Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/102 E. 2021/125 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1004 Esas
KARAR NO : 2021/121

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı borçlu … Tic. Ltd.Şti lehine ve davalı … ve … müşterek borcu ve müteselsil kefaleti ile 23.02.2017 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden açılan kredi hesabı 18.10.2018 tarihinde kat edildiğini, borçluların süresinde ödemelerini gerçekleştirmediklerini, ihtarname keşide edildiğini buna rağmen ödeme yapılmadığı için tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun borca itiraz ettiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, imzalanan sözleşmede sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda çözümlemeye İstanbul Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olacağı maddesi olduğundan yetki itirazlarının yerinde olmadığını, banka defter ve kayıtlarının kesin delil olacağının sözleşmede belirtildiğini, bu nedenlerle itirazın iptalin ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin mernis adresinin Anadolu yakasında olduğunu bu nedenle davanın yetkili mahkeme olan Anadolu Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, davacının belirttiğini genel kredi sözleşmesinde yetki yerinin İstanbul Mahkemeleri ve İcra daireleri olacağı şeklindeki hükmünün ancak tacirler için geçerli olduğunu, müvekkilinin gerçek kişi olduğundan yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı tarafın şartları oluşmadan hesap kat ihtarnamesi gönderdiğini ve ilgili kat ihtarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin 18.07.2017 tarihinde … Tic. Ltd. Şti deki hisselerini devrettiğini şirketle bağlantısının kalmadığını, sözleşmede kefalet sözleşmesindeki azami miktar rakamı kefalet tarihi ve diğer yazıların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin müteselsil kefilliği kabul ettiğine dair kendi el yazısı ile herhangi bir ibarenin bulunmadığını, bu nedenlerle geçersiz kefalet sözlemesine dayalı müvekkili aleyhine başlatılan takibe yönelik itirazlarının haklı olduğunu iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Huzurdaki dava hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı banka ile davalı şirket arasındaki kredi sözleşmesi kapsamında davacı tarafın davalı şirket ve kefil sıfatıyla diğer davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, davacı taraf alacaklı ise bu alacağın miktarının ne olduğu, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, mahkememizin ve icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … 6. İcra müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alan kişinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalılar tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde dosyada yapılan takipte borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin incelemede davalının icra takibine yetki yönünden itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere geçerli bir takip bulunması itirazın iptali davalarında dava şartıdır. Yetkili icra dairesinde takip yapılmaması da geçerli bir takibin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bu durumda icra dairesinin yetkisi öncelikle incelenmelidir.
Yetki kuralının kamu düzenine ilişkin ve kesin olmadığı hallerde; davanın yetkisiz mahkemede açılması durumunda; davalının cevap süresi içinde yetki ilk itirazında bulunması ve yetkili mahkemeyi göstermesi gerekir. Bu halde mahkemece yetki ilk itirazı incelenebilir, yetkinin kesin olmadığı durumlarda mahkemece kendiliğinden mahkemenin yetkili olup olmadığı konusu incelenemez. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/4124 Es; 2014/3489 K)
Yukarıda belirtildiği üzere yetki itirazı ancak geçerli bir yetki itirazı sunulduğunda değerlendirilebilecektir. Geçerli bir yetki itirazında yetkili mahkemenin doğru bir şekilde gösterilmesi gerekir. Huzurdaki davada borçlunun icra dairesine sunduğu yetki itirazında herhangi bir icra dairesini yetkili daire olarak işaret etmediği görülmektedir. Bu durumda icra dairesine yapılan geçerli bir yetki itirazından söz edilemeyecektir.
İlk itirazlar yönünden yapılan incelemede davalının cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunduğu, bu yetki itirazında davalının yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili mahkeme olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
6100 s. HMK’nın 17. maddesi uyarınca yalnız tacirler ve kamu tüzel kişileri tarafından yetki sözleşmesi yapılabilir. Huzurdaki davada dava dışı … ile davacı arasında kredi sözleşmesi imzalandığı ve davalının da bu krediye kefil olduğu anlaşılmaktadır. Anılan sözleşmede İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır. Bu durumda ticari teselsül karinesi gereği davalının tacir olmasa dahi bu yetki sözleşmesi ile bağlı olacağının kabulü gerekir. (Taraflar arasındaki 2.7.2013 tarihli Faktoring sözleşmesinin 29’uncu maddesinde İstanbul mahkemelerinin yetkili olacağı öngörülmüştür. Yetki kaydı, müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan B. K. tacir olmasa bile, tacirler arasındaki yetki sözleşmesi 6102 sayılı TTK’nun 7.maddesinde öngörülen teselsül karinesi nedeniyle muteriz B. K.’ı bağlar. Bu durumda sözleşmenin 29’uncu maddesi uyarınca İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu gözetilmeden, yetki itirazının kabulü ile B K hakkındaki ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır… Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/11550; 2015/1636 K sayılı kararı)
Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken başka ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen bankacı bilirkişi … hazırladığı 26.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu …Tic. Ltd. Şti arasında Genel Kredi Sözleşmeleri akdedildiğini, iş bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle davacı bankasının davalı hakkında takip ve dava hakkını bulunduğunu, davalı kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 1.000.000.00 TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarının 34.352,07 TL’nin kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı kefilin borcun tamamından müştereken ve müteselsilen kefalet limitiyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu…” mütalaa etmiştir. Kendilerine usulüne uygun yapılan tebligata rağmen taraflarca bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunmamıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davadışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve davalının bu sözleşmede kefil sıfatı ile yer aldığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunun incelenmesinden, asıl alacak ile bu alacağın temerrüt ve takip tarihine kadar olan hesaplaması yasaya ve denetime elverişli kabul edilmiş ve mahkememizce de benimsenmiş, davacının takip öncesi işlemiş faiz ile bunun BSMV si yönünden aşkın talebi kabul edilmemiştir. Kefilin kefaletinin incelenmesinden TBK’ nun 589. Maddesinde yazılı şartların tamamına haiz olduğu belirlenmiştir. Tespit edilen tutarın davalılar tarafından ödendiğine ilişkin bir belge bulunmadığı gibi bu yönde bir savunmada da bulunulmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ayrıca İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında alacaklı-davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın da likit olması, borçlu-davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibe geçmede haksız ve kötü niyetli olması zorunludur. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
A. Davalının … 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline; takibin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 34.352,07 TL asıl alacak, 566,81 TL takip öncesi işlemiş faiz, 28,34 TL BSMV ve 245,12 TL masraf olmak üzere yekün 35.192,34 TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren %33 temerrüt faizi uygulanmak sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan hükmolunan alacağın %20 si nispetinde hesaplanan 7.038,46 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 2.403,98-TL harçtan peşin alınan 441,48-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.962.50-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 485,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 700,00 TL bilirkişi ücreti, 147,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 847,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 815,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 5.278,85-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 1.361,51-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
8-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 1.270,83-TL sinin davalıdan, 49,17- TL sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 16/02/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.