Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/385 E. 2023/38 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/385 Esas
KARAR NO : 2023/38

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 01/07/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı … A.Ş. şirketinde %25 payının olduğunu, müvekkilinin azınlık pay sahibi konumunda olduğunu, … A.Ş.’ nin 18/10/2018 tarihli genel kurul kararı ile unvan değişikliği yaptığını, … A.Ş’Nin 18/10/2018 tarihli genel kurulda yapılan esas sözleşme değişikliği sonucunda daha önce sadece müvekkili ve …’ in ortak olduğu şirkete üçüncü ortak olarak Kore cumhuriyeti uyruklu … Ltd. Şirketinin katıldığını, … A.Ş’nin üç ortaklı olduğunu, müvekkilinin … A.Ş’nin kuuruluşundan bugüne kadar çaba sarf ettiğini, işlerini özenle yerine getirdiğini, Müvekkilinin … A.Ş. ‘ nin iştigal ettiği iş kolunda 17 yıldan beri bu sektörün içinde çalıştığını, herkesçe tanındığını ve …Derneğinin başkanlığını yaptığını, müvekkilinin davalı şilrkete ortak olması nedeniyle TTK m. 531’de anılan haklı sebep teşkil edebilecek davaranışlara sürekli ve istikrarlı bir şekilde muhatap olması, başta bilgi alma hakkının sisitematik olarak ihlali, davalı şirketin şirktein basiretsiz ve kötü bir şekilde yönetilmesi, şirket çalışanlarının ve araçlarının amaca aykırı olarak kullanılması ve muhasebe standartları bağlamında yapılan birçok usulsüzlüğün tespiti gibi çok sayıda engelle karşı karşıya kalan müvekkilinin öncelikle davalı şirkete noter kanalıyla keşide ettiği ihtarla uyardığını, ancak bir sonuç alınamadığını, pay sahipleri arasında ortaklık ilişkisinin yürütülmesini imkansız kılan ciddi uyuşmazlık hali bulunduğunu, … .AŞ’nin çoğunluk palarına sahip olan … implatın ve …, müvekkilinin paylarından doğan haklarının kullanmasına mani olduklarını, kar payını ödememekte, şirket zararına ve kendi lehlerine işlemler gerçekleştirdiklerini, ihtarname gönderilerek usulsüz işlemlerden bilgi almak istediklerini ve işlem ve fiillere son verilmesi hususunda uyarıldıklarını, davalı … A.Ş. nin diğer yönetim kurulu üyeleri tarafından şirketin kötü yönetildiğini, … A.Ş’nin kilitlenmesi, iş yapamaz hale gelmesi, sona ermesi için gayret edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliği ve …A.Ş.’de harcadığı mesaisine karşılık 05/12/2018 tarihli ortaklar kurulu kararının 2. Maddesinde davalı şirket tarafından bir bedel ödenmesi kararlaştırıldığını, bu bedelin müvekkiline ödenmediğini, 18/10/2018 tarihli genel kurulda alınan kararla 18/10/2021 tarihine kadar yönetim kurulu üyeleri olarak müvekkili …, … ve …olarak atandıklarını, daha sonra …’ in görevine son verildiğini ve yerine 18/10/2021 taihne kadar görer yapmak üzere … yönetim kurulu başkanı vekili olarak atandığını, 05/12/2018 ortaklar kurulu kararının 3. Maddesi ile …’in şirket icra kurul başkanı, 2. Maddesi ile müvekkilinin şirket icra kurulu başkan yardımcısı ve 3. Maddesi ile … ise şirket mali işler müdürü olarak görevlendirildiğini, müvekkilinin covid 19 teşhisi nedeniyle katılamadığı ve vekilinin de haksız olarak toplantıya katılmasına izin verilmeyen 19/04/2021 tarihli genel kurul toplantısında davalı şirketin yöntemi kurulu üyeleri olarak 19/04/2024 e kadar görev yapmak üzere … ve …’ in görevlendirildiğini, şirket pay sahiplerinn ortaklık ilişkisini devam ettirmelerinin kendilerinden beklenemeyeceğini, şirketin faaaliyetlerine fiilen son vermiş olduğunu, ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğini, şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu, pay sahipliği haklarının kullanılması olanağının artık kalmadığını, çoğunluk gücünün azınlık aleyhine kötüye kullanıldığını, giderek pay sahiplerinin dahi şirkete son verilmesi yönünde irade ortaya koyduğu hallerde haklı sebeplerin mevcut olduğunu, pay sahiplerinin menfaatinin şirketin varlığını devam ettirmesinde değil de feshedilmesinde olduğunu, haklı sebebin varlığını kabul ettiklerini, şirket pay sahipleri ile müvekkili şirket arasında ihtilaf olduğunu, müvekkili tarafından azınlık haklarının ihlalinden dolayı çeşitli davalar açıldığını, bununla beraber devamlı müvekkilinin haklarının kullanmasına engel olunmaya, dışlanmaya çalışıldığını, bu kapsamda yönetim kurulu toplantı tutanakları, genel kurul toplantı tutanakları, gönderilen ihtarnelerden müveklli ile diğer pay sahipleri arsında ihtilaf olduğunun açık olduğunu, pay sahilerinin … AŞ ortağı olarak aynı şirket altında bulunmasının mümkün olmadığını, diğer pay ortaklarının … A.Ş.’yi finans kaynağı olarak kullanması ve kötü yönetimin de fesih sebebi olduğunu, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının devamlı şekilde ihlal edildiğini, davalı şirket tarafından 17/03/2021 tarihinde genel kurul toplantısının yapılacağı ilan edildiğini, bu toplantının yapılacağının ilan edilmesi üzerine şirket içinde devam eden sorulardan dolayı müvekkili tarafından davalı şirkete Beşiktaş … noterliğinin 19/02/2021 tarihli …yevmiye numralı ihtarnamesi gönderildiğini, bu ihtarnamede kısaca müvekkilinin haklarının ihlal edildiğinin, müvekkiline karşı yapılan haksızlıklara son verilmesi ve bunun için gerkli adımların atılmasının ihtar edildiğini beyanla, davalı şirektin yönetimi için kayyım atanmasını, bu taleplerin kabul görmemesi halinde ise denetim kayyımı atanmasını, şirketin malvarlığının korunması amacıyla şirket hesaplarına tedbir konulmasına, mahkemece uygun görülmesi halinde şirketin feshine karar verilmesi ve şirketin tasfiyesi için tasfiye memuru atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 18/10/2019 tarihinde yapılan esas sözleşme değişikliği ile Kore Cumhuriyeti uyruklu … İmplant şirketinin katılımı ile üç ortaklı bir yapıya kavuştuştuğunu ve bunun uluslararası yapı haline geldiğini, yabancı yatırımcı sayesinde müvekkili şirektin büyüdüğünü, davanın TTK 531 m. Hükmüne göre ikame edildiğini, bu sebeple buna ilişkin taleplerde bulunabileceklerini, şirkete kayyım atamasının mümkün olmayacağını, denetim kayyımının da bu davada istenemeyeceğini, tedbir talebinin bu davada isteyemeceğini, TTK 437 ye göre bilgi alma talepli bir davanın daha önce ikame ettiğini ancak İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davacının şirkette yönetim kurulu üyesi ve başkanı olması sebebiyle davasının reddedildiğini, dava dilekçesinde ortaya konulan sebeplerin hiç birisinin TTK M.531 e göre şirketin feshini gerektirecek sebepler olmadığını, …’ in daha önce yönetim kurulu başkanlığına seçildiğini, 19/04/2021 tarihine kadar yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, fesih davası açmasının tek sebebinin kendisinin yönetim kurulu başkanı seçilmemesi olduğunu, davacının ileri sürdüğü bütün sebeplerin esasen daha önce kendi yönetiminde, hatta yönetim kurul başkanlığında meydana geldiğini, bu nedenle o dönem bütün bunlara sessiz kalan, akabinde dava açan davacının çelişkili davrandığını, müvekkili şirketin tasfiyeye sokacakları iddiasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin yoğun şekilde faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkili şirketin hiçbir vergi ve SGK borcunun olmadığını, sağlıklı bir mali yapı ile büyüyen bir şirketin feshini talep edemeceyeceğini, pay sahiplerinin şirket gelir ve giderleri üzerinde harhangi bir tasarruf hakkı bulunmadığını, davacının, diğer yönetim kurulu üyelerinin eylem ve işlemleri ile şirketin finansman kaynağı olarak kullanalması ile ilgili iddiasının yersiz olduğunu, bu hususu kanıtlayan belge veya eylemin olmadığını, şirket sözleşmesinde imtiyaz bulunmadığını, şirket sözleşmesinin 11. Maddesi dahi şirketin feshini gerektirmediğini, bu nedenlerle davanın reddinin gerektiğini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu bilgi ve belgeler ile ilgili dosyaların örnekleri dosyamız arasına alınıp incelenmiştir.
Mahkememizin 2021/259 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından açılan genel kurul kararlarının iptali talebinin mahkememizce kabul edildiği ve “Davalı şirketin 19/04/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 1 nolu kararın TTK’nin 447/1-a, ilk cümle uyarınca batıl olduğundan iptaline, diğer kararların ise dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle TTK’nun 445 ve 446 maddeleri uyarınca iptaline, davaya konu 19/04/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına,” karar verildiği, dosyanın istinafta olduğu, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
İncelenen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2… Esas dosyasında; özel denetçi isteminin “Hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan HMK 114 ve 115 md. Gereğince davanın usulden reddine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacının ihtiyati tedbir ve kayyım tayini talepleri mahkememizce red edilmiştir.
Deliler toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden yerinde inceleme suretiyle rapor alınmıştır.
Mahkememizce resen seçilen mali müşavir, yeminli mali müşavir, nitelikli hesap uzmanı bilirkişilerden alınan raporda özetle; “dava konusu iddialardan hisse devri aşamasında pay oranının bilerek düşürüldüğü, şirket ana sözleşmesinin rızasına aykırı olarak oluşturulduğunu, yönetime katılma imtiyazlarının yok sayıldığı ve genel kurula katılmasının hukuka aykırı olarak engellendiği iddialarının TTK 531 Maddesi bağlamında haklı sebep olarak nitelendirilemeyeceğini, buna karşılık, mevcut yönetimin şirket kaynaklarını kişisel amaçları için kullandığını , şirketin içini boşalttığının iddiası ile şirketin gerçek geliri ve karının gizlenerek mali haklarının ihlal edildiği iddialarının TTK M. 531 bağlamında haklı sebep olarak mütalaa edilebileceğini, ancak ileri sürülen iddiaların doğru olup olmadğını, şirket kayıtlarında görünüp görünmediğnii, görünüyor ise ne şekilde göründüğünü, yeneticilerin haksız bir mefaat elde edip etmediklerini, bu davaranışlar neticeside şrketin ve doalyasıyla pay sahiplerinin bir zararının bulunup bulunmadığı konularda bir hukuki değerlendirme yapılmadığını, açısından da bir hukuki değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını, mahkemece haklı sebebin varlığına kanaat getirilmesi halinde fesih veya başka bir çözüme karar verme konusunda hakimin geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu, fesih yerine davacının çıkmasına karar verilmesi halinde nominal veya kaydi değerin değil kapsamlı bi rdeğerleme yapılarak payın gerçek değerinin belirlenmesi vekarar tarihine en yakın tarihli değerin berlinmesi gerektiğini, dava konusu ihtilafta şirketin gerçek performansı ve karlılığına ilişkin şüphelerin bululnduğnu, ayrıca karar tarihine en yakın tarihli gerçek değer tespit edlse dahi kararın skesinleşme süreci ve yüksek enflasyonun hakim olduğunu, bu çözümün fesih talep eden davacınn ciddi kaybına yol açabileceğini bu sebeple bu çözümün kabul edilebilir bir çözüm olmayacağını, şirketin haklı nedenle feshi yerine ortaklıktan çıkma kararı verilmesi ihtimalinde şirketin kaydi bilanço verilerine göre, karar tarihine en yakın davacının alması gereken pay bedelinin 6.219.726,37 TL olduğunu” bildirmişlerdir.
İtirazlar üzerine bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi ek raporunda özetle; rayiç değer bilançosuna göre şirket değerlemesinde şirketin öz varlık değerinin 36.508.560,25 TL bulunduğunu, kök rapordaki hukuki itirazların akademik görüş farklılığından kaynaklanmakta olduğunu, kök rapordaki hukuki kanaatlerini muhafaza ettiklerini, bildirmişlerdir.
DELLİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, anonim şirketin TTK’nın 531. Maddesi uyarınca haklı nedenle feshi, feshi olmadığı takdirde pay bedeli ödenerek davacının ortaklıktan çıkması, şirketin mal varlığına tedbir uygulanması ve tedbiren kayyım atanması ve neticede tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir.
Davacının iddiasının; ortaklar arasındaki ilişkinin çekilmez hal aldığı, yönetici olan ortakların şirketi keyfi yönetiği ve eşit işlem ilkesine aykırı davrandığı, şirketi zarara uğrattığı, davacının paydan kaynaklı haklarının ve bilgi alma ve inceleme haklarının engellendiği yönündedir.
Davacının özel denetçi atanması isteminin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas dosyasında hukuki yarar yokluğu nedeniyle red edildiği görülmüştür.
Davalı şirketin 19/04/2021 tarihli genel kurul toplantısının mahkememizin … Esas sayılı dosyasında kabul edildiği görülmüştür.
Davacının 19/04/2021 tarihinde yapılan genel kurul tarihine kadar davalı şirketin yönetiminde görev aldığı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, eldeki davanın ise 01/07/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Yönetimden alındıktan sonraki dönemde ise davacıya yönelik ayrımcılık oluşturan ve iddia edilen konularda bir tespit yapılamamıştır. Bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere usulsüzlük oluşturan ve TTK’nın 531. Maddesinde belirtilen ve haklı neden olabilecek bir fesih nedeni görülmemiştir. Ortaklar arasında davacının yönetim kurulundaki görevinden ayrılmasından sonra çekişme olmuş ise de, bu çekişmelerin şirketin işleyişini olumsuz etkilediği ve davacının paydan kaynaklı haklarının olumsuz etkilendiğine dair bir tespit ve yoğunluklu bir çekişme görülmemiştir. Yönetime gelme ve genel kurulun icrasına ilişkin çekişme ayrı davaların konusu olup şirketin feshini gerektirecek nedenler olarak, mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davalı şirketin üç ortaklı olduğu ve davacının ortaklıktan ayrılmak istediği aşikardır. Ne var ki; anonim şirketlerde, limited şirketlere ilişkin olan ve TTK’nın 638. Maddesinde düzenlenen, haklı nedenle ortaklıktan çıkma düzenlemesi bulunmamaktadır. Bunun nedeni ise, kanun koyucunun, kişilerin kişisel ilişkilerinden ziyade bir malvarlığı topluluğu olan anonim şirketlerin ekonomik sistemdeki yeri ve etkisi nedeniyle mümkün oldukça varlığını sürdürmesini istemesidir. Bir anonim şirketten haklı nedenle çıkma, fesih için haklı nedenlerin varlığı halinde ancak mahkemece, daha kabul edilebilir bir çözüm olarak resen başvurulabilir. Bu husus TTK’nın 531. Maddesinin ikinci cümlesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu durumda ortaklıktan ayrılmak isteyen ve fesih için haklı nedeni bulunmayan pay sahibinin yapacağı şey, payın devrini yaparak ortaklıktan ayrılmaktır. Mevcut haliyle şirketin feshi için haklı neden olmadığından davacının pay bedelinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına da karar verilemeyeceği anlaşılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının sübuta ermeyen davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli red harcı 179,90 TL olup, yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana verilmesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/01/2023

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır