Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/464 E. 2022/740 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/464 Esas
KARAR NO : 2022/740
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/09/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 17/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle:09.07.2018 günü saat 17:30 sıralarında, sürücü … …’in sevk ve idaresindeki aracın seyir halinde iken plakası ve tescili olmayan motosiklet sürücüsü … … ile çarpışmaları neticesinde motosiklette yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralanmasına neden olan, çift taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, olayla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin malul kalacak derecede yaralanmış olduğunu, olaya karışan plakası ve tescili olmayan motosikletin kaza tarihinde cari trafik poliçesinin bulunmadığını bu nedenle davalı …’na başvurmak zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile sürekli işgöremezlik tazminatı olarak HMK 107 anlamında 1.000 TL maddi tazminatın geçici olarak bakıma muhtaç kalmasından dolayı hasıl olan bakıcı gideri olarak HMK 107 anlamında şimdilik 500 TL maddi tazminatın davalı dan müteselsilen sorumluluk esası gereğince tazminatın tamamından sorumlu olacak şekilde tahsili ile müvekkiline verilmesini, hükmedilecek tazminatlara davalı tarafa yapılan başvuru tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 20/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, başvuruya konu maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş hastaneden rapor alınması gerektiğini, davacı tarafça usulüne uygun olarak yerine getirilmiş başvuru şartı bulunmaksızın dava açılmış olduğunu davanın kabulü halinde ise müvekkili kurumun tazminat için gerekli belgeleri elde edemediğinden temerrüde düşmüş sayılamayacağını, husumet itirazlarının olduğunu, davaya konu kazada kanunda …’ nın sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığını, açıklanan nedenlerle müvekkili kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespitinin gerektiğini, geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlara ilişkin maddi tazminat taleplerinin teminat dışında olduğunu, müvekkili kurumun bu talepler nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, davacının gerekli güvenlik önlemlerini almamış olması sonucu yaralandığını, davacının kaskı ve diğer koruyucu önlemlerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava cismani zarar nedeni ile tazminat davasıdır. Uyuşmazlığın davcaının kaza nedeni ile malul kalıp kalmadığı, malul kalmış ise oranının ne olduğu, tarafların kusur oranları, davacının sürekli iş göremezlik tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, bakıcıya muhtaç olup olmadığı, tazminata kazanmış ise bunun hesabına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi ve adli tıp raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Dava konusu 65 AB 718 plaka sayılı araç ile plakasız vetrafik tescil kaydı bulunmayan motosiklet arasında gerçekleşen kazanın 09/07/2018 tarihinde gerçekleştiği, davacının plakasız ve trafik tescil kaydı olmayan motosikletten yolcu konumunda olduğu, anlaşılmış davacı yanın geçici ve kalıcı işgöremezlik tazminat taleplerinin bulunduğu görülerek dosya kusur raporu hazırlanması ve maluliyet raporu hazırlanması amacıyla ayrı ayrı … ATKilgili ihtisas birimlerine gönderilmiştir.
… Adli Tıp Kurumunun 18/03/2021 tarihli kusur raporunda özetle; “Sürücü … … ‘ın %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğunu, Sürücü … … ‘in %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğunu” mütalaa etmiştir.
… Adli Tıp Kurumunun 23/11/2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; “kişinin tüm vücut engellilik oranının % 6 (yüzdealtı) olduğunu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini” mütalaa etmiştir.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gözetilerek hazırlanmış maluliyet raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiş, dosya raporlar doğrultusunda davacı yanın talep edebileceği tazminat miktarı hesaplanmak üzere alanında uzman aktüer bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen aktüer bilirkişi Hüseyin Bezgingöl hazırladığı 25.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “geçici iş göremezlik tazminatının olmadığını, sürekli iş göremezlik tazminatının 135,795.53 TL olduğunu” mütalaa etmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından hazırlanan raporun, dosya kapsamındaki somut olaya uygun ve alınan raporlar doğrultusunda hazırlandığı, rapor hazırlanması için kullanılan bilimsel tekniklerin yerleşik yargı içtihatlarına uygun olduğu değerlendirilerek hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Bu husus HGK’nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile “Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.’nun 61.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 163.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re’sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HMK 26.maddesi buna engeldir” şeklinde kabul edilmiştir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.
Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan doğabilir.
Müteselsil sorumluluk zarar görene karşı zarardan sorumlu olanların sorumluluğunun kapsamı ve niteliği yönünden kendine has ilkeler getirmiştir. Normal şartlarda bir zarar birden fazla kişinin fiili ve sorumluluğu ile doğuyorsa o kişilerin sorumluluğu kendi fiillerine yada kusurlarına isabet eden zarar miktarından sorumlu olmalarıdır. Ancak haksız fiilden zarar görenin zararını en kısa, en kolay yoldan tazminini sağlamak amacı ile müteselsillik ile kendine has sorumluluk ilkeleri benimsenmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.
Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, araçta yolcu olarak bulunan davacının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmamasına göre, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/7214 E, 2019/2775K-2016/7805 E,2019/3209 K )
Bu bilgiler ışığında somut olayı incelediğimizde; Davacı taraf, dava dilekçesi ve verdiği Islah dilekçelerinde açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğini, davalı yanı tüm TBK 61. Maddesi gereğince tüm zarardan sorumlu tutmak istediğini belirttiğinden davalı yanın yalnızca kendi sigortalısı oranında sorumlu olmadığı, davacının bu kaza sebebiyle uğradığı zararın tümünden müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olduğu, …nın müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldıracak hal bulunmadığı gözetilmek suretiyle, davacı için tazminatın belirlenmesinde herhangi bir kusur indirimi yapılmamış, müteselsil sorumluluk ilkesi doğrultusunda karar verilmiştir. Ancak danacı yanın geçici iş görmezlik tazminat talep hakkı bulunmadığı değerlendirilerek davanın bu yönden reddine karar verilmiş; davada kabul red oranının %99,6 olduğu, davacının davasını büyük oranda ispatladığı değerlendirilerek yargılama giderlerinin tamamının davalıya yüklenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Davacının kalıcı işgöremezlik tazminat taleplerinin kabulü ile toplamda 135.795,53 TL’nin 22/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kaza tarihinde geçerli poliçe limitleri dahilinde davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-Davacının geçici işgöremezlik talepleri yönünden davanın reddine,
2-Alınması gereken 9.276,19-TL harçtan peşin alınan 54,40-TL harç ile 461,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 515,40-TL nin mahsubu ile bakiye 8.760,79-TL harcın davalıdan alınarak davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 54,40-TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 461,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 569,80-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 750,00-TL bilirkişi ücreti, 547,50-TL tebligat ve posta masrafı ve 1.543,00-TL Adli Tıp Kurumu ücreti olmak üzere toplam 2.840,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 21.369,33-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair;. Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, … Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
-imzalıdır