Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/462 E. 2022/214 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/292 Esas
KARAR NO : 2022/216
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 20/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkil şirket hakkında takip başlatıldığını, müvekkili şirketten borçlu olmadığı bedelin tahsil edildiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin konkordato projesinin tasdikini ve konkordatoya tabi borçların bir yıl ödemesiz toplamda 50 ay ödemeli olarak %50 tenzilatla ödenmesi kararını verdiğini, davalı tarafından projeye tabi çeklerin tasdik kararından sonra kötüniyetli bir şekilde takibe konulduğunu, takibin iptali için …. İcra Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, mahkemece taleplerinin reddine karar verildiğini, davalı tarafça başlatılan icra takibi sonucunda müvekkilinin borçlu olmadığı bedelin haksız olarak tahsilinin yapıldığını, takibe dayanak çeklerin konkordato projesinde borç olarak gösterildiğini ve konkordatonun başarıya ulaşması halinde ödeneceğinin taahhüt edildiğini, tasdik kararı ile birlikte işbu çeklerin ödeme tarihi ve bedelinin yeniden belirlendiğini, çek bedellerinin tasdik edilen ödeme planı çerçevesinde %50 tenzilat ile haziran 2021’den itibaren belirlenen taksitlerle ödeneceğini belirterek müvekkili şirketin icra takibinde borçlu olmadığının tespitini, tahsil edilen 110.704,16 TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte istirdadını, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 07.06.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın anılan çek bedellerinden dolayı borçlu olmadıklarını değil, tasdik edilen konkordato projesi doğrultusunda bu çek bedellerinin % 50 si oranında bir bedelden sorumlu olduklarını kabul ettiklerini, davalı müvekkili şirketin davacı şirketin konkordato sürecinde olduğunu bilmediğini, yasaya aykırı bir işlem veya alacaklı olunmayan bir bedelin tahsilinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini, davalının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava İstirdat davasıdır. Uyuşmazlık …. İcra Müdürlüğü’ nün 2021/… Esas sayılı dosyasında davalı tarafından takip konusu yapılan çeklere istinaden yapılan ödemenin haksız olup olmadığı, ödenen meblağın istirdadının gerekip gerekmediği, davalı kurumun kötüniyet olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Davanın istirdat davası olması sebebi ile öncelikle ödemenin yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının borçlu, dosyamız davalısının alacaklı olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, icra dosyası ve tarafların ticari defterlerinden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … , bankacı bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi … hazırladığı 04/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinin elektronik ortamda tutulduğu, e-defter beratlarının süresinde onaylarının yapıldığını, ilgili yıllar ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edebileceğini, davalıya ait 2019, 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinin elektronik ortamda tutulduğunu, e-defter beratlarının süresinde onaylarının yapıldığını, ilgili yıllar ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edebileceğini, davalı tarafın adresinin … Sitesinde olduğunu, aynı sitede 31.08.2021 tarihinde yangın çıktığını, davalı tarafında yangından etkilendiğini, 2018 yılı ticari defterlerinin e defter olmadığı ifade edilmiş olup, davalı tarafından çıkan yangında ticari defterlerinde zarar görmesi nedeniyle 2018 yılı ticari defterleri ve cari hesap ekstresi incelemeye sunulamadığının belirtildiğini, davacı ve davalı taraf arasında ticari mal alım- satım ilişkisinin olduğunu, ticari ilişki nedeniyle davacı tarafından davalı tarafa 10.08.2018 tarihinde … nolu 07.02.2019 vadeli 23.292.00 TL tutarlı, 05.10.2018 tarihinde … nolu 13.05.2019 vadeli 16.162,00 TL tutarlı, 02.11.2018 tarihinde … nolu 22.05.2019 vadeli 31.295,00 TL tutarlı çeklerin verildiğini, davacı tarafın 2018 yılı ticari defterlerinde ve cari hesap ekstresinde kayıtlı olduğunu, davacı tarafından ….Asliye Ticaret Mahkemesinde Konkordato davası açıldığını, dava konusu çeklerin kesin mühlet alınması nedeniyle davalı tarafa ödenmediğini, davalı tarafından dava konusu çekler ile ilgili ….İcra Müdürlüğünün dosyası ile çek alacağı için icra takibi başlatıldığını, icra takibine davacı tarafından itiraz edildiğini …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin dosyası ile dava açıldığını, mahkemece talebin reddine karar verildiğini, davacı tarafından teminat olarak yatırılan 101.021,51 TL’nin icra müdürlüğü tarafından davalı tarafa ödendiğinin tespit edildiğini, , ….Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2019/… Esas sayılı kararı gereği çeklerde yer alan miktarın %50’sinin, 1/50’sine tekabül edecek ilk taksitinin 17.09.2020 tarihinden itibaren 1 yıl (17.09.2021) geçmeden talep edilemeyecek olunmasına rağmen, faizi ile birlikte tamamının tahsil edilmiş olması nedeniyle, işbu miktarın istirdadının/iadesinin gerekeceğini mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf esasen borcun bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, konkordato nedeniyle borcun takibe konulmasının mümkün olmadığını, bu nedenle ödemenin yersiz olduğunu savunmaktadır.
Davacı tarafın ikame ettiği dava istirdat davasıdır. Hukuki ihtilafın daha iyi anlaşılması için istirdat davasının hukuki niteliğine değinmek gerekir.
“Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Başka bir anlatımla; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Bu dava türü her ne kadar İİK’da düzenlenmişse de dava konusu itibariyle icra hukukuna değil maddi hukuka ilişkindir. Zira icra hukukunda kural olarak maddi gerçeklik bakımından alacaklının talebinde gerçekten haklı olup olmadığının tespiti için bir inceleme yapılmaz; aleyhine başlayan takibin kesinleşmesiyle, maddi hukuka aykırı bir durum gerçekleşmiş olabilir. İcra hukukundaki bu şekli kurallar neticesinde maddi hak bakımından zarara uğrayan borçlu, bu zararlarını takip konusu borcu ödedikten sonra istirdat davasını açarak telafi edebilecektir. Şeklilik ilkesi neticesinde meydana gelen zararları bertaraf etmek ve menfaat dengesinin sağlanması amacıyla açılan menfi tespit ve istirdat davaları icra hukukunun nihai amacı olan maddi hukuka elverişli sonuca ulaşmakta temel vasıta niteliğindedir (Aşık, İbrahim/Demir, Ömer Faruk: Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi, DÜHFD, Cilt: 26, Sayı: 45, Yıl: 2021, s. 347).
İstirdat kelime anlamıyla “verilen şeyin geri alınması” anlamına gelir ve hukukumuzda istirdat davası en yalın anlatımla bir kişinin borçlu olmadığı hâlde cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı paranın iadesi için açtığı dava olarak tanımlanır. YHGK 2019/(13)3-536 : 2022/43 “
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 12/10/2021 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, dava konusu borçların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafın gerçekleşen yangın nedeniyle bir kısım ticari defterlerini ibraz etmediği, davalının sunduğu bir kısım ticari defterlerinde de davacının davalıya borçlu bulunduğu görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davacı tarafın davalıya rızaen teslim ettiği ve vadesi gelen borçlarına istinaden ödediği bedeller için istirdat davası ikame ettiği anlaşılmaktadır. Yukarıda yer verilen genel kurul kararında da ifade edildiği üzere istirdat davacı maddi hukuka ilişkin sonuç doğuran bir dava türü olup ancak “maddi anlamda borç olmayan bir paranın ödenmesi” halinde ikame edilebilir. Davacı taraf ise icra iflas kanununda düzenlenen konkordato müessesesi kapsamında verilen tasdik kararına istinaden istirdat talebinde bulunmaktadır. Davacı taraf maddi hukuk anlamında borçlu olmadığı iddiasında değildir.
Benzer bir dosyada 11. Hukuk Dairesi “Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı borçlunun ödemiş olduğu meblağın borç olmayan bir paranın ödenmesi niteliğinde bulunmadığı, bu nedenle istirdat talebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir… mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre…” şeklinde karar verilmiştir. 11HD 2006/4316 : 2007/8113
Bu nedenlerle davacı borçlunun ödemiş olduğu meblağın borç olmayan bir paranın ödenmesi niteliğinde bulunmadığı, bu nedenle istirdat talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 1.890,56-TL, harçtan mahsubu ile artan 1.809,86‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 14.466,90-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere herhangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.22/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır