Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/60 E. 2021/377 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/60 Esas
KARAR NO : 2021/377

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 18/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ayakkabı taban imalatı ve satışını yaptığını, davalıya ayakkabı taban satışı yaptığını karşılığında fatura ve irsaliyeler kesilerek davalıya verildiğini, davalının aldığı ürünlerin karşılığı olan ödemeleri yapmadığını bu nedenle icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun itirazı üzerine dosyanın durduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu ancak borcunun bulunmadığını, yapılan tüm teslimatlarda müvekkili tarafından bedelin eksiksiz ödendiğini, teslim olunmadığı halde müvekkili firmaya fatura düzenlendiğini, bu durumun müvekkili borçlu duruma getirmeyeceğini, dava konusu olan fatura ve irsaliyelerin müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacının dava konusu alacağını kanıtlayan hukuki bir delil sunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı/alacaklı şirketin başlattığı takibe davalı tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacağın muaccel olup olmadığı, icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 10/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı ve davalı tarafın 2019 yılı hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin kanuna uygun eksiksiz olarak tutulduğunu, dava konusu icra takibine konu edilen 5 adet faturadan 4 tanesinin davalı defterinde kayıtlı olmadığını, davalı davacıdan mal almadığını savunduğundan davalı defterinde kayıtlı olmayan ve dava konusu edilen 1 adet fatura kapsamındaki malların davalıya teslim edildiğinin davacı tarafça ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafından davalıya düzenlenen 17.04.2019 tarihli 85.999,70 TL tutarlı faturanın davalıya tesliminin ispat edildiğinde mahkemece faturanın kabul edilmesi halinde, davacı tarafın davalı taraftan kaydi olarak 102.300,45 TL alacaklı olduğu kanaatine varılacağını, ayrıca 20.460,09 TL icra inkar taziminatı tabinde bulunabileceğini, davacı tarafın davalıya düzenlenen 17.04.2019 tarihli faturanın mahkemece kabul edilmemesi halinde, davacı tarafın davalıdan kaydi olarak 16.300,75 TL alacaklı olduğunu, ayrıca davacının 3.260,15 TL icra inkar tazminatını talep edebileceğini ” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 02/12//2020 tarihli dilekçe ile davalı tarafça ticari defterler ekaydedilmeyen faturanın daha sonra davalı tarafça KDV beyanı için kullanıldığını , bu hususun davalı tarafın KDV beyannamelerinin getirtilmesi ile anlaşılabileceğini ifade ederek rapora itiraz ettiklerini belirtmiştir. Davalı taraf 15/02/2021 tarihli dilekçe ile 85.999,70 TL bedelli faturanın müvekkilinin ticari defterlerinde yer almadığını, davacı tarafça bilirkişi ücretinin süresinde yatırılmadığını, davacının defterlerinin usulsüz olarak tutulduğunu ifade ederek rapora itiraz etmiştir.
Mahkememizce davalı tarafa ait KDV beyannameleri istenmiş, 01/02/2021 tarihinde …Dairesi Müdürlüğü’nce ilgili belgeler gönderilmiş ve dosya itirazlar doğrultusunda ek rapor hazırlaması için bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi hazırladığı 23/03/2021 tarihli ek raporunda KDV beyannamelerinde 85.999,70 TL bedelli faturaya dair somut bir veri bulunmadığını ifade etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf 15/02/2021 tarihli dilekçe ile 85.999,70 TL bedelli faturanın müvekkilinin ticari defterlerinde yer almadığını, davacı tarafça bilirkişi ücretinin süresinde yatırılmadığını, davacının teslim hususunu ispatlamadığını ifade ederek rapora itiraz etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 15/09/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı ve davalı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın fatura bedellerinden kaynaklandığı görülmüştür. TTK’nın 21. Maddesine göre “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
Bu noktada alacak kalemleri yönünden ikili bir ayrım yapmak gerekmektedir. Şöyle ki 16.300,75 TL bedelli alacak her iki tarafın ticari defterlerinde yer almakta iken 85.990,70 TL bedelli alacak kaleminin yalnızca davacı tarafın ticari defterlerinde yer aldığı, davalı tarafın ticari defterlerinde bu hususa ilişkin herhangi bir kayıt yer almadığı görülmektedir.
TTK’nın 222. Maddesinin 3. Fıkrasına göre İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Böylece 16.300,75 TL alacak yönünden her iki tarafın ticari defterlerinde yer alması ve davacı tarafça BS formlarının verilmiş olması nedeniyle yeterli kanaat oluşmuş; ancak 85.990,70 TL bedelli faturalar yönünden davalı tarafın ticari defterlerinde bu hususa dair bir kayıt yer almaması bu nedenle davacı tarafın ticari defterlerinin kendisi lehine kullanılamaması, alacağı kanıtlayan başka bir delil de sunulmaması nedeniyle bu alacak yönünden alacağın varlığına yetecek kanaat oluşmamıştır.
Son tahlilde davacının üzerine düşen ispat mükellefiyetini 16.300,75 TL alacak yönünden ifa ettiği anlaşılmış, tarafların her biri lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, 85.990,70 TL bedelli faturalar yönünden ise davacı üzerine düşen ispat şartını yerine getiremediği değerlendirilmiş, davacının ispat şartını sağladığı 16.300,75 TL asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne; kalan kısım yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
A. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Es sayılı takibine vaki itirazın 16.300,75 TL alacak yönünden davacı lehine sonuç doğurmak üzere İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA
B. 85.990,70 TL’ye yönelik talebin REDDİNE,
C. İtiraz kısmen haklı olsa da ve alacak likit ve davalı borcunu belirleyebilecek olduğundan kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 3.260,015 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.113,50-TL harçtan peşin alınan 1.235,54-TL harcın mahsubuna,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 1.289,94 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 700 TL bilirkişi ücreti, 136,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 836,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 133,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 11.978,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 210,33-TL sinin davalıdan, 1.109,66- TL sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,

8-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/05/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.