel teamül ve uygulamalara aykırı olduğunu, mahkeme tarafından davacı yanın ariyet ve malzeme bedellerinin talep edilebileceği yönünde karar oluşturulması halinde, 22.09.2015 tarihli Ariyet sözleşmesine istinaden 43.081,07 USD talep edilebileceği, davacı yanın eksik alınan akaryakıttan dolayı 68.175,40 USD alacaklı olduğu, davalı yan tarafından verilen 50.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun 04/11/2020 tarihinde nakde çevrildiği, o günkü kur karşılığı olan 5.946,01 USD’nin davalı tarafın cezai şart borcundan mahsup edildiği talebi doğrultusunda (68.175,40 – 5.946,01) = 62.229,39 USD olmak üzere toplam 105.310,46 USD davacının alacaklı olduğu ” bildirilmiştir.
Taraf itirazları doğrultusunda alınan ek bilirkişi raporunda; “Sektörel teamül ve uygulamalar dahilinde; ariyet olarak bayiye Ariyet Sözleşmesi ile teslim edilen tüm malzemeler, taraflar arasındaki sözleşmenin herhangi bir nedenle son bulması halinde ve aksine bir hüküm yoksa ariyet veren dağıtım şirketince yerinden (İstasyondan) bayiye teslim edilen liste kapsamında dağıtım şirketinin görevlendirdiği teknik personel tarafından demontaj yapılarak teslim alınması gerektiğini, bu doğrultuda; davacı… tarafından Otomasyon sistemi ariyet demontajı ve alınması için gönderilen ASİS yetkili teknik ekibinin demontaj formunda yazılı olarak, davalı tarafından teslim ariyet sözleşmesi kapsamında teslim alınan fakat teslim edilmeyen “17” monitör” ve “hava su ünitesi” ariyet bedeli 817 USD’yi dava tarihi itibariyle 7.219,91 TL olarak davacı…’ın talep edebileceği, Ariyet Sözleşmesi ile teslim edilen tüm kurumsal kimlik ariyet malzemeleri, ariyet veren davacı… dağıtım şirketince yerinden (İstasyondan) davalı bayiye teslim edilen liste kapsamında davacı… dağıtım şirketinin görevlendirdiği teknik personel tarafından demontaj yapılarak ve sözleşme gereği demontaj ve nakliye masrafı davalıya ait olmak üzere iade alınması gerektiği, davacı…’in, dava konusu akaryakıt istasyonundan “kurumsal kimlik” ariyet malzemelerini teslim almak için herhangi bir girişimde bulunmadan bu kurumsal kimlik ariyet bedellerini fatura düzenleyerek davalı bayisinden talep etmesinin sektörel teamül ve uygulamaya aykırı olduğu ve talep edemeyeceği, bundan sonra, “Kurumsal Kimlik” ile ilgili tüm malzemeler kapsamında, davacı… tarafından istasyona gidilip teslim alınamayan ariyet olması halinde “hurda” değeri üzerinden talep edilebileceği (Revizyon ve Boya bedeli olarak belirtilen tüm kalemler ariyet olmadığından, talep edilemeyeceğini) ile birlikte, hurda değer tespit konusu uzmanlık alanımıza girmediğinden, Kurumsal Kimlik hurda bedelinin tarafımızdan tespit edilemeyeceğini, sektörel değerlendirme aksine, mahkeme tarafından davacı yanın kurumsal kimlik Ariyet bedelerinin talep edilebileceği yönünde karar oluşturulması halinde ise, 22.09.2015 tarihli Ariyet sözleşmesine istinaden dava tarihi itibariyle 32.796,17 USD karşılığı 289.823,03TL talep edilebileceği, davacı…’nın taahhüt kapsamında eksik alınan akaryakıttan dolayı 68.175,40 USD alacaklı olduğu, davalı yan tarafından verilen 50.000,00 TL tutarlı teminat mektubu’ nun 04/11/2020 tarihinde nakde çevrildiği, o günkü kur karşılığı olan 5.946,01 USD’ nin davalı tarafın cezai şart borcundan mahsup edildiği talebi doğrultusunda (68.175,40 – 5.946,01) = 62.229,39 USD, dava tarihi karşılığı 549.927,34 TL olmak üzere alacaklı olduğu” bildirmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi sunarak eksik ürün alımı nedeniyle cezai şart alacağına ilişkin talebini 62.229,39 USD’ye, ariyet bedeli yönünden ise 32.796,17 USD olarak belirtmiştir.
Islah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili ıslaha karşı, zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazı ile birlikte esastan reddini talep etmiştir.
Davalının zaman aşımı ve hak düşürücü süre talepleri mahkememizce red edilmiştir.
Davacının ıslah talebi sonrası dosya üye hakim tarafından heyete tevdi edilmiştir.
Davacı vekili duruşmada; “Davamızın kısmi dava ve talep arttırım dilekçemizin de ıslah dilekçesi olarak dikkate alınmasını talep ederiz. Son dilekçemiz uyarınca eksik harcı da tamamladık. Davamız sübuta ermiştir. Yargıtay kararları uyarınca kabulüne karar verilsin. davalı tarafın bahsettiği belirsiz alacak davasına ilişkin YHGK 2019/853 esas sayılı kararından önceki görüşünden dönmüştür, ayrıca davacı ile yapılan bayilik sözleşmesi asgari alım taahhüdünden öncedir 03/06/2015 tarihinde imzalanmıştır, dosyaya sunulan suret davalının lisans alması için EPDK ya sunulmak üzere imzalanan TİP sözlemedir. İlk sözleşme dosyaya sunulan protokol başlıklı ve ön koşulları belirleyen sözleşmedir dedi.
Davalı vekili duruşmada; “Usule ilişkin itirazlarımızı duruşma öncesi yazılı beyan olarak sunduk tekrar ederiz. Dava bu aşamada kısmi davaya döndürelemez usulden reddini talep ederiz. Borçlar kanunu 89. Maddesi uyarınca borçlunun ikametgahından ariyete konu malların teslim alınması gerekir. Davacı bunu yapmamıştır. Bu nedenle talebi yersizdir. Asgari alım taahhüdü ise bayilik sözleşmesinden önce imzalanmış, daha sonra bayilik sözleşmesinin imzalanıp 13. Maddesinde aynı konuda düzenleme yapılması nedeni ile cezai şart istenemez. İstenen miktar davalının tüm karlarından fazlasına isabet etmektedir. Kaldı ki, faturada itirazı kayıt yazılmış ise de 5 yıl boyunca istenmeyen cezai şartların sözleşme feshinden sonra istenmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. HMK 109 ‘a göre kısmi dava olarak kabul edilemeyecek bir davanın esastan da reddini talep ederiz.” dedi.
Davacı taraf başta davasını belirsiz alacak davası olarak belirtmiş ise de, son duruşmada alınan beyanı ve davanın konusu itibarıyla kısmi dava olarak görülmeye devam edilmiş, hukuki niteleme mahkemeye ait olduğundan, davalı vekilinin usule ilişkin savunması mahkememizce kabul edilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca davacının davalıdan cezai şart alacağı ile ariyeten verilen ve iade edilmeyen emtia nedeniyle alacağı istemine ilişkindir.
Alınan bilirkişi raporları ve tarafların sunduğu ihtarlar ile taleplerinden, davalının ariyete konu malları iade etmekten kaçınmadığı, davacının ihtar ile doğrudan bunların bedellerini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, sektörel teamüle göre teknik ekip gönderilerek demontajı yapılması gereken ürünlerin davalı tarafından bu halde sökülmesi ve tesliminin mümkün olmadığı, kaldı ki 5 yıl süreli sözleşme ile kullanıma tahsis edilen ürünlerin kullanıma bağlı yıpranma ve amortismana uğradığı, bunların kullanılabilir durumda olmayanlarının ancak hurda değerinin olacağı, ariyet listesindeki bedellerle ödeme talebinin hakkaniyete aykırı olacağı, davacının öncelikle bu konuda kendi edimini yerine getirmesi gerektiği, kaldı ki bir kısım ürünlerin sonradan davacının yönlendirdiği teknik ekiplerce alındığı, geri kalan kısımların neden alınmadığının açık olmadığı, bu durumda davacının ariyete konu malların bedeli yönünden iddiasının haklı olmadığı anlaşılmış ve bu talebi red edilmiştir.
Eksik ürün alımı yönünden ise yapılan incelemede; davacının her yıl kestiği ürün bedellerine ilişkin faturaların altına eksik alım taahhüdünden kaynaklı alacak hakkını saklı tuttuğunun yazıldığı, dolayısıyla davacının bu alacağı yönünden talep hakkı olduğu ve vazgeçmiş sayılamayacağı, davacının eksik akar yakıt alımı nedeniyle taahhüdüne aykırı davrandığı, bilirkişi raporuyla ve taraf kayıtlarından anlaşıldığı üzere, davalının yıllık 550 metreküp akaryakıt alması gerekirken 1.363,508 metreküp eksik alım yapıldrığı, eksik alım miktarının bir metreküp karşılığı 50 USD olarak kararlaştırıldığı ve bunun toplam bedelinin 68.175,40 USD edeceği, davacının 50.000,00TL olan teminatının nakde çevrilmesi ve tazmin tarihi itibarıyla kur üzerinden hesaplanması nedeniyle mahsubu gereken 5.946,01USD olduğu ve böylece davacının bakiye alacağının 62.229,39 USD olacağı, bu miktarda talebin haklı olduğu, madeni yağ alım miktarına ilişkin bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmakla, davanın tespit edilen miktar üzerinden kabulüne karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Davacının davasının kısmen kabulü ile;
1-Ariyete konu mal bedelleri yönünden davanın reddine,
2-Eksik alım nedeni ile cezai şart bedeli yönünden davanın kabulüne, 62.229,39 USD nin 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca 07/12/2020 olan temerrüt tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 78.811,49 TL harçtan, peşin alınan 2.273,32 TL harcın ve ıslah harcı 25.450,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 51.088,17 ‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 133.080,03 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Red edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 79.943,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen toplam 4.137,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.709,20 TL ve davacı tarafça peşin ödenen toplam 27.723,32‬ TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere hazineden ödenen arabulucuk ücretinin kısmen kabul /red oranına göre 890,00TL’sinin davalıdan, 470,00TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
22/02/2023

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır