Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/44 E. 2023/718 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/44 Esas
KARAR NO : 2023/718

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2019
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın yetkililerinin…ve …olduğu, müvekkillerinin yapacağı telefon görüşmelerinin şirket merkezindeki yerel ağlara veya santrallere yerleştirilecek cihazlara yapılacak tanımlamalar ile …Hizmetleri Ltd. Şti. arasında 20.10.2014 tarihli …Kurumsal Abonelik Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden, 0850-811-30-44 ve 0212-912-02-98 numaralı…’un kullanımına tahsis edildiği, müvekkili ile… arasında yapılan sözleşme ön ödemeli olup, kontörlü hat satın alınmasına ilişkin olduğu, bir yılın sonunda sözleşmenin müvekkilin onayı veya talebi olmaması nedeniyle sona erdirilmesi gerekirken ve müvekkil Nisan 2015 sonrası bu hatları kullanmadığı halde davalı tarafından 17.07.2017 tarihinde müvekkile üç aylık kullanım karşılığı fatura kesildiği ve . sözleşme sonlandırılmadığı, müvekkile bildirim yapılmadığı ve hatlar açık bırakıldığı,… şifresinin kırılması suretiyle kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından …’a ait hatlar üzerinden görüşmeler yapıldığı, davalının bu eylemleri nedeniyle müvekkillerinin zararlarının tazmini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Davacıların akit husumet ehliyeti olmadığını, davalının pasif husumet ehliyeti olmadığını, bu nedenle dava yöneltilemeyeceğini, tacir olan davacıların basiretli tacir gibi davranmadığını ve dava konusu olayların yaşanmasına kendileri neden olduğunu, faturalama şeklinin iddia edilen olayların yaşanmasına etkisi olmadığını, şüphelilerin kullandıkları … telefonların hatlarının …’daki gibi kurulu bulunduğu yerde kullanılan hatlar olmadığını, müşteri Türkiye’de istediği adreste hatların kullanıcı adı ve şifreleri kullanarak internet üzerinden aktif olarak görüşmeler yapabildiğini, “… telefon hatları” internet üzerinde görüşme yapılmasını sağlayan hatlar olup, sadece kullanıcı adı ve şifresi kendilerine teslim edilen abone gerçek kişi veya şirket yetkilileri ve bu kişilerin şifre ve kullanıcı adını paylaştığı kişiler tarafından kullanılabileceklerini, davacıların yargılanmalarına neden olan telefonda dolandırıcılık eylemlerinde, davacılara tahsis edilen hattın fresinin kırılmadığını, hacklenmediğini; aksine kullanıcı adı ve şifresi girilerek bu hatlar üzerinden görüşmeler yapıldığını, davacıların müvekkili şirket tarafından tanzim edilerek gönderilen kullanım sonrası ücretlendirme faturasına itiraz etmeyerek ve hatların iptali talebinde bulunmayarak ticari defter ve kayıtlarına işlediklerini, savcılık tezkerelerinden sonra davacıların haberdar edilmemesi nedeniyle müvekkiline kusur atfının mümkün olmadığını, hatların pasif olmadığını, abone tarafından iptal edilmediğinde her zaman aktif ve abone tarafından dilediği zaman kullanabileceği şekilde aktif olduğunu, davacının çalışanı ortağı olup olmadığı belli olmayan kişilerce yapılan ön ödemelerin nedense davacılar tarafından hiç sorgulanmadığını, davacılarında ceza dosyalarında ikrarı üzerine savcılık soruşturmalarından sonra müvekkili şirkete gelip görüşme yaptıklarının sabit olduğunu, davacının iddia ettiği zarara neden olan olayda müvekkiline atfi mümkün bir kusur ve ihmal söz konusu olmayıp, illiyet bağı gerçekleşmediğini, davacıların kendilerinin neden oldukları eylem, ihmal ve kusur nedeniyle uğradıklarını iddia ettikleri zararları müvekkilinden talep edemeyeceklerini, davacılar tarafından vekillerine ödenen vekalet ücretlerinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, iddia edilen olaylarla zarara neden olan olay arasında uygun illiyet bağı ve nedensellik bağının müvekkili şirket yönünden kopuk olması nedeniyle kusur izafesi mümkün olmadığından manevi tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacının maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Dosya mahkememize İstanbul …Tüketici Mahkemesinin 23/12/2019 tarih, …E. – … K. Sayılı görevsizlik kararı ile gelmiş, yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, dosya kapsamında oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen bilirkişi heyetinin hazırladığı kök ve ek raporunda özetle; “…davacının kullanımına tahsis edilen telefon numaralarının, ödeme sistemlerinin davalı tarafından davacıya bilgi verilmeden değiştirilmesinin hayatın olağan akışına uygun bir durum olmadığı, Davacıya tahsis edilen kullanıcı adı ve şifre bilgisinin hangi taraftan kaynaklı güvenlik zafiyeti nedeniyle dolandırıcıların eline geçtiği hususunun tespit edilemediği, davalı tarafından davacıya haber vermeden ödeme sistemi değiştirilmemiş ve kullanım ön ödemeli şekilde devam etmiş olsa kullanıcı adı ve şifre bilgisi dolandırıcıların eline geçmesi halinde bile kullanım sağlanmasının mümkün olamayacağı; ancak faturalı sistem nedeniyle dolandırıcılar tarafından kullanım sağlanabildiği, dolayısıyla dolandırıcılık eylemlerinin gerçekleştirilmesinde, davalı tarafından ödeme sisteminin değiştirilmesinin etkisi olduğundan bahsedilebileceği; sözleşmenin taraflarca usulüne uygun olarak ifa edildiği; ancak davacı tarafın dolandırıcılar tarafından kullanım sağlanması dolayısıyla; anılan sözleşme nedeniyle zarara uğradığı; davalının bu zararın meydana gelmesinde davalı tarafından ödeme sisteminin değiştirilmesinin etkisi olduğundan kusurunun bulunduğu; bununla birlikte davacının da kullanım yapmadığı hatlara dair sözleşmeyi feshetmemesinden kaynaklı ve kendisi tarafından kullanım yapılıp yapılmadığını takip etmemesinden dolayı ihmali sonucu müterafik kusuru bulunduğu- zarar görenin kendi kusuru; akıllıca iş gören, mantıklı bir kişinin, kendi yararı gereği zarara uğramamak adına kaçınacağı veya kaçınması gerektiği halde gerçekleştirdiği özensiz, dikkatsiz veya iradi bir eylemi olarak nitelendirilmelidir. Zarar görenin kusuruna, birlikte kusur veya müterafik kusur da denilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.04.2015 tarihli 2013/1592 Esas ve 2015/1176 Karar sayılı Kararı). Müterafik kusur, zarara uğrayanın zararın doğumunda veya artmasında etkisinin bulunduğu hallerde söz konusu olmaktadır… ” mütalaa edilmiştir.
İtiraz nedeniyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bilirkişiler raporlarında; “…Sözleşmenin güvenlik ile ilgili 5.25 nolu maddesine göre davacı tarafın kusuru mevcuttur. bahse konu zararda davacı şirketin tek başına sorumlu ve kusurlu bulunduğ, …” Mütalaa edilmiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermek, tarafların kusur oranlarını yüzdelik olarak belirlemek ve davacının talep edebileceği miktar var ise bunları hesaplamak ve itiraz nedeniyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında özetle; “…Abonelik sisteminde kullanılan ödeme modeli ile davalı sistemindeki siber güvenlik olgusu arasında doğrudan veya dolaylı bir ilgi bulunmadığı; her halükarda davalı sisteminin gerekli güvenlik protokollerini standartlara uygun olarak uygulaması gerektiği; dosya içeriğinde aksi yönde bir bulguya rastlanmamış olmakla, mezkur zararın davalı sistemindeki bir güvenlik zafiyeti kaynaklı olmayıp, , davacı egemenlik alanındaki tercih ve tasarruflarının sonucu olarak oluştuğu, taraflar arasında imzalanan 20.10.2014 tarihli sözleşme hükümlerinde ve diğer belgelerde davacı şirketin iddia ettiği şekilde kullanma ve ödeme yönteminin “ön ödemeli” veya “kontörlü hat” olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı ancak İstanbul Anadolu … Ağır Ceza Mahkemesi’nin müzekkere cevabında “bu olayda faturalı sisteme geçtikleri” şeklindeki yazılı beyanları dikkate alındığında davacının kullandığı hat üzerinden üçüncü şahısların dolandırılması olayında davalı şirketin bir kastı / ihmali veya kusurunun bulunduğuna dair somut bir olguya rastlanmadığı, ancak şüpheli işlemin gerçekleşmesinden sonra sözleşme maddelerindeki yükümlülüklerini davalı şirket yerine getirmeyerek zararın artmasında kusurunun bulunup bulunmadığı hususundaki değerlendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu … Mütalaa edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesinin akdedildiği, davalı yanın hatları davacı …’un kullanımına tahsis ettiği anlaşılmaktadır. İşbu daada uyuşmazlık, taraflar arasındaki bu sözleşmenin sona ermesinden sonra hatların açık tutulup tuulmadığı, hatlar kullanılarak işlenen suçlar sebebiyle yargılanan davacı şirket yetkililerinin ve davacı şirketin maddi ve manevi tazminat talep haklarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için dosya kapsamında alınan raporların çelimesi sebebiyle çelişkileri gidermek amacıyla dosyada heyet raporu alınmış alınan raporun yargısal denetime açık ve olayın oluş şekli ile uyumlu, bilimsel metodlara uygun hazırlandığı gözetilerek hükme esas alınmasına karar verilmiştir. Davacı yanın işten çıkarılan çalışanına kullandığı iş bilgisayarını hediye ettiği, bilgisayarda şifrelerin kayıtlı olduğu, davacının davalı şirketten şifre değişikliği talep etmediği, davalı şirkete yapılan ödemelerin metodunun değiştirilmesinin güvenlik açığı oluşturmayacağı ve davalının hatların üçüncü kişilerce ele geçirilmesi hususunda kusurunun bulunmadığı, bu nedenlerle davacıların hatların kullanılması sebebiyle uğradığı zarar sebebiyle davalının sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kruulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Davanın Tüketici Mahkemesine açılması nedeniyle başlangıçta harç alınmadığı anlaşıldığından alınması gerekli 269,85TL karar harcının davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
6-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır