Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/136 E. 2021/937 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/136 Esas
KARAR NO : 2021/937
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili … … San. ve Tic. A.Ş. arasında, müvekkili şirketin bünyesinde bulunan … için 06/09/2019 tarihli Oda Satış Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında müvekkilinin, davalının göndereceği müşterilere işletmekte olduğu otelde konaklama hizmeti vermeyi, davalının ise hizmet karşılığında taraflar arasında belirlenen meblağı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, sözleşme gereğince, taraflardan … Otelcilik sözleşme bitimine kadar hizmet bedeli için avans olarak kullanılmak üzere ayrı ayrı çek keşide etmiş olup, sözleşmenin 5. Maddesinin 4. Bendi uyarınca, işbu çek bedellerini aşan hizmet bedellerinin, sezon sonunda çek bedellerinin mahsup edilmesinden sonra kalan bakiye miktarların ödenmesi için sezon sonu olarak kararlaştırılan 31/10/2020 tarihinde ödeneceği hüküm altına alındığını, pandemi nedeniyle sözleşmenin ifası iki taraf için de oldukça zor bir hale geldiğini, davalı tarafın kendileri kadar müvekkilinin de çok ağır derecede etkileyen ve mücbir sebep virüsü gerekçe göstererek, taraflar arası tanzim edilen sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmek için … Beyoğlu Noterliği … Yevmiye Numaralı ve 20/04/2020 tarihli ihtarnameyi müvekkiline gönderdiğini, ancak sözleşmedeki hükümler ve dürüstlük kuralı gereğince, sözleşmenin tek taraflı feshedilemeyeceğine dair … Noterliği … Yevmiye Numaralı ve 30/04/2020 tarihli ihtarnamesi ile cevap verildiğini, İhtarnamelerden sonra tarafların tekrar bir araya gelerek sözleşmenin devamı kararı aldıklarını ve bununla birlikte ek bir sözleşme daha tanzim ettiklerini, sözleşmeyi değişen koşullara uyarladıklarını ve Ana sözleşme uyarınca davalı tarafça müvekkili namına keşide edilerek müvekkiline teslim ettiklerini, çeklerin ek sözleşme uyarınca davalıya iade edildiğini, … Şubesi’ne ait 30/03/2020 tarihli 29111190 Seri Numaralı 100.000 TI bedelli, … Şubesi’ne ait 30/04/2020 tarihli … Seri Numaralı 150.000 TI bedelli, … Şubesi’ne ait 30/05/2020 tarihli … Seri Numaralı 100.000 TI bedelli, Çeklerin ise sözleşmenin avansı olarak müvekkili şirkette bırakıldığını, Ana sözleşme ve ek sözleşme uyarınca müvekkili şirket bünyesinde bulunan otelde konaklayan davalı müşterilerine ait, otelce düzenlenen otel giriş kayıtları ve otelce müşterilerden temin edilen kimlik bilgileri ile bu kapsamda düzenlenen konaklama belgeleri uyarınca düzenlenen konaklama bedellerine ilişkin faturaları da usulüne uygun bir şekilde 586.158,14 TL tutarlı faturaları Elektronik Fatura olarak, davalı şirkete tebliğ ettiğini, davalının kısmi ödemeler yaparak bakiye 190.554.98 TL borcunun kaldığı halde ödeme yapılmadığnıdan aleyhine …. İcra Müdürlüğü 2020/… E sayılı dosyası sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, davalının süresi içerisinde borca ve tüm ferilere itiraz ederek, takibin durduğunu ifade ederek, İtirazın iptali ile takibin devamını, Davalının %20’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların yaptıkları sözleşme uyarınca üstlendikleri edimlerin ifası, mücbir sebep olarak nitelendirilen bu salgın hastalık ve salgın hastalıkla mücadele ederken devletlerin aldığı önlemler sebebiyle doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiği ve bazen de imkansızlaştığını, Ülkemizde ilk etapta eğlence yerleri ve kahvehanelerin kapatılmasıyla başlayan önlemler gün geçtikçe sıkılaşmış, şehirler arası ulaşımın yasaklanması ve devamında sokağa çıkma yasağı uygulamasına kadar genişletildiğini bu durumun hayatın olağan akışını etkilemiş ve birçok sektörün özellikle de turizm sektörünün oldukça zarar görmesine sebep olduğunu, TBK’nın 138. Maddesinin sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir…” hükmüne havi olduğu, Somut olayda da COVI1D-I19, sözleşme esnasında öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum olduğu, Sözleşmenin, Sözleşmenin feshi başlığı altında, müvekkili şirketin haklı nedenler dahilinde her zaman sözleşmeyi her zaman feshedebileceği hüküm altına alındığını ve bu hükme rağmen müvekkilinin son bir kez daha anlaşma yoluna giderek, sözleşmenin uyarlandığını, davalının ileri sürdüğü gibi toplam bedel 586.158,14 TL iken Müvekkilinin istikrar içerisinde zorluk yaşasa dahi keşide edilen çek bedelleri ve yapılan ödemeler düşüldüğünde 190.554,98 TL kadar bir borcu kaldığı iddia edildiğini ve bununda tüm şartlara rağmen müvekkili şirketin ödemekten kaçınır bir hareket içinde olmadığı anlamını taşıdığını, Davacının dava dilekçesinde müvekkili şirketin faturalara 8 günlük süre içinde itiraz etmediğini ileri sürse de bu hususun doğru olmadığını, uygulama esasından zımnen vazgeçildiği ya da müvekkili şirket tarafından kesin olarak kabul edildiği anlamına gelmeyeceğinin beyan edildiği kabul edildiğini, İlgili maddenin devamında ise müvekkil şirketin tebliğ aldığı faturalara tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içerisinde her zaman itiraz hakkına sahip olduğu belirtildiğini ifade ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, ticari ilişki kapsamında davacının alacağının bulunup bulunmadığı, tarafların temerrüde düşüp düşmediği, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Es sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasındaki sözleşmeler, ihtarnameler, icra dosyası, vergi kayıtları ve hesap özetlerinden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … hazırladığı 12/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “taraflar arasında TTK 89. Maddesi anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesine rastlanmadığını, taraflar arasında cari hesap benzeri ticari bir münasebet bulunmakta olup bu ticari münasebet açık hesap ilişkisi olduğunu, açık hesap ilişkisi önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumunun olduğunu, davacının ibraz edilen ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun olduğunu, davalıdan takip tarihi itibariyle 190.554,98 TL alacağının bulunduğunu, …. İcra Müdürülüğünün 2021/… esas sayılı dosyası ile davacının davalıdan toplam 192.904,29 TL talep ettiği, yapılan incelemede davacının ticari defterlerinde bulunan bakiye alacak yönünden karar ittihazı halinde davacının davalıdan 190.554,98 TL talep edebileceğini ve davacının asıl alacağa olan 190.554,98 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %10 oranında başlayacak değişen oranlarda avans faizi işletilmesi gereceğini, davacının 2.349,31 TL takip öncesi işlemiş faiz talebinin fazla ve yersiz talep olduğunu, ” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, taraflar arasındaki sözleşme, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile taraf vekillerinin hazır bulunduğu ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından ticari defterler incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın fatura bedellerinden kaynaklandığı görülmüştür. 6102 sayılı kanunun 21. maddesinde “1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Davacı tarafça tanzim edilen faturalar davalıya tebliğ edilmiş davalı taraf ise herhangi bir itiraz ileri sürmemiştir. Hal böyle iken davalı tarafın cari hesap dolayısıyla davacıya 190.554,98 TL borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça her ne kadar itiraz dilekçesinde eksik inceleme yapıldığı iddia edilmiş ise de davalı tarafça yapılan BA bildirimlerinden davalının ticari defterlerinde davacıdan alınan faturaların kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Her iki taraf BA BS formlarından dava konusu faturaların her iki tarafça da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Vergi dairesine bildirim yapıldığından, hizmetin veya malın teslim edilmediğine dair ispat yükü davalı taraftadır. Zira davalı tarafça vergi dairesine ilgili bildirimimin yapılması davacı tarafça teslimin gerçekleştiğine dair karine teşkil eder. “…Davacı tarafın ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hususunda tek başına ispata yeterli değil ise de; davalının bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre, takibe konu faturanın davalı tarafça beyan edildiği dikkate alındığında bu husus teslime karine teşkil ettiğinden aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf, ticari defterlerini ibraz etmemiş, keza istinafa konu iddiası yönünden yargılama aşamasında taraflar arasında süre gelen ticari ilişkideki fatura örneklerini yahut ödeme belgelerini de ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut SMM bilirkişi raporunda, salt davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş olup takip tarihi itibariyle davacının alacak iddiası yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir…” (İstanbul B A M’ nin 30.01.2020 tarih 2017/3832 E., 2020/227 sayılı kararı) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir. Yukarıda BA BS formlarına dair yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde davalı taraf borcun sona erdiğini ispat yükü altındadır. Ne var ki davalı tarafça bu yönde bir ispat vesikası sunulmamıştır.
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Taraflar arasında ücret ödeme borcunun ne zaman doğacağına dair belirli bir vade bulunmadığı gibi davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.)
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafça ticari defterler sunulmadığından davacının defterlerine ve vergi kayıtlarına itibar edilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Es sayılı takibine vaki itirazın;
A.190.554,98 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden avans faizi üzerinden kaldığı yerden DEVAMINA
B.2.349,31 TL’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir ihtar bulunmadığından REDDİNE,
C. Kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 38.110,996 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 13.016,81-TL harçtan peşin alınan 2.440,89-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.575,92-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 2.500,19 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 67,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 867,00-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 856,44 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca hesaplanan 21.788,85-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca hesaplanan 2.349,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 16,07-TL sinin davacıdan, 1.303,92-TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
8-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 14/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır