Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2020/395 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/45
KARAR NO : 2020/395

DAVA : Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 18/01/2020
KARAR TARİHİ : 10/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Tarafların İddia ve Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde Müvekkili … A.Ş nin davalı … Şirketi aleyhine … 4.İcra Müdürlüğüne icra takibi başlatıldığını, davalının takibi 16/07/2019 tarihinde borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, dava dışı sigortalının … numaralı yangın poliçesi ile sigortalı olduğunu, ilamsız icra takibine konu hasar 27/05/2018 tarihinde … adresinde meydana geldiğini, taraflarına iletilen itfaiye raporu incelendiğinde çıkan yangının yapılan incelemede elektrik prizi ve kablolarının oksitlenmediği ancak bulaşık makinesi iç tesisatından çıkmış olabileceği kanaatine varıldığı tespitinde bulunulduklarının görüldüğünü, sigortalı konuta ait elektrik tesisatı incelendiğini bu kıymetler herhangi bir yanma erime deformasyona rastlanılmadığını, söz konusu hasarın mutfak tezgah altına bulunan altus marka bulaşık makinesi iç tesisatında oluşan arkın plastik aksamları tutuşturması sonucu meydana gelmiş olduğu kanısına varılmıştır ibaresinin görüldüğü, eksper raporunun bağlayıcı olması gerektiğini belirterek davalı aleyhine alacak rakamının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinidava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı … sigortanın iş bu davayı sigortalısına halef olarak açtığından, davanın ticaret mahkemesinde değil tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğini, dava konusu yangının bulaşık makinesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespiti için bulaşık makinesi üzerinde teknik inceleme yapılması gerektiğini, yangın raporları sorumluluğun tespiti için tek başına yeterli ve elverişli olmadığını, yangının bulaşık makinesinden kaynaklandığı anlaşılsa dahi müvekkil şirketin kusurunun ayrıca ispatlanması gerektiğini, söz konusu ürünün müvekkil şirkette herhangi bir kaydının bulunmadığını, bilirkişilerce yapılacak incelemede bulaşık makinesinin incelenmesinin yanı sıra yangına sebebiyet verebilecek diğer ihtimallerin de araştırılması gerektiğini, davacı şirket tarafından başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz edilmediğinden icra inkar tazminatı hükmedilmesi hukuka aykırılık teşkil edeceğini belirterek davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
B. Uyuşmazlık Konusu ve Deliller
Mahkememiz huzurundaki dava rücuen başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır. Dava kapsamında uyuşmazlık taşınmazda meydana gelen yangın nedeni ile davacı … şirketince tazmin edilen zararının davalı şirketten rucu edilip edilemeyeceği, meydana gelen zarardan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı temerrüt ve faiz şartlarının oluşup oluşmadığı, mahkememizin görevli olup olmadığı hususlarının tespitine ilişkindir.
Dosya kapsamında davacı tarafça hasar dosyası sunulmuş, hasar dosyasında bulunan fotoğraflardan dava konusu taşınmazın konut olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4 maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, dava şartıdır. Dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Kanunumuzun 4. Maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan davalar doktrinde mutlak ticari dava olarak isimlendirilir. Kanunda belirtilen mutlak ticari davalar ile bir ticari işletme ile ilgili olması şartıyla havale vedia ve telif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki bir uyuzmazlığın ticari dava sayılabilmesi için; her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda da uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gereklidir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu görülecektir.
Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı … olup, davalıdan rücuen tazminat talebi, yangına sebebiyet veren ürünün üreticisi olan davalı …Ş ile davacının sigortalısı arasındaki satım ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Bu kapsamda dosyadaki yangın raporuna göre yangının meskende meydana geldiği ve ev yangını olarak belirtildiği, yangının sebebinin bulaşık makinasının iç aksamından kaynaklandığı, taşınmazın hak sahibinin … olduğu, ekspertiz raporunda sigortalının zarar gören mal sahibi olarak belirlendiği, ödemenin … adlı şahısa ödendiği, böylece davacı … şirketinin … adlı şahısa halef olduğu, dolayısıyla davacının halefi olduğu …’un tabi olduğu hukuki rejime tabii olduğu, mal sahibi sigortalı …’un tacir olduğuna dair bir veriye dosyadan rastlanmadığı, meskeninde kullanmak üzere bulaşık makinası edinen ve bu edinimini mesleki amaç ile yaptığına dair dosyaya bir veriye rastlanılmayan … ile davalı şirket arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olduğu, dolayısı ile anılan dosyada mahkememizin görevli olmasını gerektiren bir yön bulunmadığı görülmektedir.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılındığı, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin, ticari olmadığı, öte yandan sigortalının evinde meydana gelen yangın sebebi ile mesleki bir amaç için dava konusu ısıtıcıyı edindiğine dair bir bulguya da rastlanmadığından genel mahkemelerin görevine giren bir uyuşmazlığın bulunmadığı, neticeten taraflar arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi olduğu, bu ilişkiden kaynaklanan ihtilafların Tüketici Mahkemelerince çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla HMK’nın 114/c ve 138 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan … TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.10/09/2020
Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.