Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/471 E. 2023/414 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/471 Esas
KARAR NO : 2023/414
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilen danışmanlık sözleşmesi kapsamında davalı tarafça sözleşmeye aykırı hareket edildiğini, davalının yükümlü olduğu edimlerinin bir kısmını hiç ve gereği gibi bir kısmını da ayıplı ifa ettiğini, davaya konu sözleşmenin kurulmasında esaslı unsur olan … ödeme yöntemi hesap açılışı gereği gibi yerine getirilmediğinden müvekkili şirketin … hesabının kalıcı olarak askıya alındığını, davalı tarafından taahhüt edilen uygun marketplace araştırması ve yol haritası raporu hazırlandığını, davalı tarafından standart pazaryeri olarak belirlenen 4 pazaryeri dışındaki premium pazaryerlerine giriş ve operasyon süreçlerine destek verileceği taahhüt edildiğini ancak davalı tarafından bu hizmetin de hiç verilmediğini, süreç boyunca müvekkili şirketin adeta oyalandığını, davalı tarafça web check up ve roadmap başlığı altındaki taahhüt edilen hizmetlerin yerine getirilmediğini, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşme gereğince tüm ödemeleri fazlasıyla gerçekleştirdiğini ve üstlendiği tüm edimleri de yerine getirdiğini, müvekkili şirketin 55.000,00 TL + 27.000,00 TL’yi davalı tarafın banka hesabına ödediğini, davalı şirketin taraflarına ödemezlik defi ileri sürülmesine rağmen haksız bir şekilde …. İcra Müdürlüğünün 2021/… e sayılı dosya ile icra takibi başlatılması ile 33.164,79 TL daha ödeme yaptığını, izah olunduğu üzere müvekkili şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin davalının yükümlülüklerini hiç yerine getirmemesi veya ayıplı olarak ifa etmesinin sebepleri ile haklı nedenle feshedildiğini, davalı tarafça borç gereği gibi ifa edilmediğinden müvekkilinin uğramış olduğu zararların davalıdan tahsili gerektiğini, müvekkili şirketçe gerek davalının banka hesabına gerekse de icra dairesi kanalıyla yapılan fazla ödemenin HMK m. 107 gereği fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile iadesini, sözleşme kapsamında kararlaştırılan 194.750,00 TL cezai şarta yönelik kısmi dava açtıklarının kabulü ile şimdilik 5.000,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, bilirkişi marifetiyle tespit edilecek kazanç kaybının HMK m. 107 gereği fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı bir şekilde 3.117,25 TL icra harçları ile masrafları, 714,79 TL faiz ve 4.867,50 TL tutarında icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 8.699,54 TL’nin ödeme tarihi olan 02.06.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin yapmış olduğu 665,81 TL tutarındaki noter masraflarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, tüm yargılama, harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava harcının bidayette tamamlanması gerektiğini, davacı tarafın aleyhlerine ikame ettiği davasında sözleşmede belirtilen 194.750,00 TL bedelli cezai şart bedelinin talep ettiğini ve 5.000,00 TL gibi oldukça düşük bir değerde dava açtığını, bu dava nispi harca tabi bir dava olduğunu, harcın tamamlanması ve tahkikata sonrasında geçilmarcın tamamlanması ve tahkikata sonrasında geçilmesinin gerektiğini, davacının müvekkili tarafından taahhüt edilen edimlerin hiç veya gereği gibi ifa edilmediğini iddia ettiğini, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili danışmanlık sözleşmesinden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirerek basiretli tacir niteliğinde davrandığını, davacının, İngiltere’de kurulan şirkete ilişkin kuruluş ve diğer resmi evrak asıllarının kendilerine iletilmediğini iddia etmişse de evrakların hem fiziki hem de internet üzerinden teslim edildiğini, müvekkili companies house kaydını tamamladığını, bu hususa ilişkin tüm belgelerin davacıya iletilen belgeler içerisinde mevcut olduğunu, e ihracat pazaryerleri yönetim danışmanlığı yükümlülüğünün yerine getirilmediği iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin bu ve diğer tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalıya gerekli bilgilendirmeleri yaptığını, daha fazla hizmet talep etmeleri halinde taraflarına bilgi verilmesini istediğini, davacının, … ödeme yöntemi hesap açılışı gereği gibi yerine getirilmediğinden … hesaplarının kalıcı olarak askıya alındığını belirtmiş ise de … hesabının askıya alınmasında kusurlu olan tarafın tamamen davacı olduğunu, davacının taleplerinin altında yatan bir diğer sebep ise kendilerinin ödemediği borç bakiyesinden kaynaklı olarak hakkında başlatılan icra takibi olduğunu, kendilerinin icra takibine konu edilmesinden rahatsızlık duyan davacı tarafın haksız ithamlarla huzurdaki mesnetsiz davayı ikame ettiğini, sözleşme süresi boyunca davacı üzerine düşen yükümlülüklerden ödeme yapma yükümlülüğünü vade tarihinde yapmadığını, öncelikle usul yönünden harç ikmalinin yapılması üzerine davacı tarafa kesin süre verilmesini, tahkikata geçilmesi halinde müvekkili aleyhine ikame edilen haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idare üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin toplanılmasına geçilmiş, davacı vekili dava dilekçesinin ekinde davaya konu sözleşme, tebliğ mazbatası, whatsapp yazışmaları ve mail yazışmaları dosyamıza sunulmuştur.
… Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davalı şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ait BA/BS Formları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davacı şirketin BA/BS Formları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
…. İcra Dairesinin 2021/… e sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilerek dosyamıza kazandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli bakımından dosya bir nitelikli hesap uzmanı, bir mali müşavir ve iki bilgisayar mühendisi heyetine tevdii edilmiş, 14.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davacı tarafından yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dandan yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dayandığı, bu bakımdan davacının 13.04.2021 tarihli ihtarname ile 194.750,00 tutarlı cezai şart tazminatının ödenmesine ilişkin talebinin yerinde olduğu, yine, noter masrafları yargılama gideri olduğundan davacının yapmış olduğu 665,81 TL’lik noter masrafını talep edebileceği, davacının diğer taleplerinin TBK. m. 179/1, 180/2 hükümleri uyarınca yerinde olmadığı, bir an için bu taleplerinin yerinde olduğu kabul edilse dahi davacının kar mahrumiyetine ilişkin taleplerinin ispata muhtaç olduğu, diğer taleplerinin ise mali inceleme bölümünde tespit edilen şekilde olduğu…” görüşü mütalaa olunmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri ayrı ayrı bilirkişi raporuna beyan ve itirazda bulunmuşlardır.
Mahkememizin 03.11.2022 tarihli duruşmasının 1 nolu bendi uyarınca davalının rapora beyan ve itiraz dilekçesinde sunulan ve bilirkişi raporunda eksik olduğu belirtilen belgeler incelenerek ve davacının rapora itirazları ayrıntılı irdelenerek davalının edimini yerine getirmediği şeklindeki rapor sonucunda bir değişiklik olup olmadığı, davacının rapora itirazına konu ettiği diğer alacak kalemlerinin istenip istenemeyeceği hususlarında ek rapor tanzim edilmesi istenilmiş, 30.01.2023 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…dosyaya USB bellek içinde sunulan ve yukarıda detaylarına yer verilen videolar üzerinde yapılan incelemelerde, taraflar arasındaki sözleşme içeriğinde davalı yükümlülüğündeki “ … ” isimli hizmet başlığı için söz konusu çalışmaların uyumluluk gösterdiği, bu belgelerin içerdiği teknik veriler göz önüne alındığında “ … ” başlıklı hizmetler için gerekli ve yeterli olduğu kanaati oluştuğu, dosyaya USB bellek içinde sunulan belgeler içeriğinde son güncellenme tarihlerinin 01.12.2021, 01.12.2020 ve 08.07.2022 olan belgelerin bulunduğu, davalı şirket tarafından hazırlandığı belirtilen belgenin davacı tarafa iletilme zamanının ne olduğuna dair bulguya rastlanmadığı, bu yönüyle, davalı tarafından sunulan belgenin delil niteliğinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, dosyaya USB bellek içinde sunulan belgelerin tamamının kök raporda yapılan inceleme kapsamında rastlanmadığı, Sayın Mahkemece delillerin kabul edilmesi halinde “…” isimli hizmetin verildiği söylenebileceği, ancak bu ihtimalin Sayın Mahkemece USB bellek içinde sunulan belgeler içeriğinde yer alan hizmetlerin zamanında davacıya iletildiği yönünde kanaat oluşması halinde söz konusu olabileceği, bu ihtimalde, davalının ayıplı hizmet sunmadığı, dolayısıyla yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dayanmadığı, bu bakımdan davacının alacak taleplerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılacağı, sayın mahkemece USB bellek içinde sunulan belgeler içeriğinde yer alan hizmetlerin zamanında davacıya iletildiğinin ayrıca kanıtlanması gerektiği yönünde kanaat oluşması halinde, davalının tam ve gereği gibi hizmet verme yükümlülüğünü yerine getirdiğine ilişkin iddiasının ispata muhtaç olacağı, dolayısıyla kök rapordaki görüşümüzde bir değişiklik oluşmayacağı…” görüşü mütalaa olunmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri ayrı ayrı bilirkişi raporuna beyan ve itirazda bulunmuşlardır.
Davacı vekili 30.03.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerinin bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah etmiş, eksik harcı ikmal etmiştir.
Davacının ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş, davalı ıslaha karşı beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında bir örneği dosyaya sunulan bila tarihli danışmanlık sözleşmesinin imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı tarafça taraflar arasındaki sözleşme, … Noterliği’ nin 13/04/2021 tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının sözleşme kapsamındaki danışmanlık hizmetini davalıya eksiksiz verip vermediği, davacının ücret ödeme borcunu yerine getirip getirmediği, bunlara göre davacının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı ile dava dilekçesinde belirtilen alacak kalemlerine hak kazanıp kazanmadığı noktalarındadır.
Davacı özetle yurt dışı şirket kurulumu işlemlerinin yerine getirilmesi ve buna dair evrak asıllarının kendisine teslimi, yurt dışında şirket ile ilgilenecek muhasebeci ve diğer teknik personelin iletişim bilgilerinin kendisine verilmesi, şirket için gerekli “… ” kaydı ve şirket yetkilisinin imzası niteliğinde olan “… ” kimlik doğrulama kodunun kendisine verilmesi, yurt dışı pazar yerleri ile ilgili ihtiyaç duyulacak lojistik, depolama, ve operasyonel sürecin sağlanması, … ödeme yönteminin temin edilmesi, hedef “… ” hazırlanması ve yıllık destek verilmesi işlerine ilişkin olarak davacı ile anlaşma sağlandığını ancak davacının sayılan işleri ayıpsız şekilde gerçekleştirmediği, bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini ve bundana doğan zararlarının davalı tarafından karşılanması beyan ve isteminde bulunmuştur.
Davalı ise; sözleşme gereği anlaşılan şirket kurulmasına ilişkin evrakların hem mail üzerinden hem de fiziki olarak davacıya teslim edildiğini, davacıya teslim edilen belgelerden anlaşılacağı üzere “… ” kaydı ve işlemlerinin tamamlandığını, … ödeme yönteminin askıya alınmasında davacının kusurunun bulunduğunu, davacının ters ibraz işlemi yapması nedeni ile hesabın kapatıldığını, web check-up hizmeti ile ilgili olarak ise herhangi bir gecikme yaşanmadığını, raporların eksiksiz şekilde davacı teslim edildiğini, davacının ödemelerini eksik yaptığı için davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının davasında kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Bunların tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Alının kök raporda; İngiltere’ deki şirketin belge asıllarının davacı şirkete ulaştırılması noktasında davalı tarafça davacıya mail gönderildiği, mail içeriğine göre ekli olarak şirket kuruluş evraklarının gönderildiğinin, İngiltere’ deki karantinanın kalkmasının ardından fiziki olarak da gönderileceği davacıya bildirilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda da davalı tarafça dosyaya sunulan belgelerden de davalı yanca belgelerin davacıya teslim edildiğine ilişkin bir kayıt veya ibare bulunmamaktadır.
Bir diğer uyuşmazlık ile ilgili olarak ise davalı tarafça “… ” hizmetinin davacıya verilmesine ilişkin olarak davalı tarafından davacı şirkete gönderilen SEO raporunun dosyada mevcut olmadığı, bunun nasıl revize edildiğine ilişkin bir kanaate varılamadığı belirtilmiş, davalı yanca rapora itirazlarında bilirkişi tarafından talep edilen kayıtlar USB bellek içerisinde dava dosyasına sunulmuştur.
Davacı ise süresinden sonra sunulan kayıtların delil olarak değerlendirilemeyeceği, buna muvafakatlarının olmadığı itirazında bulunmuştur.
Bilirkişi heyeti sunulan kayıtlar üzerinde yaptığı inceleme sonunda ek raporda kayıtların delil olarak kabul edilmesi halinde davalı yükümlülüğündeki “web check-up ve roadmap” isimli hizmet başlığı için söz konusu çalışmaların uyumluluk gösterdiği, bu çalışmaların yeterli olduğu, hizmetin verildiği kanaatine varıldığı tespitine yer vermiştir.
Bununla birlikte bilirkişi, yerinde olacak şekilde sunulan kayıtların oluşturma tarihlerini incelemiş ve belgeler üzerinde davacının fesih tarihinden sonra 01.12.2021 tarihinde ve hatta dava tarihinden sonra 08.07.2022 tarihlerinde kayıtlar üzerinde değişikliğe gidildiği saptamıştır.
Anılan tespitler karşısında davalının sonradan delil olarak sunduğu, davacının süresinden sonra sunulmasına itiraz ettiği ve muvafakat etmediği ile üzerinde sözleşme ilişkisi sona erdikten ve dava tarihinden sonra değişiklik yapıldığı sabit olana kayıtlar mahkememizce delil olarak kabul edilmemiş ve davalının “web check-up ve roadmap” hizmetini davacıya anlaşmaya uygun olarak sunmadığı kabul edilmiştir.
Diğer istem ve inceleme konusu ise “… ” kaydı ve şirket yetkilisinin imzası niteliğinde olan ” …” kimlik doğrulama kodunun davalı tarafça alınıp davacıya teslim edilip edilmediğidir.
Dosya kapsamında davalının, davacıya bunun hizmet kapsamında olmadığına ilişkin olarak mail attığı görülmektedir.
Davalı cevap dilekçesinde ise bu hizmetin tamamlandığı beyanında bulunmuştur.
Davalı beyanı esas alınarak davalının bu hizmeti vermesi gerektiği anlaşılmakla yine davalının kendi beyanına göre bu hizmetin sağlanmadığı açıktır.
Yine bir diğer ihtilaf konusu olarak bilirkişi raporu ile davacının … ödeme yöntemi hesabının kapatıldığı sabittir.
Davalı cevap dilekçesindeki beyanı ile bunda kusurun davacıda olduğunu, davacının ters ibraz işlemi yapması nedeni ile hesabın kapatıldığı savunmasında bulunmuştur.
Davalı, … işlemlerini üstlendiğini inkar etmemiştir. Bu durumda hesabın doğru şekilde açılışının yapılarak sağlıklı şekilde çalışmasını temin ettikten sonda bunu davacıya teslim etmek yükümü altındadır. Kaldı ki davalı, iddiası gibi davacının ters ibraz işleminden dolayı hesabın kapatıldığına ilişkin bir vesika da getirememiştir. Açıklanan nedenlerle davacının bu yükümlülüğünü de yerine getirmediği mahkememizce sabit görülmüştür.
Son olarak “e-ihracat pazar yerleri yönetim danışmanlığı” hizmetinin yerine getirilip getirilmediğine ilişkin olarak, bilirkişi raporunda cevap dilekçesi ekinde sunulan belgenin hangi tarihte oluşturulduğu, davacı tarafa iletilme zamanın ne olduğuna dair bir belirleme yapılamadığı vurgulanmıştır.
İzah edilen tüm nedenlere davalının sözleşme gereği üzerine düşen edimlerini yerine getirmediği, eksik ve ayıplı ifada bulunduğu mahkememizce de sabit görülmüş ve davacının sözleşmeyi haklı olarak fesih ettiği kanısına varılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’ nda da düzenlendiği ve bilirkişi raporunda da yerinde şekilde belirtildiği gibi davacı sözleşmenin hiç veya gereği gibi fesih edilmemesi halinde ya sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı ya da borcun ifasını isteyebilecektir.
Taraflar arasındaki sözleşmede bunun aksi kararlaştırılmamıştır.
Fesih işlemi ileriye ileriye etkili olarak sonuç doğurur.
Davalının yukarıda anlatılanlar ile birlikte davacı için sözleşme gereği bir takım edimlerde bulunduğu her iki taraf beyanları ve bilirkişi raporu ile de sabittir. Sözleşme gereği fesih gerçekleşene kadar davacıdan bu işin bedellerini istemesi de tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde yasa gereğidir.
Davacının sözleşme gereği ödemesi gereken bedelin 1,5 katı oranında cezai şart kararlaştırılmıştır. Bu durumda sözleşme bedelinden fazlasına tekabül eden cezai şart davacı zararını karşılayacak mahiyette olup davacının aynı zamanda ödediğinin iadesini talep etmesi ve buna karar verilmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağından mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Davacının kar kaybı talebinin incelenmesinde geçildiğinde; TBKm180/2 gereği “alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.” düzenlemesine havidir.
Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacı cezai şart miktarını aşan zararı olduğunu ispat edememiştir.
Bunlarla birlikte müspet zarar, gecikmiş ifanın reddi halinde talep edilebilen zarardır. Burada, taraflar arasındaki sözleşme ayakta ve geçerlidir. Alacaklı sözleşmeden dönmemiştir. Bunun sonucu olarak, taraflar edimlerini yerine getirecektir. Ancak, borçlunun ifaya ilişkin ediminin yerini, alacaklı lehine müspet zararın tazmini almaktadır. (Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 24. Baskı s.925)
Huzurdaki uyuşmazlıkta ise davacı sözleşmeyi fesih ettiğinden ortada ayakta ve geçerli bir sözleşme bulunmamaktadır. Buna göre davacının müspet zarar adı altında talepte bulunması yasal olarak olanaklı görülmemiştir.
Davacı, bilirkişi raporuna itirazlarında ödenen bedelin iadesinin talep edilebileceği, raporun hatalı olduğu ve yeni rapor alınması gerektiğini iddia etmişse de sözleşmeye göre cezai şartın ifaya ekli cezai şart olduğu kararlaştırılmamıştır.
Buna göre kararlaştırılan cezai şart seçimlik cezai şart olup davacı ya cezai şartı isteyecek yahut sözleşme gereği borcun ifasını isteyebilecektir. Kusurlu olarak sözleşmeye aykırı davranması halinde davacı ispat etmek koşulu ile davalıdan cezai şartı aşan zararı varsa bunu da isteyebilecektir. Ancak bu sözleşmenin ozamana kadar yapılmış işlerine ilişkin ödenen bedelin iadesi ile karıştırılmamalıdır.
Bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacı davalıya icra vasıtası ile yapılan ödemeler dahil olmak üzere toplamda 123.149,54 TL ödeme yapmıştır. Hesaplanan cezai şart ise 194.750,00 TL dir. Yani davacının ödediği bedel cezai şart bedelinin altında kalmaktadır. Raporda da yer verildiği gibi davacı cezai şartı aşan zararını ortaya koyamamıştır. Bunlara göre davacının icra harç ve masrafları adı altındaki talebi de yerinde görülmemiştir.
Davacının noter masrafı talebi ise yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca yargılama giderleri arasında değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak davanın kısmen kabulüne, 194.750,00 TL cezai şartın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen alacağın 194.700 TL sine ihtarnamede bu miktar ile davalı temerrüde düşürüldüğünden tebliğ tarihine göre belirlenen 16/04/2021 tarihinden; 50 TL sine ise dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
A-Talep gibi 194.750,00 TL cezai şart bedelinin 194.700,00 TL’sini temerrüt tarihi olan 16.04.2021; 50,00 TL’sini ise dava tarihi olan 19.08.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-Davacının icra kanalı veya banka kanalı ile yapılan fazla ödeme, kazanç kaybı, haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen icra masraflarına ilişkin taleplerinin ise ayrı ayrı reddine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 13.751,81 ₺ harçtan peşin alınan 3.519,93 ₺’nin mahsubu ile bakiye 10.231,88 ₺ harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
3-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.519,93 TL peşin harç ile 59,30 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 13.751,81 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 13.035,34 ₺’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Zorunlu Arabuluculuk başvurusu nedeniyle harcanan 1.320,00TL’nın davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 68,78 ₺’sinin davacıdan; 1.251,22 ₺’sinin ise davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 30.212,50 ₺ vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. Maddesine göre hesap ve takdir edilen 9.200,00 ₺ vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı. 01/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”