Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/338 E. 2023/301 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/338 Esas
KARAR NO : 2023/301
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
BİRLEŞEN DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/06/2021
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 10/06/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacının, … Bankası A.Ş’nin B gurubu ve kurucu hisse senedi sahibi olduğunu, pay sahibi olarak 31/03/2021 tarihli genel kurul toplantısına katıldığını, genel kurulda … vasiyetine ve şirket ana sözleşmesine aykırı olarak … yılında getirilen sermaye kısıtı kararı nedeniyle eksik kar payı ödendiği, bu kararın batıl olduğunu, iptali gerektiğini, …’ün vasiyetnamesinde, vasiyeti tenfiz memuru tayin etmek istediği için …nı seçtiğini, …n yükümlülüğüne aykırı davrandığını, alınan karara davacının genel kurulda muhalefet edip tutanağa geçirdiğini, pay sahibi olarak iptal davası açma hakkı olduğunu beyanla; davalının 31/03/2021 tarihli genel kurulunda alınan 4. Maddedeki kar payı ödenmesine ilişkin kararın iptaline ve eksik nema ödenmesine neden olan sermaye kısıtı kararı vb. diğer kısıtlayıcı ve engelleyici karar ve uygulamaların kaldırılarak kar paylarının …’ün vasiyetine uygun olarak ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından huzurdaki dava ile … yılında müvekkili banka ana sözleşmesinde kurucu intifa senetlerinin sermaye kısıtı ile nemalandırılmasına ilişkin yaptığı ana sözleşme değişikliği, 31.03.2021 tarihli son genel kurul kararının gündem maddesinin iptali talebi ile dolanılarak dava konusu edildiğini, dava konusu tüm taleplerinin iddia ettiği kurucu intifa senedi sahipliği ile ilgili bulunduğundan, kaldırılması istenen sermaye kısıtı ile nemalandırma müvekkili banka ana sözleşmesinin madde 58 gereğince sadece kurucu intifa senetleri ile ilgili olduğundan, hisse senetleri ile ilgili olmadığından, davanın öncelikle 6102 sayılı TTK madde 446 gereğince reddi gerektiğini, müvekkili banka kurucu intifa senedi nemalandırmaları ve hisse senedi kar payı dağıtımı, ana sözleşmenin 58inci maddesine uygun olarak yapıldığını, davacı her ne kadar 31.03.2021 tarihli genel kurul kararının gündem maddesinin iptalini talep etmekte ise de; dava dilekçesindeki açıklamalardan görüleceği üzere, esasen ana sözleşmenin 58inci maddesi kapsamındaki … tarihli değişikliğin yokluk ile sakat olduğunu ileri sürdüğünü, müvekkili Bankanın 31.05…. tarihli genel kurul toplantısında almış olduğu karara istinaden yapılan ana sözleşme değişikliğinin kanuna, ana sözleşmeye, Yargıtay içtihadına aykırılığından ve geçersizliğinden söz edilemeyeceği gibi, aradan bu kadar uzun süre geçtikten sonra alınan kararların geçersizliği iddialarının gündeme getirilebilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olup, kötüniyetli olduğunu, bu nedenlerle hiç bir emredici kanun hükmüne aykırı olmayan 31.03.2021 tarihli genel kurulun 4 nolu kararının yokluk ile sakat olması mümkün olmadığı gibi, kanuna aykırı olmayan kar payı ödemesine ilişkin genel kurul kararının iptal edilebilirlik şartı da bulunmadığından da davanın reddi gerektiğini, davanın öncelikle usule ilişkin itirazları kapsamında usulden reddine, hiç bir emredici hükme aykırı olmayan 31.03.2021 tarihli genel kurulun 4 nolu kararının yokluk butlan ile sakat olduğuna ilişkin taleplerin esastan reddine, TTK 445 uyarınca hiç bir iptal edilebilirlik şartı bulunmayan 31.03.2021 tarihli genel kurulun 4 nolu kararının iptali talebinin esas yönünden reddine, kurucu intifa senetlerine ana sözleşme hükümlerine aykırı olarak kar payı ödemesi yapılması talebinin de usulden ve esastan reddine, geçmiş tarihe ilişkin davacıya kar payı farkı ödemesi yapılmasına ilişkin talebin de hem süre ve zamanaşımından, hem de esastan reddi ile dava konusu tüm taleplerin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesini 2021/… E sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın … yılında yapılan genel kurul kararı ile kurucu hisse senedi sahiplerinin onayı alınmadan, kar payı dağıtımına ilişkin ana sözleşme değişikliğiyle getirilen sermaye kısıtı kararının yok ve batıl olduğundan iptaline, … yılına kadar ne şekilde kar payı hesaplanmış ise, … yılından 2021 yılına kadar da aynı şekilde hesaplanarak ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dosyasına cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Birleşen davaya konu dosya, bu dosyamız ile birleştirilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Merkezi Kayıt Kuruluşuna, davalı … A.Ş.’ye ve yatırım hesaplarının bulunduğu ilgili kurumlara müzekkere yazılarak, davacının sahip olduğu hisselerin bildirilmesi istenilmiş, yanıt dosyamız arasına alınmıştır.
… Bankası A.Ş.’ye müzekkere yazılarak, davaya konu genel kurul toplantı tutanağı, kâr payı dağıtım teklifi ve kararı, 2020 yılına ilişkin bilanço, gelir tablosu örnekleri ve davacının ne zamandan beri bankada pay sahibi olduğu, kâr payı dağıtımına ilişkin kısıtlama kararı veya ana sözleşme değişikliğine ilişkin belgeler istenilmiş yanıt dosyamız arasına alınmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/… Esas ve 2021/… Esas, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… Esas dosyası istenilmiş, UYAP sureti yazımız dosyamız arasına alınmış, incelenmesinde, başka kişiler tarafından davalı bankanın davamıza da konu olan 31/03/2021 genel kurul 4 nolu kararı gibi 2020 yılında yapılan genel kurul kararının iptali ve 31/05/… tarihli sözleşme değişikliğine ilişkin olağan üstü genel kurul kararlarının batıl olduğundan bahisle iptali, kar payının yeniden hesaplanarak ödenmesine dair taleplerde bulunulduğu, ilgili mahkemelerce davaların red edildiği, istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen Ticaret Hukukçusu, Bankacı ve SPK uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, 17/02/2022 havale tarihli heyet bilirkişi raporunda özetle;”… Anonim şirketlerde genel kurul kararının iptali davası açılabilmesi pay sahipliği sıfatının dava açıldığı tarihte mevcut olmasını gerektirmekte olup MKK’dan gelen bilgiler doğrultusunda davacının dava açıldığı tarihte … hisselerine sahip olmadığı, bu hisselerini 25.04.2021 tarihinde elinden çıkardığı, davanın ise 10.06.2021 tarihinde açılması hasebiyle davacının dava ehliyeti bulunmadığı, bu koşullarda 2021 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali davasının, dava şartı yokluğu nedeniyle görülemeyeceği, davalı Bankanın … tarihli genel kurulunda alınan kısıt kararının şirketler hukuku boyutuyla geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği ancak bu durumun davalı Banka’nın tek taraflı olarak 3. kişilerin alacak haklarında bir değişiklik yapabileceği ve yapılan değişikliğin kurucu intifa senedi sahiplerini ilzam edeceği anlamına gelmeyeceği, davalı Banka genel kurulunda esas sözleşme değişikliği ile kurucu intifa senetlerine getirilen sermaye kısıtının borçlar hukuku bağlamında sözleşmenin karşı tarafı yani kurucu intifa senedi sahibi açısından bir öneri (icap) niteliğinde olduğu, temettüyü kısıta uygun alanların bu öneriyi zımnen kabul etmiş addedilecekleri, Türk hukuku bakımından kurucu intifa senedi sahipleri bir imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu gibi kabul edilemeyeceklerinden, kendileriyle ilgili konularda özel kurul kararı almalarının söz konusu olamayacağı, şirketin bu hak sahipleriyle ilgili alacağı kısıtlama kararının bazı hak sahiplerince kabul edilip bazıları tarafından reddedilebilmesinin mümkün olduğu, davacının 26.04.2021 tarihinde edindiği kurucu intifa senedine dayalı olarak değişiklik yapıldığı tarihte hak sahibi dahi olmadığı ve üzerinden 30 yıl geçmiş bir esas sözleşmedeki kısıtın geçersizliğini ve kaldırılmasını kendisi ve kendisinden önceki pay sahipleri açısından dermeyan etmesinin, davacının bu hisseye söz konusu esas sözleşme değişikliğini bilerek sahip olduğu gerçeği de dikkate alındığında, TMK md. 2 f. 2’de yer alan hakkın kötüye kullanılması yasağının, herkesçe kabul edilen ve şüphe götürmez açık bir ihlali olarak tavsif/ edilebileceği…” Şeklinde görüş bildirmiştir.
İtirazlar üzerine dosyamız bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor alınmış ve bilirkişi görüşün değiştirmemiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ olunmuş, davacı yanca rapora karşı beyan itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememizin 26/01/2023 tarihli ara kararı uyarınca dosyanın önceki bilirkişilerden farklı 2 ticaret hukuk konusunda uzman nitelikli hesaplama uzmanı ve 1 bankacılık/ finans uzmanından oluşan bilirkişi heyetine verilerek önceki ara kararlara göre ve iddia ile savunma çerçecesinde inceleme yapılıp, … tarihli genel kurulunda alınan sermaye kısıtı kararının butlanına neden olna bir eksiklik olup olmadığı, 31/03/2021 tarihli genel kurulda davacının pay sahibi olarak katılmaya hak ve yetkisi olup olmadığı, varsa sahip olduğu pay türleri ve bu payların sağladığı hakları arasında TTK’ nun 445,446 ve 447. Maddelerine göre dava açma hakkı olup olmadığı, iptal gerekçelerinin haklı olup olmadığı, özellikle genel kurul kararlarının TTK 447. Maddesi kapsamında batıl olup olmadığı, TTK’ nun 445. Maddesinde belirtilen iptal sebeplerinin olup olmadğını, yerinde inceleme suretiyle ve celpedilen diğer mahkeme kararları, bilirkişi raporları ile sunulmuş uzman mütalaları da irdelenerek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti 24/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”…Davacının, 31.03.2021 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında 4. gündem maddesi kapsamında alınan karara karşı butlanın tespiti ya da iptal davası açma bakımından taraf ehliyetine sahip olduğu, 31.03.2021 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında 4. gündem maddesi kapsamında alınan kararın, butlan ya da iptal yaptırımları bakımından hukuka, şirket esas sözleşmesine ya da dürüst kuralına aykırılığının tespit edilemediği, davacının davalı bankanın kuruluşu esnasında değil, sonradan … senetlerini devraldığı, davacının, davalı … Bankası Anonim Şirketi tarafindan … yılında alınan sermaye kısıtı kararının butlanının tespiti davası bakımından taraf ehliyetine sahip olduğu, … yılındaki sınırlayıcı esas sözleşme değişikliği üzerine … senetleri üzerinde hak sahibi olanların itiraz ettiklerinin belirlenemediği, davalı bankanın cevap dilekçesinde belirttiği üzere … senetlerinin tümünün aynı şekilde nemalandırıldıkları ve dolayısıyla kar payı bakımından getirilen sınırlayıcı düzenlemeye … sahiplerinin zimni olarak onay verdikleri, alacağın temliki yolu ile devredene halef olan davacının, … senetlerinin önceki hak sahiplerinin zimni onayı ile bağlı olduğu, davacının, … senetlerini devralmadan önce sermaye kısıtı kararını bildiği, buna rağmen senetleri devraldığı ve … tarihli genel kurulda alınan kısıt kararının geçerli olmadığının ileri sürülmesinin TMK m. 2 kapsamında hakkın kötüye kullanılması olarak görülebileceği, eşit işlem ilkesine aykırı bir uygulamanın tespit edilemediği…” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ olunmuş, davacı yanca rapora karşı beyan itiraz dilekçesi sunulmuştur. Sunulan itirazlar yerinde görülmemiş, davanın yeterince aydınlandığı anlaşılmış ve mahkememizce değerlendirme yapılmıştır.
TTK’nın 1521. Maddesine göre basit yargılamaya tabi olan eldeki davada, dava ve cevap dilekçesi dışında dilekçe verilemeyeceğinden, davacı tarafın usule aykırı dilekçelerle ve dava konusu dışında, üçüncü kişilerin haklarını ilgilendiren konulardaki talepleri mahkememizce incelenmemiştir.
DELLİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl dava; davalı bankanın 31/03/2021 tarihli genel kurulunda alınan 4 nolu kar payı ödenmesine ilişkin kararının iptali ve kar payının yeniden hesaplanarak ödenmesine, birleşen dava ise, yine davalı bankanın ana sözleşme değişikliğiyle kurucu intifa senedi sahiplerine sermaye kısıtı getiren 31/05/… tarihli genel kurul kararının iptaline ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nun 445. maddesi “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü içermektedir. Davacı taraf, 31/03/2021 tarihli genel kurulda bir adet B grubu pay sahibi olarak toplantıya katılıp muhalefetini tutanağa geçirmiş ve dava açmada taraf sıfatına sahiptir. Davacını bir adet kurucu hisse senedini ise toplantıdan sonra satın aldığı gelen kayıtlardan anlaşılmıştır.
Birleşen davaya konu 31/05/… tarihli genel kurul kararının alındığı tarihte davacı, davalı bankanın pay sahibi veya kurucu intifa senedi sahibi olmadığı açıktır.
Davanın temelini oluşturan hususun, 31/05/… tarihli genel kurul kararı ile ana sözleşme değişikliği yapılarak, kurucu intifa senetlerine kar payı ödenmesinde sermaye miktarı yönünden sınırlama getirilmesidir.
Davalı şirketin 31/05/… tarihli genel kurul toplantısında; safi kârdan yedek akçeler ile birinci temettü payının ayrılmasından sonraki bakiyenin %10’unun kurucu paylarına, ödenmiş sermayenin 250.000,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak dağıtılmasına karar verildiği ve ana sözleşmenin bu şekilde değiştirildiği, yani değişiklikten önce sermayenin tamamı üzerinden %10 hesaplanmışken, değişiklik sonrası, sermaye artışları dikkate alınarak oranlama ile, kuruluş sermayesine tekabül eden karın %10’unun kurucu hisse sahiplerine temettü olarak ödenmesinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davacının butlan talebine konu ettiği esas sözleşme değişikliğini getiren genel kurul tarihi 31/05/… olup, davanın açılış tarihi 10/06/2021 ile sözleşme değişiklik tarihi arasında 30 yıl geçmiştir. Bu hususun dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması ilkeleri kapsamında değerlendirilmelidir.
Kural olarak, batıl olan kararın iptali her zaman ve her ilgili tarafından istenebilmekte isie de, bunun emredici hüküm olan ve resen dikkate alınması gereken dürüstlük kuralı ile sınırlandırıldığı açıktır. Nitekim yerleşik içtihatlarda, dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olan taleplerin hukuk düzeninde korunamayacağı belirtilmiştir.
Davacı, hisselerin özelliklerini, üzerinde sermaye kısıtı bulunup bulunmadığı, kar payı verilip verilmediğini bilerek hisseleri satın almış bir yatırımcıdır. Bunu bilerek ve 30 yıl oyunca önceki seleflerinin itiraz etmediği iptale konu etmediği bir ana sözleşme maddesini, hisse alarak iptal ettirmeye çalışmanın hukuka uyar bir yanı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı ve tüm talepler yönünden reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
A-Asıl dava yönünden;
1-Davacının asıl davasının subuta ermediğinden REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde iadesine,
4-AAÜT gereği hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-Birleşen dava yönünden;
1-Davacının, birleşen davasının ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde iadesine,
4-AAÜT gereği hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır