Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/69 E. 2021/91 K. 08.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/458 Esas
KARAR NO : 2021/198 Karar

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 15/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava dışı…’nun müvekkili şirket nezdinde 08.04.2011/2012 vade tarihleri arasında … nolu 3S Sağlık Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı bulunduğunu, sigortalı … 22/09/2011 tarihinde yaya olarak seyir halinde iken dava dışı … Ltd. Şti.’nin maliki, dava dışı…’nın sürücüsü olduğu, dava dışı …A.Ş. Nezdinde 12.04.2011/2012 vade tarihleri arasında … /… nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortal… plakalı aracın çarpması neticesinde meydana gelen maddi hasarlı yaralanma trafik kazasında yaralandığını, mevcut kaza neticesinde yaralanan sigortalı …’nun tedavi giderleri için … A.Ş.’ne 16.12.2011 tarihinde 18.336,94-TL müvekkili şirket tarafından ödendiğini, öncelikle ödenen 18.336,94-TL için davalıya karşı İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası ikame edilerek rücuen talep edildiğini, bu dava devam ederken sigortalının tedavisinin devam ettiğni, bu sefer de 22.05.2012 tarihinde…A.Ş.’ye 24.053,76 TL daha ödeme yapmak mecburiyetinde kalındığını, daha sonra bu bedelin de derdest olan davada davalıdan ıslah yolu ile talep edildiğini, bu nedenlerle şimdilik 24.053,01-TL tazminatın ödeme tarihi olan 22.05.2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 08/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili, dava dilekçesinde, sağlık sigortası poliçesine istinaden sigortalısı olan dava dışı …’nun 22/09/2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu dava dışı Sigortalı …’nun tedavisi için 24.053,01-TL davacı şirketin 22.05.2012 tarihinde ödediği 18.336,94-TL tedavi giderinin müvekkili kurumdan rücuen tahsilini istediğini, müvekkili kurum aleyhine yürütülen dava haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu kaza sonrasında müvekkili kurum tarafından dava dışı sigortalının tedavisi için sarfedilen tedavi giderlerinin belirlenmesi için kurum içi yazışmalarına devam ettiğini, bu nedenlerle, müvekkili kuruma başvuru yapılmadan dava açılmış olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, görev itirazlarının kabulü ile davanın görevsizlik nedeniyle reddine, zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine ve davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyanın UYAP çıktısı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacının dava dışı sigortalısına yapmış olduğu ödemenin rücuen tazminine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Bu açıklama ışığında dosyaya bakıldığında; tarafların her ikisinin de tacir sıfatını hazi olduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı bir kamu kurumu olsa da haksız fiillerinden dolayı tacir gibi sorumlu olacağı Yargıtay içtihatlarıyla da müstakar bir biçimde kabul edilmektedir. Ancak davanın niteliği itibariyle TTK 1472. Maddesine dayandığı, davacının sigortalısına halef olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı sigorta şirketi sigortalısının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken huzurdaki dosyada davacı tarafın tacir olmadığı, bir ticari işletmesi bulunmadığı, dolayısı ile dava konusunun mahkememizin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirme şartının yerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6100 Sayılı Kanunun 2. Maddesinde bulunan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi ile Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme olarak belirlenmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı arasında haksız fiil nedeni ile meydana geldiği iddia edilen bir zarara istinaden dava ikame edildiğine göre uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu değerlendirilip HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-)HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-)HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır