Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/576 E. 2022/53 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/576 Esas
KARAR NO : 2022/53
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/11/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Türkiye’ de ve uluslararası lojistik hizmetleri sunduğunu, müvekkili şirketinin lojistik gruplarından bir olan her gün 450 nin üzerinde mikro dağıtım aracı … depolarından yüklendiğini ve şehir içi satış noktalarına ürün dağıtımı için yola çıktığını, … dağıtım birimi projeye yönelik olarak çalışan bir birim olduğunu, müvekkili müşterilerinin yaptığı sıcak satış aktitesinden sisteme gelen siparişleri ertesi gün soğuk satış nadelyile dağıtmakta olduğunu, müvekkilinin taşıma işlemlerinin bir kısmında davalı şirekti ile nakliye sözleşmesi söz konusu olduğunu, söz konusu sözleşmeye istinaden … Mağazacılık şirekitine ait 322 koli tektil ürününün … Lojistik’ e teslim edilmesi üzere Davalı ile 920,40 TL karşılığından anlaştıklarını, davalının söz konusu anlalşmaya istinaden emtiaları … plakalı çekici … plakalı dorseye yüklendiğini ve teslim alındğını, ancak yükler daval hakimiyetine iken 02/08/2018 tarihde … Mağazacılık şirektine ait olan tektil ürünmleri içerir 55 kolinin aracın kilitli dorsesinden çalındığını, davalıya ait şoförü olan … ‘ in ifadesinin alındığını, emtiaların davalı şirket himayesinde iken çalındığını, … Mağazası eksik giden bu 55 kolinin faturasını çıkardığını, dava dışı … Lojistik Hizmetleri tarafından faturanın ödendiğini, ilgili faturaları … Lojistik müvekkiline gönderdiğini, müvekkili şirket ise davalı şirkete aynı faturayı yansıttığını, davalı şirektin bu faturaya itiraz etmediğini, ödenmeyen fatur için ihtarname keşide ettiklerini, ödenmeye faturayı icra takibine koyduklarını ve davalının itiraz ettiğini, arabuluculuğa başvurdukalarını anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Yurtiçi eşya taşımacılğına ilişkin esaslar Türk Ticaret Kanunu’ nda düzenlendiğini, tarafların TTK hükümlerine tabi olduğunu, eşya taşımacılığından kaynaklanan zaralardan istem hakkının 1 yılda zamanaşımına uğradığını, zamanaşamı süresi eşyanın teslim edildiği tarihinden itibaren başladığını, bu olayda eşyaların teslim tarihinin 02/08/2018 tarihi olduğunu, davacının icra takibini 29/07/2020 tarihide açtıığını, 1 yıllık zamanaşamı süresinin dolmuş olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, davalının yetkili mahkemede açılmadığını, İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davaya konu olayda müvekkili şirketin suçunun bulunmadığını üçüncü kişiler tarafından zararın meydana getirildiğini, kanun ve içtihatlara göre müvekkili şirketin somut olayda basiretli bir tacirden beklenen en yüksek özen ve tedbiri gösterdiğini, bu sebeple zarardan sorumlu tutulamayacağını, TTK m. 882 ile taşıyıcınn sınırlı sorumluluğunun bulunduğunu, tespit edilecek olan tanzim tutarının zayi olan eşyanın brüt ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkını karşılayan tutar ile sınırlı olduğunu, davacının tüm zararının taşıyandan talep etmesinin mümkün olmayacağını, davacının müvekkili şirketine borçlu olduğunu, davacı tarafından gönderilen faturanın aynen iade edildiğini, ihtarnameye itiraz ettiklerini, dava konusu alacağın likit olmadığını, yargılmayı gerektirdiğini, özellikle dava konusu alacağa dahil edilen hırsızlık olayına ilişkin zarar tutarının ve kusur durumunun öncelikle bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı şirket ile davalı arasında taşımacılık sözleşmesi dolayısıyla davalının davacıya takip tarihi itibariyle borçlu olup olmadığı, alacağın muaccel hale gelip gelmediği, temerrüt oluşup oluşmadığı, meydana gelen hırsızlık olayında davalının kusurunun bulunup bulunmadığı, tarafların sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirip getirmediği, faiz borcu bulunup bulunmadığı, itirazın haksız olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Es sayılı dosyası ve aynı İcra Müdürlüğün 2018/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde yetkiye ve borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin incelemede davalının icra takiplerine yetki yönünden itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere geçerli bir takip bulunması itirazın iptali davalarında dava şartıdır. Yetkili icra dairesinde takip yapılmaması da geçerli bir takibin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bu durumda icra dairesinin yetkisi öncelikle incelenmelidir. 6100 s. HMK’nın 17. maddesi uyarınca yalnız tacirler ve kamu tüzel kişileri tarafından yetki sözleşmesi yapılabilir. Huzurdaki davada taraflar arasında sözleşme bulunduğu, anılan sözleşmede İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olacağı kararlaştırıldığı görülmektedir. Öte yandan para borcu götürülecek borç olduğundan alacaklının yerleşim yeri de yetkili olacaktır. (Takip tarihinde yürürlükte bulunan HMK 10. ve 6098 sayılı TBK 89. maddelerde gösterilen para alacağında davacı alacaklının ikametgahı icra müdürlüğünün ve mahkemesinin yetkisini ortadan kaldırmaz. Mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığına dair, yani teslim olgusunun varlığına ilişkin davacının delilleri değerlendirilip, teslim var ise TBK 89. madde uyarınca davacının ikametgahı icra müdürlüğünün yetkili olduğu kabul edilip, davalının öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine itirazı hususunun çözümlenmesi gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi…19HD.2015/12892) Bu durumda hem davalının bu yetki sözleşmesi ile bağlı olacağının hem de davacının yerleşim yeri olan mahkememizin yetki alanının kabulü gerekir. Bu nedenle tarafların istanbul mahkemelerinin yetkili kıldığı anlaşılmakla icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilerek ilk itirazların incelemesine geçilmiştir.
İlk itirazların incelemesinde davalının mahkememiz yetkisine de itiraz ettiği anlaşılmış, yukarıda belirtilen sebeplerle mahkememiz yetkisine itirazın da reddine karar verilmiştir.
Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken başka ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasında akdedilen sözleşme, sözleşme konusu taşımaya ilişkin kayıtlar, çalındığı belirtilen emtiaya ilişkin faturalar, hırsızlık olayı meydana geldikten sonra tutulan tutanaklar, cari hesaba ait kayıtlar, icra dosyası ve taraflara ait ticari defterlerden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen CMR uzmanı bilirkişi … Özel Güvenlik bilirkişi … Mali Müşavir … hazırladığı 14/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davalının meydana gelen olayda içinde emtiaların bulunduğu aracın kamuya açık bir şekilde yol üzerine park etmesi araç ve içerisindeki ürünlerin güvenliğinin sağlanması için harhangi bir tedbir alınmamasınnı nedeniyle davalı tarafın özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, zararda sorumlu ve kusurlu olduğunu, davacının hırsızlık olaynıda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, tarafların 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari deftarlerinin tasdik işlemlerinin yasal süreliri içerisindne yapıldığını, tarafların hesap ektrelerine göre aralarında ticari ilişkinin 2019/09 dönemi itibariyle bittiğinin görüldüğünü, takip tarihinde davacı tarafın kayıtlarına göre davacının davalıdan 63.175,74 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 66.962,60 TL alacaklı olduğunu, ihtilaflı fatura ile ilgili davacı tarafın talebinin kabul görülmesi halinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan asıl alacak olarak 63.175,74 Tl ve işlemiş faiz olarak 9.797,44 TL olmak üzere toplam alacaığının 72.973,18 TL alacaklı olması gerektiğini, ihtilaflı faturuların davalı tarafının talebinin kabul görmesi halinde davalının davacıdan asıl alacak olarak 66.962,60 TL alacaklı olması gerektiğini, ” mütalaa etmiştir.
İtirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş hazırlanan 05/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “davalının itirazları doğrultusunda irdelenen dosyada yeniden değerlendirmede kök rapordaki tarafların sorumlulukları konusunda herhangi bir değişikliğe gidilmediğini,” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçeleri hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir şüphenin giderilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 02/02/2021 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında taşımaya dair ticari ilişki olduğu, dava konusu hasarın dava dışı … firması tarafından davacıya taşıtılan emtianın zarraına ait olduğu, emtianın davalı tarafından taşındığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın kusur ve zamanaşımına dair olduğu görülmüştür.
Davalı tarafın kusurunun bulunmadığına dair savunması:
Davalının meydana gelen olayda içinde emtiaların bulunduğu aracı kamuya açık bir şekilde yol üzerine park etmesi, araç ve içerisindeki ürünlerin güvenliğinin sağlanması için harhangi bir tedbir almaması, dosyada bulunan şikayet tutanağında hasarın dava dışı şoförün istirahat halindeyken meydana geldiği konusunda bir tereddüt yoktur. Sürücünün yükün emniyetini almaya yönelik herhangi bir tedbir almadığı, yük için daha güvenli bir park yeri tercih etmediği, açık alanda hırsızlık meydana gelebileceğini öngörerek yüke refakat etmediği dosya kapsamından anlaşılmakla davalının kusursuz olduğuna dair savunmasına itibar edilmemiştir. Benzer bir olayda İstanbul BAM 14. HD aynı yönde karar vermiştir. “Somut olayda hırsızlık olayı, hakkındaki dava tefrik ile ayrılan şoförün istirahati sonucu meydana geldiği davalının kabulündedir. O halde böyle bir durumda şoförden (ve taşıma şirketinden) yüke özen borcu kapsamında basiretli bir tacire yakışacak azami tavrı sergilemesi, öncelikle yükün güvenliğini sağlayacak tedbirleri alması, en basitinden aracı yola değil de güvenlikli bir otoparka bırakması yahut aracın başından ayrılmayarak durum ve şartlara göre günün ilk saatlerinde karşılaşma ihtimali en yüksek olan çalınma gibi bir duruma karşı önlem alması bekleneceğinden, bilirkişi raporunda bu durum, taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren kimselerce yükün güvenliği hakkında herhangi bir tedbir alınmaksızın, emtia yüklü aracın yol üstüne bırakılması ağır kusur ya da pervasızca ve zarar meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle yapılan bir ihmal ya da hareket olarak değerlendirilmiştir.” … BAM 14.HD 2019/1212-2021/1213
2- Davalı tarafın zamanaşımına dair savunması:
6102 sayılı TTK’nın 855/5. maddesi, “Taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar.” hükmünü haizdir.
Yukarıda belirtildiği üzere davalı şirket sürücüsünün pervasızca eylemiyle meydana geldiğinden 1 yıllık zamanaşımı süresinin olayımızda uygulanmasına imkan bulunmamaktadır. “Maddi olguya ilişkin iddianın bu biçimdeki ileri sürülüşünün, davalı taşıyıcının pervasızca hareket etmesi nedeniyle hasarın oluştuğuna ilişkin olduğunda duraksanmamalıdır. Nitekim toplanan deliller ve dosya kapsamından da, hasara yol açan maddi olgunun, davacının ileri sürdüğü şekilde gerçekleştiğini göstermektedir. Şu halde, davalı taşıyıcının uhdesinde olduğu anlaşılan yükün indirilmesi esnasında, emtiayı, otogar gibi pek çok aracın giriş-çıkış ve manevra yaptığı bir yere bırakması fiili, emtianın zarar görme ihtimalini umursamayan, pervasız bir davranış olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle, dava, yukarda anılan yasa maddesinde belirtilen 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup davanın bu süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece zamanaşımı def’inin reddiyle işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,” Y11HD 2018/3164 : 2019/4721
Dava dışı … firması tarafından davacıya kesilen faturaların tarihleri 26/10/2018 tarihli olup cari hesaba kaydedilmekle bu tarihten itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı açık olup zamanaşımı itirazı haksızdır.
3- Davalı tarafın sınırlı sorumluluk dair savunması:
6102 sayılı TTK’nin 886. maddesinde “Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” denilmektedir. Yukarıda belirtildiği üzere davalı şirket sürücüsünün pervasızca eylemiyle meydana geldiğinden sınırlı sorumluluk halinin olayımızda uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.
4- Zararın Hesabı:
Yukarıda belirtilen sebepler ve taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi dolayısıyla davacının davalıdan 63.175,74 TL alacaklı olduğu bilirkişi tarafından ticari defterlerin incelemesi sonucu tespit edilmiştir.
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Taraflar arasında ücret ödeme borcunun ne zaman doğacağına dair belirli bir vade bulunmasa da davacı tarafça davalıya takip öncesi ihtarname gönderildiği, 30/07/2019 tarihli ihtarnamenin 31/07/2019 tarihinde ulaştığı, ihtarnamede 3 gün süre verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda raporda belirtildiği gibi temerrüdün 03/08/2019 tarihinde oluştuğu açık olup takip tarihine değin 9.797,44 TL faiz hesaplanmıştır.
Son tahlilde davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, davacının defterlerine ve dosyada bulunan kayıtlara itibar edilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE; … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Es sayılı takibine vaki itirazın; 63.175,74 TL asıl alacak ve 9.797,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 72.973,18 TL alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA
2- Fazlaya ilişkin istem yönünden talebin REDDİNE,
3-Davalının kusuru mahkememizce belirlendiğinden itirazın tamamen haksız olmadığı ve alacağın likit olmadığı değerlendirilerek İcra inkar tazminatı talebinin REDDİNE
2-Alınması gereken 4.984,79-TL harçtan peşin alınan 884,52-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.100,27-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 938,92 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.000,00- TL bilirkişi ücreti, 91,50- TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.091,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 3.080,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 10.286,51-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 263,08-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
8-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kısmen kabul kısmen red oranına göre 1.315,25-TL’ nin davalıdan 4,74- TL nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 01/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır