Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/533 E. 2022/745 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/533 Esas
KARAR NO : 2022/745
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 19/10/2020 tarihli dilekçesi ile, 22.06.2016 tarihinde imzalanan Sigorta Acentelik
Sözleşmesi ile davacının davalı … şirketinin … bölgesi yetkili acentesi olduğu, 30.05.2019 tarihinde davalı tarafından sigorta poliçeleri için taraflarca kararlaştırılan prim oranlarının geriye dönük ödenen komisyonlarından %5’lik iade yapılması gerektiğinin bildirildiği, bu tutarın çok yüksek olması sebebiyle, davacının maile olumsuz yanıt verdiği, bunun üzerine davalının 01.06.2019 tarihinde davacı acentenin … Sigorta Sistemi isimli ekranını kapattığı, sisteme girişi engellediği, davacının acentelik faaliyetini yerine getiremez hale geldiği, üretim kaybına uğradığı, itibarının sarsıldığı, ekran kapatıldıktan itibaren 7 ay boyunca davalının sözleşmeyi feshetmediği, bu sürede iş yapamayan acente, sözleşme ilişkisi artık sürdürülemez bir hal aldığından ….Noterliği’ nin 31.12.2019 Tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği, ihtarnamenin davalıya 03.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğinden denkleştirme tazminatının davacıya ödenmesi gerektiği, ayrıca 7 aylık süre boyunca haksız şekilde sistemin kapatılmasından dolayı aylık ortalama 100.000 TL komisyon ücretinden mahrum kalındığı, belirtilerek şimdilik; 100.000 TL denkleştirme tazminatı, 50.000 TL kar kaybı ve 50.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 200.000 TL nin 03.01.2020 fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 03/12/2020 tarihli cevap dilekçesi ile, davacının Ticaret Kanunu’nun 122, Sigortacılık Kanunu’nun 23. Maddesi ve taraflar arasındaki 22.06.2016 tarihli acentelik sözleşmesi sebebiyle denkleştirme tazminatı istemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin 21. ve 27. Maddesine göre her ne sebeple olur ise olsun sözleşmenin gerek acente ve … tarafından feshi halinde acentenin herhangi bir nam altında hiçbir hak ve tazminat talep edemeyeceğine, acentenin portföyünde bulunan müşterilerin çalışma taleplerini …’nın serbest piyasa koşulları içinde değerlendirileceği, yasada taraflara sözleşme ilişkisini haklı nedenlerle feshetme hakkı tanımakta olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede ise acenteye, bu yönde hak tanıyan bir hüküm yer almadığı, sözleşmenin 27. maddesi ile davalı şirket tarafından haklı fesih halinde acentenin hiçbir tazminat hakkına sahip olamayacağı hükmüne yer verilmiş olduğu, Sigorta Acenteliği Yönetmeliği 6 ve 14.Sigorta Acenteliğinin Uygulanmasına İlişkin Genelgesinin 7.1 ile taraflar arasındaki sözleşmenin 7 ve 12. maddelerine göre, davacı acenteye verilen yetkinin münhasır olduğu acentenin başka acenteler için poliçe düzenleyemeyeceği, bu hususun web sayfalarında da belirtildiği, özetle eğer bir yetkisiz acentenin, diğer yetkili acentenin partajından şifrelerini kullanmak suretiyle poliçe kesmesi mümkün kılınıyor ise, bu durumun ilgili düzenlemelere aykırılık teşkil edeceği, davacı acente tarafından … acentesi olmayan acentelerin müşterilerine acente vasıtasıyla poliçe düzenlenmesinin sağlandığı ve … acentesi olmayan farklı acentelerle iş paylaşımı yapıldığının tespit edildiği, bu durumun sigortalı beyanlarıyla tespit edildiğini ve davacı acentenin 51896 yevmiye no ve 07.08.2019 tarihli noter belgesinde yer alan 31.05.2019 tarihli yazılı beyanı ile de sabit olduğu, davacı acente tarafından davalı … şirketi ile akdedilen acentelik sözleşmesi kapsamında elde edilen şifre, kullanıcı adı ve yetkilerini yetkisiz üçüncü kişilerle paylaştığı, davacının sigortacılık mevzuatına ve sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiği, davalı … şirketi tarafından acentelik sözleşmesinin 07.08.2019 tarihinde feshedildiği, … . Noterliği … yevmiye numaralı ve 07.08.2019 tarihli fesih ihtarnamesi, davacı/acente adresine gönderilmek istenmişse de, sehven/hatalı olarak başka bir adrese gönderildiğini, akabinde davacı acentenin ekranı kapatıldığını, sistem ekranlarının 07.08.2019 tarihinde kapatılması üzerine, davacı acente de 09.08.2019 tarihinde acentelik belgesini kargo yoluyla iade ettiğini, davacının ekranlarının iddia edildiği gibi 01.06.2019 tarihinde kapatılmadığı, davacının bu tarihten sonra prim üretimine devam ettiği, 07.08.2019 tarihinde temin kapatılmış olması ve akabinde davacı acentenin acentelik belgesini iade etmesi, davacı acentenin 07.08.2019 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğinin bildiğini gösterdiğini, davacı acenteden herhangi bir ücret iadesinin talep edilmediği, ödenmesi gereken tüm ücretlerin eksiksiz olarak ödendiği, acentelik sözleşmesinin sonlanma nedeninin, muhatap acente tarafından … acentesi olmayan acentelerin müşterilerine acente vasıtasıyla poliçe düzenlemesi … acentesi olmayan farklı acentelerle iş paylaşımı yapması olduğunu, acentelik sözleşmesi davacı acentenin yasal ve sözleşmesel düzenlemelere aykırı eylemleri sebebiyle son bulmuş olduğundan TTK. 122/3 kapsamında denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceğini, davacı/Acente 12 adet sigorta şirketi ile daha çalıştığı, müşterilerine diğer sigorta şirketleri adına da poliçe düzenlemekte olduğu, sözleşmenin feshinden sonra müşterileri portföyünü elinde tuttuğu, bu sebeple söz konusu acentede “çalışamama” gibi bir durum oluşmamasının yanı sıra sözleşmenin feshi nedeniyle herhangi bir gelir kaybı da yaşanmamış olduğu, davacının poliçe üretiminin yüksek olmasının temel nedeni davalı şirketin o bölgede en çok seçilen ve tercih edilen sigorta şirketi ve uygun fiyat politikası olduğu, portföyün büyük bir çoğunluğu acenteyi değil, …’yı tercih etmekte olduğu, davacı acentenin yasal ve sözleşmesel yükümlülüklerine aykırı eylemleri sebebiyle, acentelik sözleşmesinin haklı olarak sonlandırılmış olması karşısında 7 aylık süre boyunca kar kaybı tazminatı isteyemeyeceği, olayda manevi tazminat koşulları gerçekleşebilmesi mümkün olmadığı, denkleştirme tazminatının davalıdan talep edilmesi koşuluna bağlı olduğu, davalıdan talep edilmediği sürece denkleştirme tazminatı taleplerinin muaccel hale gelmeyeceği ve faiz işlemeyeceği, belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeni ile portföy tazminatı, kar kaybı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delillerin toplanmasına geçilmiş, davacı tarafça keşide edilen …. Noterliğinin 31.12.2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi, davacı tarafça düzenlenen sigorta komisyon gider belgeleri, …tarafından düzenlenen Komisyon İade Talebi dilekçesi, davalı tarafça keşide edilen … Noterliği’nin 07.08.2019 tarihli ihtarnamesi, İhtarname tebliğ mazbataları, taraflar arasında akdedilen Sigorta Acentecilik Sözleşmesi, davalı tarafça davacıya keşide edilen 07.08.2019 tarihli azilname, dosyamıza kazandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli bakımından mali müşavir bilirkişiden rapor tanzim edilmesi istenilmiş, bu hususta davacı şirketin dava konusu ticari defterlerinin incelenmesi için …. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, 14.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…denkleştirme (portföy tazminatı) hesaplamasının davacının ticari defterlerinin incelenmesi ile tespit edilmesinin mümkün olmadığı, bu hesaplama kalemi için davalı …nin ticari defterlerinde incelemenin yapılması gerektiği, davacının sözleşmesinin iptal edilmesi nedeni ile yıllık ortalama 87.958,75 TL kar kaybına uğradığı, davalının manevi tazminata mahkum edilip edilmeyeceği hususunun sayın mahkemenin takdirinde olduğu…” görüşü mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı dikkate alınarak yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, mali müşavir, portföy tazminatı konusunda uzman nitelikli hesap uzmanı ve bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan 28.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…ticari defter ve kayıtlar bakımından; davacı ve davalı şirketin 2016-2020 yıllarına ait ticari defterlerinin kanuna uygun surette açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve HMK 222 uyarınca delil niteliğinde bulundukları davalı ve davacı şirketlerin ticari defterleri üzerinde karşılıklı olarak yapılan inceleme neticesinde dava konusu ihtilafın tarafların cari hesaplarından kaynaklı bir mutabakatsızlık olmadığı, davacı … şirketinin 12 aylık kar kaybının yukarıda raporun 9.sayfasında 88.722,73 TL olarak hesaplandığı, teknik veriler bakımından; … Sigorta Ltd.Şti. firmasının davalı …Ş. firmasının sistemine … kimlik koduyla 26.07.2016 tarihinde kayıt olduğu, … Sigorta Ltd.Şti. firmasının ekranının 07.08.2019 tarihinde davalı firmaca kapatıldığı, … Ltd.Şti. firmasının sistemin kapandığını iddia ettiği 01.06.2019 tarihinden sonra 07.08.2019 tarihine kadar aralıksız olarak sigorta teklifi verdiği … Sigorta kapandıktan sonra … Sigorta müşterisi olmaya devam eden sigortalıların Poliçe adedinin 1.277 Toplam Prim Tutarının 645.640 ,Toplam Komisyon Tutarının 91.491 olduğu, fesih bakımından; davacının sözleşmede kararlaştırılan şekilde noter kanalıyla fesih ihtarnamesi gönderdiği, bu ihtarname davacı acenteye ulaşmamakla birlikte, fesih iradesinin 07.08.2019 tarihinde online sistemin kapatılması ve 08.08.2019 tarihinde kısa adı “STA” olması durumunda acentelik belgesinin davacı tarafından davalıya iade edilmesi sebebiyle öğrenildiği, bu bakımdan asıl olan davalının tek taraflı fesih iradesinin 07.08.2019 tarihinde davacı acentenin hakimiyet alanına vardığı, bu bakımdan sözleşmenin 07.08.2019 tarihli davacı fesih beyanı ile sona erdiği, davacının 30.05.2019 tarihli mail silsilesi ile ekleri ve 31.05.2019 tarihli davacı acentenin beyanından sonra yapılan teknik incelemeye göre davacı ile çalışmaya 07.08.2019 tarihine kadar devam ettiği, bu iki tarih arasında sigorta şirketinin ihtarnamede dayandığı, davacının başka acentelere poliçe kestiğine dair dosya içerisinde herhangi bir belge bulunmadığı, dosya içerisinde sadece bu süre içerisinde davalı … şirketinin, davacıya 2019 yılı Haziran ayı verilerine binaen Temmuz ayı performansı ile ilgili uyarıda bulunduğuna dair bir belge bulunduğu, bununla beraber 07.08.2019 tarihli fesih ihtarnamesinde acentenin performansına dair bir sebebe dayanılmadığı, sadece 31.05.2019 tarihli acentenin başka acentelere bundan sonra poliçe kesmeyeceğine dair beyanlarına dayanarak, sözleşmedeki bu husus yasaklayan hükümlere binaen sözleşmenin feshedildiği, davacı acentenin beyanını aldıktan sonra, acente tarafından iki ay boyunca poliçe üretimine devam edildiği, bu durumun davacı acentede, sözleşmenin vücuda gelen haklı sebeple fesh olunmayacağı inancının yaratılabileceği, başka acentelere poliçe kesme, taraflar arasındaki sözleşmeye göre haklı sebeple feshe imkan verse de, meydana gelen haklı sebepten sonra çalışılmaya devam edilmesi sebebiyle, bu haklı sebep açısından makul sürenin geçmiş olacağı, fesihte performans veya başkaca bir sebebe de dayanılmadığı, bu bakımdan yapılan fesih bildiriminin “haksız” olacağı, mevcut durumda niza konusu sözleşmenin, acentenin kusuruna dayanmadan sona erdirildiğinin düşünüldüğü, denkleştirme talebi bakımından; dosyadaki verilere göre denkleştirme tazminatının 111.215,14 TL olarak hesap edildiği, maddi tazminat bakımından; a- Dosya içerisinde sözleşmenin fesih tarihi olan 07.08.2019 tarihi itibarıyla, bir poliçe teklifine rastlanılmadığından, TTK 121/4. Maddesi kapsamında, başlanmamış işlerin tazmini ile ilgili bir değerlendirme yapılamadığı, b- Davacının sözleşme sona erdiği tarih itibarıyla başka sigorta şirketleri ile de çalıştığından, yoksun kalınan karının oluşmadığı, Mahkeme’nin aksi kanaatte olması halinde ise davacının aylık olarak 111.382,36 TL kar kaybının olacağı, olağanüstü fesih beyanının olağan feshe tahvilinin kabul edildiğinde de, sözleşme üç ay uzayacağından, bu süre içerisindeki yoksun kalınan karın toplam 334.147,08 TL”’ ye tekabül edeceği, manevi zarar bakımından; fesih sebebiyle davacının psikolojik varlığında eksilme olup olmadığı ile ilgili hususun mahkemenin takdirinde olduğu, dosyanın kapsamı büyüklüğü, dosyayı alma, iade etme, yerinde inceleme için yapılan yol masrafları, vergi ve sair kesintiler nazara alınarak ek ücret talebimizin mahkemenin takdirinde olduğu…” görüşü mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca bilirkişi raporuna beyan ve itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizin 16.06.2022 tarihli duruşmasının 2 numaralı bendi uyarınca davalının kar kaybına ilişkin raporda çelişki olduğu iddiası ile diğer davacı ve davalının özellikle hesaplamaya da yapmış olduğu itirazları karşılar mahiyette ayrıca rapordaki maddi hataların düzeltilmesi amacıyla ek rapor tanzim edilmesi istenilmiş, 19.09.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “… yukarıda arz ve izah edilen inceleme ve değerlendirmeler çerçevesinde, hukuki nitelendirme ve nihai takdir Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; denkleştirme talebi hesabı üst sınırı tutarı ve yoksun kalınan kar miktarı haricinde kök rapordaki görüşlere bağlı kalındığı, denkleştirme üst sınırının 1.247.072,44 TL olduğu, bununla beraber, hesaplanan denkleştirme tazminatı bu tutarın altında olduğundan, denkleştirme tazminatının yine kök raporda hesap edildiği şekilde 111.215,14 TL olarak kabul edildiği, yoksun kalınan karın ise 12 ay üzerinden 88.722,73 TL olduğu, ay bazında ise bu tutarın 7.397,73 TL” ye tekabül edeceği, görüş ve kanaatine varılmıştır…” görüşü mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca bilirkişi raporuna beyan ve itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Davacı vekili 27.10.2022 tarihli dilekçesi ile denkleştirme tazminatı yönünden talebini arttırmış ve eksik harcı ikmal etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 22.06.2016 tarihli sigorta acentelik sözleşmesinin bağıtlandığı ve sözleşmenin sona erdiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, sözleşmenin hangi tarihte kim tarafından fesih edildiği, fesihte tarafların haklılık durumları, buna göre davacının davalıdan denkleştirme tazminatı, kar kaybı ve manevi tazminat alacağı bulunup bulunmadığı hususlarındadır.
Davacının maddi tazminat istemleri yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Fesih tarihinin belirlenmesine yönelik olarak davacı, sistemlerinin 01.06.2019 tarihinde kapatıldığı, bu sürede işlem yapamamalarına rağmen sözleşmeyi 7 ay boyunca ayakta tuttuğu ve 31.12.2019 tarihli ihtarnamenin davalıya ulaşma tarihi olan 03.01.2022 tarihinde haklı nedenle fesih edildiği iddiasında bulunmuştur. Buna karşın bilirkişi raporunda davacının sistemlerinin kapatıldığı tarihten itibaren davacının 2 ay daha sisteme giriş yaptığı ve teklif vermeye devam ettiği belirlendiğinden davacının bu iddialarına değer atfedilmemiştir.
Davalı kabulünde olduğu ve raporda da belirtildiği üzere davalı, davacının sistemlerinin 07.08.2019 tarihinde kapatmış, aynı tarihte davacıya fesih ihtarnamesini noterden keşide ederek göndermiştir. Ekranlarının kapatılması üzerine ise davacı 08.08.2019 tarihinde acentelik belgesini davalıya iade etmiştir. Bunlara göre davalı fesih iradesinin davacıya 07.08.2019 tarihinde ulaştığı, ihtarnamenin davacıya ulaşmasının sonucu değiştirmediği dikkate alınarak sözleşmenin sona erme tarihi davacının iddia ettiği 03.01.2020 değil 07.08.2019 olarak kabul edilmiştir.
Feshin haklı olup olmadığının değerlendirilmesinde ise davalı yanca ilk önce davacıya başka acenteler ile poliçe kesilmemesi yönünde uyarı yazısı gönderildiği, davacı yanca bunun kabul edilerek tekrarlanmayacağı, aksi halde sözleşmenin fesih edilmesinin kabul edildiği yönünde yanıt verildiği, daha sonra davalı … şirketi tarafından davacıya 05.07.2019 tarihinde yeni bir yazı gönderildiği, bunda başka acenteler ile çalışmadan bahsedilmediği, davacının performans düşüklüğünün konu edildiği görülmüştür.
Davacı, davalı uyarısını dikkate almış ve dosya kapsamındaki rapor göre davalı yanca sözleşmenin fesih edildiği tarihe kadar başka bir acente ile poliçe ilişkisine girmemiştir. Buna rağmen davalı 07.08.2019 tarihinde gönderdiği ihtarnamede davacının başka acenteler ile poliçe düzenlediği gerekçesi ile sözleşmeyi fesih etmiştir.
Raporda da yerinde olarak söylendiği gibi davacı da davalı uyarılarına riayet etmiş ve sözleşmenin fesih edildiği tarihe kadar 2 aydan fazla bir süre başka acenteler ile poliçe ilişkisine girmemiştir. Artık bu süre zarfından sonra davacıda sözleşmenin bu nedenle fesih edilmeyeceğine dair haklı bir güven ve kanaat oluşmuştur. Nitekim davalı da ikinci uyarısını buna değil performans düşüklüğü olgusuna dayandırmıştır.
Tüm bunlara göre davalının davacıda oluşturduğu haklı güven sonrası sözleşmeyi başka acenteler ile poliçe düzenlediği yolundaki sebep ile fesih etmesi mahkememizce de acentenin kusuruna dayanmayan haksız bir fesih olarak kabul edilmiştir.
Kök ve ek rapora bakıldığında davacınını denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için aranan sözleşmenin denkleştirme istemi doğuracak şekilde sona ermesi sigorta şirketinin acentelerin portföyünde önemli menfaatler elde etmesi ve denkleştirme ödenmesinin hakkaniyetli olması koşulları da oluşmuştur.
Zira sözleşme yukarıda da belirtildiği gibi davalı yanca haksız şekilde fesih edilmiştir.
Davacının davalıya yeni müşteri kazandırığı ve hatta sonrasında davalının bu müşterilerin çoğunluğu ile poliçe düzenlediği dikkate alındığında uygun miktarda denkleştirme tazminatına karar verilmesinin hakkaniyetli olduğu değerlendirilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda her ne kadar maddi hatalar yapılmış ise de alınan ek rapor ile bu hatalar giderilmiş, usul ve yasaya uygun rapor mahkememizce de hesaplama tekniğine ve denetime elverişli kabul edilmiştir.
Denkleştirme tazminatı yönünden davalının dosyadaki beyanları ile sabit olduğu üzere 2016 yılında kurulan şirket olmaları nedeni ile salt marka değeri, diğer yandan sözleşmenin haksız fesih edilmesi ve davacı kusuruna dayanılamayacağı, bununla birlikte davacı müşterilerinin fesih sonrası önemli bir kısmı ile poliçe ilişkisinde girmesi ve bu nedenle gelirinde önemli bir azalma olmadığı nedenleri dikkate alınarak indirim uygulanmamıştır.
Raporda her ne kadar davacının başka acenteler ile çalışmaya devam ettiği, buna göre kar kaybı isteyemeyeceği görüşü mütalaa edilmiş ise de davacının davalıya kayan tüm müşteri oranının %77.78 olduğu dikkate alınarak bu portföyün davalı ile sözleşme akdedildiği 2016 yılından sözleşmenin fesih edildiği 2019 yılına kadar oluşturulduğunun belirlenmesi karşısında 1 yıldan kısa süreli oluşturulamayacağı değerlendirilerek raporda hesaplanan 88.722,73 TL üzerinden kar kaybının makul hesaplandığı değerlendirilmekle birlikte taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL kar kaybı isteminin kabulü cihetine gidilmiştir.
Manevi tazminata yönelik istemin incelenmesinde; davacı vekili davacı için manevi tazminat talebinde bulunmuş olup, manevi tazminatın amacı, çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak yolu ile ruhsal dengeyi sağlamaktır. Bu nedenle manevi tazminat olarak takdir edilecek paranın tutarı, bu amacın gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olmalıdır( Yargıtay 15. H.D. 24/12/1975 Tarih, 4356 E, 5124 K.)
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi başkanlığının 20.01.2011 tarih ve 2010/19713 esas ve 2011/489 karar sayılı ilamına göre “….Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.” denilmektedir.
Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde; “(1)Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Somut olayın değerlendirilmesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmesinin tek başına manevi tazminatı doğurmayacağı, davacının kişilik haklarına saldırıya uğramadığı buna göre manevi tazminatın koşulları oluşmadığından bu istemin reddine karar verilmiştir.
Fesih nedeni ile temerrüt tarihi mahkememizce yukarıda açıklandığı gibi davacının iddia ettiği 03.01.2020 tarihi değil 07.08.2019 olarak kabul edilmiş tarafların tacir olması dikkate alınarak avans faizi uygulanması yoluna gidilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulüne; 111.215,14 TL denkleştirme tazminatı ile taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL kar kaybı alacağının sözleşmenin haksız fesih tarihi olan 07.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat isteminin reddine,
Manevi Tazminat Yönünden;
3-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının başlangıçta peşin yatırılan 853,87 TL’den mahsubu ile artan 773,17 TL’nin kararın kesinleşmesi ve istem halinde davacıya iadesine,
4-Manevi tazminat yönünden ayrıca yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Maddi Tazminat Yönünden;
6-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 11.012,60 ₺ harçtan peşin alınan 2.561,63 ₺’nin mahsubu ile bakiye 8.450,97 ₺ harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
7-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.415,50 TL peşin harç ile 59,30 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacının yapmış olduğu posta, bilirkişi ve müzekkere masrafı toplam 9.291,00 ₺’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Arabulucu ücreti olan 1320,00 TL’nin davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
11-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 25.182,27 ₺ vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.10/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır