Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/607 E. 2023/696 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/607 Esas
KARAR NO : 2023/696
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında davalıya ait … Projesi içindeki arazinin tamamının hafriyat işleri için sırasıyla 3 ayrı sözleşme yapıldığını, yaklaşık toplamda 1.400.000 m3 olan hafriyat işinin ilk etabının 700.000 m3 lük kısım için öncelikle 26.07.2019 tarihinde … … … İşleri Sözleşmesinin yapıldığını bu kısım işin 17.12.2019 tarihinde bitirilerek teslim edildiğini, birbirinden farkı tarihlerde sözleşmeler yapılmasına rağmen 26.07.2019 tarihinden itibaren işin yapılacağı taşınmazda tüm işi yapacağı taahhüdü nedeniyle bir çok imalat ve hazırlıkları yaparak ilk günden itibaren sahada iş yapmayı beklediğini, davalı tarafından bekletildiğini, davalının basiretli bir tacirden beklenmeyecek davranışları sonucu davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, 26.07.2019 -31.12.2019 tarihli arasında geçerli ilk sözleşmenin 3.1 maddesi 3. Paragrafında İşbu sözleşmeye esas birim fiyatlar 2019 ve 2020 yılları için öngörülen sözleşme konusu tüm toprak işleri için sabit ve geçerli olduğu hükmü çerçevesinde 2020 yılında sözleşme konusu alanda iş ve buna göre yeni sözleşme yapılacağının taahhüt edilmesi üzere davacının işi teslim ettiği 17.12.2019 tarihinden Ssonra taşınmazda kalmaya devam ettiğini, 17.12.2019 tarihinden sonra yeni bölge için 17.02.2020 tarihli ikinci ytenin düzenlendiğini, bu sözleşme düzenlenir düzenlenmez davacının … Emniyet Müdürlüğüne Patlayıcı Madde Satınalma ve Kullanma İzin Belgesi müracaatında bulunulduğunu, deneme amaçlı patlama için 21.02.2020 tarih ve 2002-03 sayılı izin alındığını,Sonrasında 09.03.2020 tarihli üçüncü sözleşmenin düzenlendiğini, Noter tasdikli olan sözleşmeyle davacı müvekkilinin 25.03.2020 tarihinde … Emniyet Müdürlüğüne Patlayıcı Madde Satınalma ve Kullanma İzin Belgesi müracaatında bulunarak 6 ay geçerli izin aldığını, her iki izin belgesine müracaat edilirken yapılacak patlatmanın etrafa ve zemine zarar vermeyeceğine dair bedeli mukabili … ve … Üniversitesinden rapor alındığını, 09.03.2020 tarihli sözleşmeden sonra ortaya çıkan Covid-19 nedeniyle davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini ertelediğini, 26.07.2019 tarihinden itibaren makine, ekipman ve personeli ile sözleşme sahasında olmasına rağmen yer tesliminin yapılmadığını, davalının 10 aya yakın bir zaman yükümlülüklerini yerine getirmeyerek davacının ağır zarara uğratıldığını, 17.12.2019 dan 19.10.2020 tarihine kadar 10 aya yakın zamanda maliyet/zarar altına giren müvekkilinin 09.03.2020 tarihli sözleşmenin yerine getirilmesini beklediğini, davalının 17.02.2020 tarihli sözleşmeyi fesih gayretine girdiğini, akabinde 09.03.2020 sözleşme de dahil tüm sözleşmeleri gerekçesiz feshettiğini beyan edip davacının sahadan çıkmasını istediğini, davalının ilk önce … Noterliği 06.08.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile 17.02.2020 tarihli sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davacının … Noterliğinin 20.08.2020 tarih ve … sayılı cevabi ihtamamesi ile 17.02.2020 tarihli sözleşmenin, 09.03.2020 tarihli sözleşmenin yapılmasıyla zaten mülga olduğunu, buna karşılık geçerli ve halen devam eden 09.03.2020 tarihli sözleşme nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin devam ettiğini, davalının … Noterliği 24.08.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 09.03.2020 tarihli bir sözleşme olmadığını, sadece 17.02.2020 tarihli sözleşmenin 09.03.2020 tarihinde noterde tasdik ettirildiğini, taraflar arasındaki tüm sözleşmelerin feshedildiğinin bildirildiğini, davacı müvekkilinin … Noterliğinin 28.08.2020 tarih ve … sayılı ihtarname ile 09.03.2020 tarihli sözleşmenin ıslak imza ile düzenlendiğini noter tasdikinin 20.03.2020 tarihinde yapıldığını, bu sözleşmeye dayanılarak 6 ay geçerli patlayıcı madde kullanma izni alındığını, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği için işe başlanamadığını, 8 ayı aşkın süre makine kirası, personel ücreti, barınması ve bakımı ile sair sosyal hakların ödenmek zorunda kalındığını, işin yapılacağı ümidiyle taşınmazın tamamına elektrik, tel çit döşemesi, şantiye ofisi tesisi gibi imalatlar yapıldığını, yoksun kalınan kar ve bu harcamalar için yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, davalının ….Noterliği 02.09.2020 tarih ve … sayılı ihtarnameyle ısrarını sürdürdüğünü 09.03.2020 tarihli sözleşmenin de 06.08.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtar ile fesih edildiğini, 15 günlük fesih döneminin sona erdiğini davacı müvekkilinin 23.08.2020 tarih itibariyle haksız işgalci sayıldığını bildirdiğini, dav: … Noterliğinin 03.09.2020 tarih ve … sayılı ihtarında, 06.08.2002 tarihli beyanda sadece 17.02.2020 tarihli sözleşmenin feshedildiğini, 24.08.2020 tarihli ihtarda ise tüm sözleşmelerin feshedildiğinin beyan edildiğini, ihtarın tebliğ edildiği 26.08.2020 tarihinden 15 gün sonra yani 10.09.2020 tarihinde feshedilmiş sayılacağının bildirildiğini, 10.09.2020 tarihinde sözleşmenin fesih edilmiş sayılacak olmasına rağmen davalının 07.09.2020 tarihinde davacının kendisine ait taşınmazı hukuksuz olarak işgal ettiğini ileri sürdüğünü, davalıyı sözleşmenin 37/1 maddesine göre uzlaşmaya davet ettiklerini ve davalını uzlaşmaya icap etmediğini, davacının 19.10.2020 tarihinde tahliyeyi tamamlayabildiğini, davalının müvekkili tarafından yapılan ve sökülebilir olan aydınlatmaların sökülmesine izin vermediğini, davalının tüm sahanın işlerinin verileceği taahhüdünde bulunulduğundan davalının sözleşmedeki tek taraflı ve neden göstermeden fesih hakkına sığınarak tazminat yükümlüsü olmadığını belirttiğini, davacı sözleşmeye göre tüm sahanın etrafını tel örgü ile çerçevelediğini, ofis ve alt yapı hizmetlerinin maliyetlinin tazminat olarak ödenmesi gerektiğini, davalının davacıyı 10 ay beklettiğini, davacının 17.02.2020 ve 09.03.2020 tarihli sözleşmelerin tüm hazırlıklarını tamamlayıp işe başlamayı beklerken davalının tek taraflı feshi sonucu sözleşmenin yerine getirilmesi için 2,5 milyon TL masraf yapıldığını, sözleşmeden beklediği yaklaşık 4 milyon TL kardan mahrum kaldığını, davacı Müvekkilinin makineleri ve personeli ile 10 ay boyunca sahada beklediği için başka iş alamadığını, inşaat sezonunun boşa geçirilmesi nedeniyle gelir kaybına uğradığını, davalının, davacı müvekkilini inşaat sezonu olan yaz sezonu dahil 10 ay hiçbir iş yapmadan beklettikten sonra haksız işgalci şikayetiyle küçük düşürücü ve suçlayıcı tavır ile davacının itibarını yerle bir ettiğinden manevi zarar taleplerinin olduğunu, bu nedenlerle tek taraflı ve haksız feshedilen sözleşmeye bağlı olarak, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak şartıyla, Sözleşmeye hazırlık ile sözleşmenin ifası uğruna yapılan gider, masraf, harcamalar v.s. karşılığı olarak şimdilik 100.000 TL, mahrum kalınan kar karşılığı şimdilik 100.000 TL, haksız ve nedensiz fesih ile fesih sonrasındaki kötü muamele nedeniyle davacının müşterileri, çalışanları ve diğer üçüncü şahıslar nezdinde itibarının ağır zedelenmesi nedeniyle şimdilik 100.000 TL manevi zarar olmak üzere toplam 300.000 TL nin, sözleşmenin fesih edilmiş sayıldığı 10.09.2020 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, proje kapsamındaki hafriyat işleri için davacı ile farklı tarihlerde sabit birim fiyat esaslı iki adet sözleşme imzalandığını, ilk sözleşmenin 26.07.2019 tarihinde imzalandığını, sona erme tarihinin 31.12.2019 olduğunu, birinci sözleşmenin Projede yer alan tüm hafriyat işlerini kapsamadığını ve tüm araziyi içine almadığını, 5 aylık sürede arazideki tüm hafriyat işlerinin teknik olarak bitirilmesinin mümkün olmadığını, birinci sözleşme süresinin hitamından sonra tarafların 17.02.2020 tarihinde ikinci sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşmenin 09.03.2020 tarihinde noterden tasdik ettirilerek tarihin güncellendiğini, davacının iddia edildiği gibi 17.02.2020 ve 09.03.2020 tarihli iki ayrı sözleşmenin bulunmadığını, bu iki sözleşmenin aynı olduğunu, üçüncü sözleşmenin olmadığını, yaklaşık 20 gün arayla iki ayrı sözleşme imzalanmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, birinci sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin 710336 m3 harfiyat işini aldığını, ikinci sözleşmede yükleniciye verilmiş olan fazladan iş bulunmadığını, davacının birinci sözleşme kapsamındaki işin 581.546 m3 lük kısmını bitirdikten sonra sert araziye denk geldiğini, bundan sonra işe ancak patlamalı şekilde devam edebileceğini belirttiğini, bunun üzerine davalı şirketin iyi niyet ve sözleşmeye sadakat çerçevesinde yükleniciyi mağdur etmemek amacıyla geri kalan yaklaşık 129.000 m3 lük işin yumuşak arazi olan ikinci parselde devam ettirilmesinin sağladığını, birinci sözleşme kapsamında patlama iznini alamayan davacının, birinci sözleşme süresi bittiğinden ve bu yüzden resmi mercilere ibraz edilecek sözleşme kalmadığından patlama izni alınabilmesi için yeni sözleşme imzalanması gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine davacı şirket ile noter tasdikli ve tarihi sonradan güncellenen ikinci sözleşme yapıldığını, yani ikinci sözleşmenin imzalanması aşamasında birinci sözleşmeden farklı veya fazla bir iş taahhüdünün davalı şirket tarafından davacıya verilmediğini, ikinci sözleşmenin tamamen birinci sözleşme ile verilen iş izni alınabilmesi için yüklenicinin talebi üzerine yapıldığını, yüklenicinin işe mukabil ödemelerin davalı şirket tarafından yapıldığını, sözleşmenin 33. Maddesinin ikinci fıkrasında müvekkili şirketin gerekçesiz ve tazminatsız önel vermek sureti ile fesih hakkının düzenlendiğini, davalı şirketin davacıya gönderdiği … Noterliği 06.08.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 17.02.2020 tarihinde imzalanıp sonradan tarihi 09.03.2020 olarak güncellenmiş olan sözleşmenin fesih bildiriminde bulunduğunu, fesih bildiriminin davacıya ulaştığı günden itibaren 15 gün sonra, yani 23.08.2020 tarihinde sözleşmenin feshedilmiş, sona ermiş olduğunu, davalı şirketin fesih bildiriminin kurucu değil açıklayıcı olduğunu, ikinci sözleşmenin yalnızca patlama izni alınması için yapıldığını ve süresinin 6 ay sonra zaten sona erdiğinden, ikinci sözleşmenin esasında fesih bildiriminden önce sona ermiş bulunduğunu, sözleşmenin süresinin dolduğunu, fesih yapılmasına rağmen davacının şantiye sahasını terk etmemekte haksız olarak direndiğini, … Valiliğine yapılan şikayetin kabul edilmesini müteakip davacının, fesih tarihinden çok sonra sahayı tahliye ettiğini, davacının sahayı terk ederken müvekkili şirkete tahsis edilmiş olan taşınmaza zarar vererek çıktığını, davacının birinci sözleşmenin arazideki tüm hafriyat işlerini kapsadığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, birinci sözleşmenin sona erme tarihinin 31.12.2019 olduğunu ancak sözleşmede işin teslim tarihinin uzayabileceğinin düzenlendiğini, bu nedenle işin tamamlanmasının 2020 yılına sarkabileceği ihtimaliyle düzenleme yapıldığını, eser sözleşmelerinde bu şekilde süre uzatımlarının işin doğası gereği düzenlendiğini, davalı müvekkilinin işin devamı olan ikinci ve sonraki etapların davacıya verileceği yönünde bir talebi, resmi veya fiili bir taahhüdü olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuka uygun şekilde feshedilmiş olduğunu, davacının haksız fesih iddiasının dinlenemeyeceğini, taraflar arasında birinci sözleşmenin 31.12.2019 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, davacı ile bağıtlanan 09.03.2020 tarihli ikinci sözleşmenin ise süre bitiminde veya her halükarda 06.08.2020 günlü önel vermek suretiyle 23.08.2020 tarihinde sona erdiğini, davacının, davalıyı işin tamamı için sözleşme yapmaya zorlamak için şantiye sahasından çıkmamakta direndiğini, sözleşmenin 33. Maddesine göre davalının sözleşmeyi fesih ederek sona erdirdiğini, sahada atıl şekilde ekipman ve personeli ile bekleyen, sahayı haksız işgal eden davacının bu zaman dilimine tekabül eden gider ve harcamaları talep edemeyeceğini, davalının fesih bildiriminin açık olmadığı ve keyfi olduğu yönündeki iddiasının fiili ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının 06.08.2020 tarihli fesih bildiriminde 17.02.2020 başlangıç tarihli olan sonradan noterde onaylanarak tarihi güncellenen ikinci sözleşmenin feshedildiğini açıkça ihbar ettiğini, davacının iddia ettiği 17.02.2020 ve 09.03.2020 tarihli farklı sözleşmelerin olmadığını, sözleşmelerin aynı olduğunu, fesih bildirimi ile tarihi sonradan 09.03.2020 olarak değiştirilen ikinci sözleşmenin feshedildiğinin tekrar belirtildiğini, davacının ihtarlarında sahayı terk etmeme noktasındaki ısrarını yinelediğini, … Valiliğine yapılan başvurunun kabul edildiğini, bu idari kararın davacı tarafça iptal davasına konu edildiğini ve davacının sahayı 19.10.2020 tarihinde tahliye ettiğini, fesih tarihi olan 23.08.2020 ile tahliye tarihi olan 19.10.2020 arasında geçen süre boyunca fuzuli işgal bedelini talep etme haklarını saklı tuttuklarını, birinci sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olsa da ikinci sözleşmenin patlatma izni alabilmesi için usulen yapılan bir anlaşma olduğunu, davacının tartışmaya açılabileceği tek zarar kaleminin olumlu zarar olduğunu, söz konusu ödemelerin davalıya yapıldığını, davacının tahliyeye ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, sökülebilir imalatların sahadan alınmasına izin verilmediği yönündeki iddianın soyut olmasının yanı sıra bu hususta herhangi bir ihtirazı kayıt bulunmadığını, davacının araziye zarar vererek şantiyeyi terk ettiğini, davacının şantiyeyi terk ederken verdiği zararın …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/… D. İş sayılı dosyasında alınan 15.12.2020 tarihli raporda 66.840,00 TL olarak hesaplandığını, davacının bahsettiği uzlaşma davetinin hukuken geçersiz olduğunu ve bahsetmiş olduğu tazminat talebinin soyut iddialara dayandırıldığını beyanla, davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu belgeler ve sözleşmeler mahkememizce incelenmiştir.
…. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/… D. İş sayılı dosyası celbedilip incelenmiştir.
Deliller toplandıktan sonra bilirkişiden rapor alınmıştır.
Mahkememizce seçilen ilk bilirkişi heyetinin 10/08/2021 tarihli raporunda özetle; “Davacının ticari defter tasdik ve beratlarının yasal sürede yapıldığı, ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı ve davacının 2020 yılı ticari defterlerinde davalı yandan alacak bakiyesinin olmadığı, Davalının ticari defter tasdik ve beratlarının yasal sürede yapıldığı, ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı ve davalının ticari defterlerinde 2020 yılı itibariyle davacı yana borcu görülmediği, Dava konusu 17.02.2020 Tarihli ve 09.03.2020 Tarihli … … … Patlatmalı Hafriyat İşleri Sözleşmelerinin aynı içerikli olduğu ve aynı işin yapımı için imzalandığı, Dosya kapsamında sözleşmenin uygulamaya geçmemesi nedeniyle dosyaya sunulan belgelere göre yapılan inceleme sonucunda sözleşmenin 33.2. maddesine göre davacının talep edebileceği zarar bedeli olarak ispat edilebilen 62.540,00 TL + 123,83 TL + 172,43 TL + 1.178,58 TL+ 9.320,02 TL=73.334,86 TL edebileceği, Sözleşmenin 33.2. maddesine göre kar kaybı talep edilemeyeceği, kay kaybı talebi için sözleşmenin uygulanması halinde yapılması gereken masraflar, giderler, vergiler vesairenin ne olduğuna dair dosyada somut deliller olmadığı için kar kaybı hesabının yapılamadığı, Manevi tazminat talebi ve miktarının mahkemenin takdirinde olduğu ” bildirilmiştir.
İtirazlar doğrultusunda alınan ek raporda özetle; ” kök raporumuzla yapmış olduğumuz tespitler korunmakla beraber; Davacının mahrum kaldığı muhtemel kar payının 700.000metreküpX13,60TL/m3 x 0,10kar oranı = 952.000,00 TL olacağı” bildirilmiştir.
Mahkememizce seçilen mali müşavir bilirkişi 04/09/2021 tarihli raporunda özetle ; “Davacı şirketin 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı, Davacının 2020 yılı Yevmiye defterlerinde yapılan inceleme neticesinde, davalı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydetmiş olduğu, Davacının ticari defterlerinde davalı şirket ile cari hesabına ait 06.06.2020 tarihi itibariyle 27.165.24 TL cari hesap alacağının olduğu, Davalı şirketin 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı şirketin 2020 yılı ticari defter incelemesi neticesinde davacı yana 27.165,24 TL borçlu olduğu, Dosyaya mübrez evraklarda davalının faturalara itirazını ihtarname ile yapmadığı, Davacı yanın davalı yanı noter ihtarnamesi ile temerrüde düşürmediği, Davacı yanın icra takibinden önce temerrüde düşürülecek işlem yapılmadığından temerrüdün icra takibi ile oluştuğu, icra takip tarihi olan 08.07.2020 tarihi itibariyle davacı yanın davalı yandan 27.165,24 TL cari alacağa ödeme tarihine kadar avans faiz oranı ile işleyecek faiz hesaplanabileceği kanaatine varıldığını” bildirmiştir.
Mali müşavirden alınan ikinci ek raporda özetle ; “Davacının, dava konusu 26.07.2019 tarihli sözleşme ile 2019 yılında başlayıp birinci dönem olarak 1.400.000 m3 olan hafriyat işinin yarısı olan 700.000 m3 kısım yapılmış olup ilgili harcama toplamı 1/2 si olarak 839.259,17 TL hesaplanmış, 2020 yılında ise yapılan giderlerin tamamı dikkate alınarak davacı tarafından 2.322.347,14 TL yapılan harcamaların bedeli hesaplanmış olup, İşbu gider kalemlerine ait belge, fatura ve davacı tarafından yapılan ödeme dekontları incelendiğini, davacının dava konusu işe ilişkin olarak 2019 yılı ve 2020 yılı toplamı olarak 3.161.606,31 TL harcama yapmış olduğu kanaatine ulaşıldığını,” bildirmiştir.
Alınan bu raporlardan sonra davacı taraf ıslah dilekçesi sunarak, talebini 3.161.606,31TL gider ve 952.000,00TL kar mahrumiyeti olmak üzere toplam 3.913.606,31TL’ye yükseltmiştir.
Islah sonrası dosya mahkememiz heyetine tevdi edilmiş, yeni bir duruşma günü tebliğ edilerek taraflar çağrılmış ve tahkikata devam edilmiştir.
İlk bilirkişilerin raporlarına yapılan itirazlar üzerine mahkememizce, 17/02/2020 ve 09/03/2020 tarihli sözleşmeler bir ve tek sözleşme gibi kabul edilerek hesaplama yapması ve bu sözleşmeler ile 2020 yılının esas alınması suretiyle kusur ve zarar miktarının hesaplanması için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce seçilen yeni bilirkişi heyetinin 06/03/2023 tarihli raporunda özetle ; “Sözleşmenin davalı yan tarafından gerçekleştirilen feshinin haklı bir nedene dayanmadığı, Davacının ya olumsuz zarar ya da olumlu zarar talep edebileceği; olumsuz zararın 73.912,02 TL, olumlu zararın yani kar mahrumiyetinin ise 952.000 TL olarak hesaplandığı, manevi tazminat isteminin Mahkemenin takdirinde olduğu,Tazminat miktarı belirlenirken …. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin 2020/… sayılı Değişik İş Raporu’nda belirtilen 66.840,00 TL’nin davacının tazminat alacağından düşülebileceği sonucuna varıldığını,” bildirmiştir.
İtiraz üzerine alınan 09/08/2023 tarihli Ek raporda özetle ; “dosyaya yeni sunulan belgeler de dikkate alınarak yapılan hesaplamada, dava konusu iş için yapıldığı açıklanmış olan giderlerin 73.912,02TL olduğu, dava konusu iş için mi başka bir iş için mi olduğu içeriğinden anlaşılamayan giderlerin toplamının 835.793,00TL olduğu, işin yapılması halinde hesaplanan kar mahrumiyetinin 952.000,00TL olduğu, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/… D. İş sayılı dosyasındaki raporda belirtilen zararın tam açık olmadığı ancak 66.840,00TL olduğunun belirtildiği, ” bildirmiştir.
Sunulan son rapor mahkememizce yeterli görülmüş ve itirazlar red edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hafriyat işleri sözleşmesi nedeniyle uğranılan zararın ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava konusu itibarıyla manevi bir zarar görülmediğinden, davacının manevi tazminat talebi mahkememizce kabul edilmemiştir.
Maddi tazminat yönünden alınan bilirkişi raporları ve dosyadaki belgeler, sözleşmeler birlikte incelendiğinde, taraflar arasında 2019 yılında yapılan sözleşmenin 31/12/2019 tarihinde sona erdiği, tarafların 17.02.2020 sözleşmeyi yaptığı ve ek iş için anlaşıldığı, aynı sözleşmenin daha sonra bu kez noter tasdikli olarak 09.03.2020 tarihli düzenlendiği, bu iki sözleşmenin bir olduğu, aynı iş için yapıldığı, davacının patlatma izni almak için bunu istediği ve bu nedenle tekrar noter tasdikli olarak imzalandığı anlaşılmıştır.
17.02.2020 ve 09.03.2020 tarihli sözleşmelerde, davalıya önel vermek suretiyle tek taraflı fesih hakkının tanındığı, davalının bu hakkını kullandığı, bu durumda yine sözleşmeye göre davacının ancak fesih tarihine kadar yaptığı harcamaları talep edebileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. 2019 yılında yapılan sözleşme kapsamında davacının bir tazminat alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Fesih hakkını usulüne uygun kullanan davalının, davacıya kar mahrumiyeti adı altında bir borcu olmadığından, talep edilen 952.000,00TL yönünden dava red edilmiştir.
Davacının sunduğu belgelerden, 2020 yılı içinde yapılan harcamalardan bağlantısı belirlenen 73.912,02TL yönünden talep sübuta ermiş ve bu kısım yönünden mahkememizce dava kabul edilmiştir. Ancak 2020 yılında yapılan harcamalardan belgeli olan 835.739,00TL’nin ne kadarının dava konusu iş için harcandığı belli olmadığından, içerikleri itibarıyla dava konusu işle bağlantılı olduğu anlaşılan yakıt gideri, kira gideri, malzeme ve işçi giderleri gibi giderler olduğu görüldüğünden, bu durumda tam miktarı belirlemek mümkün görülmediğinden mahkememizce 6098 sayılı yasanın 50/2. Maddesi gereğince takdir hakkı kullanılarak zararın bunun yarısı olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı değerlendirilmiş ve bunun yarısı olan 417.869,50TL’lik kısmı kabul edilmiştir. Böylece mahkememizce kabul edilen miktar toplamı 491.781,52TL olup, bu miktar üzerinden davanın kabulüne ve fesih tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
…. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/18 D. İş sayılı dosyasından, beton kırığı olduğu, kalitesinin ve değerinin tam belirtilmediği gibi kırılma nedeninin de açık olmadığı anlaşılmış, bu nedenle davanın zarar nedeniyle mahsup talebi mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davacı taraf iddialarında, 2019 tarihli de olsa bir kısım belgelerdeki giderlerin aslında 2020’ye de etki ettiği ve 2020 yılı harcaması kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, ilk sözleşme döneminde davacının katlandığı giderlerin sonradan yapılan yeni bir sözleşmede de dikkate alınamayacağı, yapılan giderlerin davacının ilgili dönem gideri, yani maliyet olduğu, dolayısıyla bu talebin kabulü mümkün olmadığı anlaşılmış ve oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacının kar mahrumiyetine ilişkin talebinin reddine,
2-Davacının masraflar yönünden talebinin kısmen kabulü ile 491.781,52 TL’ nin 10/09/2020 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının takas mahsup talebi yerinde görülmediğinden reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin, manevi bir zarar tespit edilmediğinden reddine,
4-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 33.593,59 TL harcın, peşin alınan 5.123,25TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 61.711,40 TL harçtan mahsubu ile, artan bakiye 33.241,06‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 74.849,41 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 304.654,74TL maddi tazminat yönünden ve 17.900,00 TL manevi tazminat yönünden vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 7.120,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 894,69 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 9.000,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 7.869,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça ödenen 33.593,59 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul/red oranına göre 165,61 TL sinin davalıdan alınarak, geri kalan 1.154,38 TL nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9- Artan gider avansının, karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır