Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/216 E. 2022/63 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/216 Esas
KARAR NO : 2022/63
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 07/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 25.05.2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, müvekkili ile davalının alt işvereni olarak sözleşme kapsamında çalıştığını ve edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, yapılan işleri karşı tarafa teslim ettiğini, işin yapılıp teslim edilmesinde bir aksaklık olmadığını, muhatap firmanın da iş ile ilgili olumsuz herhangi bir bildirimde bulunmadığını, müvekkilince yapılan işlerin karşı yana teslim edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafından sadece cüzi bir miktar avans verildiğini, ihtarname keşide edilmesine rağmen ödeme olmadığından 25.12.2019 tarihinde dava konusu fatura ile ihtarname yapıldığı halde cevap alınamadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini. davalı aleyhine %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça sunulan 03/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline tebliğ edilen ödeme emri ekinde dayanak bir belge bulunmadığını, bu sebeple itiraz imkanlarımız kısıtlandığını, yeni ödeme emri gönderilmesi gerekirken bu işlemin yapılmadığını, bu sebeple icra takibine dair işlemlerin usulüne uygun yürütülmediğini, davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin davacıya ödeme emrinde belirtildiği gibi bir borcunun bulunmadığını, daha önce ekli ihtarname ile bu konuda kendilerine bildirimde bulunulduğunu, alacaklı olduklarını, alacağın ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini daha önce davacının müvekkiline gönderdiği noter ihtarlarına cevaben fatura içeriklerine ve muhatabın alacak taleplerine itiraz edildiğini, işe başlanmadan önce bir avans ödemesi alındığını ve bu avans ödemesinin davacıya sözleşmeye uygun olarak ödendiğini belirterek davanın reddini, davanın kabulüne karar verilmesi takdirde müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmiş olan 1.660USD+ KDV’nin fiili ödeme ve/veya takas itibarıyla hesaplanacak tutarı için, takas def’inde bulunduklarını, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı arasındaki ticari nitelikli eser sözleşmesi kaynaklı olarak davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, itirazın haklı olup olmadığı, davalının takas ve mahsup kapsamında alacağının bulunup bulunmadığı, temerrüt oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasındaki sözleşme, dava konusu projeye dair kayıtlar, taraflar arasındaki ticari defterler ve icra dosyasından deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen makine mühendisi bilirkişi … ile mali müşavir bilirkişi … hazırladığı 05.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyada yapılan inceleme sonucunda davacı tarafın davalının istediği projeyi yaptığını, davalı ve davacı tarafın ticari defterlerinin lehlerine delil teşkil edeceğini, davacı tarafın dava konusu faturayı davalıya tebliğ ettiğini, bu durumda alacak iddiasında bulunabileceğini mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçeleri hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir şüphenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 15/09/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, taraflar arasında proje hazırlanmasına dair ilişki bulunduğu, dava konusu alacağın fatura bedelinden kaynaklandığı görülmüştür. Huzurdaki davada taraflar arasındaki ihtilafın alacağın vadesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nın 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Aynı kanunun 20. ve 21. Maddesine göre “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. denilmektedir.
Davalı tarafça dava konusu alacağın vadesinin gelmediği savunulmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesine dikkat edildiğinde taraflar arasında sözleşmenin vadesine dair bir anlaşma olduğu anlaşılmaktadır. Anılan maddede üçlü bir ilişki bulunduğu, davacı ile davacı arasındaki ödemenin davalı ile dava dışı asıl işveren arasındaki ilişkiye bağlandığı, davacı ile dava dışı asıl işveren arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı, davacının ava dışı asıl işvereni icbar edebileceği herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı görülmektedir.
“Vade ile ilgili bir başka ayrım olağan vade, belirli vade ve kesin vade kavramları arasında söz konusudur. Belirli vade, borcun muaccel olduğu zamanı ve bunun yanında borcun ifa edilmemesi hâlinde alacaklının ihtarına gerek olmaksızın mütemerrit duruma düşeceği zamanı ifade ederken, kesin vade söz konusu olduğunda borçlu ihtara gerek olmaksızın mütemerrit olur. Olağan vade ise, borcun muaccel olduğu, alacaklının edimini talep edebildiği, borçlunun da bunu ifa etmek zorunda olduğu tarihi anlatan bir kavramdır ve bu tür vadeye bağlı işlemler “ihbara bağlı olan işlemler” olarak adlandırılır. Burada borçlu vadenin gelmesiyle kendiliğinden mütemerrit olmaz. ” YHGK2017/23-864 ;2020/287
Borçlar Kanunumuzun 90. Maddesine göre İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur. Devam eden maddede ise Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
Taraflar arasındaki sözleşmede belirli bir tarih öngörülmediğinden taraflar arasında belirli bir vade bulunmadığı, taraflar arasında belirli bir vade bulunmadığından yukarıda olağan vadeye ilişkin açıklamalar ve TTK 10. Maddesi kapsamında davacının ihbar/ihtar ile alacaklının kendi edimini ifa ettiği böylece karşı tarafın edimini talep edebildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının vadenin gelmediğine dair savunmasına itibar edilmemiştir.
Son tahlilde borçlunun sözleşmeye aykırı davrandığı açık olmakla, dosyada bulunan belgelere ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilen rapor doğrultusunda davanın kabulüne, itiraz haksız ve alacak likit olduğundan kabul edilen alacak toplamı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-Davacının davasının KABULÜ ile, davalının … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının İPTALİNE, takibin devamına,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan takdiren %20 üzerinden hesaplanan 10.018,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 3.421,67-TL harçtan peşin alınan 855,42-TL harcın mahsubu ile 2.566,25-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 855,42-TL peşin harç, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 68,50-TL olmak üzere toplam 2.583,22-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 7.311,75-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen ve müştereken alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
7-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır