Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/578 E. 2021/258 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/578 Esas
KARAR NO : 2021/258 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 10/11/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; … … (T.C.No: …) isimli şahısın Müvekkil Şirket’in sağlık sigortası güvencesi kapsamında bulunduğunu, sözü edilen sigortalının, 21.09.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığını, kaza sebebiyle tedavi gördüğünü, söz konusu tedavi giderlerinin müvekkil şirket tarafından karşılandığını, müvekkili şirketin sigortalısının yaralanmasına sebep olan … Plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS ile sigortalı olduğunun tespit edildiğini, sigortalının halefi olduğu hususu 06.04.2020 tarih sayılı yazı ile davalı şirkete bildirildiğini, söz konusu yazı ile; tedavi masraflarının Sağlık Uygulaması Tebliği’ ni (SUT) aşan kısmı 77.914,77-TL olduğunu, bu tutarın davalı şirket tarafından ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, diğer davalı SGK’ya ise; 05.05.2020 tarihli yazı ile ilgili tedavi masraflarının SUT kapsamında kalan kısmının 4.006,90-TL olduğu ve bu tutardan sorumlu olduğu bildirilerek ödeme yapılması talep edildiğini, ancak davalı SGK tarafından da Müvekkil Şirkete ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle yargılamayı gerektiren alacaklarının davalı için tespit edilecek sorumluluk oranları kapsamında, şimdilik 5.000,00- TL tazminatın, müvekkili şirketin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilerek, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sompo Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu tedavi gideri talebi, yasa değişikliği ile SGK’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli giderlerden olduğunu, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bunun yanında, uyuşmazlık, poliçe tanzim tarihi olan 09.02.2018 tarihi itibarıyla yeni genel şartlara tabi olup müvekkili şirket’in bu talep hakkında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığının sabit olduğunu, dosya yeni genel şartlara tabi olduğundan tedavi gideri teminat dışı olduğunu, bu nedenlerden ötürü, davacı tarafların talebine konu tedavi teminatı kapsamında yer alan tedavi, geçici iş göremezlik ve geçici süreli bakıcı tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, işbu nedenle bu taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere, müvekkili şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğu gözetilerek kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne sevk edilmesini talep etme zarureti doğduğunu, müvekkili şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacının zararın artmasında kusuru bulunması halinde hesaplanacak tazminattan müterafik kusurun tenzili gerektiğini, işbu nedenle bu hususun da araştırılması gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usulden reddine, usulden red sebeplerinin şu aşamada kabul görmeyecek ise yapılacak yargılama sonucunda davanın esastan reddine karar verilerek, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin 25/12/2020 tarihli dava dilekçesine karşı cevap ve beyan dilekçesini özetle; Dava dilekçesinde 5.000,00 TL”nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkil kurumdan tahsili talep edildiğini, müvekkil kurum huzurdaki davada yasal hasım konumunda olduğundan ve kamu kurumu olan müvekkil kurumdan özel düzenleme bulunmaması durumunda yasal faiz oranlarını aşan oranlarda faiz talep edilmesi mümkün olmadığını, davacı şirketin müvekkil kurumdan talep ettiği faiz oranına itiraz ettiğini, dava dışı … ‘ın 21/09/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda müvekkil kurum tarafından sarf edilen tedavi giderleri ile ilgili olarak müvekkil kurum yazışmaları devam ettiğini, ödeme defi’nin yargılamamanın her aşamasında ileri sürülebileceği de dikkate alınarak, kurum kayıtlarına dayalı olarak ödeme belgesi sunma ve ek beyanda bulunma haklarının saklı tutulmasını belirterek görev itirazlarının kabulüne ile davanın görevsizlik nedeniyle reddine, zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddini ve yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine ve davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacının dava dışı sigortalısına yapmış olduğu ödemenin rücuen tazminine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında davalı Sompo Sigorta A.Ş yönünden tefrik kararı verilerek anılan davalı yönünden dosya mahkememizin 2021/187 esasına kaydedilmiş ve bu esas numarası üzerinden yargılamanın devamına karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Bu açıklama ışığında dosyaya bakıldığında; tarafların her ikisinin de tacir sıfatını haiz olduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı bir kamu kurumu olsa da haksız fiillerinden dolayı tacir gibi sorumlu olacağı Yargıtay içtihatlarıyla da açık bir biçimde kabul edilmektedir. Ancak davanın niteliği itibariyle TTK 1472. Maddesine dayandığı, davacının sigortalısına halef olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı sigorta şirketi, sigortalısının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken huzurdaki dosyada davacı tarafın tacir olmadığı, bir ticari işletmesi bulunmadığı, dolayısı ile dava konusunun mahkememizin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirme şartının yerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6100 Sayılı Kanunun 2. Maddesinde bulunan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi ile Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme olarak belirlenmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı SGK arasında haksız fiil nedeni ile meydana geldiği iddia edilen bir zarara istinaden dava ikame edildiğine göre uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu değerlendirilip HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı SOMPO SİGORTA yönünden, dosyanın tefriki ile mahkememizin başka bir esasa kaydına,
2-Davalı SGK yönünden, Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
3-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır