Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/54 E. 2021/134 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/54 Esas
KARAR NO : 2021/134

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Makememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yıllardır yedek parça işi yaptığını, davalının belirli aralıklarla yedek parça satın aldığını ancak bedelini ödemediği için temerrüde düştüğünü, müvekkilinin davalı şirketten doğmuş bulunan alacağı ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 16.039,63 TL alacağının bulunduğunu, borcun vadesinde ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu, arabulubuluğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, alacağın defter ve belgelerde de iddialarının ispatlanacağını, davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini bu nedenlerle itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B.Uyuşmazlık ve Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirketin edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunup bulunmadığı, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatlarının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu itiraz dilekçesinde yetkiye de itiraz edildiği görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin incelemede davalının icra takibine yetki yönünden itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere geçerli bir takip bulunması itirazın iptali davalarında dava şartıdır. Yetkili icra dairesinde takip yapılmaması da geçerli bir takibin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bu durumda icra dairesinin yetkisi öncelikle incelenmelidir. Para borcu götürülecek borç olduğundan alacaklının yerleşim yeri de yetkili olacaktır. (Takip tarihinde yürürlükte bulunan HMK 10. ve 6098 sayılı TBK 89. maddelerde gösterilen para alacağında davacı alacaklının ikametgahı icra müdürlüğünün ve mahkemesinin yetkisini ortadan kaldırmaz. Mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığına dair, yani teslim olgusunun varlığına ilişkin davacının delilleri değerlendirilip, teslim var ise TBK 89. madde uyarınca davacının ikametgahı icra müdürlüğünün yetkili olduğu kabul edilip, davalının öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine itirazı hususunun çözümlenmesi gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi…19HD.2015/12892) Bu nedenle davacının yerleşim yeri de yetkili olduğundan davacının yetki icra dairesine yaptığı itirazın haksız olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan geçerli bir yetki itirazında yetkili mahkeme ya da icra dairesinin gösterilmesi gerekir. Ancak huzurdaki davada geçerli bir yetki itirazı bulunmamaktadır. Zira davalı borçlu tarafından gösterilen herhangi bir mahkeme ya da icra dairesi bulunmamaktadır. Bu nedenlerle 3. Celse icra dosyasının gelmesi üzerine yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 20.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin davacı lehine delil niteliğinin bulunduğunu, defter kayıtlarına göre 09/07/2019 takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 14.407,80 TL olduğunu, davalı tarafın defterlerini ibraz etmediğini, dava konusu faturaların davalı tarafa e-fatura olarak gönderildiğini, takibe konu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğunu, davalının itirazda bulunduğu icra takibine faturaları almadığına dair bi itirazının bulunmadığını, hesap ekstralarında yer alan faturaların içeriği mal veya hizmetleri aldığına dair kabulü olarak değerlendirilmesini gerektirdiğini, davalının aldığı mal veya hizmetlerin bir kısmın iade ettiği ve kalan kısmını ödediğine dair ispat edici mahiyette vesaik sunmadığı ayrıca inceleme gününde defter ve belge ibraz etmediği dikkate alındığında davacının takip tarihi itibariyle 14.407,80 TL alacaklı olduğunu, kalan kısmın işlemiş faiz talebinden kaynaklandığını,” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 15/09/2020 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına, ihtarın davalıya tebliğine karar verilmiş ve davalıya ihtar duruşma tutanağının tebiği ile gerçekleştirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davacı tarafça davalıya farklı zamanlarda e-fatura düzenleyip tebliğ ettirdiği, bu faturalardan kaynaklı olarak davacının davalıdan toplam 14.407,80 TL alacaklı olduğu, davalı tarafça davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu noktada icra takibine konu edilen faize değinmek gerekir. Türk ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafça ticari defterler sunulmadığından davacının defterlerine itibar edilerek davanın asıl alacak yönünden kabulüne, takip öncesi faiz yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜne, KISMEN REDDİNE;
A. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Es sayılı takibine vaki itirazın;
a. 14.407,80 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA
b. 1.631,83 TL’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından REDDİNE,
B. İtiraz haksız ve alacak likit olduğundan kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 2.881,56 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 984,19-TL harçtan peşin alınan 193,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 790,47-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 248,12-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 700,00 TL bilirkişi ücreti, 157,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 857,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 770,26 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca hesaplanan 4.080,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 1.185,70-TL sinin davalıdan, 134,30- TL sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.23/02/2021
Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.