Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/8 E. 2020/110 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/8
KARAR NO : 2020/110

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2017
KARAR TARİHİ : 14/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. TARAF İDDİALARI
Davacı vekili, 18/05/2017 tarihli dava dilekçesinde müvekkilinin; davalı bankadan 2008 yılı Nisan ayında 46.000,00 TL değerinde otomobil kredisi ve Ağustos ayında 32.000,00 TL değerinde otomobil kredisi kullandığını, kredi borçlarını kapattığını, Rekabet Kurumu Başkanlığı’nın davalı bankanın da içerisinde bulunduğu bir kısım bankanın serbest piyasa koşullarını bozarak rekabeti engelleyip mevduata düşük kredilere yüksek faiz uyguladıklarını tespit ettiğini ve anılan bankalara cezai işlem tesis ettiğini, bankaların anılan cezai işlemin iptali için dava açtıklarını ancak Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin davayı reddettiğini, Danıştay’ın yerel mahkeme kararını onadığını, Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nun 57. Maddesi ve 58. Maddesi gereği meydana gelen zarar ile muhtemel kârın 3 katına kadar tazminatın iadesini talep etmiştir.
Davalı vekili 11/08/2017 tarihli cevap dilekçesinde davacının dayandığı Rekabet Kurulu soruşturmasının ticari kredileri kapsamadığını, davacının rekabet kurumunun soruşturmasına konu bir zararının söz konusu olmadığını, tazminat koşullarının oluşmadığını, ilgili kararın 2013’te yayımlandığını dolayısı ile davacının taleplerinin 2015 yılında zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

B. YARGILAMA SÜRECİ
Huzurdaki dava, İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne hitaben ikame ettiği davası İstanbul … Tüketici Mahkemesi’nin …osyasında incelenmiş, mahkemece … K sayılı 20/02/2018 tarihli kararla görevsizlik kararı verilmiş, dosya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilen dosya, anılan mahkemenin …Es sayılı dosyasında incelenmiş, mahkemece 31/10/2019 tarihli … K sayılı kararla görevsizlik kararı verilerek dosyasın Ticaret Mahkemeleri’nin görevine girdiğini tespit etmiştir. Dosya mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esas numarasını almıştır.
C. DELİLLER
Dosya kapsamında Rekabet Kurumu Başkanlığı, Türkiye Bankalar Birliği Başkanlığı, Türkiye cumhuriyeti Merkez Bankası ve … Finansal Derceelendirme Kuruluşu’na müzekkere yazılmıştır.
Bankalar birliği, birliğe bağlı kuruluşların faiz oranlarını tutmadıklarını, böyle bir yükümlülüklerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Türkiye cumhuriyeti Merkez Bankası, 2007/2011 yılları arasında gecelik faiz ve haftalık repo faiz miktarlarını eklemek sureti ile mahkememize bildirmiştir.
Rekabet Kurumu Başkanlığı 17/06/2019 tarihli cevabında Kurumlarının 13-13/198-100 Sayılı kararının örneğini göndererek anılan karara karşı açılan davanın karar düzeltme talebi neticesinde bozulduğunu, davanın devam etmekte olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece teknik inceleme yapılabilmesi amacı ile bilirkişiye başvurulmuş, bilirkişi tarafından 02/10/2019 tarihinde hazırlanan rapor dosyaya sunulmuştur. Hazırlanan raporda davacının, davalı bankadan 25/04/2008 tarihinde yıllık %19,08 faiz oranı ile 46.000,000 TL tutarlı ve 05/08/2008 tarihinde yıllık %19,44 fiaz oranı ile 32.000,00 TL bedelli krediler kullandığı, Rekabet Kurumunun bankalar ve kredi kuruluşları için faiz oranlarını belirleme yetkisinin bulunmadığını, davacının genel kredi sözleşmesi imzalamak sureti ile belirtilen faiz oranlarını kabul ettiğini bildirmiştir.
Rekabet Kurumu Başkanlığı 17/06/2019 tarihli cevabına ek olarak sunulan Kurumlarının 13-13/198-100 Sayılı kararın sonuç kısmında aralarında davalı bankanın da bulunduğu bir kısım banka hakkında rekabetin korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesini ihlal ettikleri gerekçesi ile para cezası verilmesine dair karar verildiği görülmektedir.
D. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davanın Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’dan dolayı davalı bankanın da aralarında bulunduğu bir kısım bankanın kartel oluşturarak rekabeti bozduğu ve kredi kullananlardan fazla faiz aldığı gerekçesiyle davalı bankanın davacı tarafında sebep olduğu tazminatın tahsili amacıyla açıldığı, davalı banka tarafından davanın reddinin savunulduğu, krediye ilişkin banka kayıtlarının dosya arasına celp edildiği, dosyanın bilirkişiye gönderildiği, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda anılan soruşturmanın ticari kredileri kapsamadığı ve rekabet kurumunun faiz oranı belirleme yetkisinin bulunmadığının belirtildiği görülmektedir.
Esasen davalıya huzurdaki dava kapsamında izafe edilen eylem bir kısım bankalar ile kartel oluşturmak sureti ile serbest piyasada bulunması gereken rekabet ortamının oluşmasını engellemek, bu nedenlerle mevduat faizlerinin yükselmemesini ve kredi faizlerinin düşmemesini sağlamak şeklinde ifade edilmiş, bu iddialar da mahkememizce dosya arasına alınan Rekabet Kurumu Başkanlığı’nın 13-13/198-100 Sayılı kararına dayandırılmıştır.
Rekabet Kurumu Başkanlığı’nın 13-13/198-100 Sayılı kararı aleyhine Ankara 2. İdare Mahkemesi’ne ikame edilen iptal davası yerel mahkemece reddedildiği, Danıştay’ın yerel mahkeme kararını onadığı, davacılar tarafından Danıştay’a yapılan karar düzeltme talebi neticesinde kararın bozulduğu görülmektedir.
Davanın dayandırıldığı Rekabet Kurumu Başkanlığı’nın 13-13/198-100 Sayılı kararı içeriğine dikkat edildiğinde davalı bankanın da içerisinde bulunduğu bir kısım bankaya izafe edilen bazı eylemlerin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesini ihlal ettiği, davalı banka özelinde atfedilen ilk eylemlerin 21/10/2008 tarihi ve 23/10/2008 tarihindeki kurum içi iç yazışmalara dayandırıldığı ancak somut bir sonucunun ortaya konulmadığı, diğer eylemlerin ise 2010 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Dosyada yapılan incelemede davacının davalı bankadan 25/04/2008 tarihinde yıllık %19,08 faiz oranı ile 46.000,000 TL tutarlı ve 05/08/2008 tarihinde yıllık %19,44 fiaz oranı ile 32.000,00 TL bedelli krediler kullandığı, ve bu krediler kapsamında zararının oluştuğunu iddia ettiği görülmekle birlikte kredi kullandırılma tarihleri itibari ile dayanılan Rekabet Kurulu Kararı’nda davalıya izafe edilen bir eylem ve tespitin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten de Rekabet Kurumu Başkanlığı tarafından davalıya, davanın taraflarının genel kredi sözleşmesini imzaladıkları ve ilgili kredilerin kullandırıldığı zaman diliminde rekabeti bozucu eylemlere giriştiği veya kartel oluşturmak üzere kredi kullanıcılarının daha yüksek faizler ödemek zorunda bıraktırdığına dair bir eylem isnadı bulunmamaktadır.
Davacının davasını Rekabet Kurumu kararına dayandırması, anılan kararda davacının davasını haklı çıkaracak herhangi bir tespit bulunmaması, rekabet hukuku ihlalinden doğan tazminat davalarının haksız fiil esasına dayalı bir tazminat sorumluluğu olması, haksız fiil sorumluluğunda Türk Borçlar Kanunu gereğince hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağları şartlarının bir arada gerçekleşmesinin gerekmesi, bunu ispatla yükümlü olan taraf olan davacı tarafın ispat şartını yerine getirememesi, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının anılan karar nedeni ile herhangi bir zararının bulunmaması gözetildiğinde davacının davasının haksız olduğu anlaşılmıştır.
Nitekim Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi 2018/607 Es sayılı kararında “Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Rekabet Kurulu kararında davalı bankanın ihlalinin başlangıç tarihi 10.06.2010 olarak tespit edilmiş olup, davacı tarafından, ihlal tarihinden önce, 21.08.2008 tarihinde davalı bankadan kredi kullanılmış olması nedeniyle verilen davanın reddine yönelik kararda bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine” diyerek aynı hususta içtihatta bulunmuştur. Yine Samsun BAM 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/120 Es sayılı dosyasında da aynı yönde içtihat oluşturulmuştur. Bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar harcının davacının peşin yatırdığı 51,25-TL harçtan mahsubu ile alınması gereken 3,15-TL’nin Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğinin 11/2. Maddesinde belirtilen 16,02-TL’den az olması nedeni ile harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7 ve 13.maddeleri uyarınca hesap ve takdir olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair;taraf vekillerinin yüzlerine karşı, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 5.390,00 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.