Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/264 E. 2022/130 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/252 Esas
KARAR NO : 2022/133
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 26/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle: davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticaret ilişkisi ve cari hesap ilişkisinin olduğunu, faturaya konu ürünlerin davalıya aynı tarihte teslim edildiğini ancak bedelleri yapılan sözlü görüşmelere rağmen tahsil edilemeyince aradaki vade farkına ilişkin ikinci fatura kesilerek icra takibine başlandığını, borçlunun borca ve tüm ferilerine haksız ve dayanıksız olarak itirazda bulunduğunu belirterek davanın kabulünü, itirazın iptali ile müvekkili davacının alacağına işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 14/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki akit ile belirlenmemiş ve sözleşmenin asli unsuru olan bir hususun fatura ile tek taraflı olarak belirlenemeyeceğini, faturanın sözleşme gibi sonuç doğuramayacağını, cari hesap alacağının takibe konu yapılabilmesi için öncelikle taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunması gerektiğini, davacı tarafın faturalarının usulüne uygun tasdik edilmiş ticari defterlerinde yer alması yeterli olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit bir alacaktan söz edilmesi gerektiğini, tespit edilemeyen borç hakkında icra inkar tazminatı hükmedilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini, icra takip dosyasına konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere alacaklı hakkında tazminata hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkinin niteliği, davacının takip tarihi itibari ile muaccel ve talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı, alacak var ise miktarı, faiz, icra inkar tazminatı şartları ile icra takibine yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarına dayanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Es sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, icra dosyası ve tarafların ticari defterlerinden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … hazırladığı 19.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı …Tic. A.Ş’.nin e-defter mükellefi olduğunu, davaya konu iş bu yıllarda açılış onayı yerine geçen Ocak ayı beratlarının ve kapanış onayı yerine geçen Aralık ayı beratlarının yasal süresinde yapıldığını, ilgili yıllar ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edebileceğini, davacı … Tic. A.Ş ile davalı … Limited Şirketi arasında faturaya dayalı ticari hizmet alım- satım ilişkisinin olduğunu, dava dilekçe ekinde davacı tarafından sunulan, cari hesap ekstresinde kayıtlı bulunan faturaların ve ödemelerin, davacı tarafın ticari defterinde kayıtlı olduğunu, davalı taraf vekili tarafından sunulan cari hesap ekstresinde, davacı tarafın 998,00 TL alacaklı olduğunu ve 29.01.2021 tarihli … nolu 921,23 TL tutarlı vade farkı faturasının kayıtlı olmadığını, davacı tarafından davalı tarafa elektronik ortamda gönderildiğini, davalı tarafından itiraz edildiğine dair belge tespit edilmediğini, davacı tarafın, icra takip tarihi itibari ile 159,57 TL faiz talep edebileceğini, davacı … Tic. A.Ş. tarafından davalı … Limited Şirketi’ne 02.02.2021 tarihinde icra takibi başlatıldığında, davacı tarafın cari hesap ekstresinde ve ticari defterlerinde davalı taraftan 1.919,73 TL alacağı olduğunu” mütalaa etmiştir.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 16/02/2021 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına, ihtarın davalıya tebliğine karar verilmiş ve davalıya ihtar duruşma tutanağının tebiği ile gerçekleştirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sunulduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın klozet kapak sistemi ve rulo satımından kaynaklandığı, davacı tarafça davalıya 1298,00 TL lik fatura ve 921,73, TL vade farkı faturası tanzim edildiği, davalı tarafça davacıya 300,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Bu alacak kalemleri yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılacaktır.
A. 1.298,17 TL’lik asıl alacak yönünden;
6102 sayılı kanunun 21. Maddesine göre Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Bu nedenle 1.298,17 TL yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğu görülmektedir. Ne var ki davalı taraça davacıya makbuz karşılığı 300,00 TL ödeme yapıldığı tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup dosya arasına alınan makbuz örneğinde de davalı tarafça davacıya 300,00 TL ödeme yapıldığı açıkça görülmektedir. Bu durumda 300,00 TL’nin mahsubu ile kalan 998,00 TL yönünden davacının alacaklı olmaya devam ettiği açıktır. Bu kısım yönünden davacının davasının haklı olduğu anlaşılmış, bu yönden davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. 998,82 TL’lik vade farkı yönünden
Davacı taraf fatura üzerinde yer alan %3’lük vade farkı kaydına dayanarak vade farkı talebinde bulunmuştur.Vade farkı istenebileceğine ilişkin şart, sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi sözleşme ilişkisinin devamı sırasında ticari teamül biçiminde de ortaya çıkabilir (HGK., 02.10.2013 gün ve 2013/19-199 E., 2013/1418 K.).
Taraflar arasındaki yazılı sözleşme de vade farkının ödeneceği konusunda bir kayıt olmamasına rağmen gönderilen vade farkı faturasına itiraz edilmemesi, yazılı sözleşmenin asli unsurlarından olan semenin tek taraflı irade beyanı ile değiştirilmesi anlamına geldiğinden, bu durumun benimsenmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla da vade farkı istenmez. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmede vade farkının ödeneceği konusunda bir kayıt olmamasına rağmen vade farkına ödeneceğine ilişkin ticari teamülün ( uygulamanın) olması halinde, vade farkı isteğine ilişkin faturanın karşı tarafa tebliğine rağmen bu faturaya itiraz edilmemiş olması halinde vade farkı istenebilir. Taraflar arasında sadece geçerli bir sözlü sözleşme ilişkisi varken, faturalara vade farkı ödeneceğine ilişkin hüküm konulması ve karşı tarafın anılan 23/2. maddesindeki 8 gün içerisinde itiraz etmemesi halinde, bu durum sadece zorunlu/olağan fatura içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurur. Bu içeriğe dahil olmayan vade farkının kabul edildiği ve istenebilecği anlamına gelmez. Dolayısıyla bu durumda anılan 23/2. madde hükmündeki karine uygulama alanı bulmaz. Y23HD 2014/7976 : 2015/4126
Her ne kadar davacı tarafça vade farkına ilişkin faturada kayıt olduğu belirtilmiş ise de taraflar arasında başka bir fatura bulunmadığı, davacı tarafça vade faturası uygulamasının teamül haline geldiğinin ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Faturalara vade farkı ödeneceğine ilişkin hüküm konulması ve karşı tarafın anılan 23/2. maddesindeki 8 gün içerisinde itiraz etmemesi halinde, bu durum sadece zorunlu/olağan fatura içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurur. Vade farkı yönünden herhangi bir hak bahşetmez. Bu nedenle davacının vade farkına dair herhangi bir hakkının kabulüne imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiş neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a. … İcra Müdürlüğü’nün 2021/ … Es sayılı takibine vaki itirazın 998,00 asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu asıl alacak yönünden avans faizi uygulanarak DEVAMINA,
b. 300,00 TL’lik kısım ispatlanamadığından REDDİNE,
c. 921,73 TL vade farkına dair talebin REDDİNE
2- Davalının itirazında haksız ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen bedeller baz alınarak takdiren %20 üzerinden hesaplanan 200,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Yeteri kadar harç alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 59,30-TL peşin harç, 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 750,00-TL bilirkişi ücreti, 106,50-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 856,30-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 385,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 726,52-TL sinin davacıdan, 593,48-TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 998,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 1.221,73-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanunun 41. Maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 8.000,00 TL’ lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır