Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/157 E. 2021/965 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/157 Esas
KARAR NO : 2021/965

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan), Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) (Nisbi)
DAVA TARİHİ : 09/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Menfi Tespit ve Ticari Şirket Pay Defteri Kaydına İlişkin davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile, “En başta müvekkil … tarafından eski ortağı …’ya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi, …’ya verilmiş bir senet de YOKTUR. Bu senetler Tahkim tutanakları ve kararları incelendiğinde şirket hisselerinin ” tedbiren” senetlerin de ” sonuçta çıkabilecek borçlara karşı her iki taraftan da ” teminat” olarak heyet tarafından alındığı, şirketin resmi banka kayıtları olmadan düzmece ” özel amaçlı rapor” başlıklı…tarafından bilirkişilere dayatılan belgelere göre borçlu çıkarılmaya çalışıldığım ve …’nun halen Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinde … E sayılı dosyasında ” gerçeğe aykırı bilirkişi raporu düzenletmek ve rüşvet karşılığı bilirkişi raporu temin etmekten ” yargılandığı bir gerçektir. Olay 2018 yılı başlarında müvekkilin eski ortağı … tarafından önceden planlanarak uygulamaya geçildiği anlaşılan ve… tarafından uygulanan bir planın hayata geçirilmesi işlem ve eylemi olduğu bugün anlaşılmıştır. Şirket içinde …. tarafından kasten bir anlaşmazlık çıkarılır ve …’in planlı olarak devreye girmesi ve …AŞ şirketinin o günlerde inşaatına başlayacağı … Kentsel dönüşüm projesinin tehlikeye girmemesi bahanesi ile bu anlaşmazlığı bir …MECLİSİ ile çözmeye talip olması ve kendisinin bu tür sorunları çözmekte uzman olduğunu beyan etmesi ile süreç başlatılmıştır. … Meclisi kurulmuş, toplantılara başlanmış ancak tarihsiz belgeler imzalatılarak bunlara geçmiş tarihler atılmış, yapılan işlere yasal kılıf bulmak amacıyla dost meclisine Tahkim Heyeti adını vererek ilk yaptıkları işlem de müvekkilin sahibi olduğu … AŞ % 50 hisselerinin ” tedbiren” devri temin edilmiş ve şirketin banka kayıtları ile resmi muhasebe evraklarına erişimi engellenmek suretiyle …tarafından hazırlanmış excel belgeleri ile müvekkili borçlu gösterme operasyonu ile senetleri alma işlemi başlatılmıştır. Müvekkili borçlu göstermek ve senet almak için kendi hazırlattıkları sözde bilirkişi hesaplarına göre teminat olarak senetleri almışlardır. Dava konusu senetlerden önce de taraflardan teminat senetleri alınmış, devreye avukatların girmesi ile kumpas haline gelen tahkim heyeti yeni bir plan yapmış ve bunu devreye koymuştur. Bundan sonraki süreci avukatlar aracılığı ile yürütülmesine, üçüncü bir bilirkişinin seçilmesine, bu bilirkişinin her iki taraf vekilinin onayı ve kabulü ile rapor hazırlamak üzere görevlendirilmesine karar verilerek taraflar …’ın Rami’de bulunan ofisine vekilleri ile birlikte davet edilmiş, burada…’nun silahlı adamları gölgesinde , baskı, tehdit ve hile ile istedikleri gibi senetler almışlardır. Ancak bu senetlere müvekkilin çocukları da kefil olarak birlikte imzalatıldıktan sonra yediemin olarak Av. …’ ya teslim edilecek iken 880.000 Euro bedelli olan derhal …’ya verilmiş ve kısa süre sonra da icra takibine konu edilmiştir. Böylece müvekkilin çocuklarının da malvarlıklarına el konulmuş ya da haczedilmiştir. Bu durum icra dosyaları ile sabittir. Bu toplantıda istediklerini alan… ve… üçüncü bilirkişi seçimi ve süreci avukatların yönetmesi işlemleri yerine telefonlara bile cevap vermemiş, kumpasa kaldıkları yerden kendi kendilerine devam etmiş, bunun anlaşılması üzerine de sözde tahkim heyeti üyelerine, 29 haziran 2018 tarihinde … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile heyeti red ettiğini , alınacak hiçbir kararı kabul etmeyeceğini tebliğ ettirmesine rağmen sözde heyet çalışmaya ve… aleyhine kararlar almaya,…’nun şirketin kalan mallarını ele geçirmesine zemin hazırlamaya devam ederek 09.7.2018 tarihinde son toplantısında yasa dışı kararlarını almış ve bunu Büyükçekmece … Noterliğinin 10 temmuz 2018 tarih ve … yevmiye numarası ile tahkim heyeti kronolojik çalışması, nihayi kesin kararı ve gerekçeleri başlıklı belgeyi tebliğe çıkarmıştır. Aynı gün … adamlarını göndererek müvekkili ve oğlunu darp ettirmiş, gözünü sakatlamış ve dava ve takip yapmaması için gözdağı vermiştir. Bu art niyetli ve tek yanlı sözde tahkimin yazılırken KESİN kararı üzerine ilk önce İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi, … E sayılı dosyası ile sözde heyet üyelerinin reddine ilişkin bir dava açılmış, bu dosyaya sunulan bir sahte… kararı ile dava yanlış yönlendirilmiş, ve bu dosyadaki gelişmeler ile ilgili olarak Adalet Bakanlığına KANUN Yararına Bozma talebi ile gereken başvuru yapılmış olup süreç devam etmektedir. Bundan sonra da Tahkim kararlarının iptaline ilişkin olarak HMK gereği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İPTAL davası açılmıştır.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin ( İlk derece Mahkemesi olarak) 14. Hukuk Dairesi 2018/2E, 2018/6 K sayılı ilamı ile sözde tahkim kararı tümüyle iptal edilmiş ve bu karar … vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 2019/781 E. 2019/2161 K. 25.03.2019 tarihinde temyiz talepleri reddedilerek kesinleşmiştir. Tahkim kararının iptaline ilişkin kararda ” Buna göre davalı tarafın cevap vermemesi tahkim yargılamasını sona erdiren bir husus olmadığı halde, dava dilekçesinin verilmemesi, tahkim yargılamasını sona erdiren bir hususu olarak ve emredici şekilde düzenlenmiştir. Yapılan tüm bu hukuki değerlendirmeler ışığında; hakem yargılamasının yürütülmesinde ağır usul hataları yapıldığı, bu usul hatalarının kanunun emredici düzenlemelerine aykırı olduğu, hakem heyetine verilmiş bir dava dilekçesi bulunamadığı halde hakem heyetinin dava dilekçesinin verilmesi konusunda HMK’nın 428. maddesi uyarınca taraflara süre verilmediği, dava dilekçesinin ibrazının sağlanmadığı, buna rağmen esasa dair hüküm verildiği, bu ağır usul ihlallerinin hükmün verilmesine etki ettiği anlaşılmakla, HMK’nın 439. maddesindeki iptal koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığından, davanın kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir. ” denilmekte sadece usul hatası değil kanuna aykırılığı da net olarak tespit etmektedir. HMK’nın 439/2.d. maddesi uyarınca, hakem kurulunun tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda veya talebin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığı durumlarda hakem kurulu kararının iptaline karar verilir. Somut olayda tarafların, dava dilekçesi olarak hakem kuruluna sunulmuş bir talebi bulunmadığı halde karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda hakemin talebe uygun karar verip vermediğinin, yetkisini aşıp aşmadığının tespiti de mümkün değildir. Bu ağır usul hatası kamu düzenini bozar nitelikte olup kararın iptali gerekir denilmektedir. Bu durumda iptal edilmiş sözde tahkim kararı gereği; Öğretide ve doktrinde kabul gördüğü şekli ile, açılan iptal davasının mahkemece kabulü halinde hakem karari iptal edilecek, artik bu karar mevcut olmayacaktır, dolayisiyla da bu karar icra edilemeyecektir. Bu karar kapsamında yapılan borçlandırmalar da ortadan kalkacaktır. İptal hükmünün icrası hakem kararın etkilerinin ortadan kaldırılması şeklinde uygulanabilir. Eğer karar icra edilmemiş ise artık ortada icra edilebilecek bir karardan bahsedilemeyecektir. Ancak hakem kararının icra edilmiş olması durumunda alınan iptal kararı ile hakem kararının icrasının etkileri ortadan kaldırılacaktır. İptal hükmünün gereği budur. İptal işlemi tüm sonuçları ile ortadan kaldırır. Bu kaldırma işlemin icrası da elbette icrai işlem ile yerine getirilir. İcra organları talep halinde iptal hükmünün sonuçlarının tesisi için gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür. Aksi halin kabulü halinde uygulanan hakem kararlarının iptali kararları her zaman kadük kalacaktır. Zira hakem kararlarına karşı tek yol iptal müessesidir. Bu durumda da iptal kararı verilmesi durumunda hakem kararının tüm sonuçları ile ortadan kalkacağı hükme bağlanmıştır. Kararın eda hükmü kanundan kaynaklanmaktadır. Buna göre aslında hiç bir işleme gerek kalmaksızın işlemin ortadan kalkması beklenirdi. Ancak kararın tarafının bu iptal hükmüne uymaması durumunda, iptal hükmünün sonuçlarının uygulanması icra müdürlüğünden istenebilir. Aksi durum yukarıda anlatıldığı üzere icrasına başlanmış kararların kadük kalmasına sebep olacak olup, bu durum usul ekonomisine hukuki güvenliğe aykırı olacaktır. Yani henüz Yargıtay içtihatlarına yansımamış olsa da doktrin ve öğretide deniyor ki, hakem kararina dayanan icra takipleri ortadan kalkar. biz bu taleple devam eden icra hareketlerinin ortadan kaldırılması icin, … İcra Müdürlüğünde … E. Sayılı dosyası ile ilamın hüküm fıkrasının 2. Maddesinin icrası için takip başlatılmıştır. Bunun üzerine…vekilince …İcra Hukuk Mahkemesinde…E sayılı dosyası ile takibin iptali talep edilmiş ve takip tensip ile durdurulmuştur. Oysa ki ilamlı bir takibin teminatsız ve usulsüz bir şekilde durdurulması, daha sonra da takibin iptali gerçekleştirilmiş olup, bununla ilgili istinaf, şikayet ve diğer yasal işlemler sürmektedir. Oysa ki ; … vekili dava dilekçesinin 7. Sayfasının 8. Maddesinde bunun yasal bir hak olduğunu ve eda hükmünün varlığı ile sonuçlarını açıkça kabul ve beyan etmiştir. Tüm bu gelişmeler ve bu güne kadar yapılan tüm yasal yol başvurularının inanılmaz bir şekilde aleyhimize sonuçlanması bir yana amacına ulaşmış bir plan ile müvekkili mağdur, parasız, harç ödemekten aciz bir hale getirerek dava açmasına dahi engel olunduğu ve bu güne kadar menfi tespit davası açamadığı gerçeği ortadadır. Bun temin etmek üzere…müvekkil hakkında tüm iş yaptığı insanlara iftira niteliğinde haber yayarak piyasada iş yapamaz hale getirmiştir. Ekte listesi sunulan icra takipleri ile bu dosyalardan satışı talep edilen gayrimenkuller mahkemenize arz olunmakla müvekkilin şu anda emekli maaşı dışında herhangi bir geliri bulunmadığı, tüm malvarlığının hacizli olması ve satma imkanı bulunmaması, şirketinin elinden alınması nedeniyle gelir elde edemediği, delilleri ile sabit olup iş bu davayı adli yardım talepli olarak açma zorunluluğu doğmuştur. Adli yardım, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 465 ile 472maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre, kendilerinin ve ailelerinin geçimini önemli ölçüde zora sokmaksızın yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda olan kişiler, haklı oldukları yönünde bir kanaat uyandırdıkları takdirde yargılama giderlerinden geçici olarak muaf tutulurlar. Ortalama bir geçim düzeyine sahip olmakla beraber, dava nedeniyle yapmak zorunda olduğu giderler nedeniyle önemli ölçüde maddi sıkıntıya düşecek olan kişiler, HUMK gereğince yoksul sayılırlar. Hükmü gereğince adli yardımdan yararlandırılarak mağduriyetin önlenmesi önem arz etmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin ( İlk derece Mahkemesi olarak) 14. Hukuk Dairesi 2018/2E, 2018/6 K sayılı ilamı ile sözde tahkim kararı tümüyle iptal edilmiş ve bu karar …vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 2019/781 E. 2019/2161 K. 25.03.2019 tarihinde temyiz talepleri reddedilerek kesinleşmiş olmakla iptal edilen bu karar doğrultusunda alınanların geri verilmesi gerektiğinden” bahisle adli yardım talebinin kabulü ile, takip konusu yapılan İstanbul … İcra Dairesi … E dosyası ile 880.000 Euro bedelli teminat olarak alınan senet ve İstanbul … İcra Dairesi … E dosyası ile 15.000.000 TL bedelli teminat olarak alınmış senetlerin boş kısımları doldurulmak suretiyle işleme konmuş olması nedenleri de göz önüne alınarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, tedbiren davacıdan bilabedel alınan % 50 şirket hisselerinin iadesine, takiplerin iptaline, takibe konu senetlerin bu hacizlere sebep olması nedeniyle dava sonuna kadar teminat alınmadan takiplerin durdurulmasına, davalının haksız ve kötüniyetli olduğundan bahisle müvekkili lehine %20 tazminatın tahsiline, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının iddialarını somutlaştırması gerektiğini, davacının aynı talep ve dava konusuna ilişkin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile dava açtığını, adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 2014 yılında müvekkili … ile … A.Ş’ye ortak olduğunu, ancak taahhüt ettiği ödeme ve ayni sermayeyi getirmediği için bu ortaklığın 01/03/2018 tarihinde sonlandırıldığını, davacının ortak olduğu dönemde şirketin çeklerini şahsi işleri için kullanarak, şirkete zarar verdiğinin tespiti için tahkim heyeti yargılaması yapıldığını, bu tahkim yargılamasında davacı…’ün kusurlu bulunarak, müvekkiline karşı borçlu olduğu ve borçlu olduğu tutarın tahsil edilmesine karar verildiğini, davacının avukatı ile birlikte tahkim sonuç belgesini imzaladığını, …’ün bir kısım borcuna karşılık 15.000.000 TL ve 880.000 EURO bedelli bonoları düzenleyerek müvekkili…’ya teslim ettiğini, davacının çocuklarının da bu bonolara kefil sıfatı ile imza attıklarını belirterek, arabuluculuk süreçleri işletilmeden ve Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. Sayılı dosyaları ile derdest olan davaları nedeniyle davanın dava şartları eksikliği nedeniyle usulden reddine, adli yardım talebinin reddine, esastan da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca ibraz edilen tüm bilgi ve belgeler dosyamız arasında alınmış, incelenmiştir.
Tahkim Heyetince alınmış tüm rapor ve kararlar dosyamız içeriğine alınmış incelenmiştir.
Davacı vekilinin icra takiplerinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacını adli yardım talebi, sadece peşin harçlar yönünden kabul edilmiş, diğer yargılama giderleri yönünden red edilmiştir.
Davacı taraftan dava değerinin belirtilmesi istenmiş, sunulan dilekçe ile; Şirketi % 50 hisse bedeli olarak Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı dosya ile belirlenen 3.015.000 TL, İstanbul … İcra Dairesi… E sayılı dosyası takip çıkışı 15.368.630,14 TL, İstanbul … İcra Dairesi …E sayılı dosyası takip çıkışı 8.332.525,61 TL olarak toplam dava değeri 26.716.156,75 TL belirtildiği görülmüştür.
İcra dosyalarının uyap çıktısı dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Tahkim heyeti dosya örneği, bu heyetin verdiği kararın bozulmasına dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/2 esas sayılı kararı ve bu kararın onanmasına dair Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2019/781 Esas 2019/2161 karar sayılı ilamı dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Hakemlerin ve davalının tarafı olduğu bir kısım ceza ve hukuk dava dosya örnekleri dosyamız arasına sunulmuş, mahkememizce bunlar incelenmiştir.
Davacı vekilince aşamalarda çok sayıda beyan dilekçesi sunulmuş, mahkememizce incelenmiştir.
İncelenen hakem dosyasındaki iptal talebine konu hakem kararından; Taraflar arasında imzalanan “Tahkim Sözleşmesi” başlıklı 20.01.2018 tarihli sözleşmeyle, iptal davasının davacısı … ve davalısı … arasında, sözleşmenin 2. maddesine göre, “Taraflar birlikte ortak oldukları…Anonim Şirketi faaliyetleri kapsamında yapılan harcamalardan dolayı vuku bulan ihtilafın halli, yapılan harcamalar nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatının tayini, neticede şirket ortaklığının akıbetinin belirlenmesi hususlarıyla ilgili olarak ortaya çıkan ihtilafların çözümünde; Türk kanun ve mevzuatı çerçevesinde, tarafların seçeceği ve seçilen hakemlerin seçeceği hakem heyeti aracılığı ve tahkim yoluyla çözülmesi hususunda mutabıktırlar” hükmüyle, taraflar arasındaki şirket ortaklığından kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü konusunda tahkim anlaşması yapıldığı, aynı sözleşme uyarınca, …’ün hakemleri olarak…ve…; …’nun hakemleri olarak … ve… seçildiği, Sözleşmenin 9. maddesiyle, seçilen bu hakemlerin oybirliğiyle 5. hakemi seçecekleri ve seçilen 5.hakemin başkanlığında tahkim yargılamasının yapılacağı hükme bağlandığı, taraf hakemleri …, …,…ve …’ın 21.01.2018 tarihinde toplanarak oybirliğiyle 5. hakem olarak …’i seçtikleri ve buna dair tutanak düzenledikleri, hakem heyetinin 27.01.2018 tarihinde ilk toplantısını yaparak tahkim yargılamasının başladığı, hakemlerin birçok toplantı yaparak tutanaklar düzenlemek ve ara kararları almak suretiyle yargılamaya devam edip 09.07.2018 tarihli nihai hakem heyeti kararını verdikleri anlaşılmaktadır.
Tahkim heyeti nihai kararı ile; “… Üçüncü bilirkişi raporu olan (belge no:B-1-1) doğrultusunda …’ün şirkete olan borçlarını ödemesi ve 01.01.2018 tarihinden hisseyi geri alacağı tarihe kadar şirketin borçlarını hissesi oranında ödemesi halinde 28.02.2018 tarihinde alınan tahkim kurulu kararına istinaden tedbirden devredilen …A.Ş.’deki %50 hissesini geri almasına oy birliği ile karar verildi. 4.Son yapılan protokol gereği (belge no:A-5-1) …’ya yediemin olarak verilen senetlerin heyet başkanı …’in aracılığıyla üçüncü bilirkişi raporu olan …’in sunduğu (belge no: B-1-1) göre alacaklı görünen …’ya verilmesine,… tarafından …lehine keşide edilen senedin iptal edilerek heyet başkan…tarafından yediemin olarak saklanmasına oy birliği ile karar verildi. …” şeklinde bir karar verildiği görülmektedir.
Bu hakem kararına karşı açılan iptal davası üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk dairesince; ” hakem yargılamasının yürütülmesinde ağır usul hataları yapıldığı, bu usul hatalarının kanunun emredici düzenlemelerine aykırı olduğu, hakem heyetine verilmiş bir dava dilekçesi bulunamadığı halde hakem heyetinin dava dilekçesinin verilmesi konusunda HMK’nın 428. maddesi uyarınca taraflara süre verilmediği, dava dilekçesinin ibrazının sağlanmadığı, buna rağmen esasa dair hüküm verildiği, bu ağır usul ihlallerinin hükmün verilmesine etki ettiği anlaşılmakla, HMK’nın 439. maddesindeki iptal koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığından, davanın kabulüne” karar verilerek hakem kararı ortadan kaldırılmış ve Yargıtay 11. Hukuk dairesince de onanarak kesinleştiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, takibe konu senedin teminat senedi olduğunda bahisle menfi tespit ve takibin iptali, şirket hisselerinin %50’sinin davalıdan alınarak davacıya iadesine ilişkindir.
Davaya konu senetlerin ve …A.Ş’nin %50 hissesinin ortadan kaldırılan geçersiz hakem kararına dayanılarak karşı tarafa verildiği sabittir.
Taraflar arasında şirket hisse devri ve buna bağlı alacak verecek ilişkisi olduğu, senetlerin teminat amacıyla yedi emine tevdi edildiği ancak yedi emin tarafından davalıya teslim edildiği, yine şirket hisselerinin tedbiren ve teminat amacıyla davalıya devredildiği, bütün bunların ortadan kaldırılan …, .., …, … ve…dan müteşekkil hakem heyetinin talebi ve kararıyla yapıldığı anlaşılmıştır. Senetlerin verilmesine ilişkin hakem kararında ise hakemlerden …’in bulunmadığı görülmektedir.
Teminat senedi olarak verilen senetlerin davaya konu İstanbu… İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı takip dosyalarında davalı tarafça takibe konu edildiği ve kambiyo takibi yapıldığı, icra mahkemesine yapılan şikayette de İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… esas ve İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyalarında itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Ortadan kaldırılan bir hakem kararı üzerine teminat amaçlı verilen bonoların sebepten mücerret olmadığı, teminat amaçlı verildiği, temin edildiği alacağın kaynağı hakem kararının ortadan kaldırıldığı, bu durumda bedelsiz kaldığı ve davacının bu senetler nedeniyle bir borcunun olmadığı kesinleşmiş olmaktadır.
Yine, davaya konu şirket hisselerinin de gerçek bir satış yapılmadan ve bir bedel ödenmeden davacı tarafından davalıya devir edildiği, bunun da dayanağı olan hakem kararının ortadan kaldırıldığı, bu haliyle hisselerin iadesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, hem senetler hem de şirket hisselerinin bedelsiz verildiği ve davacıya iadesi gerektiği, davalının veya şirketin bir zararı veya alacağı varsa bunun başka belgelerle ortaya konulup ıspatlanması gerektiği, bunun da ayrı bir davanın konusu olduğu anlaşılmakla, haklı olan davanın kabulüne, davalının gerçekte bir alacağı veya zararı olup olmadığı tespit edilmediğinden ve bu nedenle davalının kötü niyetli olduğu ıspatlanamadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ İle, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E. Ve …E. Sayılı takip dosyaları ve bu dosyalara konu 15.000.000,00 TL ve 880.000,00 Euro bedelli senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, takiplerin iptaline,
2-Davalı tarafın kötü niyeti sabit olmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Tahkim heyeti kararının iptal edilmiş olması nedeniyle davacı tarafça davalıya devredilen…A.Ş’nin %50 hissesinin davalıdan alınarak davacı adına şirket pay defterine kaydına,
4-Harçlar Yasasına göre dava değeri olan 26.716.156,75 TL üzerinden alınması gereken 1.824.980,66 TL karar harcı ve 59,30 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 355.786,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarfedilen toplam 186,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır