Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/12 E. 2022/110 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/12 Esas
KARAR NO : 2022/110
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2021
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 08/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle: dava dışı borçlu … …’nın borcu için davacının iş yeri adresine davalı vekili tarafından hacze gelindiğini ve davacıya ait menkul malların haczedilerek davacının sigortalı çalışanı olan davacı … ‘a yediemin olarak teslim edildiğini, davacıların davalı vekiline bu borçla bir ilgileri olmadığını, borçlunun 1,5 yıl önce adresten çıktığını, adresteki malların kendilerine ait olduğunu anlatmaya çalıştığını, davalı vekilinin beyanları dinlemediğini, davalı vekilinin haciz esnasında protokol başlık bir belge ve senet düzenlediğini, iş bu evrakları imzalamaz ve hesabına 10.000 TL bugün ödenmez ise muhafaza yapıp iş yerini boşaltacağını davacılara söylediğini, davacıların davalı vekilinin cebri icra, baskı zorlama ve korkutmasıyla haciz esnasında davalı vekili tarafından davalı vekilinin el yazısı ile düzenlenen protokol balıklı belge ile yine davalı vekilince tüm unsurları doldurulan senedi imzalamak zorunda kaldıklarını, 10.000 TL’yi de davalı vekilinin hesabına gönderdiklerini, davacıların davalı bankaya hiçbir nam ve ad altında bir borçları bulunmadığını, imzalatılan evraklara konu borcun dava dışı borçlunun davalı bankaya olan genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirterek davanın kabulünü, davalı banka vekiline ödenen 10.000 TL bedelin 10.12.2020 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans Faizi ile birlikte davacıya ödenmesini, davalının HMK 329/1-2 maddesi uyarınca davacılar tarafından ödenen KDV dahil 11.800,00 TL avukatlık ücretini ödemeye ve 5.000,00 TL para cezasına mahkum edilmesini, davalı banka aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 20/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle: borçluya gönderilen kat ihtarnamesinin borçlunun çalışanına haciz yapılan adreste 15.09.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, haciz mahallinde borçluya ait marka tescil belgesi olduğunun tespit edildiğini, davacı vekilinin iddia ettiğinin aksine taraflar arasında 11.12.2020 tarihinde protokol düzenlendiğini, davacılar vekili tarafından iddiaların ispat edecek nitelikte delil sunulamadığını, zorlama yapıldığı iddiası doğru olmadığını, davacılar tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu ancak bu istihkak iddiası … İcra Hukuk Mahkemesi tarafından haklı görülmeyerek takibin devamına karar verildiğini, taraflar arasında imzalanan protokolün üzerinden bir aya yakın süre geçtikten sonra ve protokolde kararlaştırılan ödemenin 1. taksitine bir hafta kala huzurdaki davanın açıldığını, davacılar tarafından iddia edildiği gibi korkutma ve haciz baskısı altında zorda imzalatılmış bir protokol veya bono olsaydı olayın olduğu aynı gün veya ertesi günü durumun direk savcılığa intikal ettirilmesi gerektiğini, işletmeyi borçludan devraldıklarını beyan eden davacıların işletmenin borcundan dolayı sorumlu olduklarını, davacıların borçlunun işletme adresinde aynı iş kolunda borçlu markasını ve işletme adını kullanarak ve borçlunun demirbaşları ile borçlunun işi bıraktığını belirttikten hemen sonra faaliyetlerine devam ettiklerini, bu durum davacıların ve borçlu arasında muvazaanın olduğununu, davacıların tespiti yapılan borçluya ait markanın davacı … tarafından devralındığını iddia etmiş ise de marka devirlerinin noterde devredilmesi yeterli olmayıp TPE’ye başvurularak marka devir işleminin tamamlanması gerektiğini, sunulan marka devir sözleşmesinde markanın devrinin 100,00 TL bedel karşılığında yapıldığını, gerçekte marka devri yapılmadığını, borçlunun alacaklılarının baskısından kurtulmak için devir yapılmış gibi gösterilmeye çalışıldığını, taraflar arasında muvazaalı olarak yapıldığını, izah edilen nedenlerle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davanın reddini, davacıların alacağın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava menfi tespit davasıdır. Uyuşmazlık davacıların kambiyo sebebiyle davalı şirkete borçlu olup olmadıkları, bononun serbest irade ile verilip verilmediği, kambiyo senedinin geçerli olup olmadığı, dava konusu bononun bedelsiz kalıp kalmadığı ve davacı tarafça ödenen 10.000,00 TL’nin istirdadının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … hazırladığı 22.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacının 2020-2021 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre dava dışı … … tarafından davacı adına 31.07.2019 tarihli … no.lu 11.800,00 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, bu faturanın bedeli ise davacı yan tarafından 18.09.2019 tarihinde ödenerek cari hesabın sıfırlanmış olduğunu, davacı yanın dava dışı … … ile ticari ilişkisinin iki adet kayıttan ibaret olduğunu, davacı şirketin incelenen ticaret sicil kayıtlarında, tescil tarihinin 01.06.2017, sermayesinin 100,00 TL, meslek grubunun 5- bilgi teknolojileri olduğunu, dava dışı şirketin incelenen ticaret sicil kayıtlarında 28.02.2014 tarihinde 100,00 TL sermaye ile tescil edildiğini, meslek grubunun 72 – Baklava pasta ve şekerli mamuller olduğunu, dava dışı … … şirketinin 09.08.2019 terki ticaret yaptığının görüldüğünü, davalı şirket vekili vasıtası ilk olarak 22.10.2020 tarihinde haciz tutanağının tutulduğunu, yine 10.12.2020 tarihinde davacıların bulunduğu adrese haciz işlemine gelindiğini, bu kapsamda haciz baskısı altında protokol ve 110.000,00 TL bedelli senet imzalatıldığının ifade edildiğini, dosyada mübrez protokol incelendiğinde, protokol gereğince davacılar tarafından muhtelif tarihlerde toplamda 110.000,00 TL tutarında davalı şirket vekiline ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, yine davacı … tarafından davalı şirket vekili hesabına 10.12.2020 tarihinde 10.000,00 TL ödeme yapıldığının görüldüğünü, davacı yan tarafından dava dilekçesinde belirtilen “..Müvekkil ile … … satışa konulan 33 adet üründen yalnızca 10 adet makine ve ekipman ile … isimli markanın satışına ilişkin toplamda KDV dahil 81.800,00 TL bedel üzerinden anlaşmışlardır. Anılan bedel müvekkil tarafından 5 taksit halinde dava dışı borçluya ödenmiştir…” iddiasına karşın davacı yanın ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığını” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, mahkememizce dosyaya kazandırılan icra dosyası örnekleri ve ticaret sicil kayıtları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı bankanın dava dışı … …’ya karşı takip yaptığı, … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Es sayılı dosyasından 22/10/2020 tarihinde fiili haciz yapılmak üzere davacılara ait olduğu iddia edilen işyerine gidildiği, bu işyerinde … …’ya ait marka belgesinin örnekleri bulunduğu, davacılar tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu, daha sonra 10/12/2020 tarihinde yeniden aynı adrese hacze gelindiği görülmektedir. Dava konusu bono da 11/12/2021 tanzim tarihlidir.
Davacı taraf ile davalı taraf hazırlayıp imzaladıkları 11/12/2021 tarihli protokol ile ihtirazi kayıt konulmaksızın borcun kabulü anlamına geleceğini, bononun kayıtsız şartsız bir borç için verildiğini belirten ifadeler içermektedir.
Her ne kadar davacı tarafça haciz baskısı altında verildiği iddia edilmiş ise de anılan dava konusu bonoya ilişkin tanzim edilen protokolde herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden borcun kabul edildiği, haciz tarihi ile protokol tarihi aynı olsa (gerçekte bir günlük fark bulunmakta ise de fotoğraflarda bulunan haciz araçlarından bononun haciz tarihinde tanzim edildiği kanaatine ulaşılmıştır.) bile haciz sırasında bu bononun düzenlendiği hususlarının haciz tutanağından anlaşılamadığı, davacı tarafça imzalanan protokol içeriği ile bononun ihtirazi kayıtla karşı tarafa verildiğine dair protokol içeriğinde herhangi bir ihtirazi kayıt bulunmadığı, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davacı tarafça bu aşamada protokolün müzayaka halinde imzalandığı ileri sürülemeyeceği anlaşılmıştır. Böylelikle protokolün manevi cebir, korku, icra ve haciz tehditi içerisinde düzenlendiğinin de kanıtlanamamıştır. (Davacının davasını ispat bakımından toplanmasını istediği delil bilirkişi incelemesidir. Mahkemece hukuki nitelendirme ve değerlendirme mahkemeye ait olmakla, bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir. Bu nedenle HMK uyarınca davacının sunmak isteyip de sunamadığı ve dilekçesinde bildirdiği ancak dosyada olmayan bir delili bulunmamaktadır. İncelenen protokol bir borcun üstlenilmesi protokolü olup, her iki taraf da tacir olmakla protokol içeriği ile bağlı oldukları, haciz esnasında davalı yan işyerinde kaydi/ fiili haciz yapılmadığı bu hususun haciz tutanağına geçtiği de sabittir. İstanbul BAM 16. HD : 2018/2231 : 2021/740)
Son tahlilde mevcut delillerden davacının davasını kanıtlayamadığı değerlendirilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-Davanın reddine,
2-Mahkememizce tedbir kararı verilip bu karar uygulandığından dava değerinin %20’si oranında hesaplanacak tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine
3-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 2.049,30-TL, harçtan mahsubu ile artan 1.968,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 15.350,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
7- İhtiyati tedbirin karar kesinleşinceye değin devamına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır