Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/707 E. 2023/848 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/707 Esas
KARAR NO : 2023/848

DAVA : Menfi Tespit ( Ticari Satımdan Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2023

Mahkememizde görülmekte olanMenfi Tespit ( Ticari Satımdan Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili… A.Ş. ile davalı şirket arasında alım-satımdan kaynaklanan ticari ilişkinin mevcut olduğunu ve diğer müvekili şirketlerle aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, işbu ticari ilişkiye istinaden müvekkili … Tic. A.Ş. ile davalı şirket arasında karşılıklı faturalar tanzim edilmiş ve faturalar ticari defter ve kayıtlara işlendiğini, faturaların bir kısmı mal alım-satımı için kesilmiş olduğunu, söz konusu faturaların işlenmesinden sonra oluşan cari hesap ekstresine istinaden müvekkili …A.Ş. tarafından davalı şirkete ödemeler yapıldığını, ayrıca müşteri evraklarından çek ve senetlerin davalı yana ciro edilerek teslim edildiğini, davalı şirket tüm müşteri çek ve senetleri borca karşılık teslim aldığını, bu müşteri evraklarının çoğunu tahsil ettiğini, bir kısmının icra takibi yaparak cebri icra ile tahsil edildiğini, ancak yapılan tahsilatların davalı şirket tarafından cari hesaptan düşülmediğini, davalı tarafından müvekkillerinin başka belgelerde kullandığı imzalar kullanılmak ve/veya taklit edilmek suretiyle 07/08/2019 tarihli “Sulh ve Yapılandırma Protokolü” başlıklı belge düzenlendiğini, bu belgenin üç ayrı dosyadan icra takibine konulduğunu ve müvekkillerinin tamamının hiçbir borcu olmadığı halde borçlandırıldığını, söz konusu protokol müvekkilleri tarafından imzalanmadığı gibi belgenin tamamı sahte olarak düzenlendiğini, bu hususta belgenin incelenmesi için bilirkişiye rapor tanzim ettirildiğini,… San. Tic. A.Ş. dışındaki davacıların davalıyla bir ilişkisini olmadığını, işbu bu sahte protokole istinaden başlatılan…İcra müdürlüğünün… ve … Esas Sayılı dosyaları, İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyalarından müvekkilinin borçlu olmadığını, 07/08/2019 tarihli protokolün sahte olarak düzenlendiğini, davacının davalıya bir borcunun da bulunmadığını, borcun ödendiğini beyanla, öncelikle HMK. 209. Maddesi uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve takiplerin durdurulmasını, nihayetinde davacıların işbu takipler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafından sunulmuş olan imza incelemesine ilişkin uzman raporu dosyaya alınmış ve incelenmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacılardan …A.Ş. arasında emtia alım satımına dayalı ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacı …A.Ş.’ye tamamı farklı tarihlerde olmak üzere yaklaşık 10 milyon TL’yi aşkın bobin kağıt, dergi, kitap ve benzeri emtia satılmasına rağmen satış bedelinin zamanında, tam ve gereği gibi ödenmemesi üzerine tarafların 2018 yılının başlarından itibaren bir araya gelerek görüşmeler yaptığını, alacaklının alacağının ödenmesi, kur farkı faturasının da kesilerek denkleştirmenin yapılması ve ödemenin ne şekilde yapılacağı konusunda görüş birliğine varıldığını, müvekkili tarafından bir kısım fark faturası kesilerek davacı şirkete gönderildiğini ve davacı şirket tarafından da faturaların ticari defter kayıtlarına işlendiği, 2019 yılının Haziran Temmuz aylarında müvekkilinin alacağının ne zaman ve şekilde ödeneceği ve teminat alınması için görüşmeler yapıldığını ve 07.08.2019 tarihinde bir Sulh ve İbra Protokolü imzalandığını, protokolde yazıldığı gibi davacı şirketin 4.764.195,62TL borcunun olduğu konusunda mutabakata ve borcun 30.08.2019 tarihinde tek seferde ödeneceği konusunda kesin olarak anlaşmaya varıldığını, … A.Ş. dışındaki diğer grup şirketler ile bu şirketlerin yetkilileri olan …, …ve …’ın da şirketleriyle birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla söz konusu protokole imza attıklarını, … A.Ş. tarafından müvekkiline sahte ve ödeme kabiliyeti olmayan müşteri evraklarının verildiğini, yeterli tahsilat yapılamadığını, protokolün imzalanmasından sonra tevdi edilen çek ve senetlerin peyderpey davacıya iade edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre ödeme günü geldiğinde davacılar tarafından ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından tüm davacılar aleyhine 16.01.2020 tarihinde İstanbul … icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, sözleşme gereği kararlaştırılmış bulunan 1.500.000,00 TL’lik cezai şartın da tahsili için davacılar aleyhine 07.02.2020 tarihinde İstanbul … icra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında ikinci bir takip başlatıldığını, davacıların borca, dava açıldığı tarihe kadar hiç itiraz etmediğini, borçtan haberdar olduklarını ve ödeme yaptıklarını, söz konusu protokolün davacılar tarafından imzalandığını, sahtecilik iddiasının asılsız olduğunu, sahtecilik iddiasının bugüne kadar öne sürülmemesi kötü niyetli olduğunu beyanla, davanın reddine ve kötü niyetli davacıların takip toplamının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın iddiasında protokolün tamamı yönünden sahtelik ve menfi tespit isteminde bulunduğu anlaşıldığından eksik harç ikmali için süre verilmiş ve eksik harç davacı tarafça tamamlanmıştır.
Davacı vekilinin tedbir talebi 19/01/2021 tarihli ara karar ile; “Davacının, HMK’nın 209. Mad. Kapsamındaki tedbir talebinin İİK’nın 72/3 mad. Kapsamında uygulama yeri olmadığından reddine, Davacı tarafın sahteliğe konu belgenin içerdiği ve İstanbul … İcra müdürlüğünün … ve 2020/4359 Esas Sayılı dosyalarına konu alacak toplamı olan 6.264.195,62TL’nin %20’si oranında hesaplanan 1.252.839,12TL nakdi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu olarak teminat yatırması şartıyla, …İcra müdürlüğünün … ve … Esas Sayılı dosyalarına yatacak paraların alacaklıya ödenmesinin TEDBİREN DURDURULMASINA,” şeklinde karara bağlanmış, davacı tarafça teminat yatırılmamış, HMK’nın 209. Maddesi gereğince takibin durdurulması talep edilmiş, mahkememizce İİK’nın 72. Maddesinin uygulanacağı durumlarda ve takip hukukunda HMK’nın 209. Maddesinin uygulanamayacağı gerekçesiyle talebi red edilmiş, istinaf sonrası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 13. Hukuk Dairesinin 2021/2096 Esas ve 2021/1684 Karar sayılı ilamı ile istinaf talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunduğu ve İlgili Makama şeklinde başlıklandırılmış bilirkişi raporunun incelenmesinde; Sunulan fotokopi belgedeki davacılar… ve …adına atılı imzaların, kendilerinin eli ürünü olduğu bildirilen imza sirküsü ve emsal protokollerdeki imzalar ile uyuşmadığı ve sahte olduğu,… adına atılı imzanın silik olması ve kolay taklit edilebilir olması nedeniyle aidiyetinin değerlendirilemediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacıların şikayeti üzerine…Cumhuriyet Başsavcılığının… CBS Sorusturma Dosyasında alınmış raporlar celbedilip incelendiğinde; Alacaklı “… A,Ş, borçlusu “… SAN. TIC. A.Ş.” arasında, müşterek borçtu ve müteselsil kefilteri ” … – … – …,- … A.Ş. – …A,Ş. – …. Basım Dağıtım A.Ş. – …A.Ş. – … ve Tüketim Malları San. Tic. A.Ş. – …Ltd. Şti.” ve borç miktarı “4.764.795162 TL olan, 07.08.2019 tarihinde, (3) sayfalık A-4 ebadında çizgisiz dosya kağıdına, bilgisayar yazası vasıtası ile düzenlenmiş gözüken Sulh ve Yapılandırma Protokolü aslındaki … adına atılı imzaların kendi eli ürünü olmadığı, … isimli şahsın adına atılı imzaların kendi eli mahsulü oldukları, … adına atılı imzaların kendi eli ürün olmadığı, … adına atılı imzanın da kendi eli ürünü olduğunun bildirildiği, soruşturmada alınan ek raporda ise; … ve … adına atılan imzaların…veya … tarafından atılıp atılmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacıların iddiasının 07/08/2019 tarihli Sulh ve İbra Protokolünün sahte olduğuna dayanması ve imza inkarında bulunulması üzerine bu hususun incelenmesine geçilmiş, davacıların imza örnekleri alınmış, ilgili yerlerden toplanmış ve rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce davacılar Durmuş ve Recep imza inkarı nedeniyle isticvap edilmiştir.
…isticvabında: “Dava konusu 07/08/2019 tarihli protokolün ne şekilde düzenlendiğini ben bilmiyorum. Düzenlendiğinden haberim yoktur. Bu protokolden ihtiyati haciz kararı ile dükkanıma hacze gelindiği zaman haberim oldu. Daha öncesinde böyle bir protokolden haberim yoktu. Protokolde alacaklı olarak gözüken … A.Ş’yi tanırım. Bu şirketle sahibi olduğumuz şirket arasında daha önceden ticari ilişki vardır. Bu şirket ile 3.000.000 TL civarı bir ticari ilişkimiz oldu. 3.000.000 TL tutarında bu şirkete borçlu idik. Ancak daha sonra 9.000.000,00 TL civarı bir ödeme yaptık. Yani şuanda 6.000.000 TL civarında alacaklıyız. Bizim şirket merkezimiz Sirkeci’dedir. Şirket faaliyetleri Sefaköy’de yürütmektedir. Ancak uygunsuz tebligat yapılarak haberimiz olmadan işlem yapılmıştır. Protokolde geçen …,…,…,…,…,… Şti., …bunların hepsi bizim şirketlerdir. Davacı olan diğer şirketlerin bir kısmında tek başına bir kısmında ise müştereken temsilci sıfatım bulunmaktadır. Protokolde yer alan şirket temsilcisi olarak atılan imzaların da hiçbiri gerek bana gerekse …’a ait değildir. Böyle bir protokol tarafımızca imzalanmamıştır. Ayrıca porotokolde babamız …’ında imzası bulunmaktadır. Aynı şekilde bu imza da babamız Sami’ye ait değildir. Bizim dava öncesinde avukatlarımız, bu alacaklı görünen şirket ile ortaktı. Şuanda davalı vekili olarak gözüken avukatlar bizim avukatımızdı. Protokolün bu şekilde düzenlendiğini düşünüyorum. Davalı tarafa birden fazla olarak farklı tarihlerde nakit, çek ve senet olarak ödeme yaptık. Ancak tarihlerini şuanda hatırlamıyorum. Davalı tarafa ödeme yaptık. Bu ödemeyi babamız kanser hastası olduğu ve o dönemde üzülmemesi için yaptık. Aramızda zaten ticari ilişki vardı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… isticvabında: “…’ın beyanlarını tamamı doğrudur. Bu beyanlara iştirak ediyorum. Gösterilen protokol altındaki imzalar kesinlikle bana ait değildir. Kim tarafından ne şekilde atıldığını bilmiyorum. Bilirkişi raporunda zaten bu husus tespit edilmişti. Protokolde … A.Ş olarak gözüken borçlu şirket normal şartlarda babamız … ve … tarafından müşterek imza ile temsil edilmektedir. Ancak zaten görüleceği üzerine protokolde bu şekilde bir imza atılması söz konusu değildir. …’ın söylediği gibi protokolün avukatların ortak olması nedeniyle karşı tarafça düzenlendiğini düşünüyorum. Davalı tarafa…’ın belirttiği gibi aramızda daha önceden ticari ilişki olduğu ve eve icra gelmezsin diye ödeme yaptık.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İsticvap ve imza örneklerini alınmasından sonra rapor alınmıştır.
Adli Tıp Kurumunun 13/06/2022 tarihli raporunda; ” İnceleme konusu belgede … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işlerlik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğunu, İnceleme konusu belgede … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların…’ın eli ürünü olduğunu, İnceleme konusu belgede … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğu” bildirilmiştir.
Mahkememizce seçilen grafoloji uzmanları bilirkişi heyeti 08/11/2022 tarihli raporunda özetle; “İnceleme konusu protokol aslındaki imzaların davacılar …, … ve …’ın eli ürünü olduğu” bildirmiştir.
Alınan raporlar mahkememizce yeterli görülmüş, imzaların davacılara ait olduğu kabul edilmiş, davacıların itiraz etmesi üzerine itirazın reddine karar verilmiştir.
İncelenen dava konusu 07/08/2019 tarihli SULH VE YAPILANDIRMA PROTOKOLÜ başlıklı belgenin incelenmesinde; alacaklının davalımız, borçlusunun davacı … A.Ş, müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin diğer davacılar olduğu, asıl borçlu… A.Ş adına yetkili …’ın imaladığı, diğer müşterek borçlu ve müteselsil kefil şirketler adına ise … tarafından yetkili olarak imzalandığı, protokol ile borç miktarının bu tarih itibarıyla toplam 4.764.195,62 TL olarak belirlendiği, bunun 30/08/2019 tarihine kadar ödeneceği, ödeme yapıldığında alacaklıdaki kıymetli evrakların davacı borçluya iade edileceği, belirlenen tarihe kadar olan bu arada yapılacak ödemelerin borçtan mahsup edileceği, belirlenen 30/08/2019 tarihinden sonraki vadeli senetler için %3.5 oranında faiz indirimi uygulanacağı, 30/08/2019 tarihinde borcun tamamı ödenmediği taktirde alacaklının dilerse protokolü icraya konu edebileceği, dilerse elindeki senetleri icraya konu edebileceği, ayrıca 1.500.000,00TL cezai şartın borçlu ve müşterek borçlu ve müteselsil kefiller tarafından alacaklıya ödeneceği, vadesinde ödeme halinde senetlerin borçluya iade edileceği, tahsil harçları borçlu tarafından yatırıldığında takiplerin fek edileceği, protokolün gereğinin vadesine kadar yerine getirilmesi için tarafların ayrı ayrı 140.000,00TL ücreti Avukat …’a 30/08/2019 tarihinde ödeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketlerin incelenmesinde, asıl borçlu şirketin yetkililerinin müştereken Durmuş ve … olduğu, diğer şirketlerin yetkilisinin münferiden … olduğu ve temsilde eksiklik olmadığı anlaşılmıştır.
İncelenen ticaret sicil kayıtlarından, davacı şirketlerin grup şirketi olduğu, yetkililerin yakın akraba olduğu görülmüştür.
İcra takiplerinin incelenmesinde, İstanbul …İcra müdürlüğünün… esas sayılı dosyasında davalının davacılar aleyhinde 1.500.000,00TL cezai şart alacağının aylık %3,5 faiziyle tahsili isteminde bulunduğu, İstanbul …İcra müdürlüğünün…esas sayılı dosyasında davalının davacılar aleyhinde 4.764.195,62,00TL asıl alacak ve 772.593,72TL işlemiş aylık %3,5 faiz isteminde bulunduğu ve takipten itibaren de aylık %3,5 faiz uygulanmasını talep ettiği, şart alacağının aylık %3,5 faiziyle tahsili isteminde bulunduğu, İstanbul … İcra müdürlüğünün… esas sayılı dosyasında ise avukat … tarafından davacılar aleyhinde 140.000,00TL vekalet ücreti aslı ve 5.661,37TL faiz isteminde bulunmuş olduğu, itiraz edilmeden takiplerin kesinleştiği, bir kısım haciz ve tahsilatların da yapıldığı anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra, 07/08/2019 tarihli protokolle kararlaştırılan ve yenilenen borcun takip ve dava tarihi itibarıyla ne kadar olduğu, fazla miktarda takip ve tahsilat yapılıp yapılmadığı konusunun tespiti için bilirkişilerden raporlar alınmıştır.
Mahkememizce seçilen ilk mali müşavir bilirkişi 09/11/2021 tarihli kök raporunda özetle; “davacı şirketin davalı şirketle yaptığı 07/08/2019 tarihli protokol ile Asıl alacak kabul edilen borç tutarının 4.764.195,62 TL, hesaplanan faiz 371.940,10 TL, toplam 5.136.135,72 TL, ödenen tutarın 4.957.093,00 TL, kalan bakiyenin 179.042,72 TL olduğu, davacı şirketin davalı şirkete 07/08/2019 tarihli protokol ile cezai şart alacak kabul edilen cezai şartın 1.500.000,00 TL, hesaplanan faiz tutarının 134.282,88 TL, ödenen tutarın 0,00 TL, kalan bakiyenin 1.634.282,88 TL olduğu, bu tesipi ile davalı şirketin davacı şirketten 1.813.325,60 TL alacağı olarak tespit edildiğini, dava dosyasında her ne kadar avukat ücreti icra işlemine dahil edildiyse de bununla ilgili kararın mahkemenin takdirinde olduğunu, ” bildirmiştir.
Alınan raporda, ptorokolden önceki ödemelerin de mahsup edilmesi, ödenmemiş senetler ödenmiş gibi hesaba katıldığının tespit edilmesi ve davalının itirazı üzerine ek rapor alınmış, bu bilirkişinin reddine dair davalı tarafın talebinin reddine karar verilmiş, bilirkişi uyarılmıştır.
Yeni ara karar doğrultusunda alınan ek raporda özetle ; “… Bankası ve …Bankasına yapılan havale tutarı olan 240.000,00 TL nin dava dosyası tarafların borç alacak, Av. …’ ın yazılı beyanı ile ” davaya konu alacak borç ilişkisi ile ilgili olmadığını, bundan bağımsız olduğunu, söz konusu ödemelerin sunulan sözleşme yazım bedeli ile diğer danışmanlık sunumuna istinaden alınmış olduğunu beyan ederim” şeklindeki beyan yazısının dava dosyasında bulunduğunun tespit edildiğini, davacı tarafın avukatı ile davalı tarafın avukatlarının … Bankası ve… Bankasına yapılan havele tutarı olan 240.000,00 TL nin sözleşmeye istinaden yapıldığı beyanlarının değerlendirilmesi mahkemenin takdirin de olduğundan 2 türlü hesaplama yapıldığını, 1. Hesaplamada; 240.000,00 TL dahi edilmiş halde; davacı şirketin davalı şirketle yaptığı 07/08/2019 tarihli protokol ile asıl alacağın; kabul edilen borç tutarı 4.764.195,62 TL, hesaplanan faiz 371.940,10 TL, toplam 5.136.135,72 TL, kalan bakiye 207.161,63 TL, davacı şirketin davalı şirkete, 07/08/2019 tarihli protokol ile cezai şart alacağı kabul edilen 1.500.000,00 TL, hesaplanan faiz tutarı 134.282,88 TL, kalan bakiye 1.637.282,88 TL tespiti ile, davalı şirketin davacı şirketten 1.841.444,51 TL alacağı olarak tespit edildiğini, 2. Hesaplamada; 240.000,00 TL dahil edilmemiş halinde, davacı şirketin davalı şirketle yaptığı 07/08/2019 tarihli protokol ile asıl alacak kabul edilen borç tutarı 4.764.195,62 TL, hesaplanan faiz 371.940,10 TL, toplam 5.136.135,72 TL, kalan bakiyenin 447.161,63 TL tespiti yapıldığını, 07/08/2019 tarihli protokol ile cezai şart ve faizin toplamı 1.634.282,88 TL ile birlikte davalı şirketin davacı şirketten 2.081.444,51 TL alacağı olarak tespit edildiğini,” bildirmiştir.
İlk bilirkişinin uyuşmazlığı çözmekten uzak olması ve anlamaması nedeniyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce seçilen mali müşavir ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi 09/11/2022 tarihli raporunda özetle; “Davacı…A.Ş. ile davalı … Aş. arasında mal alım-satımına dayalı ticari ilişki kurulduğunu, tarafların 2017-2018-2019 yıllarında karşılıklı olarak mal alışverişi yaptığı ve bu doğrultuda faturalar düzenlediğini, taraflar arasında düzenlenen karşılıklı faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu ve faturalar arasında 5.735.683,71 TL cari fark oluştuğunu, taraflar arasında 07.08.2019 tarihli Sulh ve Yapılandırma Protokolü imzalandığını, bu protokole göre borcun 4.764.195,62 TL olarak belirlendiği, menfi tespit davasına konu icra takipleri ile bu protokoldeki tutarın ve cezai şartın ayrı ayrı cebri icraya konu edildiğini, söz konusu Sulh ve Yapılandırma Protokolünün sahte olarak düzenlendiği ve sahte imzaları ihtiva ettiği hususunda takdir ve nihai karar yetkisinin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, söz konusu protokolün yetkisiz temsilciler aracılığıyla imzalanmasından dolayı …A.Ş.’nin borçlu sıfatıyla sorumluluğuna gidilemeyeceği şeklinde mütalaa edildiğini, söz konusu protokolün asıl borçlusu …A.Ş.’nin borçlu sıfatıyla sorumluluğuna gidilemeyeceği şeklinde mütalaa edildiğinden, diğer müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin de sorumluluğuna gidilemeyeceği şeklinde mütalaa edilebileceğini, taraflar arasında oluşan 5.735.683,71 TL’lik cari farkın içerisinde davalı şirket tarafından kesilen toplam 1.300.442,99 TL bedelli vade farkı faturalarının da dahil edildiğini, vade farkı faturalarının hesaplamaya dahil edilip edilemeyeceği hususundaki değerlendirmenin mahkemenin takdir yetkisinde olduğunu, söz konusu Sulh ve Yapılandırma protokolünün sahte ve/veya geçersiz olması durumunda; Vade farkı faturaları kabul edilirse, davacı … A.Ş.’nin davalı şirkete 460.250,11 TL borçlu bulunduğunun hesaplanabileceğini, vade farkı faturalarının kabul edilmemesi halinde, davacı…A.Ş.’nin davalı şirketten 840.172.88 TL alacaklı olduğunun hesaplanabileceğini, Sulh ve Yapılandırma Protokolünün geçerli olması durumunda… A.Ş.’nin davalı şirkete 1.346.836.26 TL borçlu bulunduğunun hesaplanabileceğini, Sulh ve Yapılandırma Protokolünde belirlenen ve davaya konu İcra takiplerinden birine konu 1.500.000 TL cezai şart alacağının talep edilip edilemeyeceği hususu protokolün geçerliliğine bağlı olup, takdirinin mahkemede olduğunu” bildirmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi raporunda da tahsil edilmemiş miktarların eklenmesi, protokolün geçerli olduğu kabul edilerek bu tarihten itibaren yapılan ödemelerin mahsup edilmesi gerekirken eski ödemelerin de mahsup edilmesi ve buna itiraz olması nedeniyle ek rapor alınmıştır.
İtirazlar doğrultusunda heyetteki mali müşavirden alınan 08/06/2023 tarihli ek raporda özetle; “Davacı … A.Ş. ile davalı … AŞ. arasında 07.08.2019 tarihli Sulh ve Yapılandırma protokolüne göre borcun 4.764.195,62 TL ve ödeme tarihinin 30.08.2019 tarihi olarak belirlendiğini, protokol tarihinden önce yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilmediğini, davacılar tarafından protokol tarihinden icra takip tarihi olan 16.01.2020 tarihine kadar çek ve senet ödemeleri yapıldığını ancak bu çek ve senetlerin de protokol tarihinden önce verildiğini, bu bağlamda protokoldeki borç miktarı belirlenirken çek ve senetlerin cari hesaptan düşülmek suretiyle protokolün akdedildiğini, dolayısıyla protokole konu borç için ödenmediğini, bu nedenle söz konusu çek ve senetlerin de hesaplamaya dahil edilemeyeceğini, davacıların 16.01.2020 tarihi itibariyle 5.086.898,10 TL borçlu olduğunu, Davacıların icra takibindeki faiz oranına itirazlarının bulunmadığı, bu durumun İcra takibinde talep edilen faiz oranını zımni olarak kabul ettikleri şeklinde telakki edilebileceğini, nitekim Mahkeme heyetinin görevlendirmede yalnızca icra takip tarihinden önceki dönem için avans faizi uygulanması yönünde ara karar oluşturulduğunu, bu bağlamda icra takip tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için (16.01.2020-30.12.2020 arası) aylık %3,5 faiz uygulanmak suretiyle hesaplama yapılabileceğini, davacılar tarafından icra takip tarihinden sonra muhtelif ödemelerin yapıldığını, ödemelerin bir kısmının icra takip dosyasına ilişkin olarak gerçekleştirildiğinin anlaşıldığını, bir kısmında ise hiçbir açıklamanın yer almadığı, aynı gün içerisinde art arda yapılan ödemelerin birinde icra takip dosya numarasının yazılarak diğerinde yazılmamasının bu ödemenin başka bir borca istinaden yapıldığı şeklinde de yorumlanabileceğini, yapılan ödemelerin görevlendirme kapsamında protokole konu borç için yapılıp yapılmadığının tam olarak anlaşılamadığını, bu bağlamda nihai karar ve takdir yetkisi Mahkemeye ait olmak üzere iki seçenekli hesaplama yapıldığını, buna göre yapılan ödemelerin açıklamasına bakılmaksızın öncelikle fer’ilerden mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapıldığında davacıların 30.12.2020 olan dava tarihi itibariyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından toplam 5.443.403,95TL borçlu olduklarının hesaplandığını, ödemelerdeki açıklamalar nazara alınarak hesaplama yapıldığında ise davacıların toplam 6.471.393,95 TL borçlu olduklarının tespit edildiğini, Sulh ve Yapılandırma Protokolünde belirlenen ve davaya konu icra takiplerinden birine konu 1.500.000 TL cezai şart alacağının talep edilip edilemeyeceği hakkındaki nihai karar ve takdir yetkisinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Mahkemece kabul edilmesi halinde cezai şarta yasal faiz uygulanabileceği, bu doğrultuda yapılan hesaplamada davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından 1.680.123,29 TL borçlu olduklarının hesaplanabileceğini, bu hesap doğrultusunda davacıların her iki dosya yönünden 1. seçeneğe göre toplam 7.123.527,24 TL borçlu olduklarının hesaplanabileceği, 2. seçeneğe göre ise toplam 8.151.517,24 TL borçlu olduklarının hesaplanabileceğini,” bildirmiştir.
Alınan ek raporda da hesap hataları olduğu anlaşıldığından mali müşavirden ikinci kez ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
İtirazlar doğrultusunda mali müşavir bilirkişi 18/09/2023 tarihli ikinci ek raporunda özetle; “Davacı … A.Ş. ile davalı …Aş. arasında 07.08.2019 tarihli Sulh ve Yapılandırma protokolüne göre borcun 4.764.195,62 TL ve ödeme tarihinin 30.08.2019 tarihi olarak belirlendiğini, protokol tarihinden önce yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilmediğini, davalı yanca icra dosyalarında yapılan feragatin; davacı yanca yapılan ödeme sonucunda feragat edilmiş olduğu iddiasının kabulü halinde 4.117.148,10TL, feragatin ödeme yapılmadan taraflarca anlaşmaya varılmış olduğunun kabulü halinde 5.086.898,10 TL borçlu olabileceğini, davacıların icra takibindeki faiz oranına itirazlarının bulunmadığı, bu durumun icra takibinde talep edilen faiz oranını zımni olarak kabul ettikleri şeklinde telakki edilebileceğini, nitekim Mahkemece heyetimize tevdii edilen görevlendirmede yalnızca icra takip tarihinden önceki dönem için avans faizi uygulanması yönünde ara karar oluşturulduğunu, bu bağlamda icra takip tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için (16.01.2020-30.12.2020 arası) aylık %3,5 faiz uygulanmak suretiyle hesaplama yapılabileceğini, davacılar tarafından icra takip tarihinden sonra muhtelif ödemelerin yapıldığı, ödemelerin bir kısmının icra takip dosyasına ilişkin olarak gerçekleştirildiğinin anlaşıldığını, bir kısmında ise hiçbir açıklamanın yer almadığı, aynı gün içerisinde art arda yapılan ödemelerin birinde icra takip dosya numarasının yazılarak diğerinde yazılmamasının bu ödemenin başka bir borca istinaden yapıldığı şeklinde de yorumlanabileceği, yapılan ödemelerin görevlendirme kapsamında protokole konu borç için yapılıp yapılmadığının tam olarak anlaşılamadığını, bu bağlamda iki seçenekli hesaplama yapıldığı ve fakat Protokolün geçerli olması halinde vekalet ücreti bedelinin davalı vekiline tarafların ayrı ayrı 140.000,00TL ödenmesi yönünde karar verdiklerini, buna göre yapılan ödemelerin açıklamasına bakılmaksızın öncelikle fer’ilerden mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapıldığında davacıların 30.12.2020 olan dava tarihi itibariyle İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından toplam 5.443.403,95TL borclu olabilecekken; ödemelerdeki açıklamalar nazara alınarak hesaplama yapıldığında ise davacıların toplam 6.471.393,95 TL borçlu olduklarının tespit edildiğini, çeklerin mahsup edilmediği durumda; 4.434.571,25 ve vekilin alacağı olduğunun kabulü ile mahsup edildiği durumda 5.087.151,49TL borçlu olabileceklerini, Sulh ve Yapılandırma Protokolünde belirlenen ve davaya konu icra takiplerinden birine konu 1.500.000,00 TL cezai şart alacağının talep edilip edilemeyeceği hakkındaki nihai karar ve takdir yetkisinin Mahkemeye ait olduğunu, Mahkemece kabul edilmesi halinde cezai şarta yasal faiz uygulanabileceği, bu doğrultuda yapılan hesaplamada davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasından 1.680.123,29 TL borçlu olduklarının hesaplanabileceğini” bildirmiştir.
Sunulan son rapor ile yetenli hesaplama yapıldığı. Hesap hatalarını mahkememizce resen değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda raporların yeterli olacağı görülmüş ve itirazlar red edilmiştir.
Davacılardan …’ ın vefat etmesi nedeniyle mirasçılarından …’ ın mirası red ettiğini bildirdiği ve mirasın gerçek reddi kararını dosyaya sunduğu, diğer mirasçılarının ise vekille kendilerini temsil ettirdiği görülmüştür.
Bir kısım davacılar vekilinin duruşmadaki beyanlarında bir kısım davacılara bilirkişi raporu tebliğ edilmediğini ileri sürülmüş ise de, davacıların yargılama aşamasında bir kaç kez vekil değiştirdiği, kiminin istifa ettiği, kiminin ise azil edildiğinden çekildiği, istifanın asile tebliğinden itibaren 15 gün sereyle daha vekilin görevinin devam edeceği, dosyada vekaletnamesi bulunan vekillere bu sürede tebligat yapıldığı, bir vekile tebligat yapılmasının yeterli olduğu, ayrı ayrı tüm vekillere tebliğ yapma zorunluluğu olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/13-607 esas 2015/772 karar sayılı ilamında da bu hususa açıkça işaret edildiği, Tebligat Kanunu 11. Maddesinde bunun açıkça düzenlendiği anlaşıldığından, vekilin bu konudaki talebi mahkememizce kabul edilmemiş, bir vekile yapılan tebligat yeterli görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, İstanbul… İcra müdürlüğünün… esas ve …8 Esas sayılı dosyaları ile … İcra Müdürlünün … Esas sayılı dosyalarına konu alacakların kaynağı olan 07/08/2019 tarihli SULH VE YAPILANDIRMA PROTOKOLÜ’ndeki imzaların davacı borçlulara ait olmadığı ve bir borcun bulunmadığından bahisle menfi tespit ve tedbiren takibin durdurulması istemine ilişkindir.
Davacılar hakkında takibin kesinleştiği, ilamsız takibe itiraz etmediğinden İİK’nın 72/3. Maddesi uyarınca artık takibin durdurulamayacağı, itiraz hakkını kullanmayan borçluların artık HMK’nın 209. Maddesine dayanamayacağı gibi takip hukukuna ilişkin ayrık düzenleme olduğu anlaşıldığından takibin durdurulması konusundaki talebin reddine karar verilmiştir.
İnkar edilen protokoldeki imzaların davacılara ait olduğu, şirketleri temsile yetkili olan Durmuş, Sami ve …’ın tamamının protokolü imzaladığı, dolasıyla protokolün bağlayıcı olduğu anlaşılmış, davacıların imza inkarı ve eksik temsile ilişkin itirazlarının yersiz olduğu anlaşıldığından borç miktarının tespitine yönelik mali incelemeye geçilmiştir.
Protokol tarihi 07/08/2019, vadesi 30/08/2019, takip tarihi 16/01/2020, dava tarihi ise 30/12/2020 olduğu anlaşılmaktadır. Düzenlenen protokol ile borç yenilendiğinden ve tüm davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, kefaletin geçerli olduğu ve davacıları bağladığı anlaşılmıştır. Bu nedenle protokol ile belirlenen asıl alacak ve cezai şarttan davacıların tamamının sorumlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
İlk bilirkişi tarafından sunulan rapor ve ek raporu uyuşmazlığı çözmek ve aydınlatmak uzak olduğundan mahkememizce dikkate alınmamıştır.
Son bilirkişinin sunduğu ikinci ek raporunda yapılan tespitler üzerinden mahkememizce resen hesaplama yapılmış olup, yapılan incelemede protokolle belirtilen vadeye kadar bir ödeme yapılmadığı, Protokol tarihinde belirtilen vade olan 30/08/2019 tarihinden sonra ama takipten önce yapılan ödeme miktarının toplam 572.694,61TL olduğu, sözleşmeyle bir faiz kararlaştırılmadığından avans faizi uygulanması gerektiği, vadeden itibaren 16/01/2020 olan takip tarihine kadar işlemiş avans faizin 322.702,48TL olduğu, toplam 5.086.898,10TL ettiği, bu durumda takip tarihi itibarıyla yapılmış toplam 572.694,61 TL olan ödemeler mahsup edildiğinde kalan borç miktarının 4.514.203,49TL edeceği, takip tarihi itibarıyla davacıların protokol ile belirlenen bakiye borcunun 4.514.203,49TL olduğu, asıl borç yönünden bu kısım için davanın haksız olduğu ve reddi gerektiği, takip çıkışı 5.536.789,34 TL olduğuna göre geri kalan 1.022.585,44‬TL yönünden davacıların haklı olduğu, bu miktar için borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın, belgesi sunulmayan harici ödeme iddiaları, protokolden önceki ödeme belgeleri ve dava dışı başka şirkete verilen ve yine Protokol tarihinden önceki çek ödemeleri mahkememizce dikkate alınmamış ve itibar edilmemiştir. Bunların borçtan mahsubu talebi mahkememizce kabul edilmemiştir.
Takip tarihi ile dava tarihi arasında ise; 18/06/2020 tarihinde 250.000,00TL, 16/07/2020 tarihinde 104.709,51TL, 22/07/2020 tarihinde 70.000,00 TL, 24/07/2020 tarihinde 30.000,00TL, 27/08/2020 tarihinde 210.000,00TL, 25.09.2020 tarihinde 50.000,00 TL, 28.09.2020 tarihinde 50.000,00
TL, 28.09.2020 tarihinde 200.000,00
TL, 27.10.2020 tarihinde 250.000,00
TL, 27.11.2020 tarihinde 250.000,00
TL ve 26.12.2020 TL olmak üzere toplam 1.714.709,51TL’nin ödendiği anlaşılmıştır. Bu miktarların infazda icra müdürlüğünce mahsubu gerekmektedir.
Bilirkişi tarafından belirtilen; İstanbul… İcra Müdürlüğünün…E, … E,… E, ve … esas sayılı dosyaları ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, … E, … E, … E, … E,… E,… E ve… Esas sayılı takip dosyalarının alacaklı davalı vekilinin feragat beyanıyla kapatıldıkları ancak bir ödeme belgesinin bulunmadığı, bu durumda sunulan ödeme belgelerinin bu dosyalara sunulan feragat beyanı ile ilgili olduğu ve mükerrer mahsup olmaması için takip dosyalarındaki borcun ödenmiş gibi yeniden hesaptan mahsup edilemeyeceği anlaşıldığından mahkememizce hesaplamaya dahil edilmemiştir.
Bilirkişi tarafından aylık %3,5 oranı üzerinden takip ile dava tarihi arasında faiz hesaplanmış ve buna göre takip ile dava tarihi arasındaki ödemeler mahsup edilerek dava tarihi itibarıyla bakiye borç 6.471.393,95 TL
olarak tespit edilmiş ise de, faiz oranı ve hesaplama yönteminin hatalı olduğu, takipten sonra yapılan ödemelerin toplamı olan 1.714.709,51TL’nın belirtilen tarihleri itibarıyla icra müdürlüğünce avans faizi ve tahsil harçları ile vekalet ücreti gibi ferilerinin hesaplanarak asıl alacaktan mahsubu gerektiği, infazda tereddüt oluşturmamak ve infazı kabil bir hüküm kurmak gerektiği anlaşıldığından bu harici ödemelerin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Protokol ile belirlenen 1.500.000,00TL cezai şartın geçerli olduğu, belirlenen vadede ödememe halinde protokole aykırı davranış sayılarak cezai şart düzenlendiği, belirlenen cezai şart miktarının davacıların ekonomik mahvına sebep olacak miktarda olmadığı, bunun istenmesinde davalının haklı olduğu ancak faizin avans faizi olması gerektiği anlaşılmış, bu alacağa ilişkin davanın reddine alacak avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir. Bilirkişinin yasal faiz hesaplaması hatalı olup mahkememizce bilirkişi değerlendirmesi dikkate alınmamıştır.
Davacı taraf, fazla ödemeler yaptığını savunmuş ise de, protokol ile yenilenen borcun miktarının ve yapılan belgeli ödemelerin sabit olduğu, taraflar arasında protokolden sonra başka bir ticari ilişki ve borç oluşmadığına göre yapılan tüm ödemelerin bu borcun tasfiyesi amacına yönelik olduğu, belgesiz ödemelerin ve protokolden önceki ödemelerin ve ödenmemiş çek ve senetlerin ve feragat beyanıyla kapatılmış takip dosyalarındaki borcun ve başka şirketlere yapılmış ödemelerin borçtan mahsubunun mümkün olmadığı, tarafların tacir olup basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorunda olduğu, kötü ödeyen iki kez öden prensibi uyarınca davanın ıspatlanamayan iddialarına itibar edilmemiştir.
Dava konusu edilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki alacaklının dosyamız davalısı olmadığı, protokol ile 140.000,00TL ödeneceği belirtilen avukat…olduğu anlaşıldığından, bu takip dosyasına yönelik davacıların davalıya karşı açtığı menfi tespit davasında davalının pasif husumeti bulunmadığından usulden red edilmiştir.
Bu çerçevede mahkememizce yapılan değerlendirmelerde, davacıların imza inkarına ve sahteciliğe yönelik iddiaları ıspatlanamadığından, yapılan hesaplama uyarınca davanın İstanbul …İcra müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası yönünden faiz oranı dışında reddine, … Esas sayılı dosya yönünden kısmen kabulüne, İstanbul … İcra müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, kötü niyet sabit olmadığından ve takipte tedbir uygulanmadığından kötü niyet tazminatına yer olmadığına karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce duruşmada kısa kara kurulurken yazım hatası nedeniyle ikinci bentte belirtilen icra dosya numarasının son rakamı olan 9 yerine 3 olarak yazılmış ise de, fark edilen bu hata gerekçeli kararda düzeltilmiş ve doğru dosya numarası yazılmıştır.
HÜKÜM :
Davacının davasının KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ İLE;
1-İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yönelik davanın, pasif husumet yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Davanın, İstanbul … İcra müdürlüğünün…ı dosyasındaki alacak miktarı yönünden reddine, ancak faiz oranı yönünden kabulü ile takibin 1.500.000,00 TL asıl alacak ve takipten itibaren avans faizi ile birlikte devamına,
3-Davanın, İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası yönünden kısmen kabulü ile; takip öncesi yapılan ödemelerin mahsubu ile takip tarihi itibari ile alacak miktarının 4.514.203,49 TL olduğunun tespitine ve bu miktara takipten itibaren avans faizinin uygulanmasına, geri kalan kısım yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitinin, takipten sonraki ödemelerin (gerekçe kısmında ödeme tarihleriyle birlikte belirtilmiş olan toplam 1.714.709,51TL) infaz aşamasında icra müdürlüğünce değerlendirilmesine,
4-Kötü niyet sabit olmadığından tazminata yer olmadığına,
5-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 39.120,76 TL harcın, peşin alınan 109.382,75‬ TL harçtan mahsubu ile, artan 70.261,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
6-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 86.177,25 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine,
7-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 364.142,03 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 16.896,45 TL yargılama giderinin, imza inkarı nedeniyle alınan rapor için ödenen bilirkişi ücretinin davacı üzerinde bırakılarak kalan kısmın, davanın kabul/red oranına göre 706,14 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine, geri kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından sarfedilen toplam 2.200,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 2.066,02 TL’nin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine, geri kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı tarafça peşin ödenen ve kabul edilen kısma isabet eden 39.120,76 TL harcın davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine,
11- Artan gider avansının, karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
12- İmza inkarı nedeniyle alınan rapor üzerine düzenlenen Adli tıp fatura gideri olan 1.295,00TL’nin davacılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/12/2023

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır