Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/104 E. 2021/799 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/104 Esas
KARAR NO : 2021/799
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2021
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davalı yanın müvekkilinden aldığı hizmet ve ürünlerin karşılığında ödeme yaptığını, müvekkilinin davalı firma için 2019 yılında hem malzeme hem işçilik müvekkili tarafından yapılması için havalandırma mekanizması kurulduğunu, müvekkilinin 2019 yılında davalıya 123.900 TL mal ve hizmet sunduğunu, davalı bu bedelin toplam 90.000 TL lik kısmını ödediğini fakat kalan kısmını ödemediğini, bu miktar hem cari hesap ekstresi hem de faturalarla sabit olduğunu, ayrıca bahsi geçen hususların müvekkilinin ticari defterlerine de işlendiğini, borcun tahsili için … İcra Dairesi 2020/… esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını ancak borçlunun itiraz ederek takibi durduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını bu nedenlerle itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak davalı tarafça herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki kaynaklı olarak davalının davacıya takip tarihi itibariyle borçlu olup olmadığı, alacağın muaccel hale gelip gelmediği, temerrüt oluşup oluşmadığı, faiz borcu bulunup bulunmadığı, itirazın haksız olup olmadığı, icra inkar tazminatı veya kötüniyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanların dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalılar tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçeleri sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların ticari defterleri, icra dosyası, BA BS formlarından oluşan dosyamız delilleri toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen Bankacı bilirkişi …’ nin hazırladığı 02/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacının 2019 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, defteri kebir açılı ve yevmiye defteri kapanış tasdikinin görülmediğini, davacının 2020 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacı ve davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, açık cari hesap şeklinde çalıştıklarını, davacının davalıdan rapor muhteviyatındaki açıklamalar ışığında … numaralı … ltd. Şti. Hesabında açık cari hesap bakiyesi tutarı olan 33.900 TL kadar alacaklı olduğunu, dava dosyasına taraflar arasında mevcut yazılı bir sözleşme sunulmadığını, tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerine verdikleri 2019 yılı form ba form bs bildirimleri yönünden birbirlerini teyit ettiğini, dosya içerisinde taraflar arasında vadenin belirlendiği mevcut yazıl bir sözleşme veya borcun ifa edileceği tarihi kararlaştırdıkları ya da borçlunu borcunu ne zaman ifa edeceğini gösterir bir belgeye rastlanılmadığını, takip tarihinden önce davacı tarafından davalıya yapılmış ödetme isteği içeren bir ihtar ya da ihbarın bulunmadığını, icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olan davalı 14/09/2020 tarih 2020/… esas sayılı icra takibindeki 3.282,03 Tl işlemiş faiz talebinin tamamıyla mahkeme takdirinde olduğunu, davacının takip talebinde belirttiği faizin işlemeye başladığı gün esas alınarak 01/01/2020 -13/09/2020 tarihine kadar 2.936,07 TL işlemiş faiz talep edebileceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacı vekilinin 14/09/2020 tarih 2020/… esas sayılı takip talebinde takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek yıllık %13,75 avans faizi ve değişen oranlarındaki faizi talep ettiğini, huzurdaki itirazın iptali davasını açan dilekçesinde borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen miktarı faiziyle ödemeye karar verilmesini talep ettiğini, mahkemenin alacağa hükmetmesi durumunda, davacının asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari işlerdeki avans oranında faiz isteyebileceğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin takdirin mahkemeye ait olduğunu,” mütalaa etmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Yapılan yargılama, toplanan deliller, taraflar arasındaki sözleşme, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 06/07/2021 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına, ihtarın davalıya tebliğine karar verilmiş ve davalıya ihtar duruşma tutanağının tebiği ile gerçekleştirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sunulduğu, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın bim şantiyesi havalandırma işinden kaynaklandığı, davacı tarafça davalıya 123.900,00 TL bedelli fatura tanzim edildiği, dava konusu alacağın fatura bedellerinden kaynaklandığı görülmüştür. 6102 sayılı kanunun 21. Maddesine göre Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Davacı tarafça tanzim edilen faturalar davalıya tebliğ edildiğine dair bir belge yok ise de davalı tarafça kısmi ödeme yapılmış olması karşısında faturanın tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Kaldı ki davalı faturanın tebliğ edilmediğine dair herhangi bir itiraz ileri sürmemiştir. Hal böyle iken davalı tarafın cari hesap dolayısıyla davacıya 33.900,00 TL borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı taraf ticari defterleri sunulmamış ise de davalı tarafça yapılan BA bildirimlerinden davalının ticari defterlerinde davacıdan alınan faturaların kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Her iki taraf BA BS formlarından dava konusu faturaların her iki tarafça da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Vergi dairesine bildirim yapıldığından, hizmetin veya malın teslim edilmediğine dair ispat yükü davalı taraftadır. Zira davalı tarafça vergi dairesine ilgili bildirimimin yapılması davacı tarafça teslimin gerçekleştiğine dair karine teşkil eder. “…Davacı tarafın ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hususunda tek başına ispata yeterli değil ise de; davalının bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre, takibe konu faturanın davalı tarafça beyan edildiği dikkate alındığında bu husus teslime karine teşkil ettiğinden aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf, ticari defterlerini ibraz etmemiş, keza istinafa konu iddiası yönünden yargılama aşamasında taraflar arasında süre gelen ticari ilişkideki fatura örneklerini yahut ödeme belgelerini de ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut SMM bilirkişi raporunda, salt davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş olup takip tarihi itibariyle davacının alacak iddiası yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir…” (İstanbul B A M’ nin 30.01.2020 tarih 2017/3832 E., 2020/227 sayılı kararı)
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Her ne kadar dosyada belirli vadeye dair sözleşme var ise de bu sözleşme gereklerinin yerine getirildiği davacı tarafça ıspatlanmamıştır. Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği veya belirli vade sözleşmesine uygun olarak faturaların davalıya ne zaman tebliğ edildiğine dair bir belge sunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.) Bu nedenle davacının takip öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafça ticari defterler sunulmadığından davacının defterlerine ve sunulan BA BS formlarına itibar edilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı vekili olduğunu beyan eden Av. … son celseye iştirak etmiş ise de kendisine daha önce tebligat yapılmasına rağmen vekaletname sunmadığı, dosyaya herhangi bir itiraz ya da savunma ibraz etmediği gözetilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. “İcra takibinde borçlu vekil vasıtası ile takibe itiraz etmiş olsa dahi, dava dosyasına vekaletname sunmayan, itirazın iptali davasını takip konusunda yetkilendirildiği belirli olmayan, icra dosyasına itiraz dilekçesi veren avukat sebebi ile davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesi isabetsiz olup… 9HD. 2011/36171 2011/33575”
HÜKÜM:
1- Davanın KISMEN KABULÜ İLE … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takibine vaki itirazın;
A.33.900,00 TL alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA,
B. 3.282,03 TL’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından REDDİNE,
C. Kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 6.780,00 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 266,40-TL harçtan peşin alınan 398,02-TL harçtan mahsubuna,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 398,02-TL peşin harç, 59,30TL başvurma harcı olmak üzere toplam 457,32 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 44,00- TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 794,00-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 723,91- TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 116,51 TL sinin davacıdan, 1.203,00 TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 5.085,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.