Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/577 E. 2022/74 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/577 Esas
KARAR NO : 2022/74
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2020
KARAR TARİHİ : 31/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin 09/11/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; … …’ün … Mah. … Cad. No: … İç Kapı, No: … /İstanbul adresindeki ekli vergi levhasında da görüleceği üzere 13/0/2014 tarihinden itibaren faaliyet yürüttüğünü, 11/05/2018 tarihinde aynı adreste ekli yoklama fişine görüleceği üzere … A.Ş. İle yaptığı bayilik sözleşmesine istinaden mobilya dükkanı açtığını ve bu durumu vergi dairesine bildirdiğini, … …’ün mülkiyeti de kendisine ait olan taşınmazda kendi nam ve hesabına bir işletme açıp faaliyetlerine devam etmekte iken 06/01/2020 tarihinde davalı tarafça … …’e ait iş yerinde … İcra Müdürlüğünün 2017/… E. Sayılı dosyası gereği … İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyası ile haciz işlemine başlandığını, borçlusu … … olan işbu dosya ile … … işyerinde ilgisi olmamasına rağmen haciz işlemi yapılmak istendiğini, müvekkillerinin itirazlarına rağmen haciz işlemlerine başlandığını müvekkilleri malların yediemin olarak kendilerine bırakılmasını talep etmesine rağmen bu talebin de hukuka aykırı şekilde yerine getirilmediğini, ve yapılan haciz işlemine itiraz etmelerine rağmen cebri icra işlemlerine başlandığı ve müvekkili … …’e ait olan 3 takım mobilyanın haczedildiğini, cebri icra tehdidi altında kalan müvekkillerinin mağaza faaliyetlerinin aksamaması akrabaları … ‘un ticari itibarının zedelenmemesi ve mallarını hacizden kurtarabilmek için haciz tehdidi altında alacaklı yan vekili ve icra memuru baskısı ile 70.000,00 TL bedelli bono düzenleyerek alacaklı yan vekiline teslim ettiğini, senet üzerindeki düzenleme tarihi ve vade tarihi de müvekkillerinin rızası hilafına çok yakın tarihli olarak düzenlendiğini, bu durum ise müvekkillerinin dava yoluna gidemeden tekrar senede dayalı olarak haczi tehdidi altında kalmasına neden olduğunu alacaklı vekili buna ek olarak 06/11/2020 tarihli bir protokol düzenleyerek … İcra Müdürlüğünün 2017/… E. Sayılı dosya borcuna bianen bononun alındığını bononun ödenmemesi halinde icra takibi yapılacağını kayıt altına alarak müvekkilleri … …, … … ve … …’a imzalattığını, işbu protokol de cebir icra tehdidi altında alınmış olduğunu, müvekkillerinin iradesinin yansıtmadığını, dava konusu ve haricen bir miktar ödeme alan davalı vekili ve icra memuru tarafından tüm bu işlemlerin sonunda … … mağazasındaki eşyalar araca yüklenmemiş gibi borçluya ait haczi kabil mal bulunamadığından işleme son verildi şeklinde tutanak tutulduğunu, tutulan tutanakla ise müvekkilleri nezdinde cebri icra işlemi yapılmamış müvekkillerinin malları araca yüklenip götürülmeye kalkışılmamış gibi bir görüntü oluşturmaya çalıştırıldığını, yapılan icra işlemleri hukuka aykırı olmasına rağmen … …’ün mağazasında haciz işlemleri yapıldığı ve haciz tehdidi altında ödeme ve senet alındığını, alınan bono hukuka aykırı olup müvekkillerin iradesinin yansıtmadığını müvekkillerinin ilgili bono nedeniyle borçsuzluğunun tespiti gerektiğini beyanla, işbu dava sonuçlanıncaya kadar takibin müvekkiller yönünden taliki ile müvekkiller … …, … … ve … … tarafından düzenlenen 06/11/2020 düzenleme tarihli ve 09/11/2020 vade tarihli 70.000,00 TL bedelli bono dayanılarak takip başlatılamayacağı hususunda tedbir kararı verilmesini, müvekkilleri tarafından düzenlenen bono ve aynı tarihli protokol kapsamında müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, davalı- alacaklının kötü niyetli olması nedeni ile icra ve iflas kanunun 97. Maddesi uyarınca, davalı-alacaklı aleyhine haksız olarak alınan bono değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın dava dilekçesine karşı cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağı’nın tahsili amacı ile … İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasından … … aleyhine haciz işlemi uygulanmak üzere … İcra Müdürlüğünün 2020/… Tal sayılı dosyası ile ilgili adrese gidildiğini, ve davacıların konu borcu üstelendiği ve davacılar ile … İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosya borcuna istinaden protokol yapıldığını, 06/11/2020 tanzim tarihli 09/11/2021 vade tarihli, 70.000,00 TL bedelli bononu davacılar tarafından verildiğini, yapılan protokolde “işbu bononun kayıtsız şartsız bir ödeme taahhüdünü içeren bir kambiyo senedi olduğunu ve bu protokol kapsamında kayıtsız şartsız bono miktarınca borcun borçlu tarafça ödeneceğini, protokolün bu bononun ödeme kayıt ve şartlarının değil ödeme şeklini oluşturan hükümler olduğunu sözleşme serbestisi ilkesi doğrultusunda amaçlayan yegane hususun bu olduğunu kabul ve taahhüt ederler” şeklindeki hususlar yer almakta olup tarafların karşılıklı iradeleri ile protokol imzalandığını, sonrasında işbu protokole riayet edilmemesi üzerine konu bono “… İcra Müdürlüğünün 2017/… E. Sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile tahsili talebidir.” kaydı ile … İcra Müdürlüğünün 2020/… E. Sayılı dosya ile takibe konu edildiğini, davacı tarafların işbu dava konusu bononun takibe konu edilmiş olduğunu … İcra Müdürlüğünün 2020/… E. Sayılı icra takibinin borcunu ödediklerini, taraflarınca icra dosyasına haricen tahsilat bildirimi yapıldığı ve dosyanın infazen kapatıldığını, dolayısıyla işbu dava ile borçlu olmadığı iddia edilen bono ödemesi yapıldığını ve icra dosyasını kapatıldığını, davacılar tarafından imzalanan protokol ile borç üstlenildiğini, ödeme arcı olarak davaya konu bono verildiğini, davaya konu bonodan dolayı davacılar borçlu olduğundan borçlu olmadıkları yönündeki itirazlarını mesnetsiz olduğunu, her ne kadar haciz baskısı ile bononun imzalandığını, iddia edilmişse de, haciz tutanakları ile sabit olduğu üzere haciz işlemi davacılar aleyhine değil, dava dışı borçlular aleyhine uygulanmak için tutanak düzenlendiğini, haciz tutanaklarında da hiçbir haciz işleminin uygulanmadığını,, davacıların haciz baskısı ile bono imzalandığının düşünülmeyeceğini belirterek, borçlu aleyhine haciz işlemi uygulanması halinde dahi, davacıların 3. Kkişi sıfatı ile istihkak iddiasını ileri sürerek ve istihkak prosedürü çerçevesinde hukuki haklarını kullanarak malların kendilerine ait olduğunu iddia ve ispat edebilecek iken, bu yönde hiçbir talepleri olmadığını, davacılar tarafından imzalanan protokol ile borç üstlenilmiş olup, ödeme aracı olarak davaya konu bono verildiğini beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava bağımsız bir dava olduğundan asile tebligat yapılması usule uygun olduğunu, davalı tarafın süresinde sunulmayan cevap dilekçesi bakımından taleplerinin reddi gerektiğini, dava konusu bononun fiili haciz tehdidi altında alındığını ve müvekkillere ait eşyaların hukuka aykırı olarak araçlara yüklenip götürülmeye çalışıldığı kamera kayıtları ile sabit olduğunu, Davalı vekili haciz işlemi yapılmadığını iddia etmişse de dosyaya sunulu kamera kayıtları ile sabit olduğu üzere haciz işlemi müvekkillerin bütün itiraz ve yedieminlik taleplerine rağmen fiili olarak gerçekleştirildiğini, Söz konusu haciz tutanağı ise gerçeği yansıtmadığı gibi müvekkillerin de kabul etmediği imzadan imtina ettiği, borçlu vekili ve hukuka aykırı olarak haciz işlemi gerçekleştiren icra memuru arasında düzenlenmiş bir belge olduğunu, Davalı tarafın iddialarının aksine ispata elverişli olmadığını, Dava konusu bononun haciz tehdidi altında imzalandığı kamera kayıtları ile sabit olduğu gibi tanık anlatımları ile de müvekkillerin iş yerinde fiili haciz işlemi yapıldığı bono ve protokolü imzalamadıkları takdirde mallarının götürülerek satılacağı ile korkutulduğu sabit olduğundan davalı tarafın iddiaları gerçeği yansıtmadığını belirterek, davalı tarafın süresinde verilmeyen dava dilekçesindeki taleplerinin reddine karar verilmesini, Müvekkiller … …, … … ve … … adına … İcra Müdürlüğü 2020/… E. Sayılı dosyasından yapılan haciz işlemleri kapsamında haricen ve ihtirazi kayıt ile davalı vekili … hesabına yapılan 87.000,00(seksenyedibin) TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile istirdadına karar verilmesini, Davalı – alacaklının kötüniyetli olması nedeni ile İcra ve İflas Kanunu 72. Maddesi uyarınca, davalı – alacaklı aleyhine haksız olarak başlatılan takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, Yargılama gideri ile ücreti vekâletin davalı tarafa yükletilmesini, beyan ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinde özetle; Mahkememiz dosyasından dava dilekçesi ve tensip zaptı müvekkil şirkete tebliğe çıkartıldığını ve iş bu tebligatın usulsüz olduğunu, davacı yanın bu hususa ilişkin cevabı haksız olup asile yapılan tebligat yok hükmünde olduğunu, Davaya ilişkin icra dosyası vekil tarafından takip edildiğinden dolayı işbu dava dilekçesi ve tensip zaptının vekile tebliğ edilmesi gerektiğini, Söz konusu davada sırf borcun mevcut olmadığının tespit edilmesi istenmemiş olup ayrıca haciz tutanağının gerçek dışı olduğuna dair iddiaları barındırmaktadır. Bu halde dava sıkı sıkıya icra dosyasına bağlı olup bağımsız bir dava niteliğinde değildir. Nitekim Yüksek mahkemede icra dosyası ile bağlantılı olan ve icra takip işlemlerine dair talepleri barındıran davalarda tebligatın vekile yapılması gerektiği görüşünü pek çok kararında belirtildiğini, 06.11.2020 tarihli haciz işlemi sırasında haciz tutanağında görüleceği üzere hacze kabil mal bulunamadığından haciz ve muhafazaya ilişkin hiçbir işlem yapılmadığını, 11.11.20 tarihli haciz işleminde, haciz mahalline polis memurları eşliğinde gidilmiş olup mahalde bulunan … … söz alarak ” İhtiyati haciz işlemi nedeniyle alacaklı vekili … Şube … Hesabına 20.000 TL gönderdiğine dair bilgi verdiğini, ve başkaca işlem yapılmadan haciz sonlandırıldığını, Söz konusu haciz tutanakları icra memuru tarafından, ikinci haciz işleminde ise hem icra memuru hem de iki polis memuru tarafından imza altına alındığını, Haciz tutanağının doğruluğuna ilişkin olarak memurların tanık olarak dinlenmesini talep ettiğini, 06.11.2020 ve 11.11.2020 tarihli işlemler borçlu … …’ a ait kendisinde ve 3. Kişilerde bulunan malların haciz ve muhafazası amacıyla gerçekleştirildiğini, Haciz tutanaklarında görüleceği üzere üçüncü kişi konumunda olan işbu davanın davacıları hiçbir şekilde istihkak iddiasında bulunmadığını, Sonuç olarak hakkı olan istihkak prosedürünü işletmeyen davacıların işbu davayı açmaları kötü niyetli hareket ettiklerinin göstergesi olduğunu, İşbu davada ise borcun kendilerine ait olmadığını ve söz konusu ödemeyi cebri icra baskısı ile yaptığını iddia eden davacıların haciz işlemi sırasında bunu hiçbir şekilde ifade etmemeleri de bu hususu doğruladığını, davacı yan haciz işlemine ilişkin görüntü kayıtlarına dayanarak soyut ve asılsız iddialar ortaya attığını, kaldı ki hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin mahkeme tarafından değerlendirilmemesi gerektiğini, Davacı yan söz konusu bonoyu cebri icra tehdidi altında imzaladığını ve haciz tutanağının gerçek dışı olduğunu asılsız olarak iddia etmekte ve bu iddiasını hukukla aykırı bir delile dayandırmaktadır. Ayrıca haciz tutanakları hilafı sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerden olup davacı tutanağın aksini ispat edebilecek nitelikte hukuken değerlendirilebilir bir tane bile delil sunmadığını, Bu nedenle davacı yanın bu yönde yapılan açıklamaların hiçbiri dinlenilmeyerek davanın reddi gerektiğini, Söz konusu delil hukuka aykırı olarak elde edilmiş olduğundan dolayı hukuka aykırı delil niteliğine haizdir. Kişilik haklarının ve özel yaşam alanının ihlal edilmesi suretiyle elde edilen delillere ispat gücü tanınamaz ve hukuka aykırı şekilde elde edilen delile dayanılarak karar verilemeyeceğini, belirterek Anayasa’nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında, kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır. Sözü edilen anayasal kural, her ne kadar, ceza yargısına ilişkin gibi görünse de, tüm yargı çeşitleri, bu arada adlî yargı bütünü içinde yer alan hukuk yargısı bakımından da geçerlilik taşıyan bir düzenleme konumundadır. Her şeyden önce, Anayasa’nın 176. maddesinin ikinci fıkrasının açık metni uyarınca, madde başlıkları Anayasa metninden sayılmaz. Dolayısıyla, Anayasa’nın 38. maddesindeki düzenlemenin madde başlığının “suç ve cezalara ilişkin genel esaslar” şeklinde olması, sözü edilen maddenin altıncı fıkrasında yer alan temel ilkenin uygulanma alanının, sadece ceza yargısı ile sınırlı olduğu anlamına hiç bir zaman gelmez. Bu nedenle söz konusu hukuka aykırı delilin mahkemenizce değerlendirilmemesi gerektiğini, . Davacı yan asılsız iddialarını ispatlayamadığını, haciz tutanağı esas alınarak karar verilmesi gerektiğini, Haciz tutanağında açıkça görüleceği üzere davacı ya üzerinde icra baskısı yaratabilecek hiçbir durum söz konusu değildir. Davacı yan açık bir şekilde borcu kabul etmiş ve hiçbir baskı altında olmadan söz konusu bonoyu taraflarına verdiğini ve Bu nedenle davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddini, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
– … İcra Müdürlüğü’nün 2020/ … Esas sayılı dosyası,
-Mali Müşavir Prof. Dr. … , Bankacı … ve Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından hazırlanan 20/12/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2020/ … esas sayılı takip dosyasına dayanak 70.000,00TL bedelli bono nedeniyle borçlu olup olmadığının tespitine ve icra dairesine yapılan ödemenin istirdatına ilişkindir.
…Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… D.İş sayılı ihtiyati haciz kararına istinaden … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… esas sayılı dosyası ile dava dışı … A.Ş tarafından dava dışı borçlu … … aleyhine icra takibi başlatıldığı, mezkur icra dosyasında dava dışı borçlunun adresinin ” … Mah. … Cad. … İş Hanı No: …/Karabük” olarak yer aldığı, takipten sonra ilgili alacağın davalı … A.Ş ye devredildiği, davalının alacaklı sıfatına sahip olduğu, davalı tarafından … 2020/… talimat sayılı dosyası ile yapılan hacizde dava dışı borçlunun adresinin ” … Mah. … Cad. No: /İstanbul” olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu haciz mahallinde davacılar tarafından tespit istenmiş ise de, usulüne uygun tespit yapılmaksızın hacze devam edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından yapılan incelemede; “… Mah. … Cad. No:… /İstanbul” adresinde 13/10/2014 tarihinden itibaren davacı … …’ün işyeri sahibi olduğu dosyaya sunulan vergi levhasından anlaşılmaktadır.
Mahkememizce resen görevlendirilen Mali Müşavir Prof. Dr. … , Bankacı … ve Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından hazırlanan 20/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Dava dışı borçlu … …’un (TC: … ) dava dosyası içerinde belge bulunmamakla birlikte … Bankası ile bir hukuki ilişkisi bulunduğu, bu hukuki ilişkinin daha sonra … A.Ş.’ye devredildiği, davalı … A.Ş. ile 28.11.2014 düzenleme tarihli ve 01.12.2017 ödeme vadeli 115.000TL’lik senet imzalanmış olduğu, bu senette adresinin “ … Mah. … Cad. … Hanı, K: … no: … Merkez Karabük” olarak yazıldığı, … Asliye … Hukuk Mahkemesinin 11.12.2017 tarihli,2017/ … E.- … K. Sayılı İhtiyati Haciz Kararına istinaden, … İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyası ile … Bankası A.Ş. tarafından dava dışı borçlu … … aleyhine yapılan icra takibine gidildiği, takibin dayanağının 28.11.2014 düzenleme tarihli, 01.12.2017 vade tarihli, 115.000,00 TL bir adet senet ve 05.12.2017 tarihli, 128,15 TL bir adet protesto gideri olduğu, T.C…. İcra Dairesi’nin 2017/… nolu dosyasından 14.12.2017 tarihi Takipte Kesinleşen Tutar toplam 116.056,48 TL alacağa gecikme faizi ve diğer masrafların ilaveleri ile 30.10.2020 tarihi ile toplam alacağın 192.720,24 TL’ye yükselmiş olduğu, … İcra Dairesi 2017/… Esas dosyasına ilişkin olarak 2020/… Talimat dosyası ile … İcra Tevzi Bürosu’nun 30.10.2020 tarihli hacze ilişkin bildiriminde dava dışı borçlu … …’un adresinin “ … Mah. … Cad. No: … Tuzla/İstanbul” olarak belirtilmiş olduğu, bununla birlikte tevzi bildiriminde “borçtan dolayı bildirilen adreslerin veya alacaklı tarafça gösterilecek adreslerin öncelikle borçlulara ait olup olmadığının tesbitinin istenmiş olduğu “ ancak bu tesbitin sağlıklı bir şekilde yapılmamış olduğu, haciz mahalli olarak gelinen yerin borçluya ait olup olmadığının tespiti bir yana haciz mahallinde bulunan üçüncü kişi olan … …’de borçlunun malının bulunup bulunmadığının araştırılmamış olduğu, Dava dosyası içerisinde davalı … A.Ş. ile asıl borçlu dava dışı … … arasında hukuki ilişkiyi teyit eder bir belge ve bilgi bulunmamakla birlikte … …’un bir dönem ticaret yaptığı adrese, bu adresin dava dışı borçlu … …’a ait olduğunun ve ilgili adreste faaliyetinin varlığının tespiti yapılmadan, adreste mevcut işyeri sahibi … …’e ve mallarına haciz işlemi uygulanmış olduğu, Dava dosyası içerisinde yer alan belgelerden; dava dışı borçlu … … ile adreste mallarına haciz işlemi uygulanan … … arasında ortaklık vs. herhangibir hukuki ilişkinin varlığına yönelik bir tespit de bulunmadığı, Dava dosyası içerisinde … …’e haciz işleminin dayanağını oluşturan herhangi bir belge veya bilgiye rastlanılmamış olmasının yanı sıra davalı … A.Ş.’nin … … ile hukuki ilişkisine yönelik bir tesbitin de bulunmadığı, … … ‘e ait işyerinde uygulanan haciz baskısı altında 06.11.2020 düzenleme tarihli, 09.11.2020 vadeli 70.000 TL’lik bononun/senedin davacılar … …, … …, … … tarafından imzalanmış olduğu, davalılarca 11.11.2020-12.11.2020 tarihlerinde davalı vekili …’ın … nolu hesabına HARİCEN VE İHTİRAZİ KAYITLA toplam 88.000 TL ödenmiş olduğu…” yönünde kanaat bildirilmiş, işbu bilirkişi raporu dosya içeriğine toplanan delillere uygun ve karar vermeye elverişli bulunduğundan, mahkememizce verilen kararda dikkate alınmış ve davacının davasının kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, başlatılan takibin iptaline karar verilmiş olup, ancak bir davada kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için haklı olmakla birlikte karşı tarafın kötü niyetinin somut bir şekilde ispatı gerektiğinden davalının kötü niyeti açıkça ortaya konulmadığından davacının kötü niyet tazminatının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile; davacılar tarafından düzenlenen 06/11/2020 düzenleme tarihli ve 09/11/2020 vade tarihli 70.000,00TL bedelli bono yönünden davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, davacılar tarafından …İcra Müdürlüğü’nün 2020/… esas sayılı dosyasına yapılan 88.000,00TLnin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 4.781,70TL harçtan peşin alınan 1.195,43TL harcın mahsubu ile bakiye 3.586,27TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 54,40TL başvuru harcı, 1.195,43TL peşin harç, 2.400,00TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 87,50TL olmak üzere toplam 3.737,33TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davaclar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 9.900,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır