Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/196 E. 2021/880 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/196 Esas
KARAR NO : 2021/880
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirektin yıllardır kırtasiye hırdavat ürünlerinin satışı konusunda faaliyet sürdürdüğünü, davalının ise bu ürünlerin satışı konusnda ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki sebebiyle müvekili şirketin davalıdan 11.128,45 TL alacağının bulunduğunu, bu alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının müvckkili şirketine satın aldığı malları iade ettiğini iddia ettiğini, ancak böyle bir iadenin yapılmadığını, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığın, bu nedenlerle itirazın iptalini ve takibin devamına karar verilmesini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu, ürün satışı gerçekleştiğini ve söz konusu alım satım nedeniyle faturalar kesildiğini, müvekkili şirkete gönderilen ürünlerin iadesi için davacı ile görüşüldüğünü, söz konusu iadelerin kabulüne ilişkin mutabakata varıldığını, müvekkilinin 25/11/2020 tarihli 10.824,80 TL meblağlı iade tipi faturanın düzenlenerek iş bu iade faturasının kesildiğini iade edilen ürünlerin ise nakliye şirekti aracılığıyla davacı şirkete gönderildiğini, bu nedenlerle müvekkilinin borcunun bulunmadığını ve davacının reddine karar verilmesini, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı arasındaki ilişkinin niteliği, davacının takip tarihi itibari ile muaccel ve talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı, alacak var ise miktarı, faiz, icra inkar tazminatı şartları ile icra takibine yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarına dayanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca ve yetkiye dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasındaki sözleşme, ihtarnameler, icra dosyası, yazışmalar, fatura örnekleri, hakediş tutanakları, belediye başkanlığı yazışmaları, BA BS formları ve örneklerinden oluşan deliller toplanıp sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 02/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” tarafların ticari defterlerinin sunulduğunu, defter kayıtlarının sahibi lehine delil niteliğine sahip olduklarını, davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı yanın sunduğu açık cari hesap ilişkisinde hesap bakiyesinin 11.129,45 TL alacaklı olduğunu, davalının işletme defterinde davacıdan 17.613,13 TL değer vergisi mal alışı olduğunu, davacıya 10.824,84 katma değer vergisi dahil gözüktüğünü, dava dosyasında taraflar arasında mevcut yazılı bir sözleşme sunulmadığını, takibe konu alacağın dayanağının e arşiv faturaların sunulduğunu, davacı şirket tarafından davalı yan unvanına düzenlendiğini, bedeli ödenmemiş açık fatura olduğunu, faturaların usulüne uygun olarak düzenlendiğini, e arşiv faturalara noter aracılığıyla veya kayıtlı elektronik posta yahut taahhütlü mektup ile TTK nun 21/2 maddesi hükmü uyarınca yasal süre içinde itiraz edilip edilmediğinin gürelemediğini, davalı yanca dava dosyasına 25/11/2020 tarihli zergroup unvanı altında düzenlenmiş iade formlarının sunulduğunu, söz konusu iade formlarında müşteri adının … unvanıyla açıldığını, iade nedeninin ise ödeme sıkıntı olarak belirtildiğini, dosya kapsamında kargoyu davacıya teslim edilip edilmediği, kargonun davacı tarafından teslim alınmamış ise iade edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, tüm dosya kapsamından, davalının ihtilafa konu iade faturası muhteviyatı malları” davacıya gönderilmek üzere kargoya teslim ettiği anlaşıldığını, kargonun teslim aldığı ambar tesellüm fişi muhteviyatı malları davacı/alacaklıya teslim ettiği ve davacının teslim almadığı hususunun ispata muhtaç olduğunu, davalı defterinde kayıtlı olup, davacının defterinde kayıtlı olmayan, davacıya gönderilmek üzere ambar tesellüm fişi ile kargoya teslim edilen ihtilafa konu iade faturası muhteviyatı malların davacıya verildiğinin/teslim edildiğinin kabulü halinde davalının davacıya takip tarihi itibariyle 11.129,45-10.824,80—304,65 TL miktarında borçlu olabileceğini, taraflar arasında vadenin belirlendiği mevcut yazılı bir sözleşme, borcun ifa edileceği tarihi kararlaştırdıkları ya da borçlunun borcunu ne zaman ifa edeceğini gösterir bir belge ve bilgiye rastlanılmadığını, Davacının icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olan davalı/borçludan, icra takibindeki faiz talebinin tamamıyla Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğunu, davacı takip talebinde belirttiği faizin işlemeye başladığı gün esas alınarak 19.02.2020 tarihinden 26.11.2020 tarihine kadar 771,06 TL adi kanuni faiz talep edebileceğini,
takdirinin ise Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu, Sayın Mahkemenin alacağa hükmetmesi durumunda, davacı/alacaklının asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari işlerdeki avans oranında faiz isteyebileceğini, ancak davacı vekilinin takip talebindeki talebine bağlı kalınarak değişen oranlarda adi kanuni faiz talep edebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğinin…” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, taraflar arasındaki sözleşme, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile taraf vekillerinin hazır bulunduğu ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından ticari defterler incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, bu ticari ilişkiye dair sözleşme bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında davacı tarafça davalıya mal satıldığı, bu malların davalı tarafça teslim alındığı her iki tarafın gerek dilekçe gerek ticari defterlerinden anlaşılmaktadır. Davalı taraf mallara ilişkin iade yapıldığını iddia etmekte, davacı taraf iade edilen malların kendilerine teslim edilmediğini savunmaktadır. Uyuşmazlık davalı tarafça iade edilen malların davacı tarafa teslim edilip edilmediği hususunda düğümlenmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir. Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Davalı taraf davacı tarafça gönderilen malın kendisine teslim edildiğini kabul etmekte ancak malı iade ettiğini ifade etmektedir. Bu durumda malın iade edildiğini ispat yükü davalı taraftadır. Teslim ancak yazıl8ı belge ile ispat edilebilir. (…Hemen belirtmek gerekir ki teslim hukuki bir işlem olup ancak yazılı delille ispat edilebilir,bu hususta tanık dinlenemez. O halde mahkemece, mevcut delil durumu ve HMK 222/3 maddesi de değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup…Y13HD 2018/3627 -2018/10939) (…Hal böyle olunca davacının 05.06.2010 ve 09.06.2010 tarihli faturalara konu malları davalı yana teslim ettiğini usulüne uygun delillerle (sevk irsaliyesi, teslim belgesi) kanıtlaması gerekir. Dava konusu bu faturalara konu malların değeri de gözetildiğinde teslimin tanıkla ispatı mümkün değildir.Y19. HD 2013/9592 2013/14824)
Her ne kadar davalı tarafça … ve Tic Ltd Şti tarafından hazırlandığı anlaşılan 15/08/2021 tarihli belgeyi sunmuş ise bu belge içeriği davalı tarafça kabul edilmediğinden değer atfedilmemiştir. Kanun koyucunun ispat yükü açısından değerlendirildiğinde davacı tarafın teslim yapıldığını davalı tarafın imzasını havi bir belge ile ispatlaması gerektiği açıktır. (…Bu durumda davacının kendi defterlerinde yer alan ancak davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 7 adet fatura ile ilgili emtianın teslim edildiğini HMK’nın 200. maddesi uyarınca kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, bu faturalarla ilgili davalı tarafın imzasını taşıyan sevk irsaliyesi düzenlenmemesi karşısında davacı tarafından delil olarak dayanılan sipariş formları, nakliye fişleri, taşıma senetleri ve nakliye faturalarının teslim işlemini ispat için yeterli olmadığı… Y11HD 2020/4946 ; 2021/2314)
6102 sayılı kanunun 21. Maddesine göre Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme ile davacının davalıdan 11.129,45 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde ise iade faturasının bulunduğu tespit edilmiştir. Ne var ki iade hususu davalı tarafça ispatlanamamıştır. Bu nedenle iadeye dair savunmaya da itibar edilmemiştir.
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.)
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, davalı tarafça sunulan ticari defterlerde bulunan kayıtlar tevsik edici belgelerle ispat edilmediğinden davacının defterlerine itibar edilerek davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a. …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Es sayılı takibine vaki itirazın 11.128,45 asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu asıl alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA,
B. Takip öncesi işletilen 773,81 TL değerindeki faize ilişkin istemin REDDİNE
2- Davalının itirazında haksız ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen bedeller baz alınarak takdiren %20 üzerinden hesaplanan 2.225,60 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, İcra inkar tazminatının mükerrer olmamak kaydıyla dosyalardan birinden infazına
3-Alınması gereken 760,18-TL harçtan peşin alınan 143,76-TL harcın mahsubu ile bakiye 616,42-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 203,06-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 41,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 791,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 739,57 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 773,81-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 85,81-TL sinin davacıdan, 1.234,18-TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı23/11/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.