Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/559 E. 2022/674 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/559 Esas
KARAR NO:2022/674 Karar

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/02/2020
KARAR TARİHİ:17/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 21/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının sigorta poliçesi himayesindeki estetik cerrah nezdinde müvekkilinin göğüs dikleştirme ve büyütme ameliyatı olduğunu, ameliyattaki hatalar nedeniyle bir senedir tedavi gördüğünü, kendisine taahhüt edilen görüntüyü elde edemediğini, hekimin aydınlatma yükümünü yerine getirmediğini, tedavisi bitmeden uçağa binmesinde sakınca yoktur yazısı verdiğini, sigortalı doktorun hatalı tıbbi uygulama sonrasında müvekkilinin şikâyetlerine kayıtsız kalması nedeniyle zararın artmasına sebebiyet verdiğini, davacının maddi ve manevi zarara uğradığını beyanla şimdilik 70,00 TL ameliyat gideri, 30,00 TL tedavi gideri ve 150.000 TL tutarında manevi tazminata hükmedilmesini, bu nedenle davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekilinin 23/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Konu dava, 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddelerinde düzenlenen sigorta sözleşmelerinden doğan riziko tazminatı alacağına ilişkin olduğu gibi davalı … şirketinin sorumluluğu 6102 sayılı Kanun’un 1473. maddelerinden kaynaklanmakla ihtilafın TTK hükümleri uygulanmak suretiyle çözülecek olması nedeniyle davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğundan davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini, bu cinsten ameliyatlarda kişinin doktor tarafından verilen talimatlara dikkat etmesi gerektiğini, hekimlerin tıbbın gerektiği azami beceriyi gösterdiğini ve yapılabilecek en iyi tedaviyi yaptığını bu nedenle davanın reddine, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, sigortalı doktorun eylemi tıbbî standarda uygun olduğundan reddine, HMK gereğince delillerin taraflarına tebliğine, kusur durumunun ve tazminat miktarının tespiti yönünden uzman bilirkişiler marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmasına, mevcut olması halinde ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
-Sigortacı …, Nitelikli Hesap Uzmanı … ve plastik ve estetik cerrahi konusunda uzman …’dan oluşan bilirkişi heyetinin sunduğu 01/11/2021 tarihli bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacının bildirdiği hatalı tıbbi uygulama iddiasından doğan maddi manevi tazminat talebine ilişkindir.
Yargıtay 3.HD’nin 2015/9077 Esas – 2016/5505 Karar sayılı ilamında: “… davacının yüzünün görünümünün daha estetik bir hale gelmesi konusunda davalı doktor ile estetik operasyon için anlaşma yapıldığı ve davalı doktor tarafından uygulamanın gerçekleştirildiği; böylece, taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır.
Eser, yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Bu arada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin, iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde, eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksikliklerden ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle sorumludur.
Yüklenici hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekir. Yüklenici, sadakat ve özen borcu gereğince eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde meydana getirmek zorundadır. Akdin gereği gibi veya zamanında ifasını tehlikeye koyan tüm hallerinden zamanında iş sahibine haber vermek zorundadır. Yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğünden doğan çeşitli özel açıklama ve yol gösterme yükümlülükleri vardır. Yüklenici ihbar mükellefiyetini zamanında yerine getirmezse bundan doğacak tüm zarardan da sorumludur (BK. md. 96). (TBK. md. 112)
O halde, davalının ameliyat öncesi muhtemelen hasıl olabilecek sonuç ve komplikasyonlar hakkında hastasını bilgilendirmesi BK. 357.(TBK. 472) maddesine göre bir zorunluluktur…” belirtildiği üzere somut olayda; davacı ile davacının ameliyatını gerçekleştiren hekim arasında eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve yine davacının ameliyatını gerçekleştiren hekim ile davalı arasında 18.05.2018-18.05.2019 tarihleri arası dönemi kapsayan 15.05.2018 düzenleme tarihli Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi bulunmakta olup olay başına 800.000,00 TLye kadar sigorta himayesi sunmaktadır. Davacının iddiası olan ameliyatında tıbbi kötü uygulama bu poliçe kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce re’sen görevlendirilen Sigortacı …, Nitelikli Hesap Uzmanı … ve plastik ve estetik cerrahi konusunda uzman …’dan oluşan bilirkişi heyetinin sunduğu 01/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…taksiri bütünüyle Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, davacıya uygulanan tıbbi uygulamanın kötü tıbbi uygulama olmadığı, ameliyat sonrası gelişen komplikasyon olduğu, dava dışı hekimin mesleki bir hatası bulunmadığı, bundan dolayı davalı … şirketinin de sorumluluğu koşullarının bulunmadığı, davacının davalıdan tahsili kabil bir alacağı bulunmadığı, Sayın Mahkemenin aksi görüşte olması durumunda davacının tıbbi uygulama nedeniyle ödediği tüm bedelin ve diğer giderlerin tazmininin istenebileceği, bu durumda dosyada belgeli olan toplam 8.694,44TL ile 600 BAE Dirheminin istenebileceği, davacının dava ettiği tutarların bu limitler dâhilinde olduğu; bu olasılıkta bedensel zarar söz konusu olduğundan manevi tazminata hükmedilebileceği, manevi tazminat miktarının Sayın Mahkemenin takdirinde serbestçe kararlaştırılabileceği,…” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Maddi tazminat yönünden; Dosyada talep edilen maddi tazminat hesabı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 01/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının dosyada belgeli olan toplam 8.694,44TL ile 600 BAE Dirheminin istenebileceği belirtilmiş, işbu bilirkişi raporu dosya içeriğine toplanan delillere uygun ve karar vermeye elverişli bulunduğundan, mahkememizce verilen kararda dikkate alınmış, dava dilekçesindeki talep ve ıslah miktarı dikkate alınarak davacı lehine 8.694,44TL ameliyat masrafları ve 600 BAE Dirhemi tedavi masraflarına hükmedilmiştir.
Manevi tazminat yönünden; Gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi, gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde gözönünde bulundurulması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, maluliyetin tespit tarihi, tarafların kusur durumları da dikkate alınarak davacı lehine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ ile;
a) 8.694,44TL ameliyat masraflarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
b) 600 BAE Dirhemi tedavi masraflarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c) Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 40.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-) Alınması gerekli 3.492,72TL harçtan ıslahla alınan 1.206,22TL harcın mahsubu ile bakiye 2.286,50TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-)Davacı tarafça yapılan 3.685,72TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 851,40TL’nin avalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacı taraf davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre maddi tazminat talebi yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00TL ve manevi tazminat talebi yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00TL olmak üzere toplam 18.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalı taraf davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre manevi tazminat talebi yönünden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan (ancak davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden fazla olamayacağından) 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı taraf davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT 13/3 göre maddi tazminat talebi yönünden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL nin kabul red oranına göre 304,92TL’sinin davalıdan, 1.015,08TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
8-)6100 sayılı HMK.nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır